Nadir bir kaç halkın dışında, tarihsel geçmişleriyle tarihsel gidişatı kirletmeyen uluslar yok gibidir. Cumhuriyetin kuruluşuyla \"Ne mutlu Türküm\" ile başlayan uluslaşma sürecinin kirlettiği tarihsel gidişatın kara lekeleri çoktur. Kürt halkına karşı hayata gecen bu kara lekelerin temizleyeceğinize azda olsa inanmıştık.
Türkiye Cumhuriyetin geçmiş Başbakanı Turgut Özal’la başlayıp zatınızla devam eden ılımlı sürecin yansıması, birçokları gibi beni de umutlandırmıştı. Zira karanlık geçmişin tahribatlarıyla dost sofrasında bu kadar dost olunmayacağını düşünüyordum. “Kürtlerin sorunu benim sorunumdur” dediğinizde ise, karanlıklarla şekillendirilmiş tarihsel geçmişi insani vicdanın güzellikleriyle cevap vereceğinizi umut ediyorduk. Çünkü umutlanmamızı sağlayacak pek çok şey söylüyordunuz.
Örneğin, Ermenistan Devletinin şahsında Ermeni halkına yönelik sıcak mesajlarınızın yansımaları, insanlığın erdemiyle yanıp tutuşan vicdanları serinletiyordunuz. Yunan halkıyla ortaya konulmak istenilen kardeşçe diyaloglar ise insanlıktan bir nebze nasiplenen insan beyinlerini okşuyor, vicdanları rahatlatıyordu. Komşularla sıfır sorun dendiğinizde ise, bu kadim coğrafyada işlenen tüm günahların aklıselimin tüm verilerini harekete geçtiğinin müjdesi olarak algılıyorduk.
Ahmedê Xanî gibi Kürt düşünürlerinden bahsedildiğinizde ise, \"yaradılanı severiz, yaradandan dolayı\" söyleminiz Kürtleri de kapsayacağını tahmin ediyorduk. Başörtüsü gibi sorunlarla ilgili katıksız özgürlükçü tutumunuz ise, bireysel tüm diğer özgürlüklerle buluşabileceğine azda olsa inanmak istemiştik. Ergenekon gibi karanlık katiller örgütünün üzerine gidildiğinde ise, insan kanıyla beslenen her türlü çıkarcı kalelerin yıkılacağına heveslenmiştik.
Oslo Süreci\'nin başlatılmasıyla gösterdiğiniz siyasal cesaretiniz ise, her türlü karanlık verasetin dışına çıkıldığı şeklinde anlamlandırmaya başlamıştık. Elini kolunu sallayarak Habur kapısında giriş yapan PKK gerillalarına karşı ilk sağduyulu bakışlarınızla, Kürt sorunun çözümünde samimi ve kararlı bir cesaret sergilendiğinize inanmaya yönelmiştik.
Sayın Başbakan\'ın ilk çıkışıyla ortaya koyduğu profiliyle son bir iki yılda bize gösterdiği profilin arasında dağlar kadar fark oluştuğunu görmeyen insan kalmamıştır. Türk ordusunun ferasetini kaldırılıp ayaklar altına alınmış olabilir, lakin bir kaç danışman ya da bir başka gücün ortaya koyduğu yanlışlıkların feraseti altına girmiş olduğunu düşünen çok ama çok insanların olduğu bilmenizi istiyorum.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.