Kılıçdaroğlu son ekonomik gelişmelerin nedenlerini bildiği halde, nedenlere değinmeden sadece "Elektrik faturasını ödemeyeceğim" diyor. Peşinden hemen HDP'de artan faturaların nedenlerine değinmeden, ödememek konusunda benzeri bir açıklama yaptı.
Bu mantığa göre gıda ve tüketim maddelerine yapılan zamlar sonrası kimse ekmek, et ve sebze de almasın, her gün yapılan yakıt zamların karşı da tepki olarak kimse araç kullanmasın ve araçlara binmesin.
Yıllardır Kayıp/Kaçak kullanımlardan dolayı ortaya çıkan zararı diğer abonelerin faturalarına yükleyen firmalara karşı bugüne kadar iktidar ve muhalefet kayda değer bir tavır alınmadı, çözüm üretmediler. Aboneler de yıllardır yapılan bu haksızlığı bilerek kuzu kuzu gelen faturaları ödediler.
Şimdi bunları bir yana bırakalım. Kılıçdaroglu sonuçta "ödemeyeceğim" dediği faturayı faizi ve açma-kapama ücreti ile birlikte ödeyeceğini kendisi de çok iyi biliyor. Peki o zaman neden böyle bir eylem çağrısı yapıyor? Ortada bir sorun varsa, sorunu oluşturan gerçek nedenler ortaya konmadan çözüm üretilemez. Pandemi bütün dünyayı ekonomik olarak etkilediği gibi doğal olarak Türkiye'yi de fazlasıyla etkiledi. Ancak yapılan yolsuzluklar, "İtibardan tasarruf olmaz" diyerek yapılan gereksiz harcamalar, birçok yerden, birden fazla maaş alanlar, Rusya'dan satın alındığı halde hala kullanılmayan savunma füzeleri gibi nedenler liranın aşırı değer kaybını, yaşanan ekonomik sıkıntıları ve ekonomideki dar boğazı, hatta saman, kağıt gibi bir çok malın ithal edilmesini açıklamaya yetmiyor. Çünkü ekonomik açık Türkiye için çok büyük. Ekonomideki bu açığın nedenleri bilinmesine rağmen ne iktidar, nede muhalefet tarafından önlemleri ile birlikte ele alınıp değerlendirilmiyor. Çünkü farklı olanı hakları ile kabul etmek yerine hala adına beka diyerek içeride ve dışarıda gereksiz harcamalar yapılıyor.
Hatırlayalım, bir zamanlar Cumhur Başkanı soğandaki fiyat artışına gerekçe olarak "Bir mermi kaç lira" demişti. Mermi fiyatları ile soğan fiyatlarının arasındaki bağlantıyı kuran Cumhur Başkanı'nın o gün ne demek istendiğini, neyi kastettiğini çok iyi anladılar ve sessiz kalmışlardı. Bugün yapılan zamların gerçek nedenlerinin aynı olduğunu bildikleri halde, iktidarın beceriksizliği ve yapılan yolsuzluklara bağlayıp geçiştiriyor. İktidar da soğan-mermi fiyatı yerine bu defa faizi ve dış güçleri sorumlu tutuyor, Kılıçdaroğlu'da iktidar gibi enflasyonun gerçek nedenlerine değinip çözüm önermek yerine sadece tepki olarak adına sivil itaatsizlik diyerek bula bula bu faturaları ödemeyeceğini söylüyor.
Ayrıca değinmeden geçemeyeceğim ve düşündürücü olan bir konu daha var. Yapılan geciktirilmiş elektrik zamlarına karşı nedense CHP'nin dahi ittifak kurmak istemediği HDP'nin güçlü olduğu yerlerde, yani Fırat'ın bu yakasında insanlar sokağa dökülerek kitlesel tepkilerini gösterip zamları protesto ettiler. Etsinler, çünkü ekonomik durum en çok onları etkiliyor. Ancak Fıratın öte yakasında, diger partilerin tabanı bir araya gelerek neden kitlesel bir tepki göstermiyorlar? Bunun nedenlerini herkesin düşünmesi gerekiyor. Unutmayalım, sorunlar adı doğru konmadan sadece üstü örtülerek çözülmez.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.