Kürtler Filistin konusunda 'Allah ile aldatılıyor' Aman ha, Kürtler uyanık olmalıdırlar! –1

Irak Kürdistanı’nın yapılan bağımsızlık referandumu münasebetiyle, Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas yaptığı açıklamada Kürt devletine karşı çıkarak, “Kürt devleti Arapların bağrına saplanmış bir hançerdir” diyor.

Yahya Munis

08.10.2023, Paz | 17:09

 Kürtler Filistin konusunda 'Allah ile aldatılıyor' Aman ha, Kürtler uyanık olmalıdırlar! –1
Makaleyi Paylaş

Son günlerde Filistin ile İsrail arasın da patlak veren savaşı Kürtler nasıl okumalı? Bu savaşın İslam dini ile ilgili değil de, toprak ve egemenlikle ilgili olduğunu, İşin hakikatini ve iç yüzünü bilmeden buna karşı Kürtler nasıl davranmalı ve buna nasıl bir tepki vermeliler?

Bu yazımız da bunu irdeleyip yorumlayacağımız gibi, Kürtlerin kendilerini “Allah ile aldatan” münafıkların münafıklıklarını ortaya çıkaracağız İnşallah.

O zaman başlayalım;

Elbette, tüm Müslümanlar için, özellikle de Kürt milleti için Kudüs şehri, içinde barındırdığı Mescidi Aksa ile beraber Selahaddinê Kurdî - Kürt Selahattin’in mirası olarak Torunları olan Kürtler için çok çok önemlidir, bu mukaddesat dedeleri Selahaddin’i Eyyubi–Kurdi’nin torunları olan Kürtlere emanetidir. Bu çerçevede olaya bakacak olursak;

Bilindiği gibi 1095 yılında başlayan haçlı seferi Kudüs’ün ele geçirmesiyle neticelendi. Kudüs’ü geri almak için İslam âlemi tarafında yapılan tüm teşebbüsler sonuçsuz kaldı. Kudüs tam 88 yıl Haçlıların egemenliğinde kaldı. Ta Ki Eyyubi hanedanının kurucu Selahaddin’i Eyyubi–Kurdi- Kürt Salahattin tarafından geri alınıncaya kadar.

Kudüs Selahaddin tarafından alındıktan sonra, Haçlılar, birkaç sefer daha düzenlemesiyle geri almayınca 1. Dünya savaşına kadar bu teşebbüslerinden vaz geçtiler. İngilizler 1. Dünya savaşında Osmanlı devletini yıkıp Ortadoğu’da yeni bir paylaşımla kendine uygun bir düzen kurunca, bu bölgede İsrail devletini kurdu. Bu devlet sınırları içerisine Yahudilerce kutsal olan batı Kudüs, şehre dâhil edildi.

1967 yılında Araplarla İsrail devleti arasında yapılan 6 günlük savaşta İsrail, Müslümanlarca kutsal olan doğu Kudüs başta olmak üzere Mısır, Ürdün, Lübnan ve Suriye’den çok büyük topraklar ele geçirdi. O günden beri Mısır’a ait Sina yarımadası dışında bu topraklardan hiç bir toprağı sahiplerine iade etmedi.

Peki ortada 400 milyonu aşkın nüfusuyla 23 Arap devleti, bunlarla beraber 57 (sözüm onlara) halkı Müslüman İslam devleti ve bu kapsam içerisinde 1.5 milyarı aşkın Müslüman nüfusa rağmen İsrail 8.5 milyon nüfusuyla (sözüm onlara) İslam âlemini acz içerisinde bırakarak, İslam alemince Kutsal sayılan bu beldeyi hiç kimseye minnet etmeden elinde tutabiliyor?

Bunun bir izahı olmalı diye düşünülmeli.

