Godot Yu Beklerken Samuel Beckett'in yazdığı ve tiyatroya uyarlanan bir tiyatro oyunudur.
Özet olarak; iki arkadaş, bir ağacın altına oturur, her gün üçüncü arkadaşları Godot Yu'yu beklerler, ama Godot Yu bir türlü gelmez. Geldiğinde de bir işe yaramaz...
Bu eserden esinlenerek, gereksiz beklemenin yarattığı hayal kırıklığı büyük kayıplara vesile olur. Şimdi bizim Kürt siyasilerin beklentisi, Godot Yu'yu beklemekten daha beter!!!
Kürtler Şam görüşmelerini tertiplemeyi beklerken, HTŞ, rengini erken göstermeye ve SMO Ankara'dan aldığı talimat ve güç ile Rojava’nın Kürt bölgelerini kuzeyden kuşatmayı sürdürüyor!..
Hıristiyanların evlerine taciz ve değerli eşyalara el koymaya koyuluyor!
Tarsus'taki köylerde
Nusayrilere/Alevilere yapılan işkence görüntüleri, sosyal medyaya düşmeye başlıyor.
Terörist HTŞ lideri Ahmed Erş Şara, iktidarı kimse ile paylaşmama hususunda hassasiyetini, kurduğu hükümet ile ortaya koymakla yetinmiyor, kendisinden başka herkesi üniter yapıya alarak silahsızlandıracağını da açıklıyor.
İlk açıklamaların zaman ve meşruiyeti kazanma taktiği olduğu da son beyanda açığa çıkıyor...
Yeni Şam, eski Şam'ı aratma konusunda, geç kalmadı, kalmayacak.
Türkiye'nin "tekçi" İktidarını, Afganistan'ın İslami pratiğini, siyasal olarak Arap geleneğini, kimlik çeşitliliğine yol vermez özelliği ile tavan yapmak üzere yükselişe geçmeye başladı bile . Tekçiliği, sınırları cetvel üzerinde çizilen Suriye toprakları ve toplumlarına dayatacakları, kuşku götürmez.
Saf olmanın barizliği, reform ve rönesansın yaşanmadığı toplumlarda, "demokrasi", "ademi merkezi iktidar", "federasyon", "konfederasyon", "otonomi" vs. ulusal, azınlık ve inançsal sorunları, bu zihniyet ile çözmeyi beklemek, çakaldan buzağı doğurmayı beklemeye benzer!
Prof. Dr. Azar Gat, "Uluslar/ Siyasi Etnisite ve Milliyetçiliğin Uzun Tarihi ve Derin Kökleri" isimli eserinde de tespit ettiği üzere; "İslam doktrini resmi olarak, etnik ayrımları tanımaz. Ancak Orta Doğu'daki nüfusun çoğunu kademeli olarak asimile eden Arap halkı ve dili, İslam'da özel bir yere sahiptir." der.
Bu anlayıştır ki, nüfusun çoğunu ya da bir vesile ile devlete oturan güç, resmi ideolojisini tekleştirerek, diğer ulus, azınlık ve kimlikleri hak sahibi olarak tanımak yerine, sindirmeye aldığı yaşanan tarih ile aşikardır.
Hele hele HTŞ gibi cihatçı bir yapıdan ancak, "Dar'ul Harp" ve "Şeriat" uygulamaları beklenir! Başka şey beklenirse çok beklenecek değil, Godot Yu'yu beklemenin ötesinde ölüsünü bekler!
Bir başka Godot Yu'yu bekleme de, Devlet Bahçeli'nin, "Öcalan konuşsun!" dedikten sonra, kendilerini beklemeye alan bir kesim DEM Partililer var ki, "özgürlük " deyip, tam bir zihinsel siyasi tutsaklık örneği gösteriyorlar. Devlet, kendisi ile çelişen bir Öcalan'ı konuşturmayacağına inanmayanlar var!
Bunların da son bekleyişleri hayırlara vesile olmayacağı açık...
Tarihte Kürtler zaman mefhumunda hep ayarsız kaldı.
Erken davranıp, yaptırıldığı doğum dram hal aldı. Oyalanıp, gereksiz bekletilmeleri ise trajedi oldu...
Şimdi, arık dram ve trajediden başka bir sahne sergileme zemini var. Yeter ki nazik zamanı, birlik içinde karşılayabilsinler!
***
Bu arada Dürziler:
"Federalizm" Dedi!
