Selahattin Demirtaş’ın siyasal boğazını sıkan eller olmasaydı, çok daha değişik bir Selahattin Demirtaş’la buluşurduk. Dolayısıyla siyasal boğazına sarılan eller, hiçbir zaman Selahattin’in kendi özüyle buluşmasına izin vermediler. Aslına bakılırsa, özyönetim şiarıyla ortaya çıkan hendekleşme SELAHETTİN DEMİRTAŞ için bir Sınav’dı. Kendi savunduğu davasına zarar verici bu projeye karşı yumruğunu masaya vurmuş olsaydı eğer hem kendi siyasi yeteneğin özüyle buluşma fırsatı olurdu hem de birçok çevrenin oyunlarını bozma şansını yakalardı.
İşin aslına bakılırsa Sayın Demirtaş’ın zamansız özyönetimle gereksiz hendekleşme projesine karşı olduğu biliniyordu. Ama her ne hikmetse süreç hassastır saçmalığına takılıp sadece perde arkası karşıtlığıyla yetindi. Selahattin Demirtaş, acık ve net bir şekilde ben bu oyunun oyuncusu değilim demiş olsaydı bir şey değişir miydi? Hendek ve özyönetim oyunun oynanma sahasında değişen bir şey olmazdı. Zira oynanan oyun karşılıklı imzalanmış hayata geçirmeye karar kılınmıştı.
O zaman Sayın Selahattin Demirtaş’tan ne istiyor ya da niye kızıyoruz? Sevelim ya da sevmeyelim Selahattin Demirtaş her saat başı müthiş bir lider profilini çizmeye devam ediyordu. Ve bizimle birlikte herkesin beklentisi, bu lider profiline yakışır kararlı bir duruş sergilemesiydi. Silahla sorunu çözmeye çalışan taraflar kim olursa olsun, biz o taraf ya da tarafların tarafı değiliz İzmir’deki konuşmasıyla kapıyı yumruklayan bilinmezliklere kapının açılmayacağı konusunda hemen herkeste iyimserlik yaratmıştı.
Gerek Selahattin Demirtaş’ın liderlik profili gerekse 13 oy oranıyla alınmış sonuç. Doğal olarak Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne, ilk sefer (sol)ve demokratik çevreler bu kadar büyük bir umudun arkasına yığılmıştı. Ve her ne kadar şahlanan bu umudun içinde Kürt halkının demokratik hakkaniyeti evrensel hakkaniyetten uzaksa da! Açık ve net söylemek gerekirse Sayın Selahattin Demirtaş, Kürtlerden ziyade Türkiye’nin geneli için bir kazançtı.
Ama ne ilginçtir ki en fazla Türkiyecilik sevdasını oynayan oyuncularının sağlı sollu (siyasi)darbeleriyle darp edildi! Bir yanda demokratik siyaset ve demokratik Türkiye sevdalıların anlaşılmazlıklarıyla, diğer tarafta tek bayrak-tek millet gibi sıralamalarla tekçiliği sıralayanlara bir türlü yaranamadı! Kandil kanadı hendekle başlayan süreçte HDP'nin yetmezliğine işaret ederken, dolaylı olarak Selahattin Demirtaş’a gönderme yapıyordu.
Peki, Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil edenler ne diyor? Ne dedikleri Demirtaş’ı içeri tıkmakla ortadadır zaten. Umarım ve dilerim ki Sayın Selahattin Demirtaş en ağzında bu saatten sonra Kürtlerin duygularını ilkellikle suçlayan sol şovenlerle-Türklükle tekçi sıralamasına girenlerin darbelerine fazla maruz kalmadan özgürlüğüne kavuşmuş olsun.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.