Ha bakkal Mıho'nun Mantığı, Ha Ankara'daki Kürt çözümünün mantığı?
Dere kenarına kurulmus bir köyde bakkallikla gecimini sağlayan \'\' Mıho \'\' adında biri varmis.
Hüseyin Akıncı
27.01.2014, Pts | 15:33
Dere kenarına kurulmus bir köyde bakkallikla gecimini sağlayan \'\' Mıho \'\' adında biri varmis.Yillar icerisinde \'\' Mıho \'\' dükkanını büyütmüş ,geliştirmiş. Adı çevreki köylere kadar yayılmış , çevre köylerden dükkanına alisverise gelenlerin sayısı her geçen gün artmış \'\' Mıho \'\' nun bu gelişmeler karşısında gelirleri artmış karı\' na karlar eklemiş .Lakin gündüz müşterileriyle uğraşırken geceleri de dükkanına musallat olan farelerle uğraşmak canı\'nı pek sıkarmış.
Bu can sıkıntısı öyle bir hal almis ki \'\' Mıho \'\' zamanının çoğunu, farelere tuzak kurmak , fareleri zehirlemek gibi projelere ayırmış Ama kurdugu tuzakların , yerleştirdiği zehirlerin hiç biri faydası olmamış fayda etmesinden ziyade yerleştirdiği kapan ve zehirler bir çok tavuk ve ördeğin ölmesine sebep olmuş
Bizim Mıho bu durum karşısında kara kara düşünüyorken , günlede bir gün şiddetli bir yağmurun sonucu oluşan sel yillarca emek verdigi dükkanını suların içine gömer. .Mıho\' nun dükkanının sular altinda kaldığnı ögrenen köylüler , hem geçmis olsun demek, hem de yardimci olmak için Mıho\'yu ziyaret etmeye giderler Köylüler .Mihonun yanina vardiklarinda gördüklerine pek bir anlam veremezler.Bizim Mıho yeller esen dükkanın arsasında elinde bir mendil halay başı misali halaya durmus . Mıho\'yu bu halde görenler \'\'kırk gün kırk gece süren\'\' bir düğünün sahibiymis algisina kapılırlar.
Köylüler daha fazla dayanamayıp.. \'\' yahu Mıho bizler dükkanının sular altında kaldığına üzüldük , sana gecmiş olsun demeye geldik sen hiç bir şeyler olmamiş gibi halay çekiyorsun. Buna bir anlam veremedik\'\' .. derler..Köylülerden .bu sözleri duyan Mıho,. soğukkanlılığını bozmadan .\'\' Bugun benim en mutlu günüm ,malk , mülk umrumda değil, dükkan sular altinda kalmış kalmamış çok da dert değil yillardir başıma musallat olan farelerden kurtuldum ya, ben halaya durmıyayim da kimler dursun.Dükkan ile birlikte farelerde gitti , ve en büyük sorunum çözülmüş oldu.Ew tir ji miskare nema.\'\' diye köylülere cevap vermiş.
İşte çözüm noktasında ön ve arka cephesindeki düşüncelerin olusturacağı uyumlar ancak çözüm konusunda mutlak bir yarar saglıyabilir . Malesef Tc sisteminin çözüm noktasinda ürettiği mantık ,Bakkal ,M ıho\'nun mantığından farklı çok farklı olduğu söylenemez .Tc nin geliştirdiği,ve uygulamaya koyduğu bütün yaklaşımlarının arkasında olan \'\' bu topraklarda Kürtler ulasal kazanimlarnı ve özgürlüklerini kazanmasın , buna karşılık Türkiye batacaksa batsin.\'\' mantığıdır.