Bence bunun izahı şudur:

1. ve 2. dünya savaşı ardında, İngilizlerin başkanlığında galip devletler, Ortadoğu’yu merkez alarak, kendi himayelerinde ve çıkarları çerçevesinde yeni bir planla Sykes-Picot ve onların uzantıları tarafında İslam âlemini-Ümmetini yeni bir haritaya tabi tutarak bir düzene soktular. Batı o günden beride bu projeyi sahiplendikleri gibi bu haritayı da deldirmemeye çalıştılar, çalışıyorlar da. Bunun en somut ve yakın örneği; Irak Kürdistan’ın da yapılan bağımsızlık referanduma karşı ABD ve Batıda meydana çıkan karşı oluşları ve Sykes-Picot haritasını deldirmemeleridir.

Burada demek istediğim şudur: Mevcut koşular çerçevesinde ne İslam ülkeleri nede İslam Ümmeti mevcut değildir. Mevcut olan İngiliz Ümmetidir. İngilizlerin kendi çıkarı için kurup, yine kendi çıkarının bekçiliğini yapmak için atadığı yönetimler söz konusudur. Mevcut durum bundan ibarettir. Fertler bazında değil de, bu müstemleke devletlerin yöneticilerinin din-iman ile ilgili yaptıkları tüm vaaz ve konuşma ve tahrikler hepsi fasa-fisodur. Hepsi de içe yönelik propagandadan öteye gitmeyen söylemlerdir. İplerin uzunluğu efendilerinin uzattığı kadardır.

Elbette İslam dini ve bu dine mensup Müslümanlar için, Mescidi Aksa ve bu mukaddes yeri içerisinde barındırdığı Kudüs şehri hakiki Müslümanlar için hayati derecede önemlidir. Ve bu yerler sözde değil özde ümmetçi “Hakiki Müslümanlar” tarafında sahiplenmeli ve ellerinde bulundurulmalıdır. Bu konuya aykırı bir söz söylemek ve aykırı davranışlarda bulunmamız söz konusu değildir ve olamaz da. Fakat kazın ayağı göründüğü gibi değildir.

Bu çerçeve de İngiliz-İslam ümmetine bakacak olursak;

Şüphesiz bu konuda en popüler görünen Türkiye Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’dır.

Erdoğan Davos’ta meşhur “oneminute – bir dakika” sözüyle İsrail’e karşı Filistin davasına sahip çıkmaya çalıştı.

Bu durum çerçevesinde olaya bakacak olursak Erdoğan, halkı ajite edip içe dönük propaganda dışında ne yapa bilmiştir?

IHH- İnsani Yardım Vakfı’nın Gazze ambargosunu delmek amacıyla organize ettiği Mavi Marmara Gemisi olayında ( ki ilk başta Erdoğan bunun ateşli destekçisi olmuştu) İsrail Türkiye vatandaşı 9-10 kişiyi katletti. Onlarcasını da yaraladı. Erdoğan çokça bağırıp çağırmasından sonra öldürülen kişilerin ailelerinin tüm itirazlarına rağmen Türkiye İsrail’le diplomatik ilişkisini tekrardan kurdu. Yine maktullerin ailelerinin itirazına ve İsrail’in Gazze üzerindeki ambargoyu kaldırmamasına rağmen bu öldürmelerinden dolayı tazminat karşılığında İsrail devletini af edip mahkemedeki şikayetini geri çekti. Hâlbuki Erdoğan her daim şunu derdi;

“Maktulün ailesi (Yani ölenlerin aileleri) affetmediği müddetçe devlet katili (öldüreni) af etme hakkına sahip değildir, olamaz.”

Son olarak ABD’nin Elçiliğini Kudüs’e taşıması kararı karşısında Erdoğan bağırıp çağırdı. “Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir” dedi. Ve nihayetinde 14 Mayıs 2018 tarihinde ABD elçiliğini Kudüs’e taşıdı. Fakat Erdoğan, ümmetin yetimleri olan zavallı Kürtlere yaptığı gibi, ne ABD ile diplomatik ilişkisini kesti ne de İsrail sınırına asker yığıp savaş ilan etti. Demek ki sadece kimsesiz Kürtlere gücü yetiyor. İş ABD ve İsrail olunca eller hemen yanlara iniveriyor. Yapılan sadece yurt içinde karizmasını çizdirtmemek ve tahrik etmiş olduğu halkın “gazını” almak için ancak şunu yapabildi: İsrail elçisini Dışişleri Bakanlığına çağırarak (adeta danışıklık dövüş mahiyetinde); “bir süreliğine ülkenize giderseniz iyi olur” demekle yetine bildi.

