Kızıl Kürdistan’ında içinde yer aldığı Dağlık Karabağ sorunu, Ermenistan ve Azerbeycan arasında 1905 yılından itibaren irili ufaklı çatışma ve savaşlara sahne oldu.
Ermenistan ve Azerbeycan arasında tarihsel bir sorun olarak gelişen Dağlık Karabağ coğrafyası konjektürel gelişmelerle birlikte taraflar arasında el değiştirdi. Yoğun çatışmalara neden olan bu bölgede Kürdistan’ın 5’inci parçası olan Kızıl Kürdistan halkı, kendi ata topraklarından göçertildi ve her iki ülke arasında aidiyetleri kabul edilmeden asimilasyona tabi tutuldular. Kürtlerin üzerinden sürüldüğü bu topraklar şimdi yeniden Ermenistan ve Azerbeycan arasında büyük bir savaşın başlamasına yol açtı.
Kızıl Kürdistanlı Kürt siyasetçi ve yazar Hejar Şamil Askerov ile Dağlık Karabağ sorunun tarihselliğini, Ermenistan ve Azerbeycan’ın bu bölgelerdeki hakimiyetlerini ve karşılıklı ortaya çıkan savaş gerekçelerini ve sorunun çözümünde Kızıl Kürdistan’ın eski statüsüne ulaşabilme ihtimalini konuştuk.
Ermenistan ile Azerbaycan arasında patlak veren savaş bütün gündemi işgal etti. Bu savaşın çıkış sebepleri ve zamanlaması ile ilgili olarak neler söylemek mümkün?
12 Temmuz’da Karabağ’a 200 km. olan Azerbaycan’ın Tovuz olarak adlandırdığı, Ermenistan’ın ise Tavuş dediği bölgede kısa süreli bir savaş başladı. Bu savaş 15 Temmuz’da son buldu. Bu savaşın kimler tarafından ve hangi maksatla çıkartıldığı bir türlü tespit edilemedi. Bu savaşı Azeri tarafı mı başlattı yoksa Ermeni tarafı mı başlattı halen gizemini koruyor. Hatta bazı iddialara göre Rusların veya Türkiye’nin çıkartmış olabileceği ya da Ermenilerin başlatmış olabileceği iddia ediliyor olsa da ortada net bir delil bulunmamakta. Çünkü Ermenistan ile Rusya arasında yapılan anlaşmalar gereğince, bu bölgede Ermenistan’a olacak bir saldırıda Rusya buna karşı Ermenistan’ı savunmak zorunda. Bahsettiğimiz Tovuz bölgesine Azerbaycan’ın 1 metre dahi Ermenistan topraklarına girmesi halinde Rusya’nın Ermenistan’ı savunma zorunluluğu doğuyor.
Fakat şu an yaşanan savaş farklı bir savaş olarak görülmekte. Şu an yaşanan savaş resmi olarak Azerbaycan’ın hukuki coğrafyası içerisinde yaşanan bir savaş. Yani Dağlık Özerk Karabağ Cumhuriyeti uluslararası arenada resmi olarak Azerbaycan’ın toprakları olarak Kabul görmekte. O zaman neden şimdi savaş çıktı? Benim bireysel tahminime göre; bir süreden beridir Azerbaycan kamuoyu iktidarı kendi içerisinde bastırıyordu. Yani Azerbaycan’da uzun bir süredir gündem Karabağ. Diğer bir deyişle yaklaşık olarak 20 yıldır Azerbaycan gündeminin yarısı Karabağ sorunu.
“Azerbaycan uzun yıllardır Karabağ için aradığı fırsatı şimdi buldu”
Neden şimdi sorusuna cevabım şu şekilde olacaktır; Azerbaycan uzun yıllardır aradığı fırsatı şimdi buldu. Çünkü Azerbaycan’ın bu coğrafyaya yönelmesi halinde hesaplaması gereken güç Rusya’ydı. Rusya şimdi kendi içerisinde, özellikle zehirlenen muhalif lider sorunuyla meşgul. Diğer taraftan Ukrayna ve Beyaz Rusya sorunlarıda baş ağırtmakta. Aynı şekilde ABD’deki seçim süreci. Türkiye zaten kayıtsız şartsız Azerbaycan’ı savunuyor. İran’ın durumu ise zaten ambargolar vb. Durumlardan dolayı karışık. İşte Azerbaycan bütün bu realiteleri göz önünde bulundurarak kendi açısından en uygun bulduğu bir süreçte bölgeye saldırdı. Bu anlamda savaşı Azerbaycan’ın başlattığını söyleyebiliriz.
Bunun yanı sıra Türkiye’nin Azerbaycan’ı kışkırtması ve saldırtması durumunun söz konusu olduğu da söyleniyor.
