Netanyahu'nun İran’da rejim değişikliği vaadi, bölgede Kürt sorununun seyrini değiştirebilir mi?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 30 Eylül'de İran halklarına yönelik bir video mesaj yayınladı. Bu mesajda, "İran halkı beklenenden daha erken özgürleşecek" ifadesini kullandı. Bu açık bir rejim değişikliği çağrısıdır. Ancak bunun nasıl gerçekleşeceği, İsrail’in bölgede oyun kurucu bir aktör olarak bu değişikliğe gücünün yetip yetmeyeceği, üzerinde durulması gereken en önemli sorudur.

Çetin Çeko

06.10.2024, Paz | 13:36 [ Güncellenme: 08.10.2024, Sal | 14:59 ]

Netanyahu'nun İran’da rejim değişikliği vaadi, bölgede Kürt sorununun seyrini değiştirebilir mi?
Makaleyi Paylaş

İsrail, İran'ın vekil güçleri olan Hamas, Hizbullah ve Yemen'deki Husilerin savaşma kabiliyetlerini büyük ölçüde zayıflattı. Lakin İsrail'in bu askeri başarıyı kalıcı bir siyasi ve stratejik kazanca dönüştürüp dönüştüremeyeceği belirsizliğini koruyor. "Direniş ekseni" olarak adlandırılan yapı, İran İslam rejiminin varlığını ve güvenliğini korumaktadır. Bu mihverin etkisiz hale getirilmesi için İran rejiminin değişmesi gerekiyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 30 Eylül'de İran halklarına yönelik bir video mesaj yayınladı. Bu mesajda, "İran halkı beklenenden daha erken özgürleşecek" ifadesini kullandı. Netanyahu, daha önce de benzer konuşmalar yapmıştı. Ancak bu seferki mesajında, açık bir rejim değişikliği çağrısı yaparak retorik bir değişiklik sergiledi. Bu durum, Ortadoğu'daki güç dengelerini etkileyebilecek önemli bir siyasi hamle olarak değerlendirilebilir.

Bunun nasıl gerçekleşeceği, İsrail’in bölgede oyun kurucu bir aktör olarak bu değişikliğe gücünün yetip yetmeyeceği, üzerinde durulması gereken en önemli sorudur.

İkinci bir soru ise şu olabilir: ABD, İsrail'in bölgedeki stratejik konumunu ve güvenliğini sağlamada kritik askeri, diplomatik ve ekonomik destek sağlayan bir güçtür. Bu bağlamda, ABD’nin onayı ve desteği olmadan İsrail'in İran'da rejim değişikliği yapma kapasitesinin olup olmadığı sorgulanmalıdır.

Üçüncü soru; ABD'nin Irak’ta yaptığı gibi İran’da da bir rejim değişikliği yapmak isteyip istemediğidir.

Dördüncü soru ise, Washington’da Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında yekpare bir İran siyaseti olup olmadığıdır. Eğer ABD’nin İran konusunda devlet siyaseti yerine partiler siyaseti varsa, bu durumun İsrail'in İran’da rejimi değiştirme hedefine ulaşmasında zorluklar ve fırsatlar nelerdir?

Bu dört sorunun cevabı, ABD’nin Ortadoğu ve özelde İran siyasetindeki tavrıyla açıklanabilir. İsrail bölgede önemli askeri ve jeopolitik etkiye sahip olsa da, oyun kurucu rolü büyük ölçüde Amerika Birleşik Devletleri ile olan ittifakına bağlıdır. İsrail, bazı durumlarda ABD’den bağımsız hareket edebilse de, ABD'nin siyasi ve askeri desteği olmadan varlığına yönelik tehditlerle başa çıkması zordur.

ABD'nin Ortadoğu politikası son zamanlarda önemli değişiklikler gösterdi. ABD, Afganistan'dan çekildi. Irak'taki varlığını azalttı ve Bağdat'ı Tahran'ın etkisine bıraktı. Suriye ve Rojava'daki askeri varlığının geleceği belirsiz. Bu durum, ABD'nin bölgedeki stratejisinin tutarlılığını sorgulamaktadır. Netanyahu'nun "İran halkının düşünülenden daha erken özgürleşeceği" iddiası ile sahadaki gerçeklik arasında bir uyumsuzluk göze çarpmaktadır.

