Bugünü amacından kopardın, yarını da belirsiz bir geleceğe sürükledin, önü arkası meçhule oynatma oyunuyla toplumu oynattın? İçi özü boş ‘al gülüm ver gülüm’lerle, günü kurtarma taktiklerinle toplumda takat bırakmadın! Toplumu kontrol altına alınması için, sorgulama duyusunu gelgitlerle meşgul ettin! Her daim Kürtlerin esas meselesiyle devreye girmesi gereken çağın gerekleriyle ters orantılı koştun. “Bu yanlıştır bu da doğrudur” diyene düşman gözüyle baktın. Yüz yıl arkada kalmış izimli, lojili argümanlarınla, palazlanan tertemiz Kürt ulusalcılarının önünü arkasını tuzaklarla çevirdin.
Yani anlayacağın hiçbir zaman kendi gerçeğine dönüşmeyi düşünmeden, şu lojilerle bu lojilerle bin bir dereden su taşıdın! Arada bir aklı başında birisi kalkıp “hey Şemo bu böyle olmaz!” diyeni de yetmiş yedi sülalesiyle aforoz ettin? Arkası önü belirsiz gelgitlerle dön dolaş başa dön zikzaklarınla Kürt halkını ciddi bir şekilde yordun? Şimdi Gelmişsin “ben size ne yaptım” diye pişkin pişkin soruyorsun be Şemo can.
“Pekişmiş umutları ucu açık taktiklerine kurban etme!” diye uçan kuşlara bile yalvardık. Halkların kardeşliği adı altında sağlı sollu kucakladığın şovenistler bir tarafa, kendi kardeşinle olan kavganın sonlanması için, Ehmedê Xanî dergahına sayısız adak adadık. Benim ayakkabım numarası dışında ayakkabı giyen kim varsa, oranın adamı buranın yaveri diye oraya buraya postaladın. Senin okumadığım kitabı okumayan ne kadar aydın varsa, fosilleşmiş lojilerinle sersemleştirip şaşkına çevirdin.
Hendek projesi “seni senden alıp çalan bir projedir” diyen kim varsa, akıl almaz karalayıcı hamlelerle susturmaya çalıştın. “Seni başkan yaptırmam demen yanlış ve Kürtlerin sorunun değil” diyenleri “Erdoğancıdır” diye katline ferman okuttun. “Kürt sorunu kendi özgünlükleriyle ayrı ve başka enstrümanlarla siyaset yapmalıdır” diyen kim varsa, kimsesizler mezarlığına gömdün. Ne olur Ortadoğu’yu kurtarmadan önce kendi halkının kendine özgü özgünlükleriyle nefes almasına odaklan dendiğinde, Aklı yüreği Kürt hakkaniyetiyle dansa kalkan kim varsa, “ilkel milliyetçisiniz” diye şoven solcuların sofrasına meze yaptın!
“Yüzyılların yaşanmışlıklarıyla Kürtlere özgü ortaya konulan tarihin birçok sayfası var” diyenlere dışlayıcı ve küçümseyici argümanlarla “haydi be oradan, ne tarihten bahsediyorsunuz!” diye azarladın! Kendine “özgürlük hareketiyim” dedin ama ve lakin özgürlük hareketin muhtevasının tartışılmasını kapalı tuttun. Kürt halkının hakkaniyetine yol alan ne kadar doğal müttefik varsa, lojilerin darbeleriyle sağa sola savurdun. Bu dincidir, bu zengindir, bu ağadır, bu benden değildir, bu şudur, bu böyledir diye diye Kürtlerin iç rezervlerinin içini boşalttın!
Ama yaşanan bu kadar yaşanmışlıklara rağmen, yeni mantıksal öngörüleri hayata geçirme zamanıdır diyorsan eğer; unutma ki yenilikler yeni bir mantıksal değişimle olur. Yani anlayacağın “aklını oraya buraya kiralamamış olanlarla olur” demedin deme! Ola ki “aynı kafa ama yeni taktiklerle dağılımları toparlarım” diye düşünüyorsan, o tarafların yakınından bile dolaşma. Zira Kürt halkı olmaması gereken ne kadar olmaz varsa hepsini yaşadı zaten. Çünkü olmamalı gereken o kadar kazalar yaşandı ki, yaşanan her kazanın faturası Kürt toplumu ciddi bir anlamda yordu bitirdi.
Ama eğer “gelin hep birlikte olmalı olanın önüne geçen olmazları, Özgür bir ağacın tüm özgür şemasıyla, benli senli nefretiyle dolmuş aklımızı paklayalım” diyorsan, “gelin hep birlikte, yeraltı sığınaklarına gömdüğümüz kendimize özgü gerçekliklerimizle buluşalım” diyorsan, “Kendimize özgü aklın hukukun pistine çıkıp koşalım” diyorsan, “öncelikle kendi aramızda kardeşliğin tohumunu ekelim” diyorsan? İŞTE O ZAMAN BEN VARIM :
Hüseyin Akıncı
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.