Irak'ta Şii siyasette derin yarılma: Washington ile Tahran arasında denge arayışı

Irak siyasetinin önemli aktörlerinin yer aldığı Şii cephesinde, 11 Kasım’da yapılacak olan parlamento seçimleri öncesinde önemli bir dönüşüm yaşanıyor.

6 Kasım 2025 - 15:00
6 Kasım 2025 - 15:00
 0
Irak'ta Şii siyasette derin yarılma: Washington ile Tahran arasında denge arayışı

2003 sonrası dönemin belirleyici mekanizmalarından olan “Şii konsensüsü” sarsılırken, Koordinasyon Çerçevesi içindeki uyumsuzluklar, çoklu listelerle seçime girme eğilimini ve Şii kesim içinde açık rekabeti beraberinde getirdi.

Bu değişim hem iç siyasi dengeleri hem de bölgesel ilişkileri etkileme potansiyeli taşıyor.

Ekim 2021’deki erken parlamento seçimlerinde Mukteda es- Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi, 73 sandalye elde ederek en büyük blok haline geldi.

Diğer Şii güçler olan Hukuk Devleti İttifakı, Fetih İttifakı, Ulusal Hikmet Hareketi, Yüksek İslam Konseyi ve birkaç küçük grup ise toplamda yaklaşık 60 sandalye kazanmıştı.

Bu başarı Sadr’ı “ulusal çoğunluk hükümeti” kurma projesine yöneltti; paylaşıma dayalı konsensüs hükümetlerinden vazgeçerek Sünni Takaddüm ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile ittifak kurdu.

Bu hamle, 2003’ten beri Irak siyasetini biçimlendiren Şii konsensüsü ilkesinin kırılması olarak değerlendirildi ve Tahran yakınlığı bulunan bazı Şii aktörlerin tepkisini çekti.

Buna karşılık eski Başbakan Nuri Maliki öncülüğünde bir araya gelen Şii parti ve ittifaklar, “Koordinasyon Çerçevesi”ni kurdu.

Koordinasyon Çerçevesi bünyesinde, Nuri Maliki’nin liderliğindeki Hukuk Devleti İttifakı, Hadi Amiri liderliğindeki Bedir Örgütü, Kays Hazali liderliğindeki Asaib Ehli-Hak, Ammar Hakim liderliğindeki Ulusal Hikmet Hareketi ve Ulusal Sözleşme ile Yüksek İslam Konseyi liderlerinin yar adlığı aktörleri barındırıyordu.

Koordinasyon Çerçevesi, kurulur kurulmaz seçim sonuçlarını şiddetle reddetmekle işe başladı. Çerçeve, oyların çalındığını iddia ederek yeniden sayım talebinde bulundu ve Sadr’ın “ulusal çoğunluk” projesinin önünü kesmeye çalıştı.

Çıkmazın derinleşmesi ve parlamento krizleri

Sadr Hareketi, hükümet kurma girişimleri sırasında üçte iki çoğunluğu sağlama hedefiyle hareket ederken, Koordinasyon Çerçevesi üçte birlik gücü ile parlamentoyu “engelleme” yoluna gitti.

Bu sayede, parlamentodaki oturumlarda Anayasa’nın gerektirdiği yeterli mevcudiyet sağlanamadı, Cumhurbaşkanlığı ve diğer başkanlıklara dair seçimlerin yapıldığı oturumlar sekteye uğradı. Sonuç; ülkeyi sekiz aydan uzun bir siyasi çıkmaza sürükledi.

Haziran 2022’de Mukteda Sadr, parlamentodaki milletvekillerinin çekildiğini duyurdu ve meydanı Koordinasyon Çerçevesi’ne bıraktı.

Koordinasyon Çerçevesi, en büyük blok olarak Kürt ve Sünni partilerle müzakerelere başlayıp Ekim 2022’de Muhammed Şiya es-Sudani’yi yeni hükümeti kurmakla görevlendirdi.

Sudani, sadece üç sandalyeye sahip Furatayn Hareketi milletvekili olmasına rağmen, ortak bir konsensüs adayı olarak kabinede yer aldı; hükümeti, yeniden tesis edilen Şii konsensüsünün temsiliyeti olarak tanımlandı.

