Azerbaycan, Suriye ile İsrail arasında normalleşmeyi destekleyerek bölgeye girmeyi mi planlıyor?
Azerbaycan, Türkiye'nin desteğiyle Suriye ile İsrail arasındaki normalleşme müzakerelerine ev sahipliği yapıyor. Bu adım, bölgedeki güç dengelerini yeniden şekillendirme ve İran etkisini sınırlama amacını taşıyor. Azerbaycan, enerji projeleri ve diplomasiyle bölgedeki etkisini artırırken, Suriye'de yeniden inşada rol oynamayı hedefliyor. ABD ve Türkiye de bu süreci yakından takip ederek bölgesel istikrarı korumaya çalışıyor.

Geçtiğimiz 24 Temmuz’da Paris’te yapılan toplantının ardından, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Suriye Dışişleri Bakanı Esad El-Şeybani ile İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer bir araya geldi. Bu görüşme, iki tarafın Bakü’de gerçekleştirdiği önceki gizli toplantıların devamı niteliğinde oldu. Yeni Suriye hükümetinin Azerbaycan ile hızlı gelişen ilişkiye girmesi, eski Esad rejimiyle Azerbaycan arasındaki karmaşık ilişkilere kıyasla farklı bir durumu ortaya koyuyor.
Taraflar, bir güvenlik anlaşması imzalamayı ve İsrail’in diplomatik olmayan statüde Şam’da bir koordinasyon ofisi açma olasılığını görüştüler. Ayrıca Suriye ve Lübnan’daki İran tehdidi ele alındı (kaynak: i24NEWS). Bakü’nün müzakerelere ev sahipliği yapması, İsrail ve ABD’den İran’a yönelik bir mesaj olarak değerlendirildi. RT sitesi, Azerbaycan’ın seçiminin bölgesel ittifak haritasını yansıttığını; çünkü Azerbaycan’ın Türkiye ile iyi, İran ile kötü ilişkileri olduğunu belirtirken, Ankara’nın yeni Suriye hükümeti ile iyi ilişkileri nedeniyle müzakerelerin Bakü’de yapılmasını teşvik ettiğini ve Suriye ile İran arasındaki düşmanlık sebebiyle bu tercihin yapıldığını ifade ediyor.
Mont Carlo Uluslararası ise Azerbaycan’ı "esnek bir siyasi platform" olarak tanımlıyor. Bu durum, Bakü’nün bölgesel dosyalarda önemli roller üstlenmesini sağladı; Bakü ile Tel Aviv arasında güçlü ilişkiler bulunmakta ve Türkiye ile yüksek düzeyde siyasi koordinasyon söz konusu. Bu da Azerbaycan’ın, geçen Nisan ayında İsrail’in Türk mevzilerine yakın bir yerde gerçekleştirdiği saldırının ardından artan Türkiye-İsrail gerilimini azaltma müzakerelerine ev sahipliği yapmasını mümkün kıldı.
Gazeteci ve Türk siyasi analisti Ali Asmer’e göre, Ankara ve Tel Aviv arasındaki mevcut gerilimler, Türkiye’nin bu hassas görevi yakın müttefiki Azerbaycan’a devretmeyi tercih etmesine yol açtı. Asmer, Azerbaycan’ın Ankara ve Tel Aviv ile güçlü ilişkilerinin, onu Suriye ve İsrail gibi iki rakip arasında hassas bir diyalogu yönetmeye en uygun taraf haline getirdiğini söylüyor.
Asmer ayrıca Bakü’nün bu müzakereleri yönetmesinin esasen Türkiye’nin etkisiyle olduğunu, çünkü Türkiye’nin kuzey Suriye’de en belirgin askeri ve siyasi varlığa sahip olduğunu belirtiyor. Türkiye, bu dolaylı arabuluculukla, Suriye topraklarında İsrail ile olası bir askeri çatışmayı önlemeye çalışıyor. Mevcut durumda, Türkiye’nin kuzey Suriye’deki varlığı ile İsrail’in derin Suriye’ye yönelik saldırılarının, istemeden gelişebilecek büyük bir bölgesel krize yol açabilecek çatışma olasılığını artırdığına dikkat çekiyor.
Buna bağlı olarak, Azerbaycan’ın Suriye-İsrail müzakerelerine ev sahipliği yaparak ne amaçladığı ve bölgesel nüfuz alanlarıyla gelecekteki rolü sorgulanıyor.
Enerji Diplomasisi
Azerbaycan’dan Suriye’ye gaz taşınması projesi, tarafların imzaladığı bir anlaşma doğrultusunda hayata geçirildi. Teknik olarak bu, müttefik Türkiye üzerinden yeni bir enerji koridorunun açılması anlamına gelirken, siyasi açıdan Azerbaycan’ın bölgesel tutarlı stratejisinin bir sonucu olarak görülüyor. Bu, pazar genişlemesinden daha öteye giderek Bakü’nün jeoekonomik açıdan Orta Doğu’daki kalıcı etkisini yeniden şekillendirmeye yönelik bir adım olarak değerlendiriliyor (kaynak: Azerbaycan gazetesi "Kaliber").