Fakat içe dönük propaganda amacıyla halkı ajite etmek için görkemli mitingler düzenlemekten de geri kalınmıyor.

Sözde İslam âleminin en popüler ve “hilafet namzedine” en yakın siyasetçisinin durumu bu halde iken, geri kalan ülkelere bir bakalım;

Mesela eskiden ve halen Baas düşüncesiyle yöneten ülkelere bakacak olursak;

Bilinmesi gerekir ki Baas düşünce ve partisinin kurucusu ve fikir babası Lübnanlı bir Hıristiyan olan Mişel Eflak’tır. Bu Mişel Eflak kalıntısı olan Baas partisinin yönettiği devletler mi Kudüs’ü kurtaracak?

Irak Baas yönetimi, sadece Allah’ın doğuştan kendilerine verdiği ve herkesin sahip olduğu hakları kendim içinde istiyorum dediği için, yüz binlerce Kürdü öldürdü. 5 bine yakın köy ve yerleşim bölgelerini boşaltıp milyonlarca insanı yerinden etti. Bunları yaparken de Kur’an’ın Enfal, şehit, gazi gibi dini terimleri kullanarak Kürtleri kâfir konumunda göstermeye çalıştı.

Suriye, 1982 yılında, hama da ve bundan 7-8 yıl önceden bu güne kadar sadece Allah’ın şeriat düzenini istiyoruz diye ülkenin genelinde barışçıl gösteriler yapan milyonu aşkın Müslüman’ı kıyımdan geçiren vahşi ve bu vahşi yönetimi ölümüne destekleyen İran ve onun korumasında olan bu rezil düzenin önderliğinde mi İsrail’e cihat ilan edilecek?

Yoksa Mısır gibi bir ülkede, Müslüman Kardeşler partisi seçimi kazandığı halde ABD, İsrail ve Avrupaların teşvikiyle onu askeri bir darbeyle indirip bunlara mensup on binlercesini öldürüp hapse koyan bu rezil düzenin önderliğinde mi “Kürtler İsrail’e cihat ilan edecek”?

Yoksa adeta ABD’nin sömürge valileri tarafında yönetilen Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan gibi “hadimul Haremeyn” değil de “gasibul Haremeyn” ve diğer İslam devletleri tarafında dini söylemleri kullanarak, toplumu ajite ederek “Ümmet” adına Kürtleri sahaya sürmek ve bunu da iyi niyetli ve gerçekte saf olan dindar Kürtlere onaylatmakla İsrail’e cihat ilan etmek ne kadar da akıl karıdır acaba?

, “Bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve politikada bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz”

“Din, körü körüne bağlanmaktır. Gerçekte dinleri konusunda halkın hiçbir fikri yoktur, din dediği şey bilinmeyen inanç dizgelerine kör bağlılıktan başka bir şey değildir”(1)

Diyen kişiyi kendine ATA ve ebedi şef seçen ve şu anda da bundan hoşnut olan bir Türkiye’ye bakacak olursak;

Türkiye, “sadece Allah’ın doğuştan bana verdiği ve herkesin sahip olduğu hakları kendim içinde istiyorum” dediği için, on binlerce Kürdü öldürdü. 4 bini aşkın köy ve yerleşim bölgelerini boşaltıp milyonlarca insanı yerinden etti. Bunları yaparken de Kuran’ın, şehit, gazi gibi dini terimleri kullanarak Kürtleri kâfir konumunda göstermeye çalışıldı.

Oysaki İslam, bir yere savaş açmak ve bu savaşta ölenleri şehit saymayı bir kurala bağlamıştır.