İran-İsrail çatışması çelişkileri derinleştirdi

Koordinasyon Çerçevesi geçen dönemde hükümetin aldığı tüm önemli kararlarda ittifak içinde çıkmış görünse de, bu uyum zamanla bozuldu. Özellikle Nuri Maliki ile Başbakan Sudani arasında gerilimler belirgin hale geldi.

Maliki, sık sık Sudani hükümetini ve onu destekleyen yapıları eleştirdi; yürütmede “bazı tarafların hegemonyasını kırma çağrıları” yaptı.

Bu uyumsuzluk, Haziran 2025’te yaşanan 12 günlük İran-İsrail çatışması sırasında daha görünür hale geldi.

Sudani, Irak topraklarının bölgesel çatışmalarda kullanılmasını engellemek amacıyla İran’a yakın silahlı gruplar üzerinde baskı uyguladı; ayrıca Uluslararası Koalisyon ile ortak güvenlik operasyonlarını genişletti.

Sudani’nin bu “gerçekçi tarafsızlık” olarak tanımlanan politikası, Irak’ı doğrudan bir bölgesel çatışmaya sürüklememeye yönelikti ve potansiyel ABD yaptırımlarından kaçınmayı hedefliyordu.

Ancak Sudani’nin bu yönelimi, Koordinasyon Çerçevesi içindeki bazı aktörlerin rahatsızlığına yol açtı; çünkü bu adımlar Sudani’ye siyasal güç kazanma fırsatı sundu ve çerçeve içindeki dengeleri değiştirdi.

Siyasi analist İhsan Şemeri, Irak medyasına yaptığı bir analizde, Sudani’nin Koordinasyon Çerçevesi içindeki güçleri “yutma” potansiyeline dikkat çekti.

Şemeri, “Sudani’nin son adımları, Çerçeve’yi öfkelendiriyor; çünkü bu hamleler Şii temsiliyet üzerinde doğrudan rekabet yaratıyor” dedi.

Sudani’nin yeni hamlesi: Kalkınma ve İnşa İttifakı

Muhammed Şiya es-Sudani, 11 Kasım’da yapılacak seçimler için “Kalkınma ve İnşa İttifakı” adıyla yeni bir blok kurdu.

İttifak sözcüsü Ziya Zeydi, Sudani’nin hedefinin “kalkınma ve inşa politikalarını izleyen, mezhepsel kimliği aşan birleşik bir Irak” olduğunu belirtti. Sudani, Mukteda Sadr’ın yokluğunda Şiilerin parlamentodaki sandalyelerini artırmayı amaçlıyor.

Bu gelişme, Koordinasyon Çerçevesi içerisindeki içsel bölünmeyi daha da görünür kıldı; yaklaşık 12 Şii parti ve ittifak kendi çıkarları doğrultusunda ayrı listelerle seçim yarışına girmeye başladı.

Çoklu listeler: Taktik mi, ayrışma mı?

Koordinasyon Çerçevesi içinde yer alan partilerden Hukuk Devleti İttifakı, Ulusal Devlet İttifakı, Yüksek İslam Konseyi, Sadikun Partisi, Bedir Örgütü, Sumeriyyun Hareketi, Ulusal Derinlik İttifakı, Irak Esas İttifakı, Hukuk Hareketi, Hizmet İttifakı ve Devleti Destekleme Hareketi, bu seçimlere farklı listelerle girmeye hazırlanıyor.

Hukuk Devleti İttifakı’ndan Fadıl Muat, bir televizyon programında çoklu listeler kararını “özellikle her vilayetin tek bölgeye indirgenmesi halinde oyların daha iyi dağıtılması için ittifak içinde alınmış bir taktik karar” olarak savundu.

Buna karşılık analist Ali Ahmed, çoklu listelerin daha derin bir siyasal mesaj taşıdığı görüşünü dile getirdi.

Ahmed, “Bu çoklu listeler, çerçevenin birliğinden iç rekabete doğru yapısal değişimi gösteriyor; sıralama ve aday paylaşımlarındaki anlaşmazlıkların dışa vurumu” diye tarif etti.

Seçim işleri uzmanı Dr. Kasım Rubeyi ise teknik açıdan değerlendirdi. Rubeyi, revize edilmiş 1.7 Saint-Lague yasası ile uygulanan mekanizmanın, oyları tek sayılara bölerek büyük partilere avantaj sağladığını; çoklu listenin bu mekanizmadan yararlanma amacı taşıdığını vurguladı.

