Kürtler Bağdat’sız, Araplar Erbil’siz yapamıyor mu?

Bağdat-Erbil ilişkileri hep inişli çıkışlı oldu. Taraflar, bazen savaşın eşiğine geldi, bazen yeni sayfalar açtı. Kazimi’nin birleştirici mesajları ve kabinesi olumlu bulunsa da bunun nereye kadar gideceği ve neye evrileceği merak konusu

14 Haziran 2020 - 05:52
14 Haziran 2020 - 05:52
 0
Kürtler Bağdat’sız, Araplar Erbil’siz yapamıyor mu?

Petrol, bütçe ve 140'ıncı maddesinin uygulanmasının yol açtığı sorular nedeniyle Irak hükümetiyle ve Kürdistan Bölgesi ilişkileri hep zikzaklı bir seyir izledi. 

Ekonomisi petrol gelirlerine bağlı Irak’ta, krizler bir türlü bitmiyor. Büyük kavga ise hep petrol kaynaklı oluyor. Zira petrol gelirleri eşit ve adil paylaşılmadığı gibi bu kaynak, Erbil ile Bağdat arasındaki en büyük sorunlardan birini oluşturdu, oluşturmaya da devam ediyor. 

Bunun dışında Bağdat’ın Kürdistan bölgesindeki memurların maaşlarını ödememesi ve yıllık bütçesini göndermemesi ile “tartışmalı bölgeler” sorununun çözülmemesi, tarafları karşı karşıya getiriyor ve kimi zaman silahlar da konuşuyor. 

Irak’ta Kürtler ile Araplar arasındaki kriz, çatışma hatta savaşın geçmişi, daha eskilere dayansa da Bağdat- Erbil arasındaki ilişkilerin inişli-çıkışlı olmasının tarihi yeni sayılır. 

Ekim 1991’de özerk bir yapıya kavuşan Kürdistan Bölgesi’nin (KB) Bağdat merkezli hükümette yer alması, 2003 yılında ABD ve Birleşik Krallık’ın Irak’ta Saddam Hüseyin’i devrilmesi ile başladı.

Kısa zamanda Saddam’ı deviren ABD, 28 Haziran 2004’te yönetimi Iraklılara devretti ve 30 Ocak 2005’te genel seçimler yapıldı.

Ülkede 2005 yılında federal anayasa kabul edildi ve Kürtlere "Kürdistan Bölgesi" adlı yönetim şekli tanındı.

Anayasa referandumundan sonra “mezhepçi politikalar” uygulamakla suçlanan Şii siyasetçi Nuri el-Maliki, 20 Mayıs 2006’da Saddam sonrası ilk hükümetini kurdu.

Kürtler, Maliki’nin 35 kişilik kabinesinde Başbakan Yardımcılığı, Dışişleri, Sanayi, Su Kaynakları, Konut ve İmar, Çevre, Kültür ve Devlet Bakanlığı gibi 8 bakanlıkla temsil edildi.

Başbakanlığın Şiilere verildiği Irak’ta Cumhurbaşkanlığı’na kendisi de bir Kürt olan Celal Talabani ve Parlamento Başkanlığı’na da Sünni siyasetçi Mahmud El-Meşhedani seçildi.
 
Bu şekilde iki dönem üst üste başbakanlık yapan Maliki ile Erbil yönetimi arasında Kerkük’ün statüsünün belirlenmesi için 140'ıncı maddenin uygulanması dışında büyük sorun teşkil edecek krizler yaşanmadı. 

Ancak ikinci Maliki hükümetinin sonlarına doğru, Kürdistan Bölgesi’nin  Mayıs 2014’te merkezi hükümetten bağımsız şekilde petrol ihraç etme kararından sonra ilişkilerde krizler yaşanmaya başladı.

Erbil’in hamlesine karşı Maliki yönetimi KB’nin anayasal hakkı olan yüzde 17'lik bütçe ile memur maaşlarını göndermeme kararı aldı.

Maliki, Irak devlet televizyonunda yayınlanan haftalık konuşmasında "Kürt yönetimi IŞİD'in, El Kaide'nin ve Baasçıların üssü haline geldi ve biz buna karşı sessiz kalmayacağız" diyerek Erbil’i suçladı.

Dönemin Kürdistan Başkanı Mesud Barzani’nin Irak halkına hitaben yazdığı bir mektupta “Maliki’yi üçüncü dönem başbakanlık koltuğunda oturmasını kabul etmiyoruz” açıklaması ilişkileri kopma noktasına getirdi.

Siyasi krizin aşılmasına katkı sağlayacak ilk adım 15 Temmuz 2014’te Selim Cuburi’nin Parlamento Başkanı seçilmesiyle kısmen aşıldı. 

Parlamentonun Cumhurbaşkanı seçtiği Fuad Masum, hükümeti kurması için Maliki’nin yerine Şii siyasetçi Haydar İbadi’ye görev verdi.