“Rusya’nın Kafkaslar üzeri yeni enerji yoları arama alternatifine yöneldiği haberleri mevcut”
Bütün bunlardan bağımsız olarak; Enerji hatları durumu söz konusu. Bu ne? Rusya’nın Avrupa’ya ihraç ettiği enerji hatları şuan 3 hat üzerinden devam ediyor. Birincisi Mavi Akım dediğimiz ve Hazar denizinden geçen. İkincisi ise Ukrayna’dan geçen enerji hattı. Üçüncüsü ise Beyaz Rusya’dan geçen hat. Rusya’nın Ukrayna’da başı dertte. Türkiye ile ilişkilerinde de istikrar söz konusu değil. Bu nedenle Rusya’nın başı ağrımayacak şekilde Avrupa’ya enerji ithal etmesi için bir yol gerekiyor.
Özellikle Rusya’da son dönemlerde Putin karşıtlığı olarak gelişen Aleksey Navalny liderliğindeki muhalefet ve zehirlenme olayı, sonrasında Almanya’da Merkel denetiminde özel tedaviye alınması ile gelişen durum ve Avrupa Birliği’nin Rusya’ya karşı aldığı ambargo kararı ile birlikte Rusya yeni enerji yoları arama alternatifine yöneldiği haberlerini sıkça görüyoruz. Buna göre Rusya alternatif olarak Kafkasya üzerinden yeni bir enerji boru hattı tasarlıyor olabilir. Ama ben coğrafik olarak bunun mümkün olabileceğinden pek emin değilim. Çünkü büyük oranda fantezi gibi geliyor.
Şu an yürütülen savaşta tarafların birbirlerine karşı bir üstünlüğü mevcut mu? Karşılıklı olarak hangi silahlar kullanılıyor?
Bu savaşta Azerbaycan elinde bulunan bütün konvansiyonel silahları kullanıyor diyebiliriz. Yani elinde mevcut bulunan top, tank, katyuşa füzeleri ve bütün hava saldırı araçları (uçak ve helikopter) ile saldırıyor. Hatta bu dönemde Dağlık Karabağ’ın Başkentini bombaladı. Yani elinde bulunan mevcut bütün silahlarla top yekun bir saldırı başlattı.
Geçen bu kaç gün içerisinde Azerbaycan’ın Ermenistan denetiminde olan 7 köyü ele geçirdiği belirtiliyor. Aslında her ne kadar Ermenistan büyük bir saldırı bekliyorduysa da bu kadar kapsamlı bir saldırı olacağını beklemiyordu diye düşünüyorum.
Ermenistan ile Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ sorunu veya savaşı gündeme geldiğinde doğal olarak bütün Kürtlerin refleksi orada bir dönemler kurulan ‘‘Kızıl Kürdistan’’ ve bu bölgede yaşayan Kürtlere yöneliyor. Uzun yıllar bu bölgede yaşayan ve bir dönem ‘‘Kızıl Kürdistanı’’ kuran Kürtlerin oradaki tarihçelerine ilişkin bize kısaca bilgi verebilir misiniz?
Ermenistan ile Azerbaycan arasında yüzyılı aşkındır problem halinde olan ve bugün iki ülke arasında savaşa yol açan Karabağ, bir kent yada şehir değil. Geniş bir alana sahip bir bölge. Kürt halkının daha iyi anlayabileceği şekliyle bizim Botan – Behdinan dediğimiz alanları kapsacak büyüklükte ve içerisinde bir çok şehrin bulunduğu bir coğrafya. Bunun içerisinde bir zamanlar (1923 – 1929) mevcut olmuş otonom Kızıl Kürdistan’ında olduğu Dağlık Özerk Karabağ Cumhuriyeti’de var. Dağlık Karabağ Özerk Cumhuriyeti, Azerbaycan sınırları içerisinde 1923 yılında kabul edilmiş bir cumhuriyet. Ermenistan devleti bu coğrafyaya ‘‘Artsah’’ diyorlar. Ama uluslararası kamuoyunda, Birleşmiş Milletler kararlarında, bilimsel makalelerde ve tarihsel olarak bu coğrafya Karabağ olarak tanınıyor ve kabul ediliyor. Zaten Ermenistan devleti bu toprakları ele geçirdikten sonra bu coğrafyada bulunan ve tarih boyunca kullanılan bütün şehir, ilçe, belde ve köy isimlerini değiştirdi.
“Ermenistan ile Azerbeycan arasında sorunlara yol açan Karabağ, 1989 yılından sonra, yeniden büyük savaşlara sahne oldu”
Karabağ’a yönelik Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki en belirgin gerginlik ve daha sonra savaşa dönüşerek, coğrafyanın Ermenistan’ın eline geçmesi hadisesi 1989 yılında başladı. Aslen bu bölgeye ilişkin problemler 1905’ten beridir var ama en ciddi boyuta ulaşması 1989 yılıdır. Ermenistan 1989 yılında Karabağ’ın Ermