90'lara yolculuk: Beyaz Toroslarla kimler kaybedildi?

Türkiye'de 90'larda faili meçhul cinayetler ve zorla kaybetmelerin simgesi olarak hafızalara kazınan beyaz Torosların mağdurları kimlerdi?

21 Ağustos 2025 - 17:38
21 Ağustos 2025 - 17:38
 0
90'lara yolculuk: Beyaz Toroslarla kimler kaybedildi?

1990'lı yıllarda Türkiye'nin özellikle Güneydoğu illerinde yaşanan zorla kaybetmeler ve faili meçhul cinayetler, halkın hafızasında tek bir araçla sembolleşti: Beyaz Toros.

Tanıkların anlattıklarına göre çok sayıda kişi beyaz Toroslara bindirilerek gözden kayboldu ya da aynı araçlarla yanlarına yanaşan silahlı kişilerce öldürüldü. Bugün hâlâ birçok kentte yapılan eylemlerde kayıpların akıbeti soruluyor, faillerin yargılanması isteniyor. Ancak davaların büyük kısmı cezasızlıkla sonuçlandı; bazı dosyalar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşınsa da kalıcı bir sonuç çıkmadı.

Geçtiğimiz günlerde TBMM Çankaya Kapısı önünde bir kişi, kullandığı beyaz Toros'u ateşe vererek dikkat çekici bir eylem gerçekleştirdi. Süreç komisyonu toplantısının bir gün öncesine denk gelen bu olayda eylemci kısa sürede gözaltına alınarak tutuklandı. Resmi açıklamalara göre psikolojik sorunları bulunan şahsın motivasyonu bireysel gibi görünse de seçtiği aracın yarattığı etki çok daha büyüktü.

Aynı gün TBMM'de "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu"nun beşinci oturumu gerçekleştirildi. Cumartesi Anneleri ve İnsanları tarafından komisyona sunulan raporda, 1990'lardan bugüne kayıpların akıbetine ilişkin somut vakalar ve cezasızlık eleştirileri yer aldı.

Meclis kapısı önünde alevler içinde yanan araç ile komisyona sunulan rapor, 1990'ların faili meçhullerini yeniden gündeme taşıdı.

90'ların ölüm aracı: JİTEM ve faili meçhuller

Beyaz Toros, 1990'lı yıllarda özellikle Güneydoğu'da JİTEM ve kontrgerilla faaliyetleriyle özdeşleşti. Bölge halkı için bu araç, köylerin boşaltıldığı, muhtarların, siyasetçilerin ve gazetecilerin gözaltına alındığı ve çoğu zaman bir daha geri dönmediği dönemin sembolü oldu.

Tanıklıklar ve insan hakları raporları, beyaz Torosların gündüz vakti insanların evlerinden, tarlalarından ya da sokaktan alınmasında kullanıldığını aktarıyor. Bazı kurbanların cesetleri günler sonra işkence izleriyle bulunurken, bazıları ise hâlâ kayıp.

47 yaşında beyaz Toros'a bindirilerek gözden kaybolan Hakkı Kaya, bulunamayan yüzlerce kayıptan sadece biri.

Hakkı Kaya'nın kayboluşu

1949'da Diyarbakır'ın Lice ilçesinde doğan ve daha sonra ailesiyle kent merkezine yerleşen Hakkı Kaya, nakliyat işiyle geçimini sağlıyordu.

15 Kasım 1996'da Hz. Süleyman Camii çıkışında sivil polislerce durduruldu, "karakola gel" denildi. Kaya bunu reddetti. Üç gün sonra, 18 Kasım'da Ziya Gökalp Lisesi civarında arkadaşlarıyla yürürken "06 EKN 22" plakalı beyaz Toros'tan inen üç silahlı kişi tarafından durduruldu. Kısa bir sorgunun ardından hepsi araca bindirildi, fakat Kaya'nın arkadaşları yolda serbest bırakıldı. Kaya ise o günden sonra bir daha görülmedi.

Ailesi emniyete ve savcılıklara başvurdu ama "kayıt yok" cevabı aldı. Oğlu Efendi Kaya'nın yıllardır süren girişimlerine rağmen dosya sonuçlanmadı.

Fehmi Tosun'un gözaltında kaybı

1950 doğumlu Fehmi Tosun, İstanbul Avcılar'da yaşayan bir Kürt siyasetçiydi. 19 Ekim 1995 akşamı, evinin önünde ailesinin gözleri önünde beyaz bir Toros'a bindirilerek götürüldü. Eşi Hanım Tosun ve çocukları, onu çırpınarak aracın içine sokan silahlı kişileri çaresizlikle izledi.

O günden sonra Tosun'dan bir daha haber alınamadı. Resmi makamlar hiçbir bilgi vermezken ailesi ve hak örgütleri yıllardır onun akıbetini soruyor. Kızı Besna Tosun, dün Meclis'te komisyonda yaptığı konuşmada "Dönüp aracın yanında duran kişiye baktım. Babamın arkadaşı zannettim. Gülümsedim. O da bana gülümsedi. Ve ben 30 yıldır hayatımızı cehenneme çeviren bu gülüşle yaşıyorum" dedi.

