Rusya ile ABD arasında Ukrayna gerilimine dair açıklamalar sürerken Rusya bankaları, ABD’deki hesaplarından nakit para çekti. Rusya Merkez Bankası istatistiklerine göre, ülkeye bir uçak dolusu Amerikan Doları getirildi. Rusya bu operasyonu daha önce de Kırım ilhakında yapmıştı.
Batılı ülkelerin, uluslararası Para transfer sistemi SWIFT’e erişimi engelleyeceği endişesiyle sadece geçen aralıkta Rusya’ya taşınan nakit miktarı 4 milyar 970 milyon dolara ulaştı.
Rus basını, özel bankaların yurtdışındaki varlıklarını teminat göstererek ABD Merkez Bankası’ndan (Fed) bu tutarı sipariş ettiğini yazdı. Dövizin 100 dolarlık banknotlar şeklinde taşındığı varsayılarak, sevk edilen paranın toplam ağırlığı 50 ton olarak hesap edildi. Bu ağırlıkta bir yükün nakliyesi için dev bir kargo uçağına ihtiyaç var.
KIRIM’IN İLHAKI ÖNCESİNDE DE YAPILMIŞTI
Rus özel bankaları, 2014 yılında da Kırım’ın işgali sırasında benzer şekilde nakit stoklamış, o yılın mart-aralık döneminde ülkeye getirilen nakit miktarı 19 milyar dolar olmuştu.
Diğer yandan ABD ile Rusya arasındaki karşılıklı suçlamalar devam ediyor. ABD, Rusların gerçekte asker çekmediğini ve işgal tehdidinin sürdüğünü söylerken, Moskova iddiaları ‘isteri’ olarak niteleyerek “çekilmenin zaman aldığı” savunmasını yaptı.
ABD Başkanı Joe Biden, “İşgal ihtimali hâlâ oldukça yüksek. Bunun gelecek birkaç günde olacağını hissediyorum” dedi. Rusya lideri Putin’le bir kez daha konuşmak gibi bir planı olmadığını söyledi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Rusya’nın işgali haklı çıkarmak için Ukrayna’yı “sahte insansız hava aracı saldırısı” hatta “kimyasal saldırı”yla suçlayabileceğini belirtti. Blinken, Rusya’nın işgal hedefleri arasında başkent Kiev’in de bulunduğunu söyledi.
Moskova, Washington’un güvenlik tekliflerine verdiği yanıtı ABD Moskova Büyükelçisi John Sullivan’a iletti.
Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, yanıtta “ABD’den orta ve doğu Avrupa’daki tüm füzelerini geri çekmesinin istendiği” belirtildi.
Açıklamada “ABD’nin, güvenliğimizin yasal garantileri konusunda anlaşmaya hazır olmaması durumunda, askeri-teknik tedbirler uygulamak zorunda kalacağız” ifadeleri kullanıldı.