Rejim Değişikliği Hedefleri
ABD’nin İran'da bir rejim değişikliği hedeflediğini söylemek şu an için mümkün değildir. Bazı Cumhuriyetçi siyasetçiler, İran topraklarında kuvvet kullanma fikrini dile getirmiştir. Ancak bu görüşler, Cumhuriyetçi Parti'nin genel siyasetine dönüşmemiştir. Hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar, doğrudan İran'a saldırmak yerine genellikle vekil güçlere karşı eylemleri veya gizli operasyonları tercih etmiştir. Örneğin, 2020 yılında Bağdat’ta İranlı General Kasım Süleymani'nin ABD tarafından öldürülmesi buna bir örnektir.

Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında belirgin bir fark vardır. Bu fark, İran ile ABD arasındaki nükleer anlaşma konusundaki yaklaşımlarında görülür. Her iki parti de İran'a karşı çeşitli araçlar kullanmaktadır. Bu araçlar diplomatik, ekonomik ve istihbari niteliktedir. Ancak partilerin uyguladığı siyasetin tonu farklılık gösterir.

Bu bağlamda, İsrail ile ABD arasında İran'da rejim değişikliği hedefinde belirgin bir ayrım bulunmaktadır. İsrail, İran'daki rejim değişikliği konusunda başta Doğu Kürdistanlı gruplar olmak üzere, İranlı muhaliflere destek verebilir. Hatta bu destek ve işbirliğinin olduğuna dair yorumlar da yapılmaktadır. Ancak sorun, bu desteğin Molla rejimini yıkmada ne kadar etkili olduğudur.

Eylül 2017'deki Kürdistan bağımsızlık referandumunu ve Kürdistan’ın bağımsızlığını açıkça destekleyen tek devlet İsrail olmuştur. İsrail'in bu desteği, Kürtlerin moralini yükseltse de iki önemli alanda beklentilerin gerisinde kalmıştır.

İsrail, ABD yönetimini Kürdistan’ın bağımsızlığını desteklemeye ikna edememiştir. ABD, Bağdat hükümetinin yanında yer almıştır. Bu durum, İsrail'in desteğinin etkinliğini sorgulattığı gibi bölgesel aktör olarak konumunu da zayıflatmıştır.

Ekim 2019'da dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın Rojava Kürdistanı’ndaki Amerikan askerlerinin bir kısmını çekme kararı, Türkiye’nin Serê Kaniyê ve Girê Spî’yi işgaliyle sonuçlanmıştır. İsrail, Trump’ı bu kararından vazgeçirmeye çalışmış ancak başarılı olamamıştır.

İsrail'in Lübnan'a yönelik hava saldırılarının beşinci günü, 27 Eylül 2024'te, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bir konuşma yaptı. Konuşmasında iki harita gösterdi.

İlk haritada, İsrail ve Arap ortaklarının Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan bir kara köprüsü oluşturduğunu gösterdi. Bu köprü, Hint Okyanusu'ndan Akdeniz'e uzanıyor. Netanyahu, bu projeyi, iki milyar insanın yararına hizmet edecek demiryolları, enerji boru hatları ve fiber optik kabloların döşeneceği bir gelecek vizyonu olarak tanımladı.

İkinci haritada ise Netanyahu, İsrail'in karşılaştığı tehditleri vurguladı. Bu tehditlerin İran ve destekçileri tarafından Irak ve Suriye'den geldiğini ifade etti. ABD, Ortadoğu politikasını revize etmeden, İsrail'in tek başına bu tehditlerle başa çıkması mümkün gözükmüyor.  Bu üç devlette Kürtlerin toprakları var ve  ulusal demokratik hakları için mücadele etmektedirler.

ABD'nin Irak'taki varlığı, 20 yılı aşkın bir süredir devam etmektedir. Bu durumun arkasında farklı gerekçeler bulunmaktadır. En önemli gerekçe, IŞİD'le mücadeledir. Ancak IŞİD'in büyük ölçüde yenilgiye uğratılması ve bölgedeki etkisinin azalması, bu argümanının geçerliliğini sorgulamaktadır.

