Yapılırsa demokrasi bunun adı demokrasi olmaz. Tarihte çok örneği var, daha öncede bir yazımda da bire bir örneğini vererek belirtmiştim. Amcam Şükrü Güllüoğlu İstanbul Üniversitesinden mezun olduktan sonra mastır yapmak için Almanya\'ya gidiyor. Almanya’da bulunduğu dönemde arkadaşları ile birlikte Hitler\'in bir konuşmasını dinlemeye gidiyorlar. Miting sonrası Alman arkadaşı amcama liderimizi nasıl buldun diye soruyor. Amcamda \"Çok güzel konuşuyor ancak dediklerini başaramazsınız “diyor.
Arkadaşı neden diye sorunca amcam \" Lideriniz sürekli ben ben diyor, biz demiyor “demiş. Türkiye\'de de siyasi liderler konuşmalarında hep ben ben demeye başladılar. Ben ben demelerine rağmen yaptıkları vaatlerle boş vaatler ile seçmeni aptal yerine koyarak konuşuyorlar.
Kılıçtaroğlu bu kadar yazılıp çizilmesi rağmen hala helallik diye tutturmuş gidiyor. SSK Genel Müdürü olduğu dönem için ve sadece kendi adına helallik istese neyse \"Helal olsun “deriz
sorun biter. Gerçekler ortaya konulmadan, hakikatler ile yüzleşmeden helalleşmek olmaz. Üstelik Kılıçtaroğlu özellikle tek parti döneminde yapılanlar ile ilgili sadece helallik istemenin, hatta özür dilemesinin bile yetmeyeceğini bildiği halde, kendisini partinin yerine koyarak (parti sadece kendisiymiş gibi) helallik istiyor.
Yine Kılıçtaroğlu üniversitelerde kurulan ikna odalarını, başı örtülü diye parlamentoda Merve Kavakçı\'ya yapılan aşağılayıcı protestoyu unutmuş olmalı. Başörtüsü yasal teminat alınsın diyor. Bu güne kadar türbanla ilgili bir yasak yasalarda olmadığı halde, başta üniversiteler olmak üzere keyfi uygulamalar dışında ne yapıldı? Keyfi uygulamaların olduğu bu ülkede çıkacak yeni yasanın ne önemi olacaksa liderler açıklansın bizde bilelim.
Türban yasal teminat altına alınsın diyerek AKP\'nin tabanına \"şirinlik\" yapan CHP\'ye karşı altta kalmayan AKP hemen karşı atağa geçti. Bu güne kadar ibadethaneden sayılmayan Cem evlerinin açılışlarını Cumhur Başkanı kendisi yapıyor, elektrik ve su parası gibi yapılacak maddi yardımları canlı yayında sıralanıyor. Cumhur Başkanı tek parti döneminde Dersim\'de yapılan terteleden sadece inanç sorunumuş gibi söz ediyor. AKP ve CHP\'nin oy devşirmek uğruna yaptıkları türban ve Alevi açılımı \"Durup dururken baldızı öpen enişte\" gibi birbirlerinin seçmenine .... istiyorlar.
Kürd sorunu için hala söyleyecek sözüm olan Davutoğlu \"Vatandaşımız sorun yok dediği gün sorun biter “diyor. Devamla yine sorunu kastederek\"Kürd sorunu altılı masanın fay hattı değil, gelecek nesillere fay hattı birakmayacağız\"diyecek kadarda iddialı. Peki altılı masada legal mücadeleyi programına koymuş, şiddeti reddeden tek bir Kürd partisi neden yok?
Anlaşılan altılı masada yer alan diğer liderler gibi Davutoğlu\'da Kürd sorununu Kürd\'lere sormadan çözecek. Kurduğu partinin oyu %1 olmasına rağmen bunları vaat eden hendeklerin kazılmasına iki yıl müdahale etmeyip sabırla bekleyen, sonra kabus gibi çöküp ilçeleri yerden yeksan eden son başbakan.
Yasalara rağmen keyfi uygulamaların egemen olduğu ülkelerde genellikle seçimler öncesi genel af çıkarılır. Bana göre bu seçim öncesi çıkan genel affı iktidarlar keyfi uygulamalarından dolayı halkın kendilerini affetsin diye çıkarırlar. Türkiye\'de de seçim öncesi defalarca af çıkardılar. Önümüzdeki süreçte yeni gündem af ve erken emeklilik olacak gibi. Bakalım liderlerin af ve erken emeklilik konusunda öneri ve görüşleri neler olacak?
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.