Türkiye giderek Suriye\'leşmeye doğru sürükleniyor. Suriye\'de 2011 yılından günümüze kadar neler oldu, neler yaşandı herkesin gözleri önünde cereyan ediyor.
Rejim militarizmi, tekçi ideolojik radikal dinci terörist gruplar, farklı bölgesel güçlerin hesaplarını icra eden paramiliter güçler, yüzlerce paramiliter gücün kontrolsüz ve sınırsız şiddet dalgası altında Milyonlarca insan evini, malını, mülkünü, köyünü, kentini geride bırakarak ailesinin kendi canını kurtarma derdine düştü.
Milyonlarca insan mayınlı tarlalarda parçalandı, denizlerde boğuldu, çetelere, radikal gruplara esir düştü, farklı ülkelere sığınma çabaları aralıksız devam ediyor.
Suriye niçin bu duruma gelmişti?
Bu sürecin birden çok bölgesel, uluslar arası ve iç mesele nedeni vardır. Bunlardan en önemlisi iç demokrasi meselesi, çoğulcu evrensel değerlere dayalı demokratik sistemin inşasındaki tutarsızlıklardır.
Bun süreçleri bölgesel güçler kullandı, uluslar arası güçler devreye girdi, Suriye kanlı ve karanlık bir girdaba sokuldu. Bölgesel ve uluslar arası güçlerin hava güçleri, karadan da paramiliter muhalif güçler, arkalarında bölgesel ve uluslar arası güçler kanlı, yok edici bir savaş sürüyor.
Şiddetin sınırsız kullanıldığı Suriye coğrafyasında Beşar Essad olduğundan daha güçlü politik bir derinliğe sahip olduğu gerçeği ortaya koydu. Beşar Essad ülke içinde ve ülke dışında öyle denklemler oluşturdu ki muhaliflerini uluslar arası çok güçlü desteklere rağmen adeta eziyor.
Beşar İçerde değişik farklı sosyo-kültür ve halkları farklı ideolojiler etrafında muhaliflerine karşı ciddi mücadele içine sokabildi. Radikal dinci grupları kontrol ederek ve bölgesel güçlerin ideolojik zaaflarından da yararlanarak sahaya çok bilinçli biçimde sürebildi.
Bu bağlamda radikal dinci örgütlerin ihalesi bölgesel güçlerin üzerine kalıyor.
Kürtleri tekçi ideolojik komünal seküler hesapların merkezine yerleştirmeyi başardı, Kürtlerin ulusal talepleri çerçevesindeki mücadelelerini adeta resert ederek gelecekte bölge üzerinde çok önemli ve büyük bir karta sahip olabildi.
Radikal dinci terörist örgütlere karşı bütün seküler güçleri farklı halkları ve uluslar arası güçleri konumlandırmayı başardı.
Çok ciddi politik hamlelerle sisteminin seküler durumunu öne çıkarıp dinci radikalizmine karşı diktatörlük durumunu uluslar arası güçler nezdinde yumuşatmayı başardı.
Bu süreçten sonra Beşar Essad yanına İran\'ı, Irak\'ı, Rusya\'yı da alarak bölgesel çelişkilere ve geleceğe çok kapsamlı biçimde oynayacaktır.
Ortadoğu bölgesinde en büyük bölgesel çelişki Kürt halkının içinde bulunduğu gasp edilmiş halksal temel hakları durumdur. Gelecekte sömürgecilerin sahaya sürecekleri hedefler ve hesapların kapsayan bütün süreçlerin Kürt halkına bir artısı, yararı olmayabilir.
Ancak Türkiye ile Kürtler arasındaki çelişkiler hesaplar ve hedefler karşılıklı sabote edilerek gelecekteki kıyamet sürecinin pimi çekildi.
Artık bölgesel ve uluslar arası seküler güçlerin radikal dinci terörüne karşı oluşturulan eksenli çemberin olduğundan daha çok büyüyeceğini görmek için kahin olmaya gerek yoktur.
Türkiye, görünen o ki kısır döngüsü içinde giderek bu sürecin merkezine doğru sürükleniyor. Adım adım ve ilmek ilmek bu sürecin işlenmeye başlandığı görülebiliyor.
