Sahte Kül Kedisi Bal Kabağını Yolda Yer

Türkiye’nin o günün aktif ve baskın hükmedicilerince hazırlanarak 2013 Newroz’unda yürürlüğe soktuğu metnin sonuçlarının sorumluları bellidir. Birilerini destek vermekle suçlamadan önce, biraz yakın geçmişteki şeffaf ve samimi flört dönemini unutmamak gerekir.

Aziz Yağan

11.08.2015, Sal | 13:31

Sahte Kül Kedisi Bal Kabağını Yolda Yer
Makaleyi Paylaş

Robert Fisk: \"Kürdler Ortadoğu\'da ihanete ugramak İçin doğdu.\"

Türkiye 1984\'ten beri dengeli ve sınırları belli bir \"kalkışma\" yaşıyor ve yaşamaya devam edecek. Kalkışmanın tutunduğu coğrafi ve insani kökene bakarak, sürecin Kürd ve Kürdistan\'la ilgili olduğu düşünülmemelidir. Türkiye\'nin \"demokrasi güçlerinin\" (devrimcilerin), demokrasi gücü olarak görmediklerine (karşı-devrimcilere) karşı kendilerini kabullendirme, etken olma ve egemenlik kazanma kalkışmasıdır. PKK, Türkiye\'nin bölünmez bütünlüğünün teminatlarındandır.

Türkiye’nin o günün aktif ve baskın hükmedicilerince hazırlanarak 2013 Newroz’unda yürürlüğe soktuğu metnin sonuçlarının sorumluları bellidir. Birilerini destek vermekle suçlamadan önce, biraz yakın geçmişteki şeffaf ve samimi flört dönemini unutmamak gerekir.

Epeydir devlet bölgede göze batmaz hale geldi, kayboldu. Yargılamalar, yasaklamalar, cezalandırmalar, oluşturulan, izin verilen boşluklara dolmalar hızla arttı. Diyarbakır ve tüm yerler bir kaosa, akıl dışılığın karanlığına gömüldü. Yönetimdekiler tarihimize, kültürümüze, değerlerimize, geleneklerimize o kadar yabancı ve ilgisizdi ki; örneğin, göz bebeğimiz Kırklar dağı göz kırpılmadan emekli albaya verildi. Muhteşem Dicle vadisinde su biriktirip balık üretme çiftliği bile kuruldu.

Bir zamanlar aşiret mekteplerine çocuklarını verenler, günümüzde siyaset akademilerine teslim etmeye başladı. Abdülhamid\'in payeleri günümüzde de irili ufaklı dağıtıldı, dağıtımdan pay kapmamak akılsızlıkla eşdeğer hale geldi. Bu dağıtım devletin kuzeydeki tezahürü eliyle yapıldı. Mesele çıkarları, yaşam standartları, ailesinin bireylerinin yaşantısı, geleceği olunca rasyonel ve son derece dikkatli olan kişiler, birdenbire ortadoğunun demokratikleştirilmesi ve, daha şaşırtıcı olarak hiç anlamasalar da; Afrika kabilelerini örneklerle kutsayarak \"ilkel komünal yaşamı hayata geçirmeyi\" canla başla savunmaya başladı. Önderliği en iyi anladığını kanıtlayan kazandı. Herşeyini inanarak feda etmiş gururlu insanlar bu yaşananlara kahırla sustu.

Niteliği, sayısı ve kapasitesi ne olursa olsun ulusal kesimlerinizi çarçur edenler ve ulusal birikimlerinizi görmezden gelenler zaten sizin iyiliğiniz için düşünmüyordur. Ulusallığın, bireyleşmenin ve insanlık değerlerinin billurlaştığı kesimler toprakların ve geleceğin sigortasıdır. Ulusal kültürü günlük yaşantısında doğallıkla yansıtan aileler bölgeyi terk ederken, yeni “emaneten zenginler” türetildi. Tüm sermaye ve pozisyonu bir anda elinden alınabilecek, daha doğrusu sermayenin emaneten teslim edildiği bir çevre.

