Türk ordusu ve devleti Kürt halkına çok zulüm etti. Daha birkaç ay öncesinde insanlarımız diri diri yakıldı. Kürdistan şehirlerinde sakallı askerler peyda olmuştu. Duvarlara yazdıkları sloganlar, Türkçülüğü ve İslamcılığı içeriyordu.
İkisi de tehlikeliydi. Sloganların biri barbarları, diğeri ise vahşileri çağrıştırıyordu. Ve Türkiye adım adım şeriata götürülüyordu. Trafik panolarına Arapça da yazılmaya başlanmıştı. Üç milyon Suriyeliyi Türk vatandaşı edeceklerini açık açık savunuyorlardı. Vatandaşlık vermek istemelerinin sebebi, üç milyon Suriyeli Arap’ı çok sevdikleri için değildi. Asıl amaçları, Arapların eliyle Kürtleri ve Alevileri yok etmekti.
Türk ordusundaki seküler kesimin rahatsız olduğunu tahmin edebiliyorduk. Çünkü Türkiye ortaçağ karanlığına sürükleniyordu. Evet, Türk askeri Türk ırkçısıdır. Ama şeriata da mesafelidir.
Darbe girişiminin hemen öncesinde, Türk bir arkadaşımla geziye çıkmıştık. Kemalistlerin de barbar olduğunu, ama bu çapulcu İslamcılardan daha dürüst ve kaliteli olduklarını konuşuyorduk.
Bizim Bingöllü dönerciye geldiğimizde ekranlarda savaş uçakları, tanklar görülmeye başlandı. “Aha Kemalistler meydana çıktı,’’ dedik.
Ve dün geceden beri darbe girişimini ve sonuçlarını izliyoruz. Bu noktada eklenecek pek bir şey yoktur, diye düşünüyorum. Karanlığın bastırmasıyla askerlerin darbe girişiminde bulunmaları ilginçti. Acemiydiler. Belliydi ki AKP bilinçli bir şekilde göz yummuştu. Bu vesileyle seküler kesime son darbe vurulacaktı. Altın fırsat ellerine geçmişti. Karşı darbeyle sivil faşist şeriatçı fikirlerine yaklaşmış olacaklardı.
Darbeciler, AKP medyasını ele geçirememişlerdi. Askerin büyük çoğunluğu darbecileri desteklemiyor, Erdoğan ve şürekâsı, ‘’Sokaklara dökülün,’’ çağrısı yapıyordu. Gözlerimizin önünde planlarını adım adım gerçekleştiriyorlardı. Camilerde cihat çağrısı yapılıyordu. Her şeye hazırlıklıydılar. Ve DAİŞ çetesi sokağa döküldü. Sokaklarda Allah u Ekber naraları yükselmeye başladı. Bu naralar tüyler ürperten türdendi. Ve nelerin olacağını bizlere gösteriyordu.
Allah u Ekber narasıyla insanlar diri diri yakılmış, kafalar kesilmiş ve hatta bu narayla tecavüz etmişlerdi. Maraş’ta, Sivas’ta, Cizre’de, Suriye’de bunun örneklerini çokça görmüştük. Türk- Arap İslam kültürünün etkisinde olanlar, neden vahşilik ve barbarlık yapmasınlar ki…
Ve sosyal medyaya İslamcıların vahşet görüntüleri düşmeye başladı. Sakallı, sarıklı birtakım zebaniler sokakları rehin almış bir durumda. Kafası koparılan asker görüyoruz görüntülerde. Bazılarını ise linç etmişler. Sokaklar zebani kılıklıların denetiminde. Bazı askerler rehin alınmış ve vali soruyor: ‘’Halka nasıl kurşun sıkarsınız,’’ diye. Kürdistan’da ordu halka kurşun sıkarken sesleri çıkmıyordu ama. Kurşun sıksalardı yine iyi, bu adamlar sizin emrinizle Kürtleri diri diri yaktı. O zaman asker iyiydi ve sokağa çıkan Kürt haindi...
Demek ki sahnede olan İslamcı Türk faşistleriyle, faşist seküler Türk kapışmasıydı.
Evet, Kemalistler büyük bir darbe aldılar. Açık söyleyeyim ırkçılardı evet, ama asla sapık değillerdi. Mesela hırsız değillerdi. Örnek vermek gerekirse Erdal İnönü, A. Necdet Sezer, Bülent Ecevit…
Açıkçası sapık, hırsız, yalancı ve ikiyüzlü İslamcı ırkçılar bu savaşı kazandı. Tecavüzler, kafa kesmeler Türkiye’de olağan bir durum alacaktır. Kürdistan’da doksan yıldır Türk devleti kafa kesiyordu zaten. Kısacası darbe olsa ne olacak, olmasa ne olacak. Bizim için her gün darbe…
Ve her duruma hazırlıklıyız.
Kürtleri ve Alevileri çok kötü günler bekliyor. Özellikle Alevi Kürtler yok edilmeye çalışılacaktır.
Kürtler, tarafsız kalmakla çok iyi bir sınav verdiler. Çünkü her iki taraf da pisliktir. Yol ayrımına doğru yürümeliyiz…
