Kürtler, toplumsal yok olma tehlikenin farkındamıdırlar?

Yahya Munis

29.11.2021, Pts | 05:44

Kürtler, toplumsal yok olma tehlikenin  farkındamıdırlar?
Makaleyi Paylaş

“İnsan şahsiyeti, yaşam süreci boyunca çeşitli merhalelerden geçerek ve çeşitli faktörlerden etkilenerek oluşur. Ailesel, toplumsal ve içinde yer edindiği çevresel ahlakî değerler, insanın şahsiyetinin oluşumunda etkili olan önemli faktörlerden biridir. Bu sebeple insanın bebeklikten itibaren iyi, güzel, olumlu değerlerle yetiştirilmesi, birey ve toplumun barış, huzur ve mutluluğu için önemlidir. Varlıklar âleminin en mükemmeli olan ve üstün özelliklerle donatılan insanı salt bir maddi varlık olarak düşünmek doğru değildir. Onun aynı zamanda bir iç yapısının olduğunu, görünen bedeninin ötesinde bir “RUHİ” ve “DÜŞÜNCESEL” yönü ile dış faktörlerden etkilendiğini ve farklı tepkiler verdiğini ve hatta insanın bu “RUHSAL” ve “DÜŞÜNCESEL” yönü, bedenin tüm organları da yönlendirdiğini de dikkate almak gerekir. Bunun için hem kendisini hem de çevresindekilerini mutlu etmek için insanı, manevî değerlerle donatmak gerekiyor. Böylece hem kendisine hem de topluma yararlı olması için insanın iç yapısını, “Kendisi için istediğini karşısında bulunan başkası içinde istemek, kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmaya kalkışmamak, yani her halükarda EMPATİ dediğimiz kendisini karşısındakinin yerine koyabilme üstün ahlaka sahip bir konuma getirmek için tedbirler almak gerekir.” Bunun başında da Allah tarafından “…en mükemmel şekilde yarattım” dediği ve yaratılmışlar arasında (meleklerde dahil) en üstün vasfına sahip insanlar gelir. Nitekim Allah Kur’an’ı kerimin TİN suresinde: “… Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik. Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka…”

Bir insanın bu konumda olabilmesi için her şeyden önce, güzel ve yararlı işler yapmak, kendi çıkarı için insanları kandırmamak, yalan söylememek, insanlara zulüm etmemek, hakkına ve kendi payına düşene razı olmak, başkasını hakkına tecavüz etmemek, her insanı kendi konumda görmek ve her insanın en az kendisi kadar değerli olduğunu kabul etmekten geçer.

Demek ki insanı değerli kılan ahlaktır. Eğe insan ahlaklı değilse ve bu saydıklarımız vasıflara sahip değilse Allah onu “aşağıların en aşağısına indirir” ve bu konuma da layıktır. Ali Şeriati mealen: “İnsanı yücelten ilimden ziyade ahlaktır, güzel ve yararlı davranışlarıdır. Nitekim insanlara en fazla zülüm eden, öldüren ve öldürme aletleri olan tüm silahlarla beraber, kitle imha silahları yapan ilim adamlarıdır. Örneğin, korkunç kitle imha silahları olan kimyasal silah ve atom bombaları öreten ve bu silahlarının kullanma emri verenlerin hepside okumuş ve bilim insanlarıdırlar. Yani demek istediğimiz ahlaklı olmayan insan vahşi ve yırtıcı hayvandan daha canavar ve tehlikeli olabiliyor.

Bu çerçevede Türkiye de ki Kürt siyasetini yönlendiren ve yöneten Abdullah Öcalan, PKK ve onun emrinde siyaset yapan HDP gibi siyasi parti ve irili – ufaklı diğer kuruluşlar yönetenlerin Kürtlere yönelik siyasi ve toplumsal ahlakına bakacak olursak, Kürtlerin fedakarca sonsuz desteğe rağmen, Kürt milletine verdikleri sözler, Kürt milletinin davasına sadakati, karşı duruşları ve sadakatine ek olarak, şimdiye kadar Kürt milletine ne kazandırmış, ne kayıp ettirmiş ve top yekun Kürt milletine maliyeti ne olmuş?