Devletin alanı tamamen terk edermiş gibi göründüğü bu süreç boyunca ülkemiz hep kaybetti; rasyonelliğini, binlerce evladını, ekonomisini, sermayesini, kentleşme şansını, kaynaklarının yerinde kullanımını, adaleti, eleştiriyi ve geleceğe güvenini kaybetti. İnsanların bölgede yaşamak için geçerli tek bir nedeni kalmadı. Demokratik modernite ve radikal demokrasi büyük kazanırken, Kürdler ‘büyük kaybetti’. Alevi Kürdler daha büyük kaybetti.

Ne oldu da PKK kendisi için böylesine bereketli ve gittikçe kalkanlaşan bir ateşkes dönemini unutuverdi? Değişen koşulları doğru değerlendirip uygun strateji ve taktiği belirleyemedi? Nasıl oldu da halkların partisi olmak yerine klasik Ortadoğu örgütü davranışları sergilemeye başladı? Bir bildikleri var mıdır? Ateşkesin verdiği enerjinin harcandığı Türkiyelileşme ve onun sunduğu güç, şimdilerde hızla kaybedildi.

Amerika ve Avrupa’nın 2000’lerdeki planlı ve acil toleransını Türkiye bir dönem yanlış değerlendirdiyse, PKK de sürecin kendine tanıdığı toleransı yanlış değerlendirdi. 6-8 Ekim’de \'bayrağa ve büste dokunmayacağız\' şemsiyesi altında linç, yağma, tahribat ve kundaklamalar yapıldı. İnsanlık suçu olaylar yaşanınca Türkiye’nin itibarı perişan oldu ve kamu düzeni sürekli dillendirilmeye başlandı.

AKP devleti temsil ediyorsa, PKK de kendisini aynı devletin sahibi, temsilcisi ve koruyucusu sayıyor. (Örneğin, Karasu, orduya geçenlerde samimi tavsiyede bulunuyor: \"Ordu kendisini kullandırmamalı. Ordu \'ben vatan koruyucusuyum\' diyor. Vatan AKP midir?\") Egemenliğin kimde olduğu, kimde ve hangi oranda kalacağı bugün de hala netleşmedi, yaşanan çatışmalar hala aşılamadı.

“Barış söylemleri, barış mitingleri, sana savaş yaptırtmayacağız sözü” pratikte yaşananları perdeleyemeyecek ve kimseyi inandıramayacak kadar yetersiz. IŞİD\'çi denilerek evinin avlusunda yemek yerken hamile eşinin ve üç çocuğunun gözü önünde katledişin, PKK\'nin daha doğrusu \"demokrasi güçlerinin\" geleneğinde var olup olmadığını açıkça tartışmaları gerekiyor.

Kamu düzeninin tesisi, sürdürülmesi ve cezalandırmayı tüm Türkiye sathında kendi hakkı gibi görenler, şu günlerde bu hakkını meşrulaştırmak ve olağanlaştırmak için çaba harcıyor. Örneğin, Suruç katliamından sonra bırakın Ceylanpınar’da uyurken kafalara sıkılarak yapılan infazı, Adana ve İstanbul’da da iki kişinin IŞİD\'çi denilerek infaz edilmesini vs hiçbir devlet kabul edemezdi. Türkiye o kadar öfkelendi ki (İsrail öfkesi gibi), Aydar panik halde “üçüncü göz” istedi, HDP Türkiye’yi BM’ye şikayet etti, yine bir başkası “buyursunlar savaşalım” dedi. Devletin HDP heyetiyle yaptığı görüşme çok ilginçti ve talimatlar çok net olmalı ki, görüşmenin ardından geziler başladı.