Hz. Muhammed (as) Sahabelerine şöyle talimatı vardır:

“Bir yerleşim birimine savaş açmaya gittiğiniz zaman, geceleyin orayı kuşattın. Sabahı bekleyin. Eğer o beldede ezan okunuyorsa savaşmaktan vazgeçin. Çünkü orası İslam beldesidir demektir. Yok, ezan okunmuyorsa orası gayri İslami belde olduğu için, ilk önce onları İslam’a davet edersiniz, kabul etseler mesele yok. Etmeseler, onları İslam devletine teslim olmaya ve Cizye ödemeye çağırırsınız. Bunlardan hiç birisini kabul etmeyeceklerse o zaman Allah’ın kanunlarını hakim kılmak için onlarla savaşırsınız.” İslami açıdan savaşmanın kuralı budur. Ancak böyle bir savaşta ölenler şehit, kalanlar gazi sayılır.

Birde Şehitlik, İslami bir kavramdır. Hiçbir dünyevi ve kişisel makam, mevki, toprak da dahil menfaat elde etmek ve bu argümanlar gözetmeksizin sırf Allah rızasını gözeterek Allah kelimesini yükseltmek, Allah’ın Şeriatını hâkim kılmak için yapılan savaşlarda ölenlerin ancak şehit ve bu mücadelede geri kalanlara da gazi denilebilir. Bu uğurda ölenler yıkanmadan ve kefenlemeden üzerindeki kanlı elbiseleriyle mezara konulur.

Bunun dışında şehitlik derecesinde olmak vardır. Bu da Allah’ın doğuşta kendisine ve bulundu topluma hak olarak vermiş bir hak gasp ediliyorsa, veya bu hakları ellerinde almak için saldırıya uğruyorsa bu uğurda ölenleri (bazı afat ve kişisel hastalıklarda bu kapsamdadır) şehitlik derecesinde olan mazlumlardırlar. Bunun dışında hiç biri için şehitlik söz konusu değildir. Kaldı ki hak ve hukuka saldırganlık söz konusu ise bırak şehitliği, Allah’ın gazabına uğrayıp cehennemi boylamak kesinin ötesinde kesindir.

En basitinde bir ülkede bırakın Şeriat düzenin olmasını, bu düzeni istemek büyük bir ceza gerektirip yasaklanıyorsa, bu düzeni ayakta tutmak için ölenleri nasıl şehit sayılabilir acaba? Üstelik sağa sola saldırı da söz konusu ise?

Birde inkârcı ve saldırgan bir düzende, Allah’ın doğuştan kendilerine verdiği insani haklarını isteyen Kürtlere saldırıp onları adeta soykırımdan geçirirken bu uğurda ölenler, İslami açıdan nasıl şehit sayılabiliyor?

Bir de bunu sadece Türkiye çerçevesiyle de yetinmeyip, Kürtlerin bulunduğu dünyanın her yerine de müdahaleyi kendine vazife biliniyorsa bunu da uyguluyorsa? Örneğin her yerine cami, İslami ilim ve ahlakının öğretildiği tekke-zaviye, dergah, zikir merkez ve medreseleri olup ezan okunduğu Irak Kürdistan’ı ile Afrin gibi yerlere karşı savaşmağa nasıl şehitlik payesi verilebilinir?

Irak Kürdistanı’nın yapılan bağımsızlık referandumu münasebetiyle, Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas yaptığı açıklamada Kürt devletine karşı çıkarak, “Kürt devleti Arapların bağrına saplanmış bir hançerdir” diyor.

Bir yandan da, Türkiye devleti, devlet tapıcı Türk halkıyla beraber bir bayram ve festival havasında Afrin’de binlerce Kürdü katledip yüz binlercesini yerinden-yurdundan edildikten sonra İstanbul Üsküdar da bu katliamı kutlamak için yapılan toplantıya Filistin-Hamas lideri Halit Meşal da katıldı. Türklerin Kürtleri katletme sevincini paylaştı ve “Türklerin bu başarısı kâfirlere karşı bir zaferdir” deyip böylece Kürtlerin kâfir olduğunu ilan etmiş oldu.(2) Buna mukabil bu güruh uğrunda Kürtler İsrail ile savaşacak, mukaddes beldeleri alıp bu vahşi ve sapıkların idaresine teslim edecek, öyle mi?

Bence Mukaddes yerler bu rezillerin elinde olacağına İsrail elinde olmakta daha mutludur. Ta ki gerçek sahibi olan Kürt Salahaddinler – yani Selahaddin’i Kurdiler çıkıncaya kadar.