Gaz, elektrik, ulaştırma koridorları ve diplomatik çerçeveler, aynı yapının unsurları olarak görülüyor. Bu nedenle, Suriye’ye gaz tedarikinin başlaması sadece yeni bir yol açmak değil, Bakü’nün jeopolitik manzarayı doğru değerlendirme, siyasi fırsatları yakalama ve bölgesel gündemin oluşmasına katkı sağlama kapasitesini gösteriyor. Azerbaycan, Orta Doğu’da somut projelere girmekle, sadece sloganlarla kalmayıp rekabet avantajı kazanıyor. Dolayısıyla, gaz ihracatı Azerbaycan’ın enerji diplomasisinin ve daha geniş dış politikasının mantıklı bir uzantısıdır.
Ayrıca Azerbaycan Enerji Şirketi SOCAR’a göre, İsrail’in boru hatları altyapısı Türkiye’ye Suriye üzerinden bağlanabilir. İsrail, ihtiyacının %40-60’ını Azerbaycan’dan Baku-Tiflis-Ceyhan hattı üzerinden karşılıyor. Buradan gemilerle İsrail’e taşınıyor. Bu durum, Azerbaycan’ın petrol ve gaz alanında büyüyen bölgesel entegrasyon ve arzuları ile örtüşüyor (kaynak: "Globes").
Bakü’nün tüm bölgesel gaz altyapılarını zamanında Suriye üzerinden bağlayabilmesi, tüm taraflara fayda sağlayacak ve Azerbaycan bundan en çok kazançlı çıkacak. Böylece Azerbaycan, Suriye-İsrail normalleşme müzakerelerine ev sahipliği yaparak bölgesel önemli bir aktör haline geldi.
Yeni Suriye’ye Doğru
Yeni Suriye hükümetinin daveti üzerine, Azerbaycan Başbakan Yardımcısı Semir Şerifov başkanlığında bir heyet Mayıs başında Şam’a gitti. Bu ziyaret, Suriye ve Azerbaycan cumhurbaşkanlarının Türkiye’de Antalya Diplomatik Forumu’nda yaptığı görüşmeyi takip etti. Taraflar ekonomi, enerji, kültür ve eğitim gibi temel alanlarda işbirliği fırsatlarını ele aldı (kaynak: Stimson Merkezi).
Bu yeni diplomatik temas, Azerbaycan’ın dış politikasında Orta Doğu’ya pragmatik bir yaklaşımın göstergesi olup, Esad rejiminin yıkılması ve Ermenistan ile rekabet eden Bakü için bir fırsat olarak görülüyor.
Aralık 2024’te Beşar Esad rejiminin devrilmesiyle Azerbaycan, yeni İslami otoritelerle resmi ilişkiler kuran az sayıda İslam ülkesi arasında yer aldı, insani yardım gönderdi ve savaş sonrası yeniden yapılandırmaya destek verdi.
Bakü ayrıca Türkiye-İsrail arasında Suriye konusunda diyaloğun kolaylaştırılmasında stratejik bir rol oynadı (Baku Siyaset Bilimcileri Kulübü Başkanı Zaur Muhammedov). Nisan ayında Rusya ve Suriye istihbaratları temsilcileri arasında bir toplantıya ev sahipliği yaptı, aynı zamanda Suriye-İsrail müzakerelerini de ağırladı.
Azerbaycan, bölgedeki yükselen nüfuzuyla siyasi açıdan güvenilir bir aktör konumuna geldi ve teorik olarak Suriye-İsrail barış müzakerelerine ev sahipliği yapabilir. Özellikle 2024’ten itibaren bölgedeki köklü değişimler göz önüne alındığında bu olasılık güçleniyor.
Sonuç
Azerbaycan’ın nüfuzu sadece coğrafya ve enerji ile değil, siyasi model ve İran ile İsrail arasında dengeyi başarıyla yönetmesiyle de açıklanıyor. 2020’deki İkinci Karabağ Savaşı’ndaki zaferi ve bölgedeki sessiz yükselişi, onu çevresinde yeni denklemler kurabilen bir güç haline getirdi.
Bakü’nün Şam’a yönelik diplomatik hamlesi, Suriye’deki değişen dengelerin stratejik bir yansıması. Bölgesel oyuncuların etkisinin azalması ve özellikle İran’ın rolünün gerilemesiyle, Azerbaycan erken siyasi ve güvenlik varlığını tesis etmek istiyor.
Bu gelişmeler sadece Şam-Tel Aviv arasında bir anlaşma girişimi değil; aynı zamanda Türkiye’nin Suriye sahnesini kontrol altına alma ve İsrail ile çatışma riskini azaltma, Azerbaycan’ın ise bölgesel siyasi haritada yeni bir konum inşa etme çabasıdır.
ABD ise bu süreci yakından takip ediyor, bölgedeki istikrarı koruma ve müttefikler arasında denge sağlama açısından bu arabuluculuğu olumlu karşılıyor. Azerbaycan, hassas tarafların duyarlılığını bozmadığı için ideal arabulucu olarak görülüyor.
Kısaca, Bakü’deki gelişmeler, Türkiye’nin Suriye sahnesini kontrol altına alma ve İsrail ile çatışma riskini azaltma, Azerbaycan’ın ise bölgesel siyasi haritada yeni bir konum elde etme çabalarının bir yansımasıdır.
Son güncellenme: 16:03:23