Yoğunlaşan saldırılar koalisyon hükümeti kurulmasını da sağlayabilir. Böylece, Türkiye’nin muğlak bir seçim süreciyle yeni bir kaosa sürüklenmesinin önüne geçilmiş olunacaktır. Çatışmaların “hükümetsizliğin bir sonucu olduğunu ve bu nedenle koalisyona mecbur kaldıklarını” ileri sürecek koalisyon ortakları ise haklı, rahat ve onurlu bir nefes alacaktır. Gerçekte PKK\'nin üzerine gitmek için hükümete ihtiyaç olmasa gerek. Türkiye’nin yaptığı son anlaşmalar ve bunların yakın gelecekte uygulanacak olması hükümetsizliği kaldıramaz. Elbette saldırıların amacı bu olmayabilir de, ancak “yan ürün” olarak gerçekleşmesi şaşırtıcı olmayacaktır.

Peşmergenin Suriye’ye girişiyle ve Amerikan bombardımanıyla Kobané’nin daha fazla \"Sarıkamışlaşması\" durdurulmuş, \"Çanakkaleleşmesi\" sağlanmıştı. Bugüne kadar peşmergenin Diyarbakır’a sığındığını, Botan’da gerillacılık yaptığını, kamplar kurduğunu, Hewler’deki savaşı Diyarbakır’dan koordine ettiğini duydunuz mu? Irak ordusunun ve savaş uçaklarının Osmaniye’yi bombaladığına tanık oldunuz mu? Tek amacı devlet sisteminin \"(milli) demokratik dönüşümü\" olan PKK’nin Türkiye’den silahlı güçlerini çekmesi ne anlama geliyor ve nereye ve niçin çekecek? Silahlı vur-kaça başladığından beri Güneyde güvenle yaşayan PKK, Türkiye’den silahlı güçlerini çekecekse, her ikisi de uluslararası alanda saygınlık kazanmış PYD’nin ya da peşmergenin komutasına katılması uygun olacaktır.

Biz kolayca modernize olabileceğimizi sayısız kez ortaya koyduk ve bu nedenle, dünyanın ilgisini ve desteğini almaya devam ediyoruz. Bu nedenle, içimizi nefretle ve öfkeyle yoğuranlara, bizi birbirimize ve başkalarına düşmanlaştıranlara karşı temkinli olmalıyız. Bizler asıl iç yaşamımızda öfke, nefret duygularından uzak durmaya, kurtulmaya çalışmalıyız. Çatışmacı değil, uzlaşmacı olmalıyız. Nefret ve öfkenin yönlendirdiği biri yapıcı ve huzurlu olamaz. Gençlerimizin, özellikle çocuklarımızın radikalize ve militarize edilmesi, sürekli gergin tutulması hepimizi endişelendirmelidir. Çinli, Yunan, Bulgar, Ermeni vs nefretinin benzerlerini toplumumuza ikame etme çabaları açıkça ortadadır. Nefret, öfke ve şiddeti kanıksatmaya çalışana karşı uyanık olmalı, deşifre etmeli, direnç göstermeli ve toplumumuzu uyarmaya, sahip çıkmaya devam etmeliyiz.

“Saray, saray gladyosu, geçici savaş hükümeti, Erdoğan, AKP, Amerika, Barzani, KDP, HüdaPar, gerici, ırkçı, faşist, kapitalist, emperyalist, neo-liberal” adı altında içimize öfkeyi, nefreti serpip bunu şiddete dönüştürmeyi amaçlayanlar başarısız olacaktır. Rasyonel, çağcıl olmalıyız ve işimize bakmalı; öfke ve nefret yoluyla oy verme sırasına giren ya da sokaklara dökülüp kırıp döken, yakan, öldüren bireyler olmamalıyız.