Abdullah Öcalan Temmuz 1979 de Suriye’ye geçip Suriye rejimiyle anlaşıp tam manasıyla yerleştikten sonra, o zaman Suriye devlet başkanı olan Hafız Esad Mesut Barzani’yi Şam’a davet ediyor. Öcalan’ı kasıt ederek mealen; “bu gence sahip çıkıp kendi bölgesinde kamp kurmaları için yer verebilirmisin? “

Bunun üzerine Mesut Barzani daha Şam’da iken Öcalan ile bir araya geliyor. Bu konuda anlaşıyorlar. Barzani bu antlaşma neticesinde kendi bölgesinde PKK’ye yer veriyor. Zaten Öcalan’ın kendiside 1999 da İmralı adasında Türkiye cumhuriyet savcısına verdiği ifadede de bunu teyit ediyor.

Bu himaye 1986 yılında son buluyor. Peki bu himaye neden son buluyor? Çünkü sol düşüncenin geleneği gereğince (tıpkı Sait Elçi ve Şıvan – Sait Kızıl toprak’ta olduğu) kim kendi evini herhangi bir sol siyasi mücadeleciye açmışsa, mücadeleci fırsatını bulur bulmaz o eve el konmaya çalışır. Bu durum sol siyasi düşüncenin geleneğidir. Barzani’de Öcalan’a yer verdi. Öcalan verilen destek ile güçlendikçe Barzani’nin altını uymaya çalıştı. Barzani de bunu fark edince, 1986 yılında verdiği desteğini çekmeye başladı. Öcalan da o günden bu güne kendi tabanını Barzani’ye karşı düşmanlaştırdı ve bu düşmanlaştırma PKK’nın Barzani’nin askeri gücü olan Peşmergelere saldırıya varacak duruma kadar da vardırdı. Bu düşmanlaştırma bu güne kadar devam ediyor.

Öcalan Kürtlük mücadelesine başladığında Kürtlere mealen şu çağrıda bulunuyor: “Barzani, Telabani ve diğer Kürt siyasi hareketlere itibar etmeyin, onlar otonomicidirler. Biz ise 4 parça birleşik bağımsız büyük Kürdistan mücadelesini veriyoruz. Bağımsız büyük Kürdistan varken, Kürt siyasi hareketler otonom (yani her halükarda düşmanın egemen olduğu) bir Kürdistan için Kürt gençleri feda edilir mi? Bu yazık ve ihanet değil mi?

Elbette “dört parça birleşik bağımsız büyük Kürdistan” mümkünken parçalı ve otonom bir Kürdistan için mücadele etmek akıl karı olmadığı gibi bunda ısrarda ihanetle suçlanabilir.

Peki gerçekten Öcalan PKK’si böyle düşünce ve amaç içinde mi bu mücadele verdiler?

Şubat 2002 tarihinde ki Avukat görüşmesinde dehşetengiz ihanetçi itirafına bakarmısınız;

Öcalan:(Mücadelenin) başından beri benim böyle bir toprak koparma isteğim hiç olmadı. Yanımdaki insanların bu tür amaç taşıdıkları söylenebilir. Ama ben hep içimde bunları alaya aldım. Hatta (Türk devleti) için tehlike arz eden bu düşünce sahibi insanları devletten çok ben bitirdim. Devleti tehlikeli bir ortama sürüklemedim. Devlet için tehlikeli olabilecek bir soruna (devlet adına) el atıp, devletin bu konuda duyarlı olmasına çalıştım. Kaldık ki bizim önderliğimizle bu soruna el atılmamış olsaydı, devlet daha büyük bir tehlikenin içine sürüklenecekti. Üstelik benden daha önce buna talip insanlar vardı. Ama bunları (biz) tasfiye ettik. ”(Şubat 2002 tarihinde İmralı Görüşme notlarından)

Sizce bu ihanete ek yorum yapmaya gerek var mı? Her şey açık-seçik ortada değil mi?

