Hüsamettin Turan- 12 Eylül Darbesinin Mağdurlarında Psikososyal Etkiler ve Ötekileştirme Deneyimi: Diyarbakır Cezaevi Örneği

''12 Eylül darbesi mağdurlarına uygulanan işkence ve ötekileştirme deneyimleri, yalnızca fiziksel travmalar değil, etnik kimliğin reddi ve toplumsal aidiyetin zedelenmesi boyutlarını da içermektedir. Emir-komuta zinciri içindeki Türk ordusunun bir solcu Türk devrimcisine ve bir Kürt yurtseverine bakışının farklılığı, darbe rejiminin ötekileştirme politikasının somut bir göstergesidir.''

12 Eylül 2025 - 17:57
12 Eylül 2025 - 17:57
 0
Hüsamettin Turan- 12 Eylül Darbesinin Mağdurlarında Psikososyal Etkiler ve Ötekileştirme Deneyimi: Diyarbakır Cezaevi Örneği

12 Eylül 1980 askeri darbesi, Türkiye toplumu üzerinde derin ve uzun süreli etkiler bırakmış; özellikle darbe döneminde gözaltına alınan ve işkenceye maruz kalan bireyler üzerinde kalıcı psikososyal sonuçlar doğurmuştur. Darbe sonrası yaşanan travmaların, yalnızca bireysel değil, aynı zamanda etnik kimlik üzerinden toplumsal boyutları da bulunmaktadır. Bu çalışmada, 12 Eylül darbesi mağdurlarının işkence deneyimleri ve bu deneyimlerin yarattığı duygusal etkiler analiz edilmektedir.

Darbe sonrası gözaltı ve cezaevi süreçlerinde uygulanan işkence yöntemleri Türkiye genelinde bazı benzerlikler göstermekle birlikte, etnik kimliğe göre farklılaştırılmış uygulamalar da söz konusudur. İstanbul ve Ankara cezaevlerinde fiziksel işkence yöntemleri yaygınken, Diyarbakır cezaevinde Kürt tutuklular üzerinde etnik kimliğe yönelik sistematik psikolojik baskılar uygulanmıştır.

Bu kapsamda, Kürt tutuklulara küfür edilmesi, aşağılanması; görüşlerde Türkçe bilmeyen anne, baba ve kardeşlerle Kürtçe konuşmanın suç sayılması gibi uygulamalar, manevi işkencenin açık örnekleridir.

Diyarbakır cezaevinde uygulanan Türk İstiklal Marşı, Türklük andı ve zorla yaptırılan Türk bayrakları, yalnızca fiziksel bir disiplin aracı değil, aynı zamanda etnik kimliğin reddi ve ötekileştirme amacı taşıyan psikolojik işkence araçları olarak işlev görmüştür.

Koğuş tavanına ve pencerelerine bayrak asma uygulaması ve pencere yönetimi (kışın açık, yazın kapalı) gibi detaylar, İstanbul ve Ankara cezaevlerinde gözlemlenmemiştir. Bu farklılıklar, darbe rejiminin etnik kimlik üzerinden ötekileştirme stratejilerini daha açık biçimde ortaya koymaktadır.

Özetle, 12 Eylül darbesi mağdurlarına uygulanan işkence ve ötekileştirme deneyimleri, yalnızca fiziksel travmalar değil, etnik kimliğin reddi ve toplumsal aidiyetin zedelenmesi boyutlarını da içermektedir. Emir-komuta zinciri içindeki Türk ordusunun bir solcu Türk devrimcisine ve bir Kürt yurtseverine bakışının farklılığı, darbe rejiminin ötekileştirme politikasının somut bir göstergesidir.

Aidiyet duygusu darbe alırsa hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Toplumların hassas değerlerine saldırı, ırkçılık ve ötekileştirme buna zemin hazırlar ve maalesef tüm acımasızlığıyla bu hata günümüzde de devam etmektedir.

12 Eylül Cuntasının işkencelerine maruz kalarak hayatlarını kaybedenler saygıyla anılmalı; hayatta olanlar sevgiyle yad edilmelidir. Bu deneyimlerin akademik olarak incelenmesi, geçmiş travmaların anlaşılması ve benzer insan hakları ihlallerinin önlenmesi açısından kritik öneme sahiptir. İşkence ve zulmün olmadığı bir dünyada yaşamak, hem bireyler hem de toplum için temel bir insanlık dileği olarak önemini korumaktadır.

 

Bu haber toplam 400 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 20:01:51