ABD dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Türkiye'nin altı yıllık Suriye politikasının iflasını, yaşanan ağır ekonomik krizi ve değişen Ortadoğu haritası bazında izlenecek stratejiyi konuşmak için 30 mart 2017 Tarihinde Türkiye'ye geldi. Türk cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Dışişleri bakanı Çavuşoğlu, ABD dışişleri bakanı, Rex Tillerson'la konuştuklarını değil, konuşmadıklarını Türkiye kamuoyuna yansıttılar. Tillerson, muhalefetin liderleriyle hükümetin kararı doğrultusunda görüştürülmedi.
Trump'a yakın bir kaynağa göre Tillerson, AKP hükümetin, ABD önderliğinde harekete geçirilen koalisyon güçlerin önceliklerini anlamaktan uzak kaldığı ve istenmeyen, ekstremist İslamcı örgütler üzerinde çabuk sonuç alma politikasından dolayı kendilerini zorladığı, keza Cerablus, Elbab işgalı ile Rus atına oynadığı belirtilmiş. Ayrıca IŞİD, Elnusra gibi yabancı terör örgütlerine karşı başarılı savaş yürüten yerli Kürd direnişçilerin dışlanma yoluna gidilmesi ile insiyatifi Rusya bırakma tehlikesinin kabul edilemezliği paylaşılmış.
Esasen Erdoğan hükümetin, Haziran 2015 seçiminden sonra muhalefet politikasını sertleştirmesi ve kendi vatandaşları olan Türkiye Kürdlerini katletme saplantısı, ABD ve AB'yi karşısına almaya başlamıştı. O nedenle dünya kamuoyu Türk devletin mevcut anti demokratik politikayla sorunların çözülemez olduğunu ve Ortadoğu çıkarlarına ters düştüğüne inanıyor. Türk devleti gibi modası geçmiş politikalarla yönetmede ısrar eden rejimlere ekonomik, politik yatırım yapılmıyor.
Dolayısıyla AKP hükümetin, Türkiye Kürdleriyle ilgili şiddet politikasını değiştirmede gecikmesi AB, ABD ve Rusya'nın olurunu almayacaktır. Türk devletin, Suriye-Rojava Kürdlerine ilişkin işgal ve saldırganlık politikasının reddedilmesi önemli bir tavır oldu. Ağır bir ekonomik, politik kriz içinde olan Türkiye'nin geleceğı belirsizdir. Recep Tayyip Erdoğan hükümeti, bu istikrarsızlığı dinci, ırkçı ve savaş politikasıyla gölgelemeye çalıştı. Esasen Rex Tillerson'un, Ankara ziyareti, AKP hükümetini NATO vizeli yeni bir görev bekleyişine sokmuştur. Çünkü Tromp hükümetin yardımı ile 16 Nisan seçim sonrası iktidarında gerekli anayasal değişikliği yapacağına ilişkin yol haritasını ABD'ye sunmuştur.
Görülen o ki, Türk ordusunun işgal ettiği Suriye, Rojava bölgesinde çekilmesi koalisyon güçleriyle Rusya'nın ortaklaştığı bir karardır. Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanı, Yıldırım ve Dış işleri Bakanı Çavuşoğlu, sırayla Menbiç'i işgal edeceğiz, tehdidine karşı Doğu cephesinde ABD ordusu, Batı cephesinde Rusya ordusunun YPG ile güç göstermesi Türk devletine önemli bir ayar vermiştir. Akabinde Afrin'e saldıracağız' açıklaması yapan Recep Tayyip Erdoğan, tehdidine karşı Rusya ordusunun YPG'ye yardım için güç yığması, Cerablus ve Elbab bölgesinde işgalci durumda olan Türk ordusunu çıkmaya zorlamıştı.
Özcesi etrafı sarılan Türkiye, Fırat Kalkanı operasyonu olarak adlandırdığı işgal harekâtını sonlandırma mecburiyetinde bırakıldı. Türk ordusu para militer İslamcı örgütlerle işgal ettiği Ceraplus, Elbab bölgesinde adım atamayacak duruma getirilmişti. Batı Kürdistan-Rojava bölgesinde YPG, Kürd direniş kuvvetleri, artı koalisyon ve Rusya güçleri tarafından sarılan Türk ordusu, denetimindeki islamist terör çeteleriyle çembere alınmıştı.
Aslında Obama hükümetin Dışişleri Bakanı John Kerry, yardımcısı Antony Blinken'in daha önceki Ankara ziyaretı bu sorunları bir hal yoluna koyma ve YPG ile Türk devletini barışçıl çözüme zorlamıştı. Ancak AKP hükümetin, Suriye Demokratik Güçleriyle birlikte, Rakka operasyon'una katılmasını istediği ÖSO'nun, Elnusra ve IŞİD'e yakın gruplarla olan ilişkisinden dolayı kabul görmemişti. Sonraki görüşmelerde ise sonuç değişmemişti. ÖSO içindeki bazı grupların Batı Kürdistan ROJ peşmergelerin, operasyon'a katılması daha sonuç alıcı ve kontrol edilebilir görülmesine rağmen uygulanmamıştı.
Sonuç olarak eğer Türk devleti, (ki Rojava'da 500 Gerilla'yı öldürmekle övünüyorlar.) Kürdleri öldürmeyi bir başarı kabul etmiyorsa.
1-Menbiç, Afrin, Rakka politikasında, siyasi, askeri ve prestij olarak kayıp etmiş, tükürdüğünü yalamıştır.
2-Türk devleti yürüttüğü vekalet savaşını kayıp etmiştir.
3-Propaganda ettiği gibi 'Suriye'nın kuzeyinde' (Batı Kürdistan) beş, altı bin kilometrekarelik bir güvenli bölge yaratma planı kendisine yedirilmiştir.
4- İşgal ettiği Rojava'da borçlanarak, yenilerek ve kovularak çıkmıştır.
Ankara hükümeti, altı yıldır Suriye politikasını Batı Kürdlerin kayıbı üzerinde sürdürdü. Bundan sonrada sürdürme inadı kendisini içinde çıkılmaz bir batağa, iç savaşa götüreceğe benziyor. Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kürd direnişçilerin Menbic'te çekileceği tehdidi ve Rakka operasyonuna ilişkin açıklamaları iç kamuoyuna oynama politikasından başka bir argümana sahip değildir.
Şimdi Ankara'nın, Rojava ayarı bozulunca yeniden Kerkük ve Şengal'i ağzına dolamaya başlaması sövenizmi diri tutmak içindir. Bütün dünya şahittir ki, Kerkük Kürdistan coğrafyasıdır. Kerkük, fizik ve nüfus olarak Kürdistan'dır. İşgal altında olan Kürdistan'ın kurtarılmasında, dayanışma içinde olanlar görüş belirtebilirler. Ama karar Kürdlerindir ve o karar verilmiştir.
Ankara, Tahran gibi Kürd düşmanı sömürgeci rejimlerin söz hakkı yoktur. Çünkü her iki devlet de jenosid suçu işlemiştir. Çağ dışı, dinci, işgalci politikalarla yönetiyorlar. Kuzey ve Doğu Kürdistan, bu gerici rejimlere yedirilmeyecektir. Federalizm başarılmazsa Türk ve Acem devletleri öldürerek yönettiği Kürdistan'da çıkacaktır. Kürdler bütün Kürdistan'da milli demokratik devrimini mutlaka başaracaktır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.