Adam işin başından beri ne niyetle işe koyulduğunu, 40 yıla yakındır Kürtleri nasılda aldatıp kandırdığı açık açık ortaya koyarken hala bunu anlamayıp bunun arkasında giden Kürtler aptal değil de ne olabilir acaba?

Yine Öcalan: Ben Mahir Çayan’ın çizgisiyle,(ki Mahir Çayan, Deniz Gezmiş gibi katıksız bir Kemalisttir) onun sempatizanlığıyla başladım bu mücadeleye. 40 yıldır Mahir’in çizgisinin kavgasını yürütüyorum. Mahir’in bana verdiği bir emanettir ve ben 40 yıllık süre içerisinde bu emaneti kavga boyutu ile en iyi şekilde yerine getirmek için uğraştım. Şu anda da bu emaneti (Mahir Çayan'ın varisi Ertuğrul Kürkçü'ye) teslim ediyorum.” Nitekim etti de.

http://www.radikal.com.tr/turkiye/ocalandan-mahir-cayan-mesaji-1156126/

Hani Öcalan ve PKK, Kürt davasının mücadelesini yürütmüyor muydu?

İşte size Abdullah Öcalan’ın lideri ve onun uğrunda on binlerce Kürt gencinin ölüme gönderdiği Mahir Çayanın Atatür’çülüğünün belgess:

Mahir Çayan 1970’lerin başında bir konuşmasında şöyle diyor:

“…Milli kurtuluşçu bir tutum yansıtması açısından bizler sapına kadar Atatürkçüyüz. O'nun milli kurtuluşçuluk bayrağını, hayatımız da dahil, her şeyimizi ortaya koyarak biz dalgalandırıyoruz." vs.

https://www.youtube.com/watch?v=OZxWWVR86Ec

Kısaca Öcalan’ın Kürt siyası davası konusunda durumu bu iken, peki sizce HDP liderlerin durumu bundan bin beter değil mi?

Öcalan’ın siyasi veliahdı kabul edilen Hatip Dicle’nin bağımsız Kürt devletine karşı kpıldığı panikliğe bakarmısınız?

Hatip Dicle: "Biz Kürt devleti fikrini tarihin çöp sepetine attık. Barzani Kürt devletini kurmamalı... Referanduma götürmemeli, halk 'Devlet' der ve doğru olmaz. Siyasetçinin görevi bunu engellemek. Barzani 'Kerkük Kürdistandır' diyerek hata yapıyor. Kerkük tüm halklarındır. Kerkük Kudüs gibidir, sadece bir halkın değil (sadece Kürtlerin değil) tüm halklarındır... Bütün halkları mutlu edecek konsensüs sağlayıp savaşları acıları bertaraf etmek lazım. Kürt para bulunca ya gider birini vurur yada üçüncü bir kadınla evlilik yapar. Güney'dekiler biraz para, rahatlık buldu hemen devlet kurmaya girişiyor... Ulus Devlet diyerek (Kürdistan Devleti diyerek) halkları heba etmemeli... Orta doğuda ulus devlet ilan etmekle (Kürdistan Devleti ilan etmekle) on yıllarca halkınızı savaşa acıya mahkum edersiniz.”

