Uluslararası ilişkiler uzmanı Doç. Dr. İkbal Dürre İran'ın PJAK üzerinden Türkiye'ye karşı hamleler yapabileceğini ve bunun tehlikeli bir durum olduğunu belirterek, Türkiye'nin İran'daki Kürt yapılarıyla ilişkilerini güçlendirerek bu riski azaltabileceğini söyledi.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Doç. Dr. İkbal Dürre, Rûdaw ajansına verdiği röportajda Türkiye'nin Kürt sorunu, bölgesel dengeler ve uluslararası aktörlerin rolüne dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Durre, Türkiye'nin güvenlik kaygılarını gidermek için Abdullah Öcalan'ın bir otorite olarak kabul edilebileceğini belirtti. Ancak, Öcalan'a yüklenen rolün sadece Türkiye ile sınırlı kalmaması, Suriye gibi diğer bölgelere de yansıtılması gerektiğini ifade etti. Durre, Öcalan'ın bu kadar geniş bir yükü kaldıramayacağını ve Suriye'deki karmaşık dengelerin bu süreci zorlaştırdığını da sözlerine ekledi. Özellikle ABD'nin bölgedeki varlığının bu denklemde önemli bir faktör olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin Kürt sorununu çözme çabalarının bölgedeki diğer aktörler tarafından engellenmeye çalışıldığını belirten Durre, özellikle İran'ın bu konuda aktif bir rol oynadığını ifade etti. İran'ın PJAK üzerinden Türkiye'ye karşı hamleler yapabileceğini ve bunun tehlikeli bir durum olduğunu belirten Durre, Türkiye'nin İran'daki Kürt yapılarıyla ilişkilerini güçlendirerek bu riski azaltabileceğini belirtti.
Rusya'nın tutumu ve uluslararası dengeler
Rusya'nın Kürtlerin kültürel statü kazanmasına genel olarak karşı olmadığını ancak Rojava'daki Kürt faktörünü ABD'nin Suriye'deki varlığının bir parçası olarak gördüğünü ifade eden Dürre, Rusya'nın bu konuda temkinli davrandığını söyledi. Rusya'nın İran'la ilişkilerinin geliştiğini ve bu durumun Türkiye için risk oluşturabileceğini belirtti. Ancak, Rusya'nın dengeli bir siyaset izleyeceğini düşündüğünü ekledi.
Türkiye'nin iç politikası ve Kürt sorunu
Türkiye'nin iç politikasında Kürt sorunuyla ilgili net bir görüş birliği olmadığını savunan Dürre, bir kesimin Kürtlerin statü kazanmasını Türkiye için tehdit olarak gördüğünü, diğer kesimin ise bu durumu kabul edebileceğini söyledi. Dürre, Türkiye'nin Kürtlerle ilgili daha kapsayıcı bir siyaset geliştirmesi gerektiğini ve bunun bölgedeki dengeleri olumlu yönde etkileyeceğini ifade etti.
Dürre, Türkiye'nin Kürdistan Bölgesi ile olan ticari ilişkilerinin ekonomik açıdan önemli olduğunu ve benzer bir durumun Rojava için de geçerli olabileceğini belirtti. Türkiye'nin Suriye'deki ticari faaliyetlerinin sağlıklı bir şekilde yürümesi için Kürt meselesinin çözülmesi gerektiğini vurguladı.
Dürre, Türkiye'nin bu konuda sağlıklı bir yaklaşım benimsemeye başlayacağına dair umutlu olduğunu ifade etti.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Doç. Dr. İkbal Dürre şunları söyledi:
“Her şeyden önce bu var olan kafa karışıklığına artık bir son verip somut öngörülerde bulunmanın zamanı geldi. Çünkü kafa karışıklığı süreci olayı bir çıkmaza sokuyor. Bundan kurtulmanın zamanı geldi. Bu da şudur; Dostoyevski der ki ilk yapılan yanlış, ikincisi hata olabilir ama üçüncüsü artık bu bir tercihtir der. Kürtlerin biliyorsunuz bu süreç zarfında yaşadığı bir takım olumsuz durumlar oldu. Seni başkan yaptırmayacağı sürecinin sonuçlarını gördük. İlk barış süreci görüşmeleri olumsuz bitti. Şimdi hadi birine yanlış ikincisine hata diyelim. Ama bundan sonra tekrar aynı şey olursa demek ki bu bir tercih. O zaman herkesin kendini sorgulaması lazım. Sadece bu olaylarda önce olanları değil. Tabii ben bunu bütün taraflar için söylüyorum. Tek taraf için değil. Böyle baktığımız zaman şunu net bir şekilde söyleyebiliriz.