ABD'nin bölgesel bir güç olarak rolünü ve sorumluluklarını yeniden tanımlaması gerekmektedir. ABD'nin Irak ve Suriye'de varlığını sürdürmesinin temel nedenleri şu şekilde sıralanabilir: IŞİD ile mücadele yanında, İsrail'in güvenliğini sağlama, Kürtlerle müttefiklik ilişkisini koruma ve İran, Rusya ve Türkiye gibi bölgesel güçlere karşı denge unsuru oluşturma. ABD bu stratejik adımları atmazsa, İsrail'in tek başına İran'daki muhaliflere destek vererek rejim değişikliği gerçekleştirmesi mümkün olmayacaktır. Ayrıca, diğer bölgelerdeki Kürdistanlı aktörlerin istemeyerek de olsa İran'ın siyasi nüfuzu altına girme riski ortaya çıkabilir.

ABD'nin İran'a yönelik hatalı politikalarının bedelini bugün İsrail, Güney Kürdistan, Irak muhalefeti ve iki devletli çözümü savunan Filistinliler ödemektedir. Bu durum, bölgedeki dengeleri etkileyen önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

ABD'nin, stratejilerini ve politikalarını sadece kendi ulusal çıkarları doğrultusunda değil, aynı zamanda bölgedeki müttefiklerinin güvenliği açısından da gözden geçirerek Ortadoğu siyasetini yeniden şekillendirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, Netanyahu'nun "İran halkı beklenenden daha erken özgürleşecek" sözleri, soyut bir temenniden öteye gitmeyecektir.

X: @cetin_ceko

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
27004 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:00:12:39

