Irak'ın en yüksek mahkemesi krizle karşı karşıya: Büyük reformlar olmadan yeni yargıç yeterli değil

Irak Federal Yüksek Mahkemesi, başyargıç ve birkaç yargıcın istifasının ardından 2005’ten bu yana en büyük krizini yaşıyor. Bu istifalar, siyasetin mahkemenin bağımsızlığını nasıl zayıflattığını ortaya çıkardı. Yeni bir başyargıç atanmış olsa da, uzmanlar bunun yeterli olmadığını söylüyor.

12 Temmuz 2025 - 14:17
12 Temmuz 2025 - 14:17
 0
Irak'ın en yüksek mahkemesi krizle karşı karşıya: Büyük reformlar olmadan yeni yargıç yeterli değil

Irak yargısı, son iki haftada 2005’ten bu yana meşruiyet açısından en büyük sınavını verdi. Federal Yüksek Mahkeme başyargıcı ve birkaç yargıcın istifası, sıradan bir idari olay değil, anayasal bir şoktu; yargı bağımsızlığına siyasi müdahalelerin verdiği zararı ve mahkemenin hukuki bir kurumdan, güçlü partilerin etkisinde bir siyasi oyuncuya dönüşümünü gözler önüne serdi.
İlk şokun ardından yeni bir başyargıç atanmış olsa da, kamuoyunun güvenini yeniden kazanmak için bu yeterli değil. Mahkemenin baştan sona, anayasal, mesleki ve etik bir yenilenmeye ihtiyacı var. Yeniden, siyasi ihtiyaçlara ya da güç dengelerine göre değil, anayasayı koruyan bir kurum haline dönmesi gerekiyor.

Son yıllarda mahkeme dengesini kaybetti. Artık yalnızca anayasayı yorumlamakla yetinmiyor; “bloke edici üçte bir”i kaldırmak ya da 76. maddeyi genel kabul görmüş anayasal anlayışa aykırı yorumlamak gibi, siyaseti şekillendiren kararlar almaya başladı. Daha da vahimi, mahkeme büyük siyasi pazarlıkların yapıldığı bir arka odaya dönüştü; siyasi güçlerden mesajlar aldı, kararlarını siyasi nedenlerle zamanladı. Artık hukukun hakemi değil, güç oyunlarının bir parçası oldu.

Bazı yargıçların istifası, içerdeki anlaşmazlığı ve bu gidişata karşı mesleki bir reddi gösteriyor. Ancak gerçek reform ancak yeni yönetim açık ve samimi adımlar atarsa mümkün olabilir. İşte atılması gereken adımlar:

1. Yeni bir yargı etik kuralları ilan edilmeli

Mahkeme, tam tarafsızlığını ve siyasi müdahaleleri reddettiğini vurgulayan kurucu bir bildiri yayımlamalı. Yargıyı siyasi gündemlere uyduran “yönlendirilmiş yorumlara” ve “mutabakat kararlarına” artık yer verilmeyeceği açıkça belirtilmeli.

2. Geçmişteki siyasi kararlar gözden geçirilmeli

Mahkeme, hukuki metinlerin ötesine geçen ya da siyasi krizleri derinleştiren bazı eski kararlarını yeniden incelemeli. Burada amaç kararları iptal etmek değil, zaman zaman aşırı geniş yorumlar yapıldığını kabul etmek ve bu hataların tekrarını önlemektir.

3. Siyasi pazarlık kanalları kapatılmalı

Mahkeme, kapalı kapılar ardındaki siyasi kanalları tamamen ve kalıcı olarak kapatmadıkça reform mümkün olmaz. Mahkeme, siyasi sürecin bir parçası ya da güç dengelerini değiştiren bir araç değil. Bu kanalların açık kalması sadece kaosu artırır ve kamu güvenini daha da zedeler.

4. Hukuk camiası sürece dahil edilmeli

Mahkeme, anayasa hukuku uzmanları, üniversite profesörleri ve emekli yargıçlarla kapalı istişareler başlatarak karar alma süreçlerini, yol haritasını ve şeffaflığı nasıl artıracağını gözden geçirmeli. Yargıçların siyasi baskılardan bağımsız kalmasını sağlayacak güçlü bir iç denetim sistemi kurulmalı.

5. Yaklaşan seçimler konusunda net tavır alınmalı

Mahkeme, siyasi liderleri beklemeden, yaklaşan seçimlerdeki rolünü, özellikle denetim ve şikâyetleri bağımsız şekilde ele alma görevini açıklayan bir bildiri yayımlamalı. Seçimlerin hukuki bahanelerle ertelenmesine yönelik siyasi girişimleri reddetmeli. Şimdi sessiz kalmak taraf tutmak olarak algılanacaktır ve mahkemenin kırılgan konumuna daha fazla zarar verecektir.

Bugün Federal Yüksek Mahkeme yalnızca Irak’ın en yüksek anayasa mahkemesi değil; aynı zamanda siyasi sistemin meşruiyetinin sembolüdür. Kasım ayında yapılacak parlamento seçimleri öncesinde büyüyen güç mücadelelerinden uzak kalamazsa, bölücü ve gayrimeşru bir aktöre dönüşür. Bu, siyasi yabancılaşmayı artırır ve Irak’ın demokrasisini tehdit eder.

Mahkeme, Irak’ın coğrafyasını değiştiremez ya da ülkenin bölgesel çatışmalara müdahil olmasını bitiremez. Ama devlete ve kurumlarına duyulan inancı bir nebze olsun geri kazandıracak bir hukuki istikrar noktası yaratabilir.

Eğer bu gerileme devam ederse, Irak kendisini açık bir anayasal kaos içinde bulabilir; devletin meşruiyeti bir çatışma konusuna dönüşür ve yargı tarafından çözülmek yerine daha da kötüleşir. Bu da 2003 sonrası Irak’ta kalan son akılcı kurumlardan birinin çökmesine yol açar.

 * Muhi al-Ensary-Alrasheed Kalkınma Merkezi Başkanı/The New Region

Bu haber toplam 1903 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 04:45:03