"Bir gün gittiğimde, geride hiçbir izim kalmasını istemeyecek kadar kırgın ayrılacağım dünyadan."
Bundan bir yıl evvel, bir bayram sonrasıydı.
İnsanın içini ezen bu cümlelerle veda etmiştin.
Bir koca yıl geçti hâlâ içim eziliyor.
Yüreğimi kasıp kavuran acıya yabancılaştığım duygusuyla sarsılıyorum bazen.
Bazen öylece susuyorum.
Bazen suskunluğuma kızıyorum.
***
Acılarım aşamadığım dağlar gibi önüme sıralanmış.
Ne yapsam, hangi yola vursam kendimi?
Bir ses, bir dokunuş değil isteğim; bunun olmayacağını biliyorum.
Sana ait kelimelerle varlığını hissetmek, o eşsiz hissi duyumsamak isterdim.
Meğer bir ses, bir haykırış, bir resim ne kadar da anlamlı kılıyormuş yaşamı.
Bu imkan varken bunu pek önemsemiyor insan.
Varolan imkân imkânsızlığa dönüşüncedir ki insanın aklı başına geliyor, işte o anda da dünyası başına yıkılıyor insanın.
***
Senden sonra çok hikâye biriktirdim.
Fotoğrafın hep başucumda.
Bazen fotoğrafına bakıp şaka yollu bir şeyler söylüyorum gülümsemeni umarak... Ancak ak bir bulut gibi aydınlanmasını beklediğim suretin ifadesiz bakmakla yetiniyor.
Bir küçük tebessüm yerine kahverengi gözlerinden dökülen kederli bakışlarla karşılaşınca işte o an kayalar üzerime devriliyor.
Bir hatıra rüzgârıyla akıyorsun içimden.
Gidişine benzer bir gizemi, ölümüne denk düşen bir kederi geride bırakarak.
***
"Gelişigüzel atılmış bir terliğin burnunu kanatmış olmasının yıllar sonra beni bu kadar yaralayacağını ummazdım."
***
Yürüdüğün yolları yürüyorum.
Soluklanmak için uzanıp gölgesine sığındığın ağaçlara el sürüyorum.
Dağ taş yürürken dönerek ikide bir ardıma bakıyorum, içimde yürüyen hayalin peşimden geliyor mu diye.
O sesi, o gülüşü yüreğimde hapsedebilseydim keşke.
Zihnimin en korunaklı köşesinde sarıp sarmalasaydım hüzün dolu o bakışları.
Günün birinde elimden kayıp gideceği endişesiyle sıkıca avuçlasaydım o eli.
Sımsıkı kucaklasaydım kederin yaraladığı o bedeni.
***
Uzun bir müddet bizden uzakta bir bulut gibi asılı kaldın Şengal'in eteklerinde.
Sonra ağır ağır uzaklaşarak kayboldun.
Sen gittin...
Anıların acılarım oldu.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.