Abdullah Öcalan Türkiye içinde Türkiye'nin güvenlik kaygılarını giderebilecek endişelerini giderebilecek bir otoriteye sahiptir o yüzden bence Türkiye'nin kendi açısından risk gördüğü olaylarla ilgili artık bir rahatlama sürecine girmesi gerekmektedir Ankara'nın siyaset olarak. Ama bunu aynı zamanda Kürtlerin yaşadığı diğer bölgelere de yansıtması lazım. Eğer böyle olmazsa içerideki süreç tekrar sorunlu hale dönüşür. Daha somutlaştırayım. Siz Abdullah Öcalan'a Türkiye'nin gördüğü riskleri likvide etmesi için bir rol biçebilirsiniz. Ama aynı rolü Kürtlerin yaşadığı bütün ülkelerde somut olarak Suriye'ye de verirseniz Abdullah Öcalan'a bu onun kaldıramayacağı bir yük olabilir. Bu sürecin kaldıramayacağı bir yük olabilir. Suriye'de farklı denklemler olduğunu biliyoruz. Bakınız 2-3 yıl önce Kandil, mazlum Kobani'yi değiştirmek istemişti. Yapamadı. Neden? Çünkü orada ABD'nin denklemi, uluslararası denklemler var. Dolayısıyla bence Türkiye'nin de bu olaya artık kendi güvenlik kaygılarını dikkate ayırılan bir yapının Kürt yapısının orada statü kazanmasını çok dert etmemesi lazım ve bu yükü Türkiye'deki siyasi sürecin üzerine yüklememesi lazım.
Oradaki bütün dengeler, uluslararası dengeler değil sadece Kürt siyasetinin Türkiye'nin bir devlet olarak, İran'ın bir devlet olarak, hatta Rusya'nın bile bir devlet olarak baş edemediği süreçler varken, öyleyken bu süreçler nasıl bunu bir hareketin üzerine yükleyebilirsiniz? Buradaki durumun riskini herkesin anlaması lazım. Bakınız bütün Kürtler için şu anda işin geldiği süreç şudur. Türkiye'de Kürt sorunu artık daha kötü olmaz. İnşallah bundan sonraki süreçte çok daha olumlu gelişmeler göreceğiz. Avrupa Birliği normları şeklinde. Ama bütün Kürtlerin gözü İran'daki, Irak'taki Türkiye'deki bugün Rojava üzerindedir.
Rojava bütün Kürtlerin gönül sınırları içerisindedir. Bu denkleme bu dengeye bu şekilde yaklaşırsa Türkiye ve Kürt siyaseti bu iş çok sağlıklı bir şekilde yürür. Aynı zamanda bu oradaki yeni yönetimin HTŞ'nin de önünü açacaktır. Türkiye buradaki kendi siyasi kaygılarını oraya yüklediği zaman, o zaman sadece Türkiye'deki süreç riske girmiyor. Suriye'nin geleceğe de riske giriyor. Şimdi siz küpleri üzerinde bir baskı oluşturduğunuz zaman, o zaman Kürtler niye İsrail'e yanaşıyor, niye Rusya'ya, niye Amerika'ya yanaşıyor sorusu biraz abes oluyor. Yani köşeye sıkışmış oluyor. Onun için dediğim gibi hem oradaki yapıların Türkiye'nin hassasiyetlerini dikkate alması lazım. Hem de Türkiye'nin bütün bu kendi eskiden kalmış dogmalarının yükünü oradaki Kürtlere yüklememesi lazım. Bu buradaki süreç önünde en büyük tehlikedir diye düşünüyorum.