İki ana Şii blok: Sudani ve Maliki rekabeti

Her şeyden bağımsız olarak, seçim sahnesinde iki ana Şii blok göze çarpıyor.

Muhammed Şiya es-Sudani liderliğindeki Kalkınma ve İnşa İttifakı 440’tan fazla adayıyla seçime iddialı bir hazırlık yaparken, 420’den fazla adayı bulunan Nuri Maliki liderliğindeki Hukuk Devleti İttifakı da bu seçimlerden galibiyetle ayrılmanın hesaplarını yapıyor.

Analistler, Sudani’nin idari ağırlığı ve başbakanlık deneyiminin bir avantaj olduğunu, Maliki’nin ise hala güçlü bir örgütsel tabana sahip olduğunu belirtiyor.

Siyasi analist Ali Ahmed, bu iki blok arasındaki rekabetin, yalnızca sandık sonuçlarını değil, aynı zamanda yürütme otoritesinin biçimini ve Irak’ın bölgesel duruşunu da belirleyeceğini ifade etti.

Bölgesel ve uluslararası etkiler: ABD’nin rolü

Irak’taki iç siyaset, bölgesel rekabet ve dış aktörlerin etkisinden bağımsız değil. Artan ABD baskısı, Washington’un Irak’a özel temsilci ataması ve İran etkisinin göreceli seyri, yeni hükümetin doğası üzerinde etkili olacak.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya’nın açıklamalarına göre, Washington Irak’ta “istikrar, egemenlik ve kalkınma” rotasını destekliyor; bunun bir unsuru da “devlet otoritesi dışında hareket eden silahlı grupların engellenmesi” olarak ifade ediliyor.

Savaya, “Irak liderliği son üç yılda ülkeyi doğru siyasi ve ekonomik rotaya yönlendirmek için önemli adımlar attı” diyerek devlet otoritesinin tesisine vurgu yapıyor.

İran’ın beklentileri

Özellikle de Baas rejiminin yıkılmasının ardından Şiiler üzerindeki hegemonyasını pekiştiren ve Irak’ta vazgeçilmez bir aktör haline gelen İran, bu seçimleri yakından takip ediyor. Hatta seçimler, İran’ın bölgesel stratejisini doğrudan etkileyecek kritik bir eşik olarak görülüyor.

Tahran yönetimi, Suriye, Lübnan ve Yemen’de kaybettiği “yedek gücünü” Irak’ta muhafaza etmeye çalışıyor.

ABD, İran destekli Heşdi Şabi milislerine “yasal statü” kazandırmayı hedefleyen yasa tasarısının Irak Parlamentosu’ndan geri çekilmesini sağladı. Bu adım, en çok da İran’ı kızdırdı.

Irak’taki nüfuzunu korumak isteyen İran, gerek Heşdi Şabi ve gerekse de Koordinasyon Çerçevesi üzerinden seçim sonrası hükümet kurma sürecinde etkili olmayı amaçlıyor.

Bu bakımdan bu seçimlerin ardından Irak siyaseti, Washington ile Tahran arasında yeni denge arayışına tanık olacak.

Koordinasyon Çerçevesi’nin geleceği: Birlikten rekabete

Koordinasyon Çerçevesi’nin çoklu listelere bölünmesi, ittifak içinde aday sıralamaları, paylaşımlar ve liderlik yarışları kaynaklı anlaşmazlıkların dışavurumu olarak okunuyor.

Bu durum, Çerçeve’nin bir zamanlar sahip olduğu disiplinli yapı ile yeni rekabetçi atmosfer arasındaki farkı ortaya koyuyor.

Ali Ahmed, bu ayrışmanın Şii siyasetinde “liderlik için açık mücadele”ye dönüştüğünü ve bunun karar alma merkezlerinde kimin söz sahibi olacağı konusunda belirleyici olacağını belirtiyor.

Şii çoklu listelerin gölgesinde Irak seçim süreci bir dönemeç noktasına yaklaşmış durumda.

Rekabet artık sadece geleneksel parti mücadelesiyle sınırlı değil; aynı zamanda Şii evinin liderliği için bir mücadeleye, siyasetin yönünü ve yürütme organlarının yapısını yeniden biçimlendirecek bir sınava dönüşmüş bulunuyor.

 

 

Bu haber toplam 181 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 16:00:21