Çağdaş Devlet yönetimi mi, ilkel Ekolojik Kandil sistemi mi?

Hangi Ortadoğu ülkesinde Güney Kürdistan’daki gibi orda yaşayan azınlıkların Anadili resmi dildir? Hangi Ortadoğu ülkesi Kürdistan Parlamentosu gibi azınlıklara temsil edilme hakkını Anayasasında yer vermiştir? Duran efendi PKK-KCK adına emri nereden aldığı belli olan sözler sarf ediyor, yok öyle yaşamayacaksınız bu diktatörlüktür diyor.

Memalan

28.04.2015, Sal | 20:28

Çağdaş Devlet yönetimi mi, ilkel Ekolojik Kandil sistemi mi?
Makaleyi Paylaş
Geçenlerde Kandilden Apo’nun Harami-Havarilerinden Duran Kalkan boyundan büyük laflar etti. İsminden ve 40 yıldır PKK konseyinde olmasından başka hakkında detaylı bir bilgiye sahip değiliz. Tek bildiğimiz onun Türk olduğu ve “Kürd Ulusal hakları“ için silahlı mücadele ettiğini iddia ederek yola çıkan PKK-KCK için artık dokunulmaz olan Türk Ulus Devletini istisna görerek Ulus-Devleti red eden (özellikle Kürd Ulus-Devletine aşırı bir alerjisi olan!) bir örgütün konsey üyesidir. 40 yıldır tek kelime Kürdçe bilmediği ve öğrenme gereği duymadığı halde Güneyli (Başur) Kürdlerin bağımsızlık, Ulus Devlet inşa etme çalışmaları hakkında PKK-KCK’nin bir konsey üyesi sıfatıyla müdahale ederek seviyesiz açıklamalar yapmaktadır Duran efendi. Neymiş Güney Kürdistan’da ”Halk merkezi siyasi bir yönetim altında yaşamamalı.“ Türkçe ifadesiyle “Kürdler Ulus-devlet” inşa etmemeli çünkü; bu “merkezi diktatörlük“ olur. İyi de her türlü iktidar Diktatörlük değil midir? Mesela siz Kandilde 10 km2’lik alanda yasal bir statünüz olmadığı halde boşluktan yararlanmış silahlı bir iktidarsınız, çevrenizdeki Êzidi Kürdleri silahınızın gölgesinde tutuyorsunuz, bunun adı ne? Esas diktatörlük bu değil midir? Ortadoğu’da demokrasinin en açık uygulandığı Güney Kürdistan yönetimi hakkında bu şekilde konuşmak iyi niyetli bir ifade değil, açık bir düşmanlıktır.

Hangi Ortadoğu ülkesinde Güney Kürdistan’daki gibi orda yaşayan azınlıkların Anadili resmi dildir? Hangi Ortadoğu ülkesi Kürdistan Parlamentosu gibi azınlıklara temsil edilme hakkını Anayasasında yer vermiştir? Duran efendi PKK-KCK adına emri nereden aldığı belli olan sözler sarf ediyor, yok öyle yaşamayacaksınız bu diktatörlüktür diyor.

Nasıl yaşamalı peki?

Tarikat örgüte göre; Her bölge-şehir (yakında köylerden bahsedecekler) Rojava’nın başına ördükleri çorap gibi özerk olmalı. Êzidi Kürdlerin mağduriyetini pis bir şekilde kullanarak Şengal için dillendirdikleri sözde “özerkliği“ Kürdistan’ın kalbi Kerkük için de istediler, (üstelik Irak merkezi hükümetine bağlı kalmalıdır diye de söylemeyi ihmal etmediler!!!) yani “Ekolojik yaşam ve yönetim“ dedikleri İlkel kabile sistemi oluşturulmalı. Adına da “Demokratik Ekolojik konfederal sistem“ diyerek Kürdleri ahmak–ilkel bir topluluk düzeyinde tutmanın yol ve yöntemlerini silah zoruyla uygulama alanı oluşturmak istiyorlar. Rojava’yı kartondan Kantonlara böldüler, Kobanê şahsında Rojava Kürdistan’ını IŞİD çetelerine tepside kahvaltı niyetine sundular, Kobanê’yi haritadan sildirdiler ve sonunda “Tampon Bölge“ hayaliyle yanıp tutuşan ve bir türlü başaramayan Türk Devletine Kobanê’yi “Eşme Ruhu“ adıyla Akşam yemeği olarak altın tepside Tampon Bölge olarak sundular. (detay için bkz; Fanteziler, Kürd Ulus Devletinin doğum sancıları, Tampon Bölge adlı makalelerim) Kim ne derse desin nasıl Cizirê kartondan Kantonu Esad Rejiminin toprağı ise;

Kobanê’de artık Türk Toprağıdır.! Cizirê Kantonunda Esad’ın Arap Bayrağı, Eşme de Türk Bayrağı dalgalanıyor.