Tabi yani İran bunu yapmak isteyebilir bu normaldir. Sadece İran değil birçok uluslararası güçler Türkiye'nin Kürt sorunu çözmesini istemiyor. Bu bir realite bunun da önünde bölge ülkeleri arasında İran geliyor. İran PJAK üzerinden bu tür hamleler yapabilir. Bence yapmaya başladı da Türkiye'nin son çıkışı bununla ilgilidir ve bu tehlikeli bir durumdur. O yüzden bakınız Türkiye bir taraftan Öcalan'a belki Öcalan üzerinden Rojada'daki olayı yüklemek istiyor, çözmek istiyor ama aynı emin duruşunu PJAK üzerinden gösteremiyor. Demek istediğim yani Öcalan'ın kontrol edemeyeceği süreçler olabilecektir bundan sonraki süreçte. Ama Türkiye'nin de elinde kozlar var.
Türkiye'nin o bölgede İran'da PJAK gibi daha güçlü Kürt yapılarıyla ilişkileri iyi. Yani bu İran için çok tehlikeli bir oyunun başlangıcı olur. Hem Türkiye'deki süreci toksitler hem Kürtlerin Suriye'de Rojava'daki kazanımlarını toksitler ama her şeyden önemlisi İran'ın kendisi için. İran şu anda Türkiye ile kıyaslanamayacak kadar kırılgan bir ülke. Bütün dengeler İran'ın aleyhineyken Türkiye'nin üzerinde risk yaratabilecek bu tür hamleler yapması bence İran'ın siyasi aklına yakışmayabilir ama İran'da tabi bu PJAK olayı ve PJAK eğer Türkiye Kürtleri çok sıkıştırırsa dediğim ilk başta söylediğim tehlike ortaya çıkıyor. Yani her bölgedeki Kürt yapıları kendilerine bir çıkış arıyor. O yüzden Türkiye'nin daha kapsayıcı bir siyaset geliştirebilecek olması Kürtlerle ilgili bence İran'ın elindeki bu kozu alabilecek en ciddi hamle olur. Ama İran evet böyle bir oyun tehlikeli bir oyun yapmak oyuna girmek istiyor ama bence Kürt siyasi aklı bunun üstesinden gelecektir.
Resmi söylem olarak Kürtlerin ya da herhangi bir toplumun kültürel statü otonomi edinmesi Rusya'nın genel siyasi duruşuna aykırı bir durum değil tabii. Ama Rusya özellikle Rojava'daki Kürt faktörünü ABD'nin Suriye'ye geliş ve kalışının ana ekseni olarak gördüğü için bu konuda negatif bir durum var. O yüzden Rusya'nın bakışı temkinli ve Türkiye'nin genel duruşuna yakın ama diğer taraftan Rusya'nın şu anda Suriye'de ciddi bir etkisi olmadığını görüyoruz. Tabi eğer Trump'la barışırlarsa bu tekrar Rusya'nın sahaya dönmesi nedeni olabilir. O yeni bir durum olacaktır. Ama Rusya'nın İran'la ilişkileri gelişiyor.
İran'la ilişkilerinde o biraz evvel dediğimiz PJAK faktöründe yani İran'ın bu olayı Türkiye karşı kullanma faktöründe Rusya bir rol oynayabilir. Ama tabi Rusya'nın Türkiye ile de ilişkileri var. O yüzden Rusya dengeli bir siyaset güdecektir diye düşünüyorum. Yalnız eğer Rusya Trump ile Putin barışırsa ve tekrar Rusya uluslararası arenaya ana aktörlerden biri olarak dönersek ki son yıllarda biliyorsunuz pasif bir pozisyondaydı. O zaman bu denklemi tekrar görüşmemiz gerekecek. Ama şu haliyle Rusya bu süreçlerde çok etken değil belirleyici olan İsrail, Türkiye ve ABD siyaseti.
Taşıması lazım. Yani dediğim gibi bu Türkiye'nin izleyeceği politikaya bağlı. Türkiye'de şu anda bu anlamda Ankara'da net bir görüş birliği olmadığı fikriyatı ön plana çıkıyor. Yani bir kısım özellikle herhalde Bahçeli'nin çıkışına, olumlu bakan kısım. Evet Kürtler orada da bir statüko elde edebilir. Yeter ki o statüko Türkiye için bir tehlike arz etmesin boyutunda bakıyor olaya. Bir kısım da hala Türkler nerede ne kazanırsa kazansın bu uzun vadede bir tehlikedir diye bakıyoruz.