https://www.ilkehaber.com/haber/hatip-dicle-neden-15-yil-hapis-yatti-30030.htm

Yine resmi HDP’ın Kürt devlet politikasını açıklayan kendisi Bursa’lı olmasına rağmen, fakat taşıdığı katma değerden olsa gerek, Diyarbakır da milletvekili yapılan Diyarbakır milletvekili Nursel Aydoğan: “Artık 21. Yüz yıldayız, orta Doğu yeniden şekilleniyor. Suriye’ye yeniden bir şekil veriliyor, biçim veriliyor. ABD’si, Rusya’sı bütün emperyalist güçler orta doğuda cirit atıyor. Yani hepsinin hesabı var, kitabı var, planı var, programı var. Orta doğudaki bu yeniden şekillenmesi ortada. Dört parçada yaşayan Kürtlerin hepsinin bir araya gelerek - getirerek Kürtlerin büyük bir devlet kurmasına niyetliler. Kürtlerin bir devlet kurmasının önündeki tek engel sayın Öcalan’dır. Sayın Öcalan Kürt sorununun çözümünün Türkiye’nin bütünü içerisinde, Türkiye’nin sınırları içerisinde, işte her zaman söylenen misakı milli sınırları içerisinde olduğunu ifade ediyor söylüyor ve İmralı’daki demokratik çözüm ve barış sürecindeki bütün görüşmeler bütün tartışmalar bu çerçevede geçmiştir. Yani çözüm ülkenin bütünü içerisinde aranıyor ama inanın bugün PKK bundan vazgeçse bana göre ben öyle düşünüyorum ABD’nin en büyük düşüncesi İngiltere’nin en büyük düşüncesi büyük Kürdistan’ı kurmaktır. Buna engel olan güç sayın Öcalan’ın geliştirdiği paradigmadır. Bu nedenle biz diyoruz ki AKP bunu iyi okumalıdır.” https://www.youtube.com/watch?v=zz9f8kkvslg&t=8s

Bence tüm bu siyasi niyet ve çalışmalar çerçevesinde Kürtleri avlamak için bahanelerdir. Esas amaç 90 yıldır Kemalistlerin kendilerinin öz güçleri ile saldırarak Kürt milli toplumsal yapısını bozmayı başarmadığı için, Öcalan’ı taşeron olarak sahte Kürtlük kılıfı ile Kürtlere saldırmasını organize etmesidir. Bu ihanetçi plan uğrunda Yüz binlerce Kürt çocukları “Kürt ulusal kurtuluş mücadelesi” çağrısıyla dağa çıkartıp, ondan sonra Kemalist Türk ulusalcı Mahir Çayan’ın, “Kemalist Türk Ulusalcılığı” uğruna ölüme göndermek hangi ahlaka, vicdana ve insafa sığar?

Tek kelimeyle, bu “sağ gösterip, sol vurmak” değil midir?

Yine tek kelimeyle; bu ahlaksızca ve haince bir plan değil midir?

Kürtler bu ihanetlerin cevabını bulabilmek ve de alabilmek için kafa yormalı, uğraşmalı ve güçleri yetince “acaba bu konuda aldatılmışlar mı” diye ortaya çıkarmalı. Ta ki Kürt meselesinin çözümü için (kendilerini Kemalistlere ve Kemalistlerin taşeronlarına kullandırtmadan) akliselimle, yalnız Kürt milli aklı ve duruşunu kendilerine rehber ve hakem yaparak yeni bir sürece zemin oluştura bilsinler. Bunun için Kürt siyasi temsilliyetini elinde tutan Abdullah Öcalan ve PKK’nın bu konuda niyet, kuruluş amaçları ve hedefledikleri projelerini bilinmesi gerekir. Çünkü Kürtlerin, Öcalan ve PKK hakkında ne yeteri kadar bilgi sahibi olduğunu ve nede bu bilgiye dayanarak onları safında yer alıp onları desteklediği kanaatindeyim. Bunun için Kürt milletini bu konuda aydınlatıp bilgilendirmek Kürtler açısında hayati derecede önemlidir.

