Mark Savaya ve Irak seçimleri: Washington’un yeni bahis kartı
ABD Başkanı Donald Trump’ın, Irak asıllı iş insanı Mark Savaya’yı Bağdat özel temsilcisi olarak ataması, yaklaşan Irak seçimleri öncesi dikkat çekti. Siyasi deneyimi olmayan Savaya’nın görevlendirilmesi, Washington’un 2018’deki McGurk tecrübesinden sonra İran etkisini dengeleme çabası mı, yoksa Tahran’la yeni bir pazarlığın işareti mi sorusunu gündeme getirdi.

Yaklaşan Irak parlamento seçimleri öncesinde ABD Başkanı Donald Trump’ın, Irak kökenli Keldani Hristiyan iş insanı Mark Savaya’yı Irak özel temsilcisi olarak ataması, Bağdat’ta dikkatle izleniyor.
Savaya, Michigan merkezli “Leaf & Bud” adlı kenevir ürünleri şirketinin CEO’su olarak tanınıyor; ancak siyasi ya da diplomatik deneyimi yok denecek kadar az. Bu durum, böylesine karmaşık bir ülke ve bölge için oldukça riskli bir tercih olarak görülüyor.
2018 Hatırası: Brett McGurk ve Washington’un Yenilgisi
Trump’ın bu ataması, ister istemez 2018 seçimlerini ve dönemin ABD özel temsilcisi Brett McGurk’ün rolünü hatırlatıyor.
McGurk, 2004’ten itibaren Irak dosyasında görev yapmış, hem Bush hem Obama hem de Trump dönemlerinde etkili bir isimdi.
Ancak 2018 seçimlerinin ardından, İran’a yakın Fetih Koalisyonu’nun dışlanması ve Mukteda es-Sadr, Haydar el-Abadi ve Ammar el-Hakim’in oluşturduğu Islah (Reform) ittifakının desteklenmesi yönündeki Amerikan planı büyük bir başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Sonuçta Kasım Süleymani, Tahran’ın etkisini kullanarak üç başat makamın da belirlenmesinde rol oynamıştı:
Muhammed Halbusi (Meclis), Berham Salih (Cumhurbaşkanlığı) ve Adil Abdulmehdi (Başbakanlık).
Bu tablo, İran’ın sahadaki örgütsel üstünlüğünün ve ABD’nin zayıf saha okumasının açık göstergesiydi.
2025: Farklı Bir İran, Farklı Bir Irak
Ancak 2025’in İran’ı, 2018’in İran’ı değil.
Tahran artık ABD ile Irak sahasında doğrudan bir çatışma istemiyor. Hatta mevcut durumda eşit olmayan bir ortaklığı bile kabul etmeye hazır görünüyor.
Zira İran’ın Irak’taki müttefikleri –bir zamanlar “mücahit” ya da “direnişçi” diye anılan figürler– bugün büyük sermaye sahiplerine ve yatırımcılara dönüşmüş durumda.
Yolsuzlukla beslenen bu ekonomik yapı, onları ABD yaptırımlarına karşı daha temkinli kılıyor.
Bu nedenle Savaya’nın hareket alanı McGurk’ten daha geniş olsa da, İran’ın derin yerleşikliğini aşması pek mümkün görünmüyor.
Tahran’ın Devletin İçine İşleyen Gücü
İran, artık yalnızca belirli partilerle değil, Irak devletinin bürokrasisiyle de iç içe geçmiş durumda.
Neredeyse tüm Şii bloklar içinde Tahran’a yakın unsurlar yer alıyor.
Dolayısıyla ABD’nin destekleyeceği herhangi bir hükümet formülünde İran unsurları mutlaka bulunacak.
Başbakan Muhammed Şiya Sudani’nin geçmişi –2003–2019 arasında Dava Partisi üyeliği ve Nuri el-Maliki koalisyonundaki rolü– bunun en açık göstergesi.
Üstelik İran yanlısı milisler, özellikle Asaib Ehlül Hak, Sudanî’nin ikinci dönemine destek veriyor.
Kürtler ve Sünniler: İran Etkisinin Gölgesinde
Kürt cephesinde Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) ile İran arasındaki geleneksel ittifak hâlâ güçlü. Bu da Cumhurbaşkanlığı koltuğunun belirlenmesinde Tahran’a önemli bir avantaj sağlıyor.
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) de, her şeye rağmen İran’la ilişkilerini tamamen koparmış değil.
Sünni siyasi aktörler ise büyük ölçüde Şii aracıların onayına bağımlı hale gelmiş durumda.
Herhangi bir bağımsız hamle, “yargı” ya da “seçim komisyonu” eliyle bastırılabiliyor.
Bugün Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faiq Zeydan, sahada Ebu Mehdi el-Mühendis’in yerini almış bir gölge figür gibi davranıyor.
Washington’un Sınırları
Mark Savaya, göreve başladığında şu gerçeği görecek:
Irak’ta gerçek iktidar, ne Sünni ne Kürt partilerde; tek merkezli Şii siyasi blokların elinde.
Ve bu yapıya doğrudan müdahale, ülkenin kırılgan dengesini tehdit eder.
Washington’un böyle bir riski göze alması da beklenmiyor.
ABD, sistemi değiştirmek yerine mevcut dengeler içinde sınırlı bir nüfuz alanı oluşturmayı tercih ediyor.
İran’la Bir “Anlaşma” Kaçınılmaz
Bu nedenle, Savaya’nın başarısı İran’la kuracağı ilişkinin sınırlarıyla belirlenecek.
Trump yönetimi, Irak’ta kapsamlı bir dönüşümden çok, Tahran’la “iyi bir pazarlık” peşinde olabilir.
Irak, bu denklemde yalnızca bir müzakere kartı olarak kalacaktır — tıpkı nükleer ve balistik füze dosyalarında olduğu gibi.
Belki de Trump, Savaya’yı özel olarak bu “Irak pazarlığı” için seçmiştir; asıl hedef ise daha büyük bir anlaşmadır — İran’la yapılacak büyük “çekirdek” anlaşma.
Son güncellenme: 11:58:58


































































































































































































