Öcalan Siyah Taştır

Suriye'de laik devlet açısından gelen gideni aratacak şekilde yönetim değişikliği oldu. Ancak yeni yönetimde eskisi gibi Arap milliyetçisi, ve farklı olan diğer etnik ve inanç gruplarının haklarına karşı. Kürdler açısından Esad yerine Ahmet el Şara'nın gelmesi ile değişen bir şey olmadı. İŞİD'e karşı verdikleri mücadelede ile bedelini fazlasıyla ödedikleri kazanımları ile birlikte varlıkları tehdit altında.

Rojava'da yaşanan ve yaşanacak olan süreç öncelikle buna göre değerlendirilmeli. Moral bozucu, birliğe engel olacak eleştiriler yapılmamalı.

TBMM'de oluşturulan komisyon adına İmralı'ya giden heyette yer alan MHP millet vekili Feti Yıldız'ın sorusu üzerine DEM Parti için "Başı Türk, gövdesi Kürd" diyerek yaptığı açıklama ila partiye atanmış kayyumları zora soktu. Süreç ile ilgili gün yüzüne çıkan açıklamaları ile Öcalan'ı yurtsever tabana karşı savunmak artık mümkün değil. Eskilerin dediği gibi "Mızrak çuvala sığmıyor"

Sürecin başladığı günlerde toplumun tepkisini ölçmek için Öcalan'ın bırakılacağına, hatta Ankara Dikmen'de ev tutulacağı söylentisi yayılmıştı. Bu söylentiye karşı Öcalan'da kendisi için en güvenilir yerin İmralı Adası olduğunu, ve İmralı'dan çıkmak istemediğini açıklamıştı. Bu açıklamaya rağmen DEM Parti milletvekili Gülcan Sayyiğit "Öcalan'ın umut hakkı (2) bizim için atılacak tüm adımlardan önce gelir." diyor....

Bazı konuları hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor. Dün Bağımsız-Birleşik Kürdistan için her evden bir şehit isteyen Öcalan binlerce Kürd gencini bu uğurda şehit etti. Bu gün Kürdistan kelimesini ağzına almadan "Bir tek gencin toprağa düşmesini istemiyorum" diyor. Türk halkından özür dilediği halde adı yüceltilmek istenen Öcalan'ın Kürd halkından, evlatlarının kemikleri torba ile, veya kargo ile gönderilen anne ve babalardan özür dilemek aklına bile gelmiyor. Çünkü Öcalan  Kürdleri kültürel talepleri bile olmaması gereken "İşbirlikçi", feodal bir topluluk olarak geri kalmış bir çöplük olarak aşağılıyor.

DEM Parti Öcalan'ın Umut Hakkı’ndan faydalanıp salınması için Diyarbakır'da Leyla Zana'nın da katılacağı Ocak ayının dördünde miting yapacak. Bursaspor'un maçlarında atılan çirkin sloganlara karşı Leyla Zana onurumuzdur diyen yurtseverler sahiplendi. Bu sahiplenme kullanılarak  Diyarbakır’da yapılan mitinge katılacağı açıklanan  Leyla Zana üzerinden  tabanda etkisi kalmayan Öcalan'ın adı bilinen odaklar tarafından yeniden yüceltilmek isteniyor.

PKK Türkiye sınırları içinde güçlerini Güney Kürdistan'a çekti. Bahçeli de kurucu önder dediği "Öcalan gelip TBMM'de DEM Partinin grup toplantısında konuşsun" dediği sözünde dursaydı ve Öcalan getirilip DEM Parti'nin grup toplantısında konuşturulsaydı Uludağ Gazozlarının satışı artardı. Ancak  Diyarbakır'da yapılacak olan mitinge de gerek kalmazdı.

Artık herkesin anlaması gereken Öcalan'ın da dediği gibi kendisinin en iyi korunduğu yer İmralı adasıdır. Umut hakkından faydalansa bile oradan çıkmaz. Diğer cezaevlerinde bulunan istediği kişileri aldırıp İmralı'da masa kurmasına  ve görüşlerini açıklama imkanına sahip olduğu halde neden umut hakkını kullansın?

Önemli konulardan biri de anlam yüklenmeye çalışılan İmralı ziyaretleri sonrası heyetin mecliste yer alan siyasi partiler ile yaptıkları ziyaretler rutine bindirildi. Heyetin demirbaşı Pervin Buldan ve Mithat Sancar'ın  partilere yaptığı ve saatlerce sürdüğü söylenen görüşmelerden sonra yapılan bir-iki dakikalık  açıklamada sadece "Çok verimli bir görüşme oldu". deniliyor. Öcalan (İmralı) yeni bir şey dedi mi, dediyse bunun ne olduğuna efsunlu bir hava yaratılmak istendiği için değinilmiyor, çünkü Öcalan'ın Kürd halkı ve geleceği ile ilgili söyleyeceği sözü kalmadı, torbasında ne varsa boşalttı.

Heyette ve görüşülen partilerde jakobenci anlayış (1) egemen olduğu için görüşmelerde nelerin konuşulduğu Türk ve Kürd halkıma açıklanmıyor. Bunun nedeni Öcalan'ın Kürdlerin meşru taleplerine karşı özetle söylediği "Türkiyelileşmek" dışında yeni söyleyeceği bir şey yok.

Öcalan'ı ,PKK'yi eleştirmek yetmiyor. İzin almadığım için adını kullanamayacağım bir arkadaş "Asıl şaşırtıcı olan: Bunca aymazlığa rağmen bugün dahi bir Kürt iradesi de çıkıp aynı gün bir başka Kürdistan merkezinde, “Kürdistan’ın özgürlüğüne düşman Öcalan’a değil, Kürtlere özgürlük” mitingi çağrısı yapamıyor."

Bu çağrının yapılamamasının nedeni Öcalan'ın ve Kirli Hendek Savaşı gibi PKK'nin verdiği silahlı mücadelenin kimlere hizmet ettiği nedenleri ile birlikte kamuoyu yeterince aydınlatılamadı. Diğer önemli bir neden de ulusal birlik oluşmadan  ideolojik ve inanç üzerinden ulusal soruna kırmızı çizgiler çizerek çözüm aranmasıdır.

Bu güne kadar "Başı Türk, gövdesi Kürd" DEM Parti'nin ödenen bedeller üzerinden yaptığı siyasette bitiyor. "Gel bana katıl" anlayışı ile ulusal birlik olmaz. Birlik için inanç veya ideoloji esas alınarak savunulan azami ilkeler (maksimum) yerine asgari ilkeler (ulusal) öne çıkarılmalıdır.

Japon atasözü "Pirincin içindeki beyaz taştan değil siyah taştan korkun" der. Öcalan pirincin içinde siyah taştır, korkulması ve dikkat edilmesi gerekenler Öcalan’ın açıklarını kapatmak için dediklerine farklı anlamlar katarak yorumlayanlar pirincin içindeki beyaz taşlar gibidir.....

Adnan Güllüoğlu

Not:(1)Jakobencilik kısaca halk adına yukarıdan aşağıya toplumu ve siyaseti yönetmek anlayışıdır.

(2)Umut hakkı; Ömür boyu ceza alanlar    hükümlülerin serbest bırakılıp bırakılmayacaklarına idari ve yargı makamı tarafından değerlendirilmesidir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.