Quo Vadis PKK? (PKK Nereye)

Bahçeli'nin isteği üzerine Öcalan'ın PKK'ye Kürdistan'ın her parçasında için yaptığı çağrıda kendini feshedip silah bırakması isteniyordu.

PKK bu çağrı üzerine özenle seçilmiş, Kürd'ler için özel anlamlar taşıyan Casene Mağarası (1) önünde düzenlediği törenle Besê Hozat önderliğinde bir grup gerilla silahlarını yaktılar.

Kirli savaşın yarattığı yıkımın farkında olanlar PKK'nin kendini feshederek silah bırakmasını destekledi.

Aradan bir yıl geçmesine rağmen TBMM'de İYİ Parti dışında bütün partilerin katılımı ile Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun kurulmasından başka süreç ile ilgili kayda değer bir adım atılmadı.

"Barış ve Demokratik Toplum" süreci de boşa çıktı derken PKK adına atılan ikinci adımı Sabri Ok açıkladı.

Sabri Ok'un yaptığı açıklama Irak'ta İŞİD komutanı, sonra El Nusra ve HTŞ örgütlerine liderlik yapan ve şimdi Suriye'de geçici geçici devlet başkanı olan siyasi İslamcı ve Arap milliyetçisi olan Ahmed el Şara yönetimine karşı Rojava'daki SDG'leri silah bırakmayı reddetti. Öcalan'a rağmen SDG'leri silah bırakmayınca ikinci adım olarak PKK silahları ile birlikte Türkiye'yi terk edip Medya Savunma Alanları dedikleri Güney Kürdistan'a çekildiklerini açıkladı.

Öcalan’dan aldıkları talimat ile silah bırakması beklenen PKK adına Sabri Ok'un merakla beklenen açıklamasında "Ortadoğu’da yaşanan çatışma ve savaşların Türkiye'nin geleceğini çok ciddi şekilde tehdit  eder hale gelmesi üzerine, Önder Apo'nun talimatıyla olası bir provokasyonlara karşı tüm birliklerimizi Türkiye sınırları içerisinden çekerek, Medya Savunma Alanlarına getirmiş bulunmaktayız. Demokratik bir Türkiye yaratmak için toplumu gençleri, kadınları, tüm halkımızı seferberlik ruhuyla mücadeleye çağırıyoruz" diyerek PKK adına soru işaretleri ve çelişkilerle dolu açıklama yapıldı.

Silah bırakarak olası provokasyonlara engel olmak için PKK'nin silah bırakması yeterli olduğu halde silahları ile birlikte Güney Kürdistan'a çekilmesi düşündürücüdür.

Yanıtlanması gereken soru; Türkiye'de silah bıraktığını açıklayan PKK, Medya Savunma Alanları diyerek adını bile söylemekten imtina ettikleri Güney Kürdistan'a silahları ile birlikte neden çekildi? Irak'ın bölünmesine karşı olduğu bilinen Öcalan ve PKK Güney Kürdistan'a götürdükleri silahları ne yapacak ve kime karşı kullanacak?

Lafı dolandırmanın, evirip çevirerek dolandırmanın gereği yok. Türkiye’deki görevini tamamlayan PKK Öcalan'ın (İmralı'nın) talimatı ile Güney Kürdistan'da da bağımsızlık yanlısı "İlkel milliyetçi" dedikleri yurtseverlere karşı Irak'ın toprak bütünlüğünü savunacaklar. 

Başından beri Güney Kürdistan'daki kazanımlara karşı olan Öcalan Yalçın Küçük ve benzerleri gibi  bağımsız Kürdistan düşüncesine bile tahammül edemiyor. Güney'de bağımsızlık için yapılan referandumda %92.3 Evet oyuna rağmen Öcalan  Irak, Türkiye ,İran ve Suriye'nin yanında yer alarak karşı çıktığı hala akıllarda.