Şimdi bu çatışmaların nereye geleceği oradaki uluslararası dengelerin sorunu, Kürt sorunu, Türkleri nereye götüreceğine bağlı. Ama ben sonuçta Kürtler için hiçbir şeyin Rojava'da dahil daha kötü olacağını düşünmüyorum. Aklı senimin kazanacağını düşünüyorum. Çünkü bakınız bu Kürt bölgeleriyle ticari olarak ilişkilerin iyi olması Türkiye için çok önemli bir faktör. Irak-Kürdistan bölgesiyle gelişmelerin Türkiye'ye yansımasını ekonomik anlamda görüyoruz.
Aynı şeyin Rojava'da da olması için bu önemli. Bırakın Rojava bölgesini yani Türkiye ile Rojava arasındaki ticari ilişkileri. Türkiye'nin genelde Suriye ile olan ticari ilişkilerinde de Kürt meselesinin bir şekilde formüle edilmesi belirleyici bir rol oynuyor. O olmadan diğeri de sağlıklı bir şekilde yürümez. Akılın yolu bir. En sonunda Suriye'yi Türkiye firmaları yapacak, inşa edecek. Ticari anlamda en büyük getiri Türkiye firmaları olacak. Ama oradaki Kürtlerin statüsü, oradaki Kürtlerin durumu netleşmeden bunların sağlıklı yürümesi...
Akılkarı değil. O yüzden ben umutlu bakıyorum ve bir noktada Türkiye'nin bu olaya sağlıklı bir şekilde yaklaşmaya başlayacağını düşünüyorum. Tabii Kürtler'in de Türkiye'nin hassasiyetlerini dikkate alması gerekecek. Amerika oradayken Türkiye'nin böyle bir şey yapacağını düşünmüyorum. Ama bakınız Erbil forumunda 3 gün önce ABD eski Dışişleri Bakan Yardımcısı bir açıklama yaptı. Dedi ki ben Erdoğan'ın konuştuğu zaman Trump'a ikna edebileceğini düşünüyorum dedi. Eğer ABD oradan çekilirse böyle bir durum olabilir ama ABD orada olduğu sürece Türkiye'nin ben sert bir politikayla oraya askeri müdahalede bulunacağını düşünmüyorum.
Yapsaydı bunu Trump iktidara gelmeden evvel o kazandıktan sonraki yemin edene kadar süreçte yapardı. Böyle bir şey yaşanmaz. ABD orada kaldığı sürece Türkiye bu olaya...
Daha siyasi yakınlaşma temelde yaklaşacaktır. Ama diğer taraftan şu da var tabi oradaki durum biliyorsunuz DSG ayrı PYD YPG bunlar farklı yapılar her ne kadar Türkiye aynı gözle baksa da.DSG'nin kontrolünde Holkamp'u var, Haseke bölgesi var. Bu 30-35 bin kişi. Mesela bunların direkt bu ABD'nin daha inisiyatifiyle kurulmuş bir yapı. PYD, YPG daha Kandile'ye yakın bir yapı. O yüzden Bu böyle bugünden yarına halledilebilecek bir çözüm gibi görünmüyor.
Belli ki şu anda Türkiye havuç ve sopa taktiğiyle bu işin üzerine gidiyor. Ama diğer taraftan şunu da görüyoruz. Bakınız Türkiye çok beklenmedik, çok büyük bir operasyon çok sert söylemler geliştirmiyor. Bir taraftan bu sert söylemler var tabii. Çünkü işin içinde iç kamuoyunu da var. Ama diğer taraftan Türkiye'nin diyalogla ilgili bir kapıyı da açık bıraktığını da görüyoruz. O yüzden daha umutlu bakıyorum. Bence Ankara'da yaşanan bu çelişkili durum sahadaki bu söylemlere de yansıyor. Yani net bir siyaseti kararını Türkiye vermiş değil, büyük bir ihtimalle Trump'ın ne karar vereceği bekleniyor.” (Rudaw)