Bu konuyu gelecek yazımızla devam edeceğiz İnşallah

Okuyucuların yorumları için;

[email protected]

(1) Atatürk’ün din ve İslam’a bakışı:

http://www.haberturk.com/yazarlar/nihal-bengisu-karaca/1710132-hurmetle-iktifa-ediniz

(2) Halit Meşal’in Kürtleri kafirlikle itham etmesi:

https://tr.zer.news/2018/04/filistin-halit-mesal-afrin-sevinci.html

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
11843 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:19:37:54

Yahya Munis

Yazarın Önceki Yazıları

Bahçeli, Öcalan’ın İpine Neden Sarıldı? Kürtler için milli ve yeni bir siyasi temsiliyetin oluşturulması ve Kürt meselesinin barışçıl yönde çözme projesi! Kürt milli davası için yapılanlar ve yapılmaya çalışılanlar! Necmeddin Erbakan’ın Kürtlüğü ve Kürt meselesi için onunla yapığımız tartışma! Allah’ın ikazına uğraya uğraya son dönemece gelen Erdoğan bu badireden kurtulmak için ne yapmalı? Kemalistlerin 'Bir iki dalaveresi ile nöbete giden Kürt Selahaddin’in U dönüşü' günahlarına kefaret olabilir mi? Kürt milletine, çocukları için Kürtçe seçmeli dersi seçme çağrımızdır…!!! Hamas İle İsrail Arasındaki Savaşın Arka Planındaki Gerçekler 9,5 milyon nüfuslu İsrail, neden 2 milyar nüfuslu İslamiyet’ten korkmuyor? PKK’nin Barzani ve KDP’ye karşıt olmasının nedenleri ve uluslar arası taşeron olarak PKK’nin üstlendiği görev! PKK’nin Barzani ve KDP’ye karşıt olmasının nedenleri ve PKK’nin üstlendiği görev! Kerkük’ün Kör Testeresi İle Kürtleri Kesmeye Kalkışmak! Demirtaş’ın susturulması ve siyaseti bırakmasına zorlanması! Kürtler İçin Yeni Bir Siyaset, Yeni Bir Yapılanma ve Yeni Bir Lider Arayışı! –3 Kürt Meselesinin Çözümü İçin İdeal bir Yol Haritası–2 PKK, Kendisi İle Beraber Kürtleri İflasa Sürüklerken, Kürtler Nasıl Kurtulabilir? –1 14 Mayıs Seçiminde, Kürtler Ne Yapmalıdırlar? Kürtler artık; 'Türkler ile devam mı, tamam mı' diyecekler! Demirtaş’ın Kürt Siyasetini MİT’in Dizayn Ettiğini İtiraf Etmesi Türklerin vefasızlığı ve Kürtlerin kabaran öfkesi !!! Kürt meselesinin çözüm kongresinin toplanması – 4 Kürt Sorunun Çözümü İçin Yapılması Gerekenler - 3 Geleneksel yöntemlerle Kürt Meselesinin Çözüm Projesinin işlemesi için –2 Geleneksel yöntemlerle Kürt Meselesinin Çözüm Projesi -1 Öcalan: Gelin Kürt meselesinde 'ABD'yi yedeğe düşürelim' Öcalan: 'Bizimkiler devlete uzak düştü, halletmeliyiz!' Artık söz sırası Öcalan ve PKK’de Kürt Toplumu Bu Kadar İhaneti Kaldırmaz!!! Yeni Bir Yaşama Başlarken... Tüm Dostlara Teşekkürler Yeni Bir Çözüm Sürecine Doğru –1– Demirtaş Öcalan’a neyin hesabını verecek, Kürt milletine vereceği hesap ne olmalı? Demirtaş–Öcalan arasındaki vekâlet savaşı ve Kürt siyasetinin sefaleti… Erdoğan’ın muhatapsız çözüm süreci Erdoğan’ın Kürtlerle imtihanı ve geleceği…??? Kürtler, toplumsal yok olma tehlikenin farkındamıdırlar? Kürt milleti, PKK’yi kusmak istiyor, amma velakin… Sol Düşüncenin Kürt Milli Davası Üzerindeki Tahribatı ve Kürt Milletine Maliyeti! 