Savaş) Mücadele maratonu kalıcı politik ve demokratik kazançlarla bütünleşmediği surece yenilgiden başka kapınızı çalan olmaz! Örneğin Güney Kürdistan’da on yıllarca kendi (hükümdarlığına)sahip olmasına rağmen ‘‘Devletleşmeye yönelik ciddi ve kalıcı adımların atılmamasına Kerkük kurban edilmedi mi? Ya da Kuzey Kürdistan coğrafyasında yüzün üzerinde belediyelerle, yüzde 13’lara varan siyasal gücüne rağmen ''Elde edilen tüm brikimler birkaç Stalingrad’çı hayalperestin pazarında satışa çıkarılmadı mı!
Dolayısıyla Afrin’de olan bitenlerle ilgili yaşanmışlıklara kafa yormaya gerek yok sanırım ''Zira özyönetimle başlayan Hendek'le Kerkük’te yaşananların bire bir devamıdır Afrin. Peki bu kadar badirelerle baş başa bırakılan Kürt halkı sil başta kendi demokratik hakkaniyetin etrafında toparlama şansı yok mu?
Açık ve net söylemek gerekirse umutsuzluğun uykusuna yatalak olmuş Kürt halkının duygusu olsun ''aklıselim düşünselliklerin etrafında toparlanma gücünün ortaya çıkartmanın birden fazla şanı vardır. Yeter ki teorik belirlemelerle Kürt halkının başına bela olmuş Kürtlere karşı ''Pratik zekâlarına medeni cesareti ekleyebilen aklıselim çevrelerin sahaya inmesini becerebilsin. Zira düşünsel midelerini, şuranın buranın artıklarıyla besleyen Kürtlerden Kürt halkı kurtulmadıkça ''Kürt halkının yenilgi romanın yazılımı daha birçok yazılımla devam edeceğinden kimsenin şüphesi olmasın!
Kürtlerin hak arama çırpınış cabaların tümü beyinsel çürümüşlüğü yaşayan bedbaht Türk Solu ile ' Irkçılığa varan Şihalığın mezhepsel küflenmişliğine havale edilmenin faturası çok ağırlaşıyor! Beyinsel fonksiyonları tükenmiş Kürt siyasetçilerin eliyle, Kürtler nasıl da şuranın buranın midesine yem ediliş örnekleriyle doludur. Bir tarafta Şihalığın ırkçılığa varan mezhepsel çıkarlarına diğer tarafıyla bedbaht bir güruhla yaşayan Türk solun kahramanlık naralarına kurban edilen Kürtlerin hazin hikâyesi- ki gerçekten de hazindir!
Son yıllarda, oranın şuranın kuyruğuna yapışan Kürt siyasetçilerin küflenmiş düşünsellikleriyle ''Kürt halkına ne tür badireler yaşatıldığını Kerkük’ten sonra devam eden Afrin’in hikâyesiyle mi anlatsak? Yoksa Şengal’in kantonlaşma saçmalığıyla Kürt siyasi dünyasında başlayan saçmalıklar saçmalığını mı dilendirsek.Ya da Halklar Federasyonu adı altında Suriye’deki Kürt yerleşim alanların nasılda Araplaştırıldığını mı yazsak? Kürt halkının tüm hakkaniyetini kendine bile faydası olmayan (sol) çevrelere emanet ediliş romanı mı okusak? Ya da akıtılan Kürt gençlerin kanıyla mest olan sol kalemşorlerin Stalingrad hayaline kurban edilen Kürtlerin hayalini mi haykırsak?.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.