Perslerin ve Medlerin diyarı İran’da 1979 İslam devriminden sonra iktidara gelen mollaların İran halklarına söylettikleri iki temel slogandan birisi şeytan-e bozorg amrika ve Allah-u Ekber Xumeyni rehber sloganları yeri göğü inletiyordu.
Xumeyni’nin ölümüyle birlikte ve özellikle de Xamaney’in dini lider seçilerek iktidara gelmesinden sonra Allah-u Ekber Xumeyni rehber sloganı giderek terkedildi ve tek slogan olarak günümüze kadar şeytan-e bozorg amrika sloganı ısrarla kullanılmaya devam ediyor. İran mollalarının Amerikan düşmanlığıyla uyutup, uyuşturdukları kitleleri bu slogan ve çelişki temelinde yönetimi sorgulayamaz duruma sokarak İran halklarına yaşatmış oldukları zulüm, yoksulluk ve her türden baskı araçlarıyla toplumun tüm demokratik ve insani taleplerini bastırmış oldular.
Bilindiği üzere İran mollaları ülkeyi yönetirlerken en önemli siyasi mesajlarını Cuma hutbelerinde topladıkları yüzbinlerce insanın huzurunda verirler ve bu mesajları verirlerken yönettikleri insanlardan kendilerinin icraatlarını desteklemeleri için bir yığın dini ve mezhebi argümanları kullanarak kitleleri motive etmeye çalışırlar bu anlamda Cuma hutbelerinde verilen mesajlar ve kitlelere attırılan sloganlar son derece önemlidir.
Her ne kadar temel slogan olarak Amerika Birleşik Devletleri en büyük düşman olarak sloganlaştırılsa da İran’ı yöneten mollaların kapalı kapılar ardında kendi iktidarlarını süreklileştirmek ve halk üzerindeki baskılarını yoğunlaştırmak üzere çok iyi ilişkiler içerisinde oldukları bilinmektedir. Göreceli olarak ABD ve Batılı ülkeler İran’a ambargo uyguluyor gibi görünseler de esasında üçüncü ülkeler vasıtasıyla her türden teknolojinin sağlanmasına göz yumdukları ve kar amacıyla transfer ettikleri bilinmektedir.
Asıl konumuza dönecek olursak;
Sasaniler ve Osmanlılar arasındaki bölgede hakimiyet kurmak ve egemenlik sağlamak üzere Türklerle Acemler arasında her zaman amansız bir rekabet ve çekişme olduğu bilinmektedir. İran Şii İslamlığı katı bir biçimde savunurken Türkiye’nin de Sünni İslama liderlik iddiası hep var olmuştur. Her ne kadar bölgede kendi hakimiyetleri adına büyük çekişmeler yaşıyor olsalar da her iki ülkenin anlaşabildikleri tek konu Kürd halkının özgürleşme mücadelesini birlikte bastırmak olmuştur bunun en somut örneğini 1928/1933 yılları arasındaki Ağrı’da ki Kürdlerin özgürlük mücadelesini birlikte kanla bastırmaları olarak gösterebiliriz.
Mezhepçi bir yayılmacılığı temel siyasi felsefe olarak benimsemiş olan İran molla rejimi Güney Kürdistan’da gelişmekte olan Kürd ulusal mücadelesine Irak merkezi hükümeti tarafından ve kendisine bağımlı Şii Haşdi Şabi örgütü vasıtasıyla hangi engelleri çıkardığını ve ne tür kışkırtma ve provakasyonlar örgütlediğini bilmekteyiz. İran molla rejiminin her gün onlarca Kürd yurtseverini vinçlerde sallandırdığı biliniyor olmasına rağmen Goran ve PKK gibi Kürd siyasi partileri olarak siyaset sahnesine çıkmış olanların İran molla rejiminin anti-Kürd ve mezhepçi politikalarına alet olmalarını anlamak elbette ki mümkün değildir.
Geldiğimiz bu aşamada tam da Güney Kürdistan’da devletleşme süreci büyük bedeller karşılığında olgunlaştırılmaya çalışılırken PKK’lilerin Haşdi Şabi gibi İran güdümlü bir vahşi örgütle birlikte Şengal de süreci provoke etmeleri asla kabul edilebilecek bir durum değildir. İran tarafından üç kuruş parayla finanse edilen Goran, PKK ve bir kısım YNK’lilerin kendilerini ihanete götürebilecek bu sekter tavırlarından bir an evvel kurtarmaları tarihin Kürdler adına kendilerine dayattığı bir zorunluluk olarak bilince çıkarılmalı ve Kürdistanı özgürleştirmek isteyen ve bu konuda büyük çabalar içerisinde olan kardeşlerinin saflarında mutlaka yerlerini almaları bir yurtseverlik görevi ve sorumluluğu olarak algılamalıdırlar.
Bütün bu yazdıklarımızla tatmin olmayan Goran, PKK ve bir kısım YNK’lilere İran gerici faşist rejimi tarafından idama mahküm edilen ve idam sehpasına giderken yazdığı vasiyetiyle bilinen tartışmasız Kürdistan Cumhurbaşkanı Qazi Muhammedin vasiyetini tekrar tekrar okuyarak bilince çıkarmalarını özellikle tavsiye ederim. Bu anlamda Kürd ulusal mücadelesinin umut vermeye başladığı bu aşamada İran molla rejiminin büyük şeytan (Şeytan-e Bozorg) rolünü nasılda uyguladığını görmemek için gözlerin kör, kulakların sağır olması gerekiyor.
Not: Farsçada Şeytan-e Bozorg büyük şeytan anlamına gelmektedir.
SAYGILARIMLA
M. Hüseyin Taysun
09.12.2016 İstanbul
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.