'ABD Afganistan’dan çekiliyor, Kürdistan merkezli büyük oyun başlıyor' “Kandil Dağı Kadar Kürt, Anıttepe kadar Kemalist” olmak, Kürdün derdine çare olur mu? –4 FETO ile mücadele ve Mescid-i Dırar olayı! Üst Aklın Kürt Planlaması ve Kürtler'in çaresizliği –3 Filistin Kürtlerin nesi oluyor? Öcalan: “Bu çatışma bitmez, bu çatışmayı bitireni bitirirler” –2– Erdoğan ile HDP arasındaki savaşı nasıl okumalıyız?-1- Karanlık eller tarafından şehid edilen Mele İzzeddin Yıldırım’ın şehadet yıl dönümü münasebetiyle Batan güneşe tapan Kürt siyasetinin iflası ve yeni güneşin doğması PKK sistemi ve üstlendiği rol – 3 Öcalan’ın liderliğe hazırlanması ve kahramanlaştırılması-2 Bir 'Halk Çocuğu' olarak Abdullah Öcalan ve onun liderliği –1 Evet “ABD’nin Irak’a saldırısı ve saldırıdan sonraki muhtemel gelişmeler(*)” dedik…! İnsan ve Kıyamet! Neden Kürt değerlerine saldırıyorlar? –3– Bersisa yolundaki Şivan’a cevap…!-2 Şivan üzerinden yeni proje mi? Kürtlere karşı Tarih tekerrür mü ediyor? Kürt devleti kurulum sürecine girerken, Kürtler ne yapmalı? –10– Roboski ile Taksim arasındaki hat Gezi-Taksim olaylarına farklı bir bakış Kürt sorunu çözüm projesi için ilk adım; 'Kürt toplum sorunları araştırma merkezi…!' –9 Dünya Kürtlere borçlarını ödemek istiyor, fakat…? - 8 ABD'nin Kürt-sel dönüşüm projesi Yeni bir Kürdistan bölgesi için ilk adım! Kürdistan'da yumuşak gücün oluşması – 7 Tarikat ve Medreselerin Kürt Toplumundaki Konumu - 6 PKK ile Nereye Kadar–5 PKK’nin devreye sokulması - 4 Kürt halkının sosyolojik yapısı ve PKK’nin Kürt halkı arasında taban bulması -3 Kürtler ile Türklerin tarihten gelen ilişkileri ve Kürt sorunun oluşması - (2) Kürt meselesinin çözümünde Tarikat, Medrese ve Ulamaların rolü! Faşist ruhlu Türklerle asla...!!! Erdoğan'ın hırsı Bahçeli'nin tuzağı Ziya Gökalp'ın büyük çilesi KÜRTLER ve Türklere kurmuş olduğu tuzak! -2 Türk milliyetçiliği, Türk'e kurulmuş bir tuzak mı? -1 Yenidünya düzeninde Kürtlerin rolü ve önemi ABD'nin Kürt politikası ve Kürtlerin geleceği ABD'nin PKK'nin Başına Ödül Koymasının Anlamı ? Ahmet Ağırakça hocanın tahrifat olayı! İsmen ve Cismen Kürtleri bitirmeye çalışmak! Erdoğan'ı tekrardan seçtiren faktörler SURUÇ olayı yeni bir ROBOSKİ'dir! Hizbullah'a açık mesajımdır - 2 PKK ve Kemalistlerin Kıskacında ki Kürt siyaseti Hizbullah, HUDA-PAR ve HDP Ak Parti'nin Kürdistan vedası! HDP'ye Kemalistler tarafından kayyum atanırken! Kürdistan referandumuna karşı çıkarak, Aslında neye onay verdiğinizin farkındamısınız? (Allah katında) Sn. Erdoğan için geri sayım başlarken! (2) Ak Parti’nin kaderi ve Kürtlerin geleceği! (1) Kürtleri kurban olmaya zorlamak!
x