Kürtler ve onların siyasi aktörleri, demokrasi mücadelesinin lokomotifi olmalarına karşın, sistemin ‘demokrasi’ treninde en son vagondurlar. İstasyona en son Kürt vagonu girer. Başka bir metaforla, bahar en son Kürtlere geldiği için iklimin ömrü de az olur. Barış Ünlü’nün ‘Türklük Sözleşmesi’ kitabında yazdığı üzere, “Türklük, sınıflar üstü, ideolojiler üstü” bir anlayıştır. Bu yüzden Osman Kavala bırakılmadan, Selahattin Demirtaş bırakılmaz. Yurtdışında politik sığınmacı Türk sol ve sağ demokratlar, cemaat üyeleri Türkiye’ye dönmeden, Kürdistanlı politik sığınmacı ve figürler Osman Baydemir, Diyarbakır Sur Belediye eski başkanı Abdullah Demirbaş, sanatçı ve siyasetçi Ferhat Tunç ve benzerleri onlardan önce dönemezler. Türklük sözleşmesi gereği sıralama budur.
Dünyada hiçbir ulus, toplum ve devlet günahsız değildir. Tarihlerinde kara lekeler ve siyah sayfalar mevcuttur. Buna İsveçliler, Finliler, Amerikalılar, Fransızlar, İngilizler, Almanlar, Kanadalılar, Avustralyalılar, Türkler, Araplar, Farslar, Kürtler ve Ermeniler de dahildir.
İsrail-Kürdistan ilişkileri 1960, 70, 80 ve 90’lı dönemin siyasi konjonktürü ve anlayışı ile daha ne kadar sürdürülebilir? Bölgede Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan, Fas, Azerbaycan ve Türkiye’nin İsrail ile ilişkileri meşru sayılırken, Kürtlerin ilişkilerinin lanetli ve gayri meşru sayılması sadece kara propagandadır. Kürtlerin ABD ile siyasi rahatlığa benzer ilişkinin, İsrail ile de resmiyet kazanmasının zamanı gelmiştir.