Yukarıdaki anlatımda da görüldüğü gibi Öcalan ve arkadaşları PKK’yi Kürt halkının davası için kurmadıkları ortada. Fakat Kürt halkının Kemalist düzenin baskıcı ve imhacı yönetimine karşı besledikleri kini çok iyi kullandılar ve kullanmaya da devam ediyorlar. PKK bu vesile ile Kürtlerin saf milli duygularını acımasızca kullanarak kendi süfli amacı uğruna milleti kendine bağlamayı büyük bir maharetle başardı. Zaten şimdi Öcalan, PKK ve onun uzantıları olan HDP gibi sivil siyasi uzantılarına baktığımız zaman hiçbir tevile meydan bırakmadan bu Kürt milletine yaptıkları ihanetleri ayan–beyan tüm çıplaklığıyla ortada duruyor.

PKK ve Öcalan hakkında on yıllarcadır araştırma yapıyorum. Kürtlerin onları tanımak için Onlar hakkında onlarca makale yazdım. Tüm bunlardan çıkardığım sonuç; Öcalan’ın kişiliğini analiz ettiğimiz de, kişilik bakımından, kaybetmeye yatkın birisi olmadığı gibi, son derece çıkarcı, egoist, pragmatik biridir; Yani tüm değerleriyle beraber, bir hedef için bir araya getirip motive ettiği toplumu ve amacı bir çırpıda satmakta hiçbir beis görmez. Nitekim Öcalan’ın,

yukarıdaki dehşetengiz itirafları da bunu gösteriyor.

Bir de burada başka bir şey daha görülmektedir; İran da kurulmuş bulunan Mahabat Kürt Cumhuriyetinin 1946 yılında yıkılması ile 500 arkadaşı ile beraber Sovyetler birliğine iltica eden Mele Mustafa Barzani’nin 1958 yılında Irak devlet başkanı Abdülkerim Kasım’ın özel daveti özerine Irak’a dönmesi ve yapılan antlaşmaya Irak hükümetinin antlaşmaya uymaması nedeniyle Eylül 1961 tarihin yenide ayaklanması ile oluşan “Kürt milliyetçiliğinin” estirdiği Kürtlük milli şuurunu havası dört parça Kürdistan’ın kasıp kavurduğu için Kürt düşmanlığını kendine görev bilen Kemalist derin Türk devleti, bu Kürt milli ateşini sahte ve piyon ruhlu Kürtlükle söndürme gayreti içerisine girmiş olduğu görülmektedir. Bu görevi de Abdullah Öcalan’a verildiği kendi itirafları görülmektedir.

İşin en önemli ve tehlikeli yanı, yukarıda da görüldüğü gibi, Öcalan açık açık Türk derin devletinin isteği ve Kemalistleri örnek alarak, Kürt toplumunu dini inancından, geleneksel toplumsal değerlerinden kopartarak, Mele Mustafa Barzani’nin yaktığı mukaddesatçı Kürt milli ateşini söndürmek için yeniden dizayn etmeyi ve yeni şekil verme projesini olan “Bizim dinle ilişkimiz yok. Halkımız Tanrı’dan, ideolojisinden kopmalıdır… İslam kadınımıza (halkımıza) bir şey vermemiştir. Bunun yerine Sosyalist ahlak koyacağız…” deyip böyle açıklarken, acaba onun emrinde olan, taşeron olarak kullanan HDP ve onun çatısı altında siyaset yapan koltuk sevdalı Kürtlerin kendi gelecekleri için nasıl kullandılar ve Kürt milletinin geleceklerini nasıl karartılar?

Bence Kürtlerin hak mücadelesini bir kısım küflenmiş devrim fantezilerine oyuncak edip, tanklara ezdirmek siyaseten akılsızlıktır ve Kürtlerin başına gelen en büyük bir talihsizliktir.”

Kürtler, bir an önce içinde bulundukları gafletten uyanmalı, epeyce yol almasına rağmen kendilerini yok etmeyi amaçlayan bu ihanet şebekesinin egemenliğinde kendilerini kurtarmalı, onları bir an önce tasfiye etmeli, kendi fıtrat ve toplumsal yapısına uygun, milli ve mukaddesatçı yeni bir yapılanmayla yola koyulmalıdır. Yoksa Kürt milleti yok olmakla yüz yüzedir.