Hata Türkiye \'nin sınırları dışında kalan kürtlerin estirdiği özgürlük rüzgarlarının dahi, tc devletinin nefes borularını tıkadiğını bilmeyen yok sanırım .Bölgesel güc ve büyük devlet naralarını bir tarafa bırakırsak ,biz kürtlerin özgürlük ve ulusal demokratik taleplerimize karsi direnmek için ( akp tç si ) uluslararasi arenada ne kadar küçüldüklerini ve bu kazanimlara karşı durmak icin ulusal onurlarini pervasızca nasil pazarladıklarını ,AB ve Amerika\' nın yanı sıra Arap ülkelerinin de kapılarını utanmazca nasıl ve hangi sıklıkta aşındırdıklarını bilmeyenimiz mi var? Ama her ne hikmetse yüzleri kürtlere döndüğünde büyük devlet,büyük bölgesel güc hikayeleri ağizlarindan düşmez oluyor.Dolayisiyla böyle bir anlayişa sahip bir devlet yapısının , ırkcılıkta dünyaya nam salmış böyle beyinsel bir yapının çözüm konusunda ne kadar gercekci olduğu ve hiç bir çözüm üretemiyeceği gün gibi ortadadır .Tabii ki yamalama gorevi gören cözümlerini saymazsak...
Bu mantık parapetreleriyle Türkiye nasil bir cözüme hazir olur diye düşündüğümüz zaman ,anlamli bir cözümün zorluğu Tc nin uzayda karpuz yetistirmesi kadar zor görünüyor.Zira kürt sorununa cözüm diye sundukları öneriler çok boyutludur ve bu bağlamda değerlendirilmesi lazim.Yani bir anlamda çok boyutlu , çok taraflı bir denge sorunudur.Zira bu sorun günü birlik çözüm önerileriyle , ve küçük yamalarla ertelenerek çözülebilecek bir sorun değildir.Kaldi ki mevcut anlayışın ortaya koyduğu çözüm formülleri yarının büyük sorunlarının önünü açabilecek güçte ve ölçekte değildir , bunlar kökten çözümün oldukca uazağında kalan formüllerdir. Dolasiyla üzerinde konuşulmasi gereken çözüm ,yarin ve gelecek ile bağlantılı ve tamamlayıcı olmalıdır .Aksi takdirde öne sürülen çözümler yarının çözümünü zorlaştıran problemleri üretmesi kaçınılmazdır. Bunun en büyük kanıtı yaşanilan tarihtir...Yaşanilan tarihi kendimize ayna olarak tuttuğumuz da varolan gerçekle yüzleşme noktasinda önemli bir adim atmis oluruz.Tıpkı Selçuklu ,Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiyesinin yaşadığı bu gün, karşılaştığımız ve icerisinden çıkamadığımız tarihi gercekler gibi...
Cumhuriyet Türkiyesinin kuruluşundan günümüze kadar yapıcı tek bir çözüm önerisinin olmadığını bilmeyen yoktur.Yakmak,yikmak dağ ve ovalari kan gölüne çevirmek sistemin en büyük çözüm sertifikalari olagelmistir.Zira çözüme gitme noktasinda yakip yikma sanatkarlığı çok ileri düzeyde olan Tc sisteminin icraat konusundaki becerisizliği ortadir.
Ne zaman bu anlayiştan vazgeçilir ve değişen dünya sistemlerine ayak uydurulmaya calşılır işte o zaman çözüm yolunda bir mesafe aldığına inanırım .Yüz yıllık bir geçmişten ders almayip , yok etme ile bezenmiş bir çözümün gecmişte olduğu gibi geleçekte de bu topraklarda felaketten başka bir şey dogurmayacağı muhakkaktir.Bu yaklaşım faşist ve militarist bakış açilarinin bu topraklarda ne kadar etkili olduğunun göstergesidir.Milenyum çağinda Cumhuriyet Türkiyesinin başbakani bile kendi anavatanımız olan bu topraklarda biz kürtlere \'\'ya sev, ya terk\'\' anlayışıyla kinini açık açık kusuyorsa,geliştirecekleri çözüm önerilerinin nasıl bir gerçekliği dayandığını siz düşünün....
HUSEYIN AKINCI Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
9453 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:45:48