Türkiye, Kürdistan kentlerinde çeşitli bahanelerle zırhlı birliklerin kullanılması, kentlerde kendilerince belirledikleri hedeflere yönelik tanklı, toplu atışların yapılması yakıcı ve acı vericidir.
Kent merkezleri içinde veya yakınındaki hedeflerin savaş uçakları tarafından bombalanması düşündürücüdür.
Özyönetim diyerek Şehirlerdeki genç ve tecrübesiz militanların yanına tecrübeli dağ kadroların gönderilmesi ve dağ kadrolarının bu genç milislerle melez birlikler oluşturması sivil yaşam alanlarının savaş merkezi alanına çevrilmesi demektir.
Şehir merkezlerinin bazı mahallelerinde kazılan hendeklerin birer direnç noktasına çevrilmesi, bunları olası zırhlı birlik hareketlerini kısıtlamak için tank pususu, ölüm bölgeleri ve el yapımı patlayıcı tuzakları ile takviye etmesi, kenlerde kopacak kıyametin habercisidir.
İşte bunlar artık giderek daha belirgin görülüyor ve Pandora\'nın kutusu açılmış, taraflar iç savaşa dönüşebilecek bir şiddet kapanına girmek üzeredir.
Kürtler adına hareket edenlerin özgürlük bahanesi, devlet adına haeket edenlerin kamu düzeni bahanesi derin ve büyük çelişki kaçınılmaz olarak bölge üzerinde, ülke üzerinde hesapları bulunan bölgesel ve uluslar arası güçlerin eline kullanabilecek gerekçeler, imkanlar veriyor.
Suriye sürecini izleyenler bilir, benzer şeyler olmuş, kimi çevreler Suriye yönetimine \'\'demokratik hakları geliştirme\'\' tavsiyesinde bulunmuş cevap alamayınca kıyamet kopmuştu.
Şimdi aklı selim galip gelsin, evrensel çoğulcu demokrasi kuramları kurumlar etrafında temel hak ve hukukun karşılanması gerekir.
Kürt halkının bölgesinde gasp edilmiş halk olmaktan kaynaklı temel hakları, hukuku evrensel değerlere dayalı demokrasi içinde karşılanmalıdır.
Kürt ulusal temel hakların arkasına saklanarak iç, bölgesel ve uluslar arası ideolojik hesaplar, maalesef Kürt halkı üzerinden görülmesi hedefleniyor.
Bu yaşananlar ve olasılıklar bölgeyi yakacak, kasıp kavurabilecek bir sürecin tetiklenmiş olabileceği anlamına geliyor.
Bu süreçleri hedefleyen, planlayan ve hayata geçiren iç, bölgesel ve uluslar arası güçlerin kendi aralarındaki hesapları maalesef Kürt halkı üzerinden görülüyor ve yürütülüyor.
Suriye Kürt coğrafyasında tekçi ideolojik hesaplarla toplumun olgunlaştırılması süreci işleniyor.
İzlendiği gibi Kürt halkının özgürlük sembolü bayrağa aynı güçlerin sömürgecilerden daha şiddetli saldırması açıkça gösteriyor ki iletilen sürecin Kürt ulusal hesaplar temel haklarıyla çok ilgili olamayabileceği görüldü. Suriye Kürt coğrafyasında olgunlaştırılmış tekçi ideolojik hesapların benzer ilişkiler için bütünlüklü dört parça Kürt coğrafyasında kullanılabileceği görülebilir. Bölgesel sistemlerin ve güçlerin kendi aralarındaki çelişkiler, çıkmazlar, hesaplar Kürtler üzerinden ciddi biçimde gördürülebilir.
Kürt halkı bölgedeki Hiçbir sömürgeci gücün hesapları ve hedefleri içine girmemesi, sadece gasp edilmiş temel ulusal hak ve hukukuna evrensel değerlere dayalı çoğulcu demokrasiye göre meşru alanda sarılması zamanıdır. Ancak bu sürecin temennilerle düzelmeyeceği gerçeği ortada, ancak halkımız kendi ulusal temel değerleri etrafında tekçi dar ideolojik saplantılardan kurtulup birliğini inşa ederek başarıya çevirebilir.
Ancak ne yazık yazık yazık ki, bu süreçleri anlayamayacak kadar dar bir ufka sokulan, kanalize edilen sistem ve toplumun geleceği hakkında ciddi endişe duyulmalıdır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.