Gazze'de ateşkes sonrası İran çıkmazda mı?

Donald Trump’ın "Gazze Planı" Ortadoğu'da yeni dengeler oluşturdu. Bölgenin önemli aktörlerinden İran'ın seçenekleri ise sınırlı.

17 Ekim 2025 - 16:23
17 Ekim 2025 - 16:23
 0
Gazze'de ateşkes sonrası İran çıkmazda mı?
İsrail'in saldırıları sırasında Tahran'da yanmış bir Kızılay aracı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 9 Ekim'de Tacikistan'da Rus haber ajansı TASS'a verdiği demeçte İsrail ile İran arasındaki ilişkilere dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.

"İsrail, Tahran ile gerilimin tırmanmasından yana değil" diyen Putin, Rusya'nın "İsrail ile güvene dayalı temaslarda bulunduğunu" ve "İsrail'in bir çatışma istemediğine dair sinyaller aldıklarını" belirtti.

Aynı zamanda Tahran'ın da "barış için çalışmak istediğini" söyleyen Putin, "İran'ın nükleer silahlara sahip olmaması" gerektiğine de vurgu yaptı.

Uluslararası ilişkiler uzmanı Arman Mahmoudian'a göre, İsrail'in gönderdiği mesajın samimi bir uzlaşma çağrısı mı, stratejik bir hamle mi, yoksa Rusya'nın çıkarlarına yönelik bir manevra mı olduğu belirsiz. Mahmoudian, "İran medyası, ülkenin Rusya'dan Sukhoi Su-35 savaş uçakları satın aldığını bildirdi. Eğer Moskova gerçekten bu uçakları teslim ederse, bu Ukrayna savaşı sürerken Tahran'a destek anlamına gelir."

ABD'nin Florida Üniversitesi'nde ders veren Mahmoudian, İsrail ile Rusya arasında gizli bir pazarlık olduğunu düşünüyor: "Muhtemelen Benyamin Netanyahu, Moskova'yı savaş uçaklarını teslim etmemeye ikna etmeye çalışıyor ve bu yüzden İran'a saldırmayı düşünmediğini söylüyor. Netanyahu'nun Putin'le taktik oyunlar oynayıp oynamadığı belli değil. Ama ikisi yıllardır birbirini tanıyor. Netanyahu kendi anılarında Putin'e karşı her zaman doğrudan konuşmak gerektiğini vurgulamıştı."

Bir savaşın ortaya çıkardığı zaaflar

Haziran ayından yaşanan on iki günlük savaş, İran hava kuvvetlerinin zaaflarını açık biçimde gösterdi. İsrail, İran'daki çok sayıda hedefi havadan vurdu. ABD de savaşa dahil olarak İran'ın nükleer tesislerini bombaladı. ABD Başkanı Donald Trump, geçen hafta yaptığı açıklamada "İsrail ve ABD'nin gerçekleştirdiği saldırılar, Gazze'de uzlaşmaya giden yolda önemli adımlar oldu" ded

İsrail, İran'ın nükleer programını "varoluşsal bir tehdit" olarak görüyor. İran yönetimi ise İsrail'i tanımıyor ve sık sık yok etmekle tehdit ediyor.

Trump, hafta başında İsrail parlamentosu Knesset'te yaptığı konuşmada, İran'a dış politikasında rotayı değiştirmesi çağrısında bulundu: "İran'ın teröristlerle bağlarını koparmasından ve İsrail'in var olma hakkını tanımasından daha iyi bir şey olamaz."

Trump, daha sonra Mısır'da yaptığı açıklamada ise Tahran müzakerelere hazır olursa yaptırımları kaldıracağını duyurdu. İran ise Şarm el Şeyh'teki Gazze toplantısına davet edilmesine rağmen katılmadı.

Kronik kararsızlık

Paris'te yaşayan İranlı siyaset ve iletişim uzmanı Mojtaba Najafi, bu durumu "karar alma yeteneğini kaybetmiş bir sistemin yansıması" olarak değerlendiriyor. Najafi'ye göre İran yönetimi "karmaşık krizlerle karşı karşıya" ve diplomasiyi tıkayan ideolojik bariyerleri aşamıyor. DW'ye konuşan Najafi, bu tabloyu "gecikmiş pragmatizm" olarak tanımlıyor: "İslam Cumhuriyeti, 1979'daki kuruluşundan bu yana ancak çok geç olduğunda daha rasyonel yaklaşımlara başvuruyor."