Herkes şunu iyi bilmeli ki; “Bağımsızlık isteyen eşit hale gelir, eşitlik isteyen dilenci kalır.”

Yorum ve irtibat için

[email protected]

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
4712 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:55:15

Yahya Munis

Yazarın Önceki Yazıları

Bahçeli, Öcalan’ın İpine Neden Sarıldı? Kürtler için milli ve yeni bir siyasi temsiliyetin oluşturulması ve Kürt meselesinin barışçıl yönde çözme projesi! Kürt milli davası için yapılanlar ve yapılmaya çalışılanlar! Necmeddin Erbakan’ın Kürtlüğü ve Kürt meselesi için onunla yapığımız tartışma! Allah’ın ikazına uğraya uğraya son dönemece gelen Erdoğan bu badireden kurtulmak için ne yapmalı? Kemalistlerin 'Bir iki dalaveresi ile nöbete giden Kürt Selahaddin’in U dönüşü' günahlarına kefaret olabilir mi? Kürt milletine, çocukları için Kürtçe seçmeli dersi seçme çağrımızdır…!!! Hamas İle İsrail Arasındaki Savaşın Arka Planındaki Gerçekler 9,5 milyon nüfuslu İsrail, neden 2 milyar nüfuslu İslamiyet’ten korkmuyor? Kürtler Filistin konusunda 'Allah ile aldatılıyor' Aman ha, Kürtler uyanık olmalıdırlar! –1 PKK’nin Barzani ve KDP’ye karşıt olmasının nedenleri ve uluslar arası taşeron olarak PKK’nin üstlendiği görev! PKK’nin Barzani ve KDP’ye karşıt olmasının nedenleri ve PKK’nin üstlendiği görev! Kerkük’ün Kör Testeresi İle Kürtleri Kesmeye Kalkışmak! Demirtaş’ın susturulması ve siyaseti bırakmasına zorlanması! Kürtler İçin Yeni Bir Siyaset, Yeni Bir Yapılanma ve Yeni Bir Lider Arayışı! –3 Kürt Meselesinin Çözümü İçin İdeal bir Yol Haritası–2 PKK, Kendisi İle Beraber Kürtleri İflasa Sürüklerken, Kürtler Nasıl Kurtulabilir? –1 14 Mayıs Seçiminde, Kürtler Ne Yapmalıdırlar? Kürtler artık; 'Türkler ile devam mı, tamam mı' diyecekler! Demirtaş’ın Kürt Siyasetini MİT’in Dizayn Ettiğini İtiraf Etmesi Türklerin vefasızlığı ve Kürtlerin kabaran öfkesi !!! Kürt meselesinin çözüm kongresinin toplanması – 4 Kürt Sorunun Çözümü İçin Yapılması Gerekenler - 3 Geleneksel yöntemlerle Kürt Meselesinin Çözüm Projesinin işlemesi için –2 Geleneksel yöntemlerle Kürt Meselesinin Çözüm Projesi -1 Öcalan: Gelin Kürt meselesinde 'ABD'yi yedeğe düşürelim' Öcalan: 'Bizimkiler devlete uzak düştü, halletmeliyiz!' Artık söz sırası Öcalan ve PKK’de Kürt Toplumu Bu Kadar İhaneti Kaldırmaz!!! Yeni Bir Yaşama Başlarken... Tüm Dostlara Teşekkürler Yeni Bir Çözüm Sürecine Doğru –1– Demirtaş Öcalan’a neyin hesabını verecek, Kürt milletine vereceği hesap ne olmalı? Demirtaş–Öcalan arasındaki vekâlet savaşı ve Kürt siyasetinin sefaleti… Erdoğan’ın muhatapsız çözüm süreci Erdoğan’ın Kürtlerle imtihanı ve geleceği…??? Kürt milleti, PKK’yi kusmak istiyor, amma velakin… Sol Düşüncenin Kürt Milli Davası Üzerindeki Tahribatı ve Kürt Milletine Maliyeti! 