Anlaşılan Öcalan'a göre Türkiye'de silah bırakmaya neden olan "Barış ve Demokratik Toplum" görüşü seçimlerin yapıldığı, etnik gruplara anadilde eğitim hakkını tanıyarak uygulayan, parlamentoda temsil edilmesini sağlandığı, inanç gruplarına da eşit mesafede duran Güney Kürdistan Federe Yönetimi var oldukça geçerli değil.

Bu silahların Saddam döneminde olduğu gibi Irak yönetimine karşı kullanılmayacağı biliniyor. Irak yönetimine karşı kullanılmayacağına göre kime karşı kullanılacak?

Öcalan'ın savunduğu tekçi anlayış ile dört devletin oluşturduğu, Kürdlerin ulusal varlığını inkar eden devlerin statükolarını koruyarak Kürd sorununu çözeceğini iddia ediyor.

Öcalan'a göre Bağımsız Kürdistan'ı savunmak ABD ve İsrail'i kastederek emperyalizmin  isteği olarak değerlendiriyor. Kürdlerin devlet olması bölge halkları arasında yeni çatışmalara yol açarmış. Öcalan’ın çatışma dediği her ulusun özgürlüğü için ödenmesi gereken bedeldir.

Öcalan'ın Kürdlerin devlet olmasını istemediğini, hatta karşı olduğunu defalarca İmralı'dan açıkladı. “Ulus-devlet Kürdlerin özgürlüğünü değil, tutsaklığını derinleştirir. Kürtler yeni bir devlet kurmak yerine, Ortadoğu’da demokratik bir konfederal yaşam kurmalıdır.” diyerek ulusal mücadeleyi amacından saptırmak istiyor. Bu görüşünü devleti olan Türklerden, Araplardan ve Farslardan değil ulusal haklarından mahrum bırakılarak asimile edilmek istenen Kürtlerden istiyor. Çağdaş ülkeler için geçerli olan Demokratik Konfederalizmi savunmayı etnik ve mezhep çalışmalarının devam ettiği Ortadoğu’da devleti bile olmayan Kürtlerden istiyor.

Demokratik Konfederalizm gibi Öcalan'ın ulusal mücadeleye engel olup bitirmek dışında ortaya koyduğu ciddiye alınacak  bir paradigması yok.

Öcalan ve kandil dört parçada Kürd halkının verdiği desteği tepe tepe kullandı. Etik değerlerden yoksun olduğu için kendi kişisel çıkarlarını, Kürd ulusunun siyasi amaç ve değerlerinin üstünde tuttu. Kürd halkını kullandığı gibi örgütünü de kullandı. Başından beri üstlendiği görev Kürdistan'ın hangi parçasında olursa olsun ulusal kazanımlara engel olmaktı, bunu ustalıkla gizledi.

Bizler Öcalan'ı ve amacının ne olduğunu yeteri kadar Kürd halkına anlatamadık. Kendisini son açıklamaları ile bizden iyi yaptı

Bahçeli ile başlattıkları süreçte ile ilgili Kürd-Kürdistan karşıtı görüşleri ile ilgili  izinden gidenler eskiden darda kalınca yaptıkları gibi artık "Taktik hewal" diyemiyorlar.

Sizde benim gibi Öcalan süreçte yaptığı açıklamalardan önce ölmedi diye şükredin. Kendini deşifre etmeden ölseydi nesiller boyu caddelere adı konulup heykelleri dikilerek kullanılacaktı.........

Adnan Güllüoglu

Not 1:Casene Mağarası 1917-18 yıllarında İngiliz işgaline karşı direnen Şeyh Mahmud Berzenci'nin üssü ve sığınağı olarak kullanıldı. Daha sonra  peşmergenin de kullandığı bu mağara ilk Kürd gazetelerinden biri olan Bengi Haq (Halkın Sesi) gazetesini çıkaran matbaanın kurulduğu bir ulusal mücadele açısından önemli bir yerdir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.