Ahmet Türk, 2023 Newroz’unda yaptığı konuşmada ‘Bu iktidara destek verenler Kürt halkına düşmanlık ediyor bu ahlaksızlıktır. Hiçbir Kürdün bu iktidara oy vermek desteklemek gibi bir hakkı yoktur. Bu dönem Sayın Öcalan’ın özgürleşme dönemidir.’ dedi.
Erdoğan’ın yakın geçmişte sarf ettiği “Be ahlaksızlar, be namussuzlar, be adiler" sözlerini de anımsamak gerekiyor.
Kürd haklarını anmayacak ancak Öcalan’ı serbest bıraktıracak bir ‘radikal demokrasinin’ sözü Millet İttifakı tarafından verilmiş olabilir mi? Millet İttifakı bileşenleri ‘demokratik ulus, demokratik modernist cumhuriyet ve Öcalan’a özgürlük’ güvencesi vermiş olabilir mi? Bu sözler verilmiş olsa bile bölgenin statüsü için bir anlam ifade etmeyecektir.
“Dönem gereği” Kürd hakları için temkinli olanlar; bölgesel ve bölge dışı Kürd haklarını açıkça anmayanlar; Kürd olmayan seçmenin, kurumların ve kuruluşların hassasiyetini düşünenler; konu Öcalan olunca söyleminden, korkusuzluğundan ve duruşundan geri adım atmıyor. Bu, gelecek dönemde de tartışmaların bölge ve Kürd hakları merkezli değil; her meselenin Öcalan merkezli olacağı riskini, endişesini uyandırıyor. Halbuki Kürdlerin utanılacak ya da suç, yasadışı sayılan, sayılabilecek toplumsal ve bölgesel talebi yok. Öcalan için kiminin sergilediği duruşu ve kararlılığı bölgenin kalkınması, huzuru ve Kürd hakları için de sergilemediği görülüyor ancak, yaptıkları ya da yapmadıkları için kınanamazlar, saygısızlık yapılamaz. Ancak bir milletin adını anmada problem varsa, o durumda itirazımızı yükseltiriz. Bu çağda suçlayıcı, utandırıcı kavramlarla seçmeni etiketleyerek etkilemek artık terk edilmeli.
Şunu unutmamak gerekiyor: AKP’ye oy veren bir Kürd AKP’lileşmemeli, CHP’ye oy veren bir Kürd CHP’lileşmemeli, HDP’ye oy veren bir Kürd HDP’lileşmemeli, İYİP’e oy veren bir Kürd İYİP’lileşmemeli.
‘Önderlik Kürdü’
Bir kesim, kimin ‘düşman’ olduğuna dair karar vericinin kendileri olduğunu sanmaya devam ediyor. Elbette onlar için Kürd halkı demek belli yapılar ve kişiler demek. Kürd halkı demek ‘önderlik halkı’ demek. Yapı, önderi ve temsilcilerinin sözünü dinlememek, eleştirmek ve açık tutum almak on yıllar boyunca Kürd halkına yani ‘önderliğe ve hareketine’ ihanet ettiğinizin, objektif ajan, işbirlikçi olduğunuzun biricik ve kesin kanıtıydı; itibarsızlaştırılmanızı, sürülmenizi, öldürülmenizi gerektirirdi.
Örneğin günümüzde federasyon isteyen partiye, bağımsız bir adaya oy vereceksem, geçersiz oy kullanacaksam ya da boykot edeceksem Kürd halkına düşman bir ahlaksız mı oluyorum?
Ben de şunu mu demeliyim: federasyonu öne çıkaran partiye ya da bağımsız adaya oy vermeyen, oyunu geçersiz kılmayan, boykot etmeyen Kürd, Kürd halkına düşmanlık ediyor, bu ahlaksızlıktır! Elbette, bunu demeyeceğim.
Yaralayıcı, küçük düşürücü kavramlarla seçmenleri saflaştırmak ve ayrıştırmak yerine; oy tercihi ne olursa olsun bölge toplumumuzdaki iç birliği, iç güveni, huzuru ve dayanışmayı korumak; bölgeyi geliştirici, prestijini artırıcı dil ve yöntemi sürdürmek gerekiyor.
Ahmet Türk, iktidara yarayacak ya da kendilerine yaramayacak oy kullanma potansiyeli taşıyan sadece Kürd seçmene değil, Türk seçmene de seslenmeli değil miydi? İktidara kaybettirmeyecek oyun sahibi seçmenin milliyetinin ne önemi olabilir? İktidara kaybettirmeyecek her bir oy sahibinin halkına düşman bir ahlaksız olması sadece Kürdler için mi geçerli? İktidara kaybettirmeyecek her bir Türk de nasibini almalı değil miydi?
PKK dünyanın bir çok ülkesinde terörist kabul edilir ve Öcalan da bu terörist örgütün lideridir. Demokrasinin kaynağı ve sürdürücüsü ülkeler PKK’yi terörist kabul ediyorsa ve üstelik bu, PKK’nin kendi ülkelerinde işlediği kanıtlı suçlar nedeniyle alınan mahkeme kararlarına dayanıyorsa; bu, bu çizgi için o ülkelerin demokrasisinin ‘sözde’ ve ‘yandaş’ ve ‘ilkel’ olduğunun mu işaretidir?
Kürd bireyleri, hangi adı taşırsa taşısın, şiddet uygulamış illegal yapıların ‘legal vitrinlerinin’ Kürdün tarihsel ve toplumsal haklarını araçsallaştırmadığından, göstermelik olmadığından, Kürdün yıldızının parlayacağı, Kürdün kendi yıldızını kendisinin parlatmayı deneyeceği her bir dönemi, atağı bu tür yapılarla olumlu değerlendirebileceğinden emin olmalıdır.
Bölge içi ve dışını tehdit eden demokrasi dışılığa, gericiliğe, eşitsizliğe karşı mücadeleyi elbette doğallıkla, ayrımsız yürütüyoruz. Ancak asıl ve öncelikle yoğunlaşılması, odaklanması gereken bölgenin federatif yönetiminin toplumumuz tarafından benimsenmesidir.
Bölge odaklı politikleşmiş çok az birey olduğunu öne sürüyorum. Bölge politize olmaktan ziyade, bağnazca paralelize olmanın işaretlerini veriyor. Bu paralelizeyi sadece federasyona yönelmek esnetebilir çünkü federasyon korumayı, kuruculuğu, inşayı; inşa da birbirine saygı, kabul, kapsayıcılık, ılımlılık, evrensellik ve hakkaniyeti getirir.
Öfkenin, nefretin, hakaretin, suçlayıcılığın, kötü hissettiriciliğin, dışlamacılığın örgütlediği, kamplaştırdığı, kutuplaştırdığı bir coğrafya yerine; bölgenin çoğulcu, modern, bölge değerlerini de içeren bir evrenselliğe tabi federal yönetim anlayışına uygun yapılanması, içeriklenmesi ve canlanması sürecek.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.