'ABD Afganistan’dan çekiliyor, Kürdistan merkezli büyük oyun başlıyor' “Kandil Dağı Kadar Kürt, Anıttepe kadar Kemalist” olmak, Kürdün derdine çare olur mu? –4 FETO ile mücadele ve Mescid-i Dırar olayı! Üst Aklın Kürt Planlaması ve Kürtler'in çaresizliği –3 Filistin Kürtlerin nesi oluyor? Öcalan: “Bu çatışma bitmez, bu çatışmayı bitireni bitirirler” –2– Erdoğan ile HDP arasındaki savaşı nasıl okumalıyız?-1- Karanlık eller tarafından şehid edilen Mele İzzeddin Yıldırım’ın şehadet yıl dönümü münasebetiyle Batan güneşe tapan Kürt siyasetinin iflası ve yeni güneşin doğması PKK sistemi ve üstlendiği rol – 3 Öcalan’ın liderliğe hazırlanması ve kahramanlaştırılması-2 Bir 'Halk Çocuğu' olarak Abdullah Öcalan ve onun liderliği –1 Evet “ABD’nin Irak’a saldırısı ve saldırıdan sonraki muhtemel gelişmeler(*)” dedik…! İnsan ve Kıyamet! Neden Kürt değerlerine saldırıyorlar? –3– Bersisa yolundaki Şivan’a cevap…!-2 Şivan üzerinden yeni proje mi? Kürtlere karşı Tarih tekerrür mü ediyor? Kürt devleti kurulum sürecine girerken, Kürtler ne yapmalı? –10– Roboski ile Taksim arasındaki hat Gezi-Taksim olaylarına farklı bir bakış Kürt sorunu çözüm projesi için ilk adım; 'Kürt toplum sorunları araştırma merkezi…!' –9 Dünya Kürtlere borçlarını ödemek istiyor, fakat…? - 8 ABD'nin Kürt-sel dönüşüm projesi Yeni bir Kürdistan bölgesi için ilk adım! Kürdistan'da yumuşak gücün oluşması – 7 Tarikat ve Medreselerin Kürt Toplumundaki Konumu - 6 PKK ile Nereye Kadar–5 PKK’nin devreye sokulması - 4 Kürt halkının sosyolojik yapısı ve PKK’nin Kürt halkı arasında taban bulması -3 Kürtler ile Türklerin tarihten gelen ilişkileri ve Kürt sorunun oluşması - (2) Kürt meselesinin çözümünde Tarikat, Medrese ve Ulamaların rolü! Faşist ruhlu Türklerle asla...!!! Erdoğan'ın hırsı Bahçeli'nin tuzağı Ziya Gökalp'ın büyük çilesi KÜRTLER ve Türklere kurmuş olduğu tuzak! -2 Türk milliyetçiliği, Türk'e kurulmuş bir tuzak mı? -1 Yenidünya düzeninde Kürtlerin rolü ve önemi ABD'nin Kürt politikası ve Kürtlerin geleceği ABD'nin PKK'nin Başına Ödül Koymasının Anlamı ? Ahmet Ağırakça hocanın tahrifat olayı! İsmen ve Cismen Kürtleri bitirmeye çalışmak! Erdoğan'ı tekrardan seçtiren faktörler SURUÇ olayı yeni bir ROBOSKİ'dir! Hizbullah'a açık mesajımdır - 2 PKK ve Kemalistlerin Kıskacında ki Kürt siyaseti Hizbullah, HUDA-PAR ve HDP Ak Parti'nin Kürdistan vedası! HDP'ye Kemalistler tarafından kayyum atanırken! Kürdistan referandumuna karşı çıkarak, Aslında neye onay verdiğinizin farkındamısınız? (Allah katında) Sn. Erdoğan için geri sayım başlarken! (2) Ak Parti’nin kaderi ve Kürtlerin geleceği! (1) Kürtleri kurban olmaya zorlamak!
x