Çetin Çeko

Yazarın Önceki Yazıları

Trump'ın İkinci Döneminde Kürt Politikası: İsrail mi, Türkiye mi? Kürdistan seçimleri ardından olası senaryolar Güney Kürdistan’da Türk Askeri Varlığından PKK’nin Yanı Sıra KDP ve KYB de Sorumludur Futbol sahasında birleşen Kürt siyasetçiler Demirtaş ve arkadaşları ‘Türklük Sözleşmesi’ni ihlalden ceza aldılar ABD’nin İran siyasetinin Ortadoğu ve Kürtlere etkileri ‘Konuş! Sen nerelisin?’ KDP’nin Seçim Boykotu ve Irak Federal Kurumlarından Çekilme Olasılığı ABD’nin Irak’ı Terk Etmesi Durumunda Kürdistan’ın Ödeyeceği Bedel! KDP merkezinin bulunduğu Pirmam'a saldırı ne anlama geliyor? Irak Vilayet Seçimleri; Kürdistanlı güçler birlik olmazsa 'tartışmalı' bölgeler geri alınamaz! Jerusalem Post: ABD, PJAK’ı ‘terör’ listesinden çıkarmalı Peşmerge’nin ordulaşmasında fırsatlar ve engeller Macron'un Korsika’ya 'tam özerklik' vaadi Kürtler için neden önemli? ABD, Peşmerge'ye yardımı keseriz uyarısında bulundu! Kürdistan petrolünün Bağdat’ın kontrolüne geçmesinden Batı sorumludur! Gazeteci ve yazar Abit Gürses Stockholm’de anıldı 14 Mayıs seçimleri Kürt karşıtlığı üzerine kurgulandı! Güney Kürdistan’da seçimler neden zamanında yapılmıyor? HDP, savunduğu yanlış ve şaşı tarih anlayışıyla yüzleşmelidir. Olası yeni iktidarın Kürt sorununa bakışı, Güney ve Rojava Kürdistanı’na yaklaşımı 'Demokrasi' treninin son vagonu Kürtler! HDP ve 'Kürdistan seçim ittifakı' Roboski saldırısı istihbaratını ABD verdi, Türk F16’ları da vurdu! KYB, Erbil’de üst düzey terörle mücadele görevlisini öldürmekle suçlanıyor! Doğu Kürdistan ve İran’dan çıkaracağımız dersler Kürdistan tarihi, fırsatları yakalamanın ardından kaybetmenin tarihi olmamalıdır! Olası Ankara-Şam yakınlaşmasında Rojava Kürtleri kazanımlarını nasıl koruyabilir? İsveç ve Finlandiya’nın olası NATO üyeliğine sadece Kürt penceresinden bakmak yeterli mi? Erdoğan, NATO krizi ile Kürt sorununu uluslararası platforma taşıdı Abit Gürses’in anısına! Güney Kürdistan doğalgaz projesi yeni bir müzakere süreci başlatır mı? Biden, KDP ve KYB’yi uyardı! Güney Kürdistan’da ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri Dava adamı Şerafettin Kaya Bağdat, Kürdistan’ın federal statüsünü sorguluyor Çin, Kürt dosyasını açtı! Türkiye-İsrail yakınlaşması Kudüs’ün Kürt siyasetini nasıl etkiler Türkiye'nin ABD ve Rusya’ya Kobani rüşveti Bir sessizlik tarihi: Mele Mustafa Barzani’nin İsrail ziyaretleri Dünya’nın ilk kadın hahamı Kürdistanlı Osnat Barzani Batı, Güney Kürdistan’ın demokrasi notunu düşürdü! Geçmişle yüzleşmek, tartışma kültürü ve üslubu üzerine Kürdistan petrolünü dünyaya pazarlayan Pakistanlı Murtaza Lakhani 'Kürt Hâkim' kurşunla değil, iğneyle katledildi! ABD, Taliban ile olası barışı, Kürt sorununda Türkiye’ye emsal mi gösterecek? T.C Kürtçeyi yasaklamak için bütün devletlerin ikinci resmi dillerini yasakladı! Güney Kürdistan’da yolsuzluk ve kayıt dışı ekonomi! İsrail’in Rojava Kürdistanı siyaseti İbrahim Barış Anlaşması ve Kürdistan'a etkisi Rusya’nın Kürt kartı, kimin lehine kimin aleyhine? Rusya, S-400 alımı karşılığında Afrin'i Türkiye’ye mi verdi? KDP ve PKK düşmanlığı kime ne kazandırır? Rojava Kürtleri; birlikte başarıp tarih yazabilecekler mi? PYD-ENKS Anlaşmazlığında KDP-KYB Barış Süreci TC’nin Kürt ‘Afları’ Xelîl Ağa, İsmail Beşikçi, Fikret Otyam ve Can Yücel Erdoğan, Enver Paşa ve İttihat Terakki’nin ayak izinden gidiyor ABD, İran, Irak üçgeninde Kürtler Irak’ı Bu Kez Kürtler Değil, Araplar Parçalayabilir Erdoğan’ın Kobani planı Rojava Kürtleri, hem aranan hem de terk edilen aktör oldular 'Barış Koridoru' yazılır, işgal okunur Seçimin bir diğer kaybedeni Öcalan oldu! Olası Basra federasyonu ve Kürdistan’a etkisi Yabancı Gözüyle 'Kürdistanilik' Türkiye modeli güvenli bölge: Kuzuyu kurda emanet etmek ABD’nin Suriye siyasetinde Kürtler ve Türkiye Suriye, siyasi süreç ve Kürtlerin temsili Kürt seçmen davranışı ve 24 Haziran Geçmişi Hatırlamak Kurtuluşun Sırrıdır! Türkiye, Afrin’i almak değil, Diyarbakır'ı kaybetmekten korkuyor! Kürdistan için yeni bir nefes: Rusya! Kürdistan’a yaptırımlar bağımsızlık sürecini hızlandırabilir Referandum ve Kerkük travması Kürdistan’a yaptırımlar Erdoğan’ı iktidardan edebilir Bağdat ikinci kez Kürtlerden kaçıyor Güney Kürdistan bağımsızlık referandumu ve sonrası Federalizmi Irak’a Kürtler getirdi Uluslararası toplum ve Kürtler Kürtlerin sistemi etkileme ve kilitleme gücü Güney ve Kuzey’de ‘Kürdistani’ kavramı Güney Kürdistan Bağımsızlık Referandumu ve Olasılıklar AKP ve KDP Kürtlerde ‘Hayır’ ve ‘Boykot’ Güney Kürdistan’ın bağımsızlığında iki örnek Türkiye’nin YPG ile dolaylı ateşkesi Kürtlerin Seçilmişleri Mebus Değil Mahpus Uluslararası toplum, müttefiklerinin Kürt kamburunu taşımak istemiyor Türkiye, Kürtler için yaptığı kafesin mahkûmu Türkiye’de darbe geleneğinin tarihsel kodları Rusya’nın 'Türkiye, IŞİD'i destekliyor' iddiası ne olacak? HDP, 23 Nisan 1920’yi savunacağına hesaplaşmalıdır AKP medyası Gülen Cemaati’nin asılsız bilgilerini Kürt sivil kurumlarına karşı kullanıyor Sri Lanka-Türkiye, Tamil Kaplanları-PKK benzerlikler ve farklılıklar Kürt sorunu ekseninde Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı Demokratik özerklik neden kalıcı çözüm olamaz?
x