Dûrziler, Ürdün, Lübnan ve Suriye'nin sırlarına tekabül eden Cebel el Dûrzi ile Süveyda vilayetinde çoğunluk olarak yaşar. Dürziler, "Federalizm projesi, tüm Suriyelilerin haklarını güvence altına almak amacıyla yürütülen bir mücadeledir." açıklamasında bulundu.
Suriye, Ürdun ve Lübnan'da yaşayan Durzilerin genel nüfusu; 2 -2.5 milyon kadardır. Golan Tepeleri civarı, Süveyda ve Dûrzi Dağı'ndaki toplu nüfusları ise 700 bin civarındadır. Dûrzilerin bu aktif tutumları dikkate şayandır.
Dürziler yayınladıkları beyanat ile "Öncelikli anayasanın düzenlenmesi ve ardında, seçim ve referandumun gerçekleşmesi"ni beyan ettiler. Bu konuda "adım atmaksızın, Terörist HTŞ ile görüşmenin fayda sağlayamayacağını" belirttiler. Suriye ile olmazsa, İsrail ile birlikte yaşayacaklarını da beyan ediyorlar. Yani Godot Yu'yu beklemiyorlar!
***
Keşmekeşlik Değil,
Milli Kurtuluş!
Milli kurtuluş keşme-keşlik ve her şeyi bir çırpıda çözecek kabadayılık olmadığı gibi, Godot Yu'yu beklemek de değildir. Milli Kurtuluş espirisi ile kendi tanımı içinde kalarak, çözüm üretmektir.
Devletli milletlerin, "Milli Kurtuluş savaşı ve davası" yoktur. Bunu baş tarafa not düşmek gerekiyor.
Sömürge ve soykırıma tabii tutulmuş ve ekseri ezilen milletlerin, "sınıf mücadelesi", "demokrasi", "anti faşist" gibi hedefleri tali, soykırım ve sömürgecilikten kurtulmak üzere Milli kurtuluş hedefleri reeldir, esastır ve doğrudur.
Milli Kurtuluş; işgali kırıp, devletleşmeyi ve özgürleşmeyi hedeflemek ile bir devrim sorunudur...
Sonrasında ise, tahrip olmuş ülke ve ulusu yeniden harabeden çıkarmak, toplumsal mücadele ile demokratik bir inşayı gerçekleştirmektir....
***
Son Söz Olarak,
Kürt Siyasilerinden Ricamdır:
- Kürtler, herkesten çok, kendilerine, düşüncelerine, analizlerine, güvenliklerine ve emeklerine değer vermeleri gerektiği tecrübe ile tescillidir.
Bu Kürt dostlarının önemsenmediği anlamını taşımamalıdır.
- Kürtlerin, birbirlerini içten ve yüceleştirerek sahiplenmeleri, saygı duymaları, iç farklılıkları tali, dış çelişkilere, çatışmalara ve yönelmelere dikkat kesilmelidir.
- Kürtlerin, sorunlarını başkasına havale edemeyecek kadar hassas bir dönemden geçtiklerini bilmeleri zaruridir.
- Kürtlerin, kendi dışındaki güçlerle ittifak kurarken, onların ve kendi amaçlarını çözmek, ilişkilerinin düzeyini, derecesini ve konumunu belirlemeleri açısından hayatıdır.
- Kürtlerin, lobi, diplomat, istihbarat, kanaat önderleri, entelektüel, aydın ve sanatçıları, disiplin içinde hareket etmesi gereken tüm güç ve kesimleri, oyunun kurallarını bilerek, birbirlerini bay-pas etmeden davranmaları etik gereğidir.
- Kürtlerin birbirlerini dışlama, geçmişte birbirlerine yaptıkları kabalıkları gerekçe ya da bahane ile sürdürme, böylesi bir dönemde özür bekleme ya da hesap sorma modunda kalma lüksleri yoktur ve katiyetle bu psikolojiden çıkarak, birbirlerine ve ilişkilerine zarar verecek davranışlardan arınmaları, kaçınmaları ve iç muhasebeleşmelerini katiyetle terk etmeleri, mümkünse geleceğe ertelemeleri yararlarına olacaktır. Her şeyin bir yer ve zamanı vardır ve her sorun yerinde ele alınırsa anlamlı olur.
Şimdi yapılması gereken, dost ve düşmanlarını doğru tespit ederek, birlikte, el ele ve sırt sırta vererek, karşılıklı samimi uyarılara dikkat ederek hareket etmektir.
Gün Kürt ulusal düşmanlarına, angajman hareketlerine odaklanarak konum almaktır.
Sevgi ve hürmetle!
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.