Avukat Kazım Ekinci ve Fahri İnan

7 Nisan 1994'te Urfa'nın Viranşehir ilçesinde Avukat Kazım Ekinci ve arkadaşı Fahri İnan, park halindeki bir otomobildeyken yüzleri kapalı kişilerin bulunduğu beyaz Toros'tan inen saldırganlar tarafından öldürüldü.

Toros'un plakası ve sahibinin tespit edilmesine rağmen soruşturma ilerlemedi. 2009'da emekli bir polisin cinayetlere dair bilgiler içeren mektubu da dikkate alınmadı. 2014'te dosya zaman aşımına uğradı, 2019'da Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruyu reddetti.

Son olarak AİHM, "iç hukuk yolları tüketilmediği" gerekçesiyle Fahri İnan dosyasını reddetti. Kazım Ekinci'nin ailesinin AİHM başvurusu ise hâla sonuçlanmadı.

Diğer simgesel kayıplar

Bu dönemin en bilinen isimlerinden biri de 1991'de evinden alındıktan sonra cesedi Maden-Ergani yolunda bulunan Halkın Emek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın oldu. Aydın'ın ölümü, 90'lı yılların faili meçhullerine dair simgesel vakalardan biri olarak hafızalara kazındı.

1993 yılında Bitlis'te kaybolan Özgür Gündem muhabiri Ferhat Tepe'nin de tanıkların aktardığına göre beyaz bir Toros'a bindirilerek götürüldüğü biliniyor. Tepe'nin cesedi günler sonra bulundu.

1994'te Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde 13 yaşındaki Mehmet Salim Acar da pamuk tarlasında çalışırken beyaz Toros'a bindirilerek kayboldu. Ailesinin tüm başvurularına rağmen akıbeti ortaya çıkarılamadı. AİHM, Türkiye'yi yaşam hakkını ihlalden mahkum etti.

Aynı yıl Diyarbakır'da Abdulkadir Çelikbilek, kafede otururken polis oldukları düşünülen kişilerce alınıp beyaz Toros'a bindirildi. Kısa süre sonra işkence izleriyle ölü bulundu. Elbistan'da ise Hüseyin Koku, eşiyle birlikte yürürken beyaz bir Toros'tan inen kişiler tarafından götürüldü; cesedi aylar sonra bulundu. Bu davalarda da AİHM, Türkiye'nin etkin soruşturma yapmadığını kayda geçirdi.

Sanat, siyaset ve kolektif hafızada Toros

Beyaz Toros, sadece mahkeme kararlarıyla değil, sanat ve siyasetle de hafızada canlı tutuluyor. Evrim Alataş ve Miraz Bezar'ın Min Dît filminde, bir gazeteci ailesinin infazından önce karanlıkta beliren beyaz Toros, korkunun sinemasal bir temsiline dönüşüyor.

Sanatçı Ali Bozan'ın "Bu bir Toros değildir" eseri, dikkat çekici uzunluğuyla aracı bir hafıza objesi haline getiriyor. Cumartesi Anneleri'nin yıllardır Galatasaray Meydanı'nda kayıpları için tuttukları nöbetlerde de beyaz Toros imgesi, kaybolanları hatırlatmanın sembollerinden biri oldu.

Siyasette ise bu araç, zaman zaman güncel tartışmaların parçası haline geldi. CHP'li Umut Akdoğan, Meclis kürsüsüne beyaz Toros direksiyonu koyarak 90'ların faili meçhullerine dikkat çekti. Bir savcının odasında beyaz Toros maketi bulundurması da kamuoyunda tepkiye yol açtı. CHP lideri Özgür Özel, "Masana beyaz Toros koyup kime mesaj veriyorsun?" sözleriyle bu sembolün siyasette nasıl algılandığını ortaya koydu.

Kayıp yakınlarının sesi

Cumartesi Anneleri ve İnsanları, komisyona sunduğu raporda, 1936'dan itibaren 584 gözaltında kayıp vakası yaşandığının net olarak tespit edildiğini kaydetti.

Devletin kayıpların akıbetine dair hiçbir etkin soruşturma yürütmediği ve faillerin korunarak cezasızlık politikası izlendiği vurgulanan raporda AİHM'nin Türkiye'yi mahkum ettiği kararlara rağmen dosyaların çoğunlukla zamanaşımına uğratılarak kapatıldığı belirtildi.

Cumartesi Anneleri ve İnsanları, komisyondan AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmasını ve Galatasaray Meydanı'ndaki keyfi yasağın son bulmasını talep etti. Ayrıca gözaltında kayıpların araştırılması için "Hakikat Komisyonu" kurulması ve devletin bu suçlardaki sorumluluğunu kabul etmesi gerektiğini vurguladı.

Salı günü Meclis kapısı önünde yakılan araçtan, "Terörsüz Türkiye" komisyonuna kadar uzanan gelişmeler, Beyaz Toros'un hala yalnızca bir otomobil değil, toplumsal hafızada derin bir yara olduğunu hatırlatıyor. (Pelin Ünker-DW)

 

 

Bu haber toplam 764 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 19:39:02