Kürtler

İbadi’nin Başbakanlığı döneminde IŞİD’in Irak’a yayılması ve petrol fiyatlarında yaşanan sert düşüşle zor günler geçiren Kürdistan yönetiminin, 25 Eylül 2017 bağımsızlık referandumu ile Bağdat ile arası daha da açıldı.

Referandumdan sonra Bağdat’ın KB’deki uluslararası havalimanlarına yurt dışı yasağı uygulaması ilişkileri kördüğüm haline getirdi. 

Bağdat yönetimi, bir süre Erbil ve Süleymaniye Uluslararası havalimanlarına uçakların iniş ve kalkışına izin vermedi. 

Bağımsızlığa doğru giden Kürdistan yönetimi, 25 Eylül referandumuyla daha çok bağımlı hale geldi. 

Karşılıklı görüşmeler sonucunda Mart 2018’de yeniden düzenli şekilde KB memurlarının maaşlarını göndermeye başlayan İbadi’den sonra Şii siyasetçi Adıl Abdulmehdi Ekim 2018’de başbakanlık görevine geldi. 

Kürtler

Abdulmehdi’nin göreve gelmesiyle Erbil-Bağdat arasında yeni bir anlaşma yapıldı. Anlaşmaya göre KB Ocak 2020’den itibaren ihraç ettiği günlük 250 bin varil petrolün gelirini Bağdat’a teslim edecek, merkezi hükümet de bunun karşılığında bütçe ile maaş olarak aylık 900 milyon dolar verecekti.

Ancak Irak'ta işsizlik, yolsuzluk ve kamu hizmeti yetersizliği ile İran’ın ülkedeki etkinliğini protesto amacıyla 1 Ekim'de başlayan gösterilerin büyümesi, petrolün fiyatının düşmesi ve Başbakan Abdulmehdi’nin 30 Kasımda istifa etmesi, taraflar arasındaki anlaşmayı zora soktu.

Bağdat tarafı Erbil yönetiminin aylık petrol ihracatından elde ettiği gelirleri Irak Devlet Petrol Pazarlama Şirketi'ne (SOMO) teslim etmediğini ileri sürerken, Kürdistan Başbakanı Mesrur Barzani de merkezi hükümeti anlaşmaya bağlı kalmamakla itham etti.

Ekonomik kriz yaşayan ve memur maaşlarını ödemekte zorlanan Kürdistan Bölgesi, 2002 yılından bu yana Bağdat'tan bağımsız bir şekilde kendi denetimindeki bölgelerde, bölgesel ve uluslararası petrol şirketleri aracılığıyla petrol arama faaliyetlerini sürdürüyor.

Bağdat ile Erbil arasındaki anlaşmazlığın en önemli nedenlerinden biri de Erbil’in petrol çıkarmak için şirketlere ödediği pay olarak gösteriliyor. Erbil yönetimi, petrol gelirlerinin merkezi hükümete teslim edilmesi halinde söz konusu şirketlerin borçları ve paylarının da ödenmesini şart koşuyor.

Bağdat yönetiminin ise petrol şirketlerine herhangi bir ödeme yapmayı kabul etmediği biliniyor.

Cumhurbaşkanı Berhem Salih’in görev verdiği eski İletişim Bakanı Muhammed Tevfik Allavi ile eski Necef Valisi Adnan ez-Zurfi hükümeti kuramadı. 

9 Nisan’da görevi devralan Ulusal İstihbarat Dairesi Başkanı Mustafa el-Kazimi’nin kabinesi 7 Mayıs’ta parlamentodan güvenoyu aldı.

Hem Sünnilere hem de Kürtlere sıcak mesajlar veren Kazimi hükümeti sonrası, Erbil-Bağdat ilişkileri tekrar yumuşamaya girdi.

Kürtler, Kazimi kabinesinde Adalet, Dışişleri ile İskan ve İmar Bakanlıkları ile temsil ediliyor.

Kazimi’nin kabinesinde yıllardır Kürdistan Bölgesinde Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Lideri Mesud Barzani’nin “sağ kolu” olarak görev yapan Fuad Hüseyin Dışişleri Bakanı olarak yer aldı. 

1946’te Hanekin’de (Haneqin) doğan Hüseyin, Bağdat’taki öğrencilik yıllarında KDP’ye katıldı.

Daha sonra Hollanda’ya göç eden Hüseyin, burada uluslararası ilişkiler alanında doktora yaptı.

Arapça, İngilizce ve Hollandaca’yı anadili Kürtçe kadar iyi bilen Hüseyin, 2005’ten 2018’e kadar Kürdistan Bölgesi Başkanlığı Başkanlık Divanı Başkanlığı görevinde bulundu. 

Adil Abdulmehdi hükümetinde Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı olarak görev yapan Fuad Hüseyin’e Irak’ın dışişlerinin teslim edilmesi olumlu görüldü. 