Nefret ve öfke bir kez damarlarımızda dolaşmaya başladı mı, o nefreti pompalayanlar dozu ayarlayarak size hükmetmeye başlar. Sizse, bunun diyalektiğine kendinizi ütopik ve romantikçe kaptırır, olanlara ve ölümlere mantıklı ve tarihsel sebepler ve suçlular bulmaya çalışarak “vaad edilen” yöne doğru hız kesmezsiniz.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
9035 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:03:12:36

Aziz Yağan

Aziz Yağan

Yazarın Önceki Yazıları

1923 Ankara’sı ve 2002 AKP’sinden 2025 İmralı'sına74’lüler DerneğiTedipçi KCK Sözleşmesi Dönemi mi?Destpêka Nû, Abdurrahim Semavi, Bölgesel StatüBaran Tursun Vakfı’nın Diyarbakır’da Yürüttüğü Proje ÜzerineTerörsüz ve Faşizmsiz TürkiyeAdem-i Merkeziyetçilik ve Öcalan, Kamışlo, KBYPKK Biter MDD BitmezKürdden Kürde Toplama KampıPaçavra’ya İnkar Rampası: KBY’nin İsmi, Bayrağı, Marşıİktidar, CHP ve DEM’de Hak, Hukuk, AdaletTerörsüz Kürdistan YalnızlığıTerörsüz Kürdistan, Tekçi Osmanlı Türkiye’si, Kürd AlanıDiyarbakır’lı LGBTİ + bireyler ve Diyarbakır’da LGBTİ+’cılarTekçi Osmanlı ve Onun Haylaz Evlatları PKK, HÜDA PARİllegaliteden Beslenen Legal Kötüler (ya da Sivilleşme, İllegalite ve Kötülüğün Sıradanlığı)Kürdlük Öğrenilemiyor mu?Kürd Manzaralı AnkaraBerlin ile Şam Arasında Kaybolmuş DiyarbakırSevenine Hoyrat Olana da Sêva MêxekrêjkuyuBölge ve Bölge Dışı Toplumun Yeni Anayasa Tartışmalarında YeriBir MDD Varmış, Bir Kuzey YokmuşHüda Par Olaylarıİlk Kim ‘KDP, Barzani İhaneti’ Dedi!Kayyum Ayanasında Görünenleri SeçebilmekRadikal Demokrasi İhraç Eden Kürde Demokrasi Yok mu!Nezihe’siz, Menderes’siz Bölge fakat XYP’li Kürd!Seçimler (IX): Hangi Seçmen HAK-PAR’a Şans Oyu Verebilir?Seçimler (VIII): PAK ve Tevger’in HAK-PAR DesteğiSeçimler (VII): PKK’den Erdoğan’a DestekDemirtaş, HDP, YSP için PKK! Seçimler (VI): HDP ve YSP’siz Millet İttifakı!Seçimler (V): Seçilmişlerin OrtaklığıDeğerler.. Bedeller.. Değerler..Ahmet Türk ve Kürd Halkına Düşman Ahlaksız Kürd!Seçimler (IV): Kötünün İyileştirilmesi mi, İyiye Dokunulmazlık mı?Seçimler (III): HÜDA PAR’la HatırlatılanSeçimler (II): Bizi …’lileşmekten Kim Koruyacak?Bursaspor Stadının İçi ve DışıSeçimler (I): Kürdün Cumhurbaşkanlığı Seçimi Körleşmesi Deprem Bölgesinin Gönüllüleri Partiler Kürdce Anadilinde Eğitim, Kürdler, Cumhurbaşkanı SeçimiParis Kürd Katliamı, PKK ve Kürd PartileriPKK mi, HİZBULLAH mı, JİTEM mi?ASALA’laşan PKKSuçluları ve Suçlarını Öven DevrimcilerLegal Apocuların Demokrasi İttifakı ve ‘Kurdi’ Ayak Legal Apocuların Olası Yeni ‘Bedel Ödeme Zamanı’Bölgenin