İran medyasında da benzer eleştiriler yer alıyor. Bazı yorumcular, İran'ın geçmişte bile 1980'de ülkeye saldırarak sekiz yıl süren ve bir milyondan fazla can kaybına yol açan savaşı başlatan Saddam Hüseyin'le müzakere ettiğini hatırlatıyor.

Dışişleri Sözcüsü İsmail Bekayi, 14 Ekim'de yaptığı açıklamada, "Uluslararası sahnedeki oyun, yalnızca fiziksel varlıktan ibaret değildir" dedi. Bekayi,  Gazze'deki savaşın sona ermesinin İran için öncelikli olduğunu ve diplomatik yolların hâlâ açık bulunduğunu da vurguladı.

"Gazze modeli" tartışması

Arman Mahmoudian, "Gazze'de ateşkes İran açısından hem avantaj hem dezavantaj taşıyor" diyor ve ekliyor:

"Avantajı, İran ile İsrail arasındaki çatışmayı körükleyen Gazze ve Filistin meselesinin şimdilik gündemden kalkması. Ancak dezavantajı şu: Eğer 'Gazze modeli' Hamas'ın silahsızlandırılmasıyla sonuçlanırsa, bu model ABD ve İsrail tarafından Arap ülkelerinin desteğiyle Lübnan'daki Hizbullah'a da uygulanabilir."

Direniş ekseninde çözülme

Lübnan'daki Şii Hizbullah, İran'ın desteklediği "Direniş Ekseni"nin bir parçası. Bu yapı, eski ABD Başkanı George W. Bush'un "Şer Ekseni" tanımına bir yanıt olarak ortaya çıkmıştı.

Tahran yönetimi, kendisini "emperyalizme ve işgale karşı gerçek direnişin merkezi" olarak görüyor. Ancak bu strateji İran'a yüz milyarlarca dolara mal oldu ve ülkeyi uluslararası alanda giderek daha fazla yalnızlaştırdı. 2024'te Hamas lideri İsmail Haniye'nin suikasta kurban gitmesi, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın öldürülmesi ve Suriye'de Beşar Esad rejiminin çökmesiyle bu ağ neredeyse tamamen dağıldı.

Savunma uzmanı Mehdi Motaharnia "Suriye kaybedildi. Haniye Tahran'da öldürüldü. Hizbullah etkisiz hale getirildi. Bu tabloya bakınca hâlâ zaferden ve caydırıcılıktan söz edebilir miyiz?" diye soruyor ve peşinden cevabı da veriyor: "Bu strateji artık işlemiyor."

Bu tür eleştiriler artık İran'da daha açık dile getiriliyor. İran Parlamentosu Ulusal Güvenlik Komisyonu'nun eski Başkanı Heşmetullah Felahatpişe, 14 Ekim'de X hesabından yaptığı paylaşımda yazdı: "İranlıların yüzde 85'i dünyayla gerginliğin sona erdirilmesinden yana oy kullanırdı. İsrail ve Batı ile yaşanan çatışmalar nedeniyle 700 milyar dolardan fazla kaybettik. Arap-İsrail savaşını İran-İsrail savaşına dönüştürmek, İslam Cumhuriyeti tarihinin en büyük yalanıydı."

Hava kuvvetlerine yatırım

İran'ın desteklediği milislerin, olası bir doğrudan savaşı önlemekte yetersiz olduğu on iki günlük savaşta açık biçimde görüldü. Arman Mahmoudian, Tahran yönetiminin bu durumu fark ettiğini söylüyor: "İran'ın siyasi hedefleri değişmemiş olsa da bölgesel koşullar artık tamamen farklı. Üstelik İran'ın finansal kaynakları olsa bile şu anda askeri destek sağlayamaz, çünkü Tahran, Suriye'yi artık bir köprü olarak kaybetmiş durumda."

Bu nedenle İran'ın özellikle hava kuvvetlerini güçlendirmeye ve Çin ile Rusya'dan modern savaş uçakları temin etmeye yöneleceği tahmin ediliyor. Daha uzun menzilli füzeler de caydırıcılığı artırmak için gündemde.

Trump'ın müzakere teklifine Tahran'ın nasıl karşılık vereceğini kestirmenin zor olduğunu belirten Mahmoudian, şu değerlendirmeyi yapıyor: "Olası müzakerelerde İran'ın en önemli kozu, halen akıbeti belirsiz olan ve yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş yaklaşık 400 kilo uranyum olacak."

 

 

 

Bu haber toplam 586 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 18:28:27