Kazimi’nin Erbil-Bağdat arasındaki anlaşmazlıkların en önemlileri arasında gösterilen 140. madde, petrol ve bütçe gibi sorunları çözüp çözmeyeceğini zaman gösterecek. 

Kürtler

KDP’nin önemli isimlerinden Fuad Hüseyin’in Dışişleri Bakanlığı’na getirilmesiyle hem içteki ilişkilerin hem de uluslararası ilişkilerin nasıl bir seyir izleyeceğini merak konusu yaptı. 

Hatta kimilerine göre Hüseyin, tıpkı Eski Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari gibi hareket ederek sorunların çözümünü sağlayabilir. Ancak bölge uzmanları, taraflar arasındaki problemin kolay kolay çözülemeyeceği görüşündeler. 

Bölgeyi yakından takip eden Musul doğumlu akademisyen ve aynı zamanda "Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar için Politika Oluşturma Merkezi" Başkanı Hussam M. Botani ile Süleymaniyeli siyasi yorumcu ve yazar Shaho Alkaradaghi Erbil-Bağdat ilişkilerini Independent Türkçe’ye değerlendirdi.

Botani’ye göre, Peşmerge’nin güvenlik ve savunma sistemi içindeki konumu, petrol, bütçe ve Anayasa’nın 140’ıncı maddesi Bağdat-Erbil arasındaki ilişkiyi yönlendiren en önemli konular.

Mevcut ilişkilerin temkinli ve belirsizlik içinde olduğunu belirten Botani, “Ekonomik kriz, koronavirüs salgınının ortaya çıkması, petrol fiyatlarındaki düşüş ve önceki hükümetin KB’deki çalışanların maaşlarını ödemekte gecikmesi gibi faktörler taraflar arasındaki gerginliğin boyutunu ortaya çıkardı” dedi.

Botani, ekonomik kriz nedeniyle memur maaşlarını ödeyemeyen KB gibi Bağdat merkezi hükümetinin de hazinesinin mali sorunlar yaşadığını ifade ederek, var olan problemlerin Erbil-Bağdat arasında kriz ve sorunları daha da derinleştirebileceğini söyledi.

İlişkilerin seviyesinin tarafların gücüne bağlı olarak değişkenlik göstereceğini dile getiren Botani, “140'ıncı madde ve Peşmerge konusuna bakarsak, özellikle ilk iki noktadaki sorunların temelini oluşturan yargı ve yasama kurumlarının zayıflığından dolayı, Bağdat-Kürdistan Bölgesi ilişkileri gelecekte sağlam olmayan bir zemine oturacak gibi görünüyor” yorumunda bulundu.

Botani, var olan problemin Irak’ta sağlam ve sorunsuz bir federal sistem yaratma konusunun da sorun teşkil edeceğini belirtti.

Taraflar arasındaki ilişkilerin geçici ve uzun süreli olmadığını kaydeden Alkaradaghi ise anlaşmaların, Bağdatlı yöneticilerin inisiyatifine bırakılması nedeniyle kalıcı ve istikrarlı bir seyir izleyemediğini söyledi.

Kazimi’nin başbakanlığından sonra iki tarafın da petrol, bütçe ve tartışmalı bölgeler gibi sorunları çözmek için irade beyanında bulunduğunu ifade eden Alkaradaghi, “Kazimi'nin bölgedeki sorunlara köklü bir çözüm bulmayı ve Kürt tarafı ile nihai bir anlaşmaya varmayı başarması durumunda, bu onun için büyük sayılacak bir başarı olacaktır” dedi.  

Alkaradaghi, Bağdat gibi Erbil’in de ekonomik sorunlar yaşadığını ve KB Başbakanı’nın petrol fiyatlarındaki düşüş ve koronavirüs nedeniyle 27 milyar dolar borç beyan ettiğini hatırlattı.

Alkaradaghi, yaşanan olumsuzlukların Erbil’i Bağdat’ın çalışanlarının maaşlarını göndermeleri karşılığında petrol teslimatı konusunda Irak ile anlaşma yapmayı kabul etmeye zorlandığını belirterek şunları söyledi: 
 
Fakat Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) arasındaki son sorunlar bölgenin Bağdat'taki konumunu etkileyip zayıflatabilir ve karşı tarafa gelecek müzakerelerde bölgeye koşullarını dayatma yeteneği kazandırabilir.

Kazimi ideolojik biri değil ve İran ile ABD çıkarları için uzlaşma arayan biri. Kürtler Kazimi hükümetine olumlu bakıyor. Irak ve Kürdistan bölgesinin karşı karşıya kaldığı zorluklar nedeniyle iki tarafın anlaşmaya varması mümkündür.

 

Abdulhakim Günaydın'ın analiz haberine buradan ulaşabilirsiniz

 

Bu haber toplam 4467 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 00:46:07