Yaklaşan Zamanı ve BilincimizKuzeyliliğin Esasları ve PKK’ciliğin EsaslarıPKK’nin, Apocuların, PKK’cilerin Kimyasal Silah Kullanıldığına Dair İddiasıPKK’nin Bölgemize, KBY’ye Savaş Tehdidi ve Kuzey ToplumuAziz Yağan: Kürdce mi, Statü mü, Yoksa İkisi Birden mi?Berlin, Kiev, DiyarbakırKimi Kürdler HDP için Yine KürTleşmenin EşiğindeÇocuklarını Yiyen ve Yedirten Kürd Toplumu (I)Kürdce, KürD Hareketi ve KürT AydınlarıGri Alan, Beyaz Alan, HAK-PAR, Kürd SeçmenKılıçdaroğlu, Bablekan ve İmralıKimi Kürdün Adalet, Eşitlik, Yardım İsteme BiçimiKürdler Öfkeli Türk Kalabalıklarından Nasıl Korunabilir?Orman Yangınları, HDP, Öfkeli Türk Kalabalıkları ve KürdlerManavgat Yangını ve Yaklaşan Şiddet TehlikesiHDP’nin Kürde Kaybettirici, Kutuplaştıcı PolitikasıAfyon ile Kuzey Arasındaki Mekik Kaç Zengin, Kaç Vekil Çıkarır!İğneli Beşik, Mum Söndü, Kuyruklu’dan İlk Gece Hakkı’naEdebiyat Editörü, Yazar, Taşra Gönüllüsü Kürd Yazar (II)Edebiyat Editörü, Yazar, Taşra Gönüllüsü Kürd Yazar (I)Aldatılanı AldatmakCoğrafi Statü ve Kültürel Kimlik AyrımıPKK’den İbrahim Güçlü’ye Bir Tehdit Daha Kürdler ve Ankara İttifaklarıOlası Şengal Katliamını Kürdler DurdurabilmeliHDK ve Kürdistani İttifak ÇalışmasıKürdler Yeni Anayasada Nasıl Yer Alabilir?Ankara’da İstenmeyen HDP’nin Kaderi Kimin Elinde? Kürdce Anadili Kampanyaları ve Sivil AlanKürdlerde ”Şimdi” nin İcadı ve İnşası(*) Trump Kürd Olsaydı Bazı Kürdler O’na Terörist Der miydi!Kürd Reformu Söylentilerindeki EksikKürdistan Bölgesel Yönetimi Ne Yapmalı?PKK’yi Yabancı Bir Örgütten Tanımak, TanımlamakPKK’nin Yeri Neresi?Düşmanları SevindirmeyenlerKBY, PKK için Önlemler AlmalıdırKürdistan Bölgesel Yönetimine ÇağrıEy Dünya, Kötülüğün Kaynağı Bu Kez AhiretsizlerKürdlerin HDP'ye mesafesiLeyla Güven’in Kürdlüğü, Berberoğlu’nun TürklüğüOsman Baydemir Apocu mu, değil mi!KürT aydını ile KürD aydınıÖcalan, Aidan James, PKK PKK’yi Terk Edemeyenler''Benim Ülkem Dilim'': Topraksız ve StatüsüzÇerçeve (I): KangrenKulp’ta Beş Kürd Daha ParçalandıŞeyh Abdulkerim Çevik’i Öldürmeyeceksin!Uygur Türkleri, Kürdlerin Yaklaşımı ve Dünyanın Geri KalanıSıra Kürd Dili ve Kültüründe mi?Tanrı Vardır ve Adı da Petrunya’dırKürd Temsiliyeti de Nesi?Ayrışalım (III) -Rojava Kahramanları-Ayrışalım (II)AyrışalımSUSAMAM, rapçı Miraç, Kürd YanılsamasıKarşılıksız Aşığın Kürd HaliKayyım Atamaları Kime Karşı: KürDlere mi, KürTlere mi, Halklara mı?