Palmira saldırısı sonrası Türkiye’den DSG anlaşması için baskı artıyor

ABD askerlerinin öldüğü Palmira’daki IŞİD saldırısı, Washington’un Suriye politikasına dair belirsizliği derinleştirirken, Ankara’yı Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) Şam’la entegrasyonunu hızlandırma yönünde daha fazla baskı kurmaya itti.

22 Aralık 2025 - 13:44
22 Aralık 2025 - 13:44
 0
Palmira saldırısı sonrası Türkiye’den DSG anlaşması için baskı artıyor

Suriye’nin Palmira kenti yakınlarında 13 Aralık’ta düzenlenen ve iki ABD Ulusal Muhafız askeri ile bir Amerikalı sivil çalışanın hayatını kaybettiği IŞİD saldırısı, Suriye sahasındaki dengeleri yeniden tartışmaya açtı. Saldırı, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığının geleceğine ilişkin belirsizliği artırırken, Türkiye’nin Kürt liderliğindeki Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG)Şam yönetimiyle anlaşmasını hayata geçirmesi yönündeki baskısını da hızlandırdı.

Analistlere göre Ankara, Mart ayının 10’unda DSG ile Şam arasında varılan ve DSG güçlerinin Suriye ordusuna entegre edilmesini öngören anlaşmanın gecikmeden uygulanmasını istiyor. Türkiye, bu sürecin hem kuzeydoğu Suriye’de istikrar sağlayacağını hem de yeni bir Türk askeri operasyonu ya da Washington’la doğrudan bir gerilimin önüne geçeceğini değerlendiriyor.

Palmira yakınlarındaki saldırı, ABD personeli ile Suriye güçlerinin ortak devriyesi sırasında meydana geldi. ABD’li yetkililer, saldırının IŞİD bağlantılı olduğunu açıklayarak örgütün toprak hâkimiyetini kaybetmesine rağmen operasyonel kapasitesini koruduğuna dikkat çekti.

Washington’da belirsizlik

İsveç Savunma Araştırmaları Ajansı’ndan kıdemli analist Aron Lund, saldırının ABD’nin Suriye politikasına dair soru işaretlerini artırdığını söyledi. Lund’a göre olay, ABD askerlerinin Suriye’deki kırılganlığını göstererek “çekilme” yanlılarının elini güçlendirirken, aynı zamanda IŞİD’in hâlâ ciddi bir tehdit oluşturduğunu da ortaya koydu.

Geçmişte ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesini savunan Başkan Donald Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance’in tutumlarının bu saldırı sonrasında yeniden şekillenebileceği değerlendiriliyor.

Ankara’nın DSG hassasiyeti

Türkiye, DSG’yi PKK’nin uzantısı olarak görüyor. PKK, Türkiye, ABD ve AB tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor. PKK’nin mayıs ayında çözülme ve silah bırakma yönünde açıklama yapması, Ankara’ya göre DSG’nin de silah bırakıp Suriye devlet kurumlarına katılmasını gerekli kılıyor.

Ancak DSG, silahsızlanmanın kendilerini Sünni İslamcı gruplara karşı savunmasız bırakacağını savunuyor. Temmuz ayında güney Suriye’de Dürzi milislerle Sünni Bedevi aşiretler arasında yaşanan ve çok sayıda kişinin öldüğü çatışmalar, DSG’ye göre Şam’ın azınlıkları henüz koruyabilecek kapasiteye sahip olmadığını gösterdi.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, perşembe günü TRT World’e verdiği demeçte Ankara’nın sabrının azaldığını belirterek, “Sorunun diyalog ve müzakereyle çözülmesini umuyoruz. Askeri yollara başvurmak istemiyoruz” dedi.

Askeri baskı, sınırlı angajman

Uzmanlara göre Türkiye, askeri üstünlüğünü doğrudan bir müdahaleden ziyade “ölçülü baskı” unsuru olarak kullanmayı tercih ediyor. Uluslararası ilişkiler uzmanı Ali Burak Darıcılı, Şam ile DSG arasında silahlı bir çatışma çıkması halinde Türkiye’nin doğrudan savaşa girmeyebileceğini, bunun yerine istihbarat ve lojistik destek sağlayabileceğini ifade etti.

Darıcılı, olası bir operasyonun geniş çaplı değil, sınırlı ve caydırıcılık amaçlı olacağını vurguladı.

Şam’ın yeni teklifi

Palmira saldırısı, Şam açısından da riskleri artırdı. IŞİD’in istikrarsızlıktan faydalanma kabiliyeti, kuzeydoğu Suriye’de(Rojava) askeri bir hesaplaşmanın maliyetini yükseltti. Bu çerçevede Şam yönetiminin, DSG’ye Mart anlaşmasını uygulamak üzere 13 maddelik “son bir çerçeve” sunduğu bildirildi.

Bu plan, DSG birliklerinin aşamalı olarak Suriye ordusuna entegre edilmesini, düzenli ordu birliklerinin kuzeydoğuya konuşlandırılmasını ve yerel yönetim, gelir paylaşımı ile güvenlik koordinasyonunu kapsıyor.

Analist Ömer Özkızılcık’a göre Fırat’ın doğusu, petrol, tarım, su ve enerji kaynakları açısından Suriye için hayati önemde. Şam yönetimi, kamuoyu baskısı nedeniyle bu bölge üzerindeki kontrolü yeniden tesis etmeye kararlı.

Özkızılcık, DSG’nin Arap çoğunluklu Rakka ve Deyrezzor’dan çekilirken, Kürt nüfusun yoğun olduğu Afrin ve Kobani gibi bölgelerde sınırlı idari özerklik sağlanabileceğini, ancak valilerin Şam tarafından atanacağını ifade etti.

DSG’nin Şam’ın teklifini reddetmesi halinde ise, Suriye yönetiminin 1 Ocak sonrasında ABD Başkanı Trump’tan “yeşil ışık” arayabileceği değerlendiriliyor.

 

Bu haber toplam 1814 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 14:44:43