Eleştirinin Eleştirisi

Tarikat Örgütü (bu iddianın altı doludur!, Apo’nun doğum günü adıyla yapılan şarlatanlıklar bile bunu doğrular niteliktedir) bu aleni ihanet projelerini hala Kürd kamuoyuna kahramanlık, vatanseverlik Harami-Havarileri de kahraman komutan olarak yansıtan yazar, aydın geçinenleri gördükçe insan Kürd olarak kahroluyor. Bunlardan biri de Nerinaazad sitesinde de yazan Evin Güneş hanımdır. Eleştirmeden geçemeyeceğim, çünkü Yazar yazdıklarının sorumluluğunun bilinciyle hareket etmelidir.

Yazıları hatta aynı yazı içindeki cümleleri birbirini red eden, çelişen düşünceleri barındırıyor, anında bir uçtan diğer uca geçebilen, sıçrama yapabilen bir ruh yapısı var. Evin hanım, örneğin Duran Kalkan savunmaları diye tabir edebileceğim “Muhalife muhalif olmalı..“ adlı makalede \"bağımsızlık\" düşünenleri, talep edenleri küçümseyip, saldırırken APO’cu ruhu depreşiyor, \"bağımsızlık\" ilan etseniz bile var mı bir programınız? diye absürt bir soru soruyor. Sanki Program dünyadaki diğer uluslara gökten zembille indirilmiş de, bize böyle indirilmediğine göre o zaman bağımsızlık lafları etmeyin demeğe getiriyor. Karşı gerekçesi ise; “demokratik özerklik“ diyen PKK-KCK’nin sayfalar dolusu belge kitap ürettiğini yani o projenin alt yapısını oluşturmuş olduğunu söylüyor. (muhalife muhalif olmalı yazısı)

Ama bir önceki (Beyanname ve güncel siyasi pratiğin eleştirisi..) adli yazısında aynen şu cümleyi HDP şahsında PKK-KCK’ye kuruyor; (bütün dünya halklarının özgürlük ve bağımsızlık haklarını savunuyorken (!) Kürdler için kanton özerklik ve hatta bunlardan da daha aşağı çekilmiş iki üç talebi hangi vicdanla gücünün kaynağı olan kürd halkına mübah görmektedir.?) diye bir tespitte bulunuyor. Bu iki zıt düşüncenin neresinde duruyor Evin hanım? Bu kadar kısa bir süre içinde kendi kendini red eden zihniyete sahip biri nasıl bir ruh hali taşıyor acaba? KDP’nin bir siyasi sözcüsünün, Duran efendi haddi olmayan şekilde Güney Kürdistan yönetimine dil uzatıp düşmanca sözler sarf etmesine cevap olarak (ne olduğu kim olduğu bilinmeyen ve 40 yıldır daha tek kelime Kürdce öğrenmeyen biri Kürdlerin kaderi hakkında konuşamaz!) demesine içerlemiş ve uzun bir makaleyi Duran Kalkan’ın savunmasına ayırmış. Vay siz misiniz Duran’a laf söyleyen! Ve Duran Kalkan için; “Tamamen ideolojisine hakim, donanımlı, söylediklerin altını somut örneklerle dolduran, savaşçı, politik, devrimci ahlak içinde fikirlerini dile getirmiş! Beğen yada beğenme!...” şeklinde devam etmiş Evin hanım (Muhalife muhalif olmalı adlı yazı). Ertesi gün ise yazdığı son yazısında (Beyanname ve güncel siyasi eleştiriler..) ise 180° bir açı çizip şu cümleyi kurmuş; (Ha birde bu gün okudum; Sayınlardan birinin “kürdler birden çok lehçeye sahip olduğu için devlet ilanı veya kurması doğru değil” şeklinde ifade ettiği ve çocukların bile “ağlar mısın, güler misin” diyebileceği cinsten gerekçeleri sıralamasın kimse) diyerek bir önceki cümlesini tuzla buz etmiş. “Sayın’dan kastı Duran Kalkan“.

Aynı makalenin başka bir cümlesinde de PKK-KCK’nin tarikat örgütlenme yapısını marifetmiş gibi okurlara sunuyor. Neymiş Avrupa’da aynı anda (Tabi ki talimatla!) APO için kendilerini yakan onlarca kişinin Müritçe bağlılığına ilahi bir kudret bahşediyor ve nasıl olurda böyle tapılan birine siz \"hain\" dersiniz diyor. 40 milyonluk bir ulusun devlet hakkını red edip ona (kanton, özerklik, hatta bunlardan daha aşağı çekilmiş iki üç talebi ) ( Evin hanımın cümlesidir bu! ) mübah görüp bunu elindeki silahlı gücü de tehdit olarak gösterip dayatan bir \"lider\" HAİN degil de ne olur? Hain olduğu mahkeme ifadelerinde ve postacılarla dışarıya gönderdiği talimatlarla tescillenmiş biri için kendini yakmayı meşrulaştırmak hangi vicdana sığıyor acaba? Evin hanım facebook sayfasında en çok \"Sevgi\"den, \"Aşk\" tan bahsediyor ama ruhu bir tarikat liderine adanan onlarca, yüzlerce CAN’ı hissetmeyecek kadar kara kapkara duruyor. Ben bu ruh haline Apocu kültürün kişiliklerde yarattığı bir Travma diyorum sadece.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

7433 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:09:33:09
x