İyaz bin Ganem’e karşı İlhan Diken!!!Bağlar Belediye Meclisi: Medeni Ölüm 160 TLİstanbul’da Seçmen ve Aday UyumuKürdler İçin de 'Her Şey Çok Güzel Olsun!'Selçuk Mızraklı, Zorbalık, Handan EkiciCumartesi Anneleri ve Sivil Alan24 Haziran’da ne yapmalıyız?HAMLE: Şuursuzluğa KarşıHAMLE: Ciddiyete Davet!Onur Ünlü’den ‘Gerçek Kesit: Manyak’HAMLE: Yerel Seçimleri Kazanmak, ama Nasıl?Afrin’de Siviller Öldükçe Güçlenmek!HAMLE: Peki ama Hangi Partiyle?HAMLE: Reform için Yerel SeçimlerFerdinand: Daima kendiniz olun ve Tres’e ne olduğunu sormayın!Beden ve Ruh: Bağımsız KişiliklerAli Kemal Çınar û GéncoKemal’in ‘Adalet’i ve Kürtlerİşkenceciler Çocuklarını Sevebilir mi?İllegalite ve KürdlerSesi kesilen taşlar ve onların arasında bir şair Sansüre Karşı ‘Zer’Kürdler; Rejim Yanlıları ve Karşıtlarının Fedaisi mi!Aziz Yağan-İrfan Burulday; Parlamentodaki Siyasi Partilere ve Kürd Seçmenlere ÇağrıGeçmişle hesaplaşma, yarına köprü: Geçersiz oyEvet, Hayır, Boykot ve Kürdler için 4’üncü yolBiz O Hendekleri …!Ariel’den Arielle’ya: Küçük Deniz KızıTürkiye, Almanya, Hollanda ve Nefret SöylemiVank’ın Çocukları: Tarihsel Hakikat MücadelesiAziz Yağan: Türkiye’de toplumsal ve bölgesel anlamda Kürtlerin temsiliyeti yokturJale ve Mehmet ElbistanVatandaş Anadilinde Konuş!Kürd Tarafı ve Post-Olgusal SiyasetPrensim, Ömrümün Kalanı Sensin!Derik Kaymakamına SabotajEkşi Elmalar’a ilavetenPKK ile Nereye Doğru?Atatürk’ünü Arayan Ahmet AltanPKK Vekilleri Öldürmeyi Denedi mi!Yılmaz Erdoğan'ın Ekşi Elmalar'ıKürdler Onursuz, Benliksiz, Haysiyetsiz mi!Kürdlerin Acılarıyla Alay!İki Ustadan Kısa Bir Film: Borrowed TimeKalandar Soğuğu: Bi Dur Be Adam!Medeni Ölüm, Alternatif Model, Fahriye AdsaySevimsiz Düşünüşler...Halay, Abdullah Keskin, AvestaKoşun Kürtler, Köşede Kurtlar Şeker Dağıtıyor!Mustafa Kemal'in İçimizdeki AskerleriHaksızlık: 'Madımak: Carina’nın Günlüğü'Küçük PrensKor’u Kor YakarDemirkubuz'un Bulantısını Gözardı Etmemek GerekKuzeyliler Kuzey’e Sabitlendi mi?Kaplumbağa Kabuğu İçindeki 'Yitik Kuşlar'!Heine, Faşizm ve Romansero-BiminiKürdler ve Diğer Milletler Terörist DeğildirHendek Tatbikatı sayesinde Tanrı Türk'ü KoruyacakYas ÖyküsüCizre’de Çıkış Yokmuş, Peki Kuzey’de Var mı?İttifakın İç’ten OlanıHey Sevgilim!.. Yok BişeyLanetli Olan Mekanlar Değil İnsanlarIŞİD Alevilere saldırır mı?İç Savaş KılıftırAcildir! Tüm Kürdlerin Dikkatine!Çocuklarımızı Yedirten ÖzYönetim!FİLİZ KORKMAZ’ın anısınaİslami BireylereGünahkar DiyarbakırHay Way Zaman / Dersim'in Kayıp KızlarıAsasız Musa / Musayê Bê AsaHayastanAynı Yıldızın AltındaSen Aydınlatırsın GeceyiBir Dersim HikayesiHalam GeldiGünahın Dokunuşu / A Touch Of SinFare sen aslında...Pieta / Acı – Aziz YağanBir MDD Varmış, Bir Kuzey Yokmuş
x