Yaşamı yeni yeni sorgulamaya başlayan oğlumla bindiğimiz araçta sohbet ediyorduk. Sohbetin bir yerinde oğlum” Baba kuzuları kesmesinler, çok üzülüyorum” dedi.
Bende oğlum "Oğlum o zaman et yeme" dedim. Uzunca bir süre sohbet kesildi. Sonra oğlum "Ama baba ben eti çok seviyorum" dediğinde gülmekten kontrolü kaybeden şoför az daha arabayı denize uçuracaktı. Oğlumun kuzuların kesilmesi ile et yemeği sevmek arasında kalıp düşünmesi, kendini sorgulaması hoşuma gitmişti. Zaten insanın ilkel yaşamdan çağdaş yaşama gelebilmesinin nedeni de düşünüyor olmasıdır….
Sürekli "Savaşa hayır" diyenleri gördükçe oğlum ile yaşadığım bu anı aklıma gelir. Yaşamın sorgulanması gibi savaşların da nedenleri ile birlikte sorgulanması gerekir. Çoğu insan "Savaşa karşı barış" dediğinde vicdanını temiz tuttuğunu zanneder. Oysa savaş sonuçtur. Önemli olan Savaşa yol açan nedenledir. Nedenler doğru tespit edilirse savaşa karşı tavır alınabilir ve savaşlar son bulur. Nedenler var oldukça savaş kaçınılmaz olur. Haklı savaşlar olduğu gibi haksız savaşlar da var. Her savaşın sonunda barış olur. Yenen ve yenilenin yaptığı her barış ta eşit şartlarda olmadığı için savunulamaz.
Çünkü yapılan barış adil değildir.
Hamas'ın İsrail'e saldırarak ile başlattığı savaşı yaptıkları değerlendirme ile İsrail komünist partisi sorguluyor ve yaptıkları açıklamada
1-Yaşanan olayların sorumlusu Netanyahu ve aşırı sağcı hükümettir.
2-Sivil ölümler kabul edilemez Yerleşimci terörü ve Mescid-i Aksa saldırıları meseleyi buraya getirdi.
3-Tek çözüm işgalin sonlandırılması ve Filistinlilerin meşru taleplerinin karşılanmasıdır.
4-Aklı başında tüm uluslararası güçleri Netanyahu'nun bu saldırıyı fırsat bilip katliam yapmasını engellemeye çağırıyoruz" diyerek savaşa karşı tavırlarını aldılar.
Filistinli komünistlerin böyle bir açıklaması var mı bilmiyorum. En azından hedef gözetmeden, siviller gözetilmed4n rastgele atılan 5000 bin roket için "şükür namazı" kılan Hamas lideri İsmail Haniye için söylenecek bir iki sözleri olmalı. Halk adına siyaset yaptığını iddia edenlerin doğruları ifade etmeleri gerekir. Çünkü halkın yararına olmayan her savaş kirlidir. Hamas'ın başlattığı bu savaşta Filistin halkının yararına olmadığı için kirli bir savaştır. Bedelini İsrail ve Filistin halkı birlikte ödüyor. Karşı çıkmak için Müslüman yada Musevi olmak ta şart değil. Sadece insan olmak yeterli.
Çünkü İsmail Haniye ile Netanyahu'nun amacı arasında fark yok. Aynı Allah'a inanmalarına rağmen biri Filistinlilerin olmadığı İsrail, diğeri Yahudilerin olmadığı bir Filistin için savaşıyor.
İsrail ile Filistin arasında yıllardır devam eden savaşta sürekli Filistin'den yana tavır alan Türkiye'deki "sosyalistlerin" ülkeleri iradeleri dışında dörde bölünmüş Kürd'lerle ve bedelini kadın ve çocukların ödediği, giderek daha fazla kirlenen savaşı neden hiç sorgulamazlar? 1915'te yaşananları, Ağrı isyanını,1938'de Dersim'de olduğu gibi sayısız yapılan katliamları görmezden gelirler? Evrensel bir hak olan UKKTH'nı Kürd'ler söz konusu olduğunda neden savunmazlar? Neden dünyada yaşanan olayları gördükleri halde Türkiye'de yaşananları olayları görüpte görmezden gelirler? Empati kurmak çokmu zor?
Sokrates'in dediği gibi neden Kürd'lere dayatılan yaşam biçimini sorgulamazlar?
1920 tarihinde birini Atatürk’ün, diğerini Mustafa Suphi'nin kurduğu iki komünist partisi olduğunu biliyoruz. Yaşanan olayları doğru tavır alarak sorgulayan devrimcileri ayrı tutarak soruyorum, yıllardır kendilerini ülkede yaşanan olayları sorgulamayan, Kürd’ler ve ulusal hakları söz konusu olduğunda sürekli "amalı, fakatlı" nakaratı tekrar edenler bu iki komünist partiden hangisinin devamı? A.Güllüoğlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.