Foreign Policy analizi: Trump Ukrayna'da barışı sağlamak için nükleer kartını oynamalı
Beyaz Saray'ın Kremlin'in nükleer şantajdaki başarısından ders çıkarması gerekiyor.

15 Ağustos’ta Alaska’nın Anchorage kentinde ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bir araya geldiğinde, Putin gökyüzünde süzülen bir Amerikan B-2 stratejik bombardıman uçağıyla karşılandı. Bu tür “flyover” gösterileri, çoğu zaman diplomatik nezaket işareti olarak yorumlanır. Ancak Putin’in zihninde bu görüntü, çok daha temel bir korkuyu da uyandırdı: ABD’nin en gelişmiş nükleer bombardıman uçağı, teorik olarak, onun hayatını saniyeler içinde sona erdirebilir.
Trump’ın bu güç gösterisi, kısa süre önce nükleer denizaltıların “uygun bölgelerde” konuşlandırılması emrinin ardından geldi. Kararın gerekçesi, eski Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev’in ABD’ye yönelik tehditleriydi. Washington’daki bazı analistler bu adımı “tehlikeli nükleer şantaj” olarak değerlendirse de, aslında Trump’ın bu stratejiyi daha ileri götürmesi gerektiği öne sürülebilir. Çünkü Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için Moskova’nın en hassas sinir uçlarına dokunacak baskı araçlarına ihtiyaç var.
Nükleer Caydırıcılık: Yaptırımlardan Daha Etkili Bir Şantaj
Batılı uzmanların çoğu, Putin’e karşı baskıyı artırmak için yaptırımları savunuyor. Ancak yaptırımların Rusya’yı caydırmadığı defalarca görüldü. Putin, ekonomik maliyetleri göze alarak “imparatorluk restorasyonu” hedefini sürdürüyor. Buna karşın, ABD’nin nükleer kapasitesini artırma tehdidi Kremlin’in asıl korktuğu şey: nükleer dengeyi kaybetmek.
Etkin bir baskı stratejisi için sadece tehdit değil, aynı zamanda güvence de gerekir. Trump, ABD’nin nükleer konuşlanmalarındaki ayarlamaları Ukrayna’daki müzakerelerin gidişatına bağlayabilir. Barış sağlanırsa, Washington’un ileri hatlarda ağır bir nükleer varlık bulundurmasına gerek kalmayacağı mesajı verilebilir.
Putin’in Şantajına Karşı Şantaj
Putin, yıllardır nükleer silahları Rusya’nın büyük güç statüsünün son kalesi olarak görüyor. Ukrayna savaşında da nükleer tehditleri sürekli masada tuttu. Biden yönetimi, bu risk nedeniyle Ukrayna’ya desteğini sınırladığını defalarca dile getirdi. Trump ise, daha az temkinli ve nükleer brinkmanship oynamaya daha hevesli bir lider profili çiziyor. Trump’ın “öngörülemez” kişiliği, nükleer pazarlık oyununda aslında bir avantaja dönüşüyor: Karşı taraf, işlerin kontrolden çıkabileceğine daha çok inanıyor.
Bu nedenle Trump’ın nükleer kartı masada tutması iki açıdan kritik:
- Putin’in nükleer şantajını etkisizleştirmek.
- Müzakere sürecinde baskıyı artırarak Rusya’yı daha ciddi bir taviz vermeye zorlamak.
Trump, bugüne kadar daha çok “havuç” yaklaşımını benimsedi; ancak Ukrayna’da savaşın mevcut cephe hattında donması ve Kiev’in Batı güvenlik garantileriyle ayakta kalması, onun için en makul sonuç gibi görünüyor. Dolayısıyla baskı kartlarını masaya koyması kaçınılmaz.
Somut Nükleer Opsiyonlar
Trump’ın elinde birkaç somut adım var:
- Doğu Avrupa’ya Nükleer Konuşlanma: Eğer savaş sona ermezse, ABD’nin Polonya başta olmak üzere NATO’nun doğu kanadına nükleer silah yerleştirebileceğini duyurması. Soğuk Savaş mantığı hâlâ geçerli: Ön hatlara yakın nükleer caydırıcılık, Moskova’nın hesaplarını değiştirir.
- Yeni Nükleer Silah Sistemleri: Mevcut B-61 bombaları Rus hava savunmalarına karşı zayıf kalabilir. Bu nedenle ABD ve NATO, menzili artırılmış, seyir füzesi tabanlı yeni nükleer kapasiteyi devreye sokmayı gündeme getirebilir.
- New START’tan Çekilme Tehdidi: 2026’da sona erecek anlaşmadan çıkma olasılığını gündeme getirmek ve daha fazla başlığı stratejik platformlara yüklemek, Rusya’yı masada zorlayabilir.
Bu adımların bir kısmı, Ukrayna savaşının sonucundan bağımsız olarak zaten ABD’nin nükleer modernizasyon gündeminde bulunuyor. Ancak bunları müzakere sürecinde şantaj unsuru olarak kullanmak, Washington’a ek manevra alanı sağlayabilir.
Dwight Eisenhower’ın meşhur sözü akla geliyor: “Bir sorunu çözemezsen, büyüt.” Ukrayna savaşı yalnızca yaptırımlar ya da konvansiyonel yardımlarla değil, nükleer kartın da hesaba katıldığı daha geniş bir müzakere zeminiyle sona erebilir. Trump’ın nükleer kartı oynaması, paradoksal biçimde, Avrupa’ya kalıcı barış getirecek tek yol olabilir. (Matthew Kroenig- Foreign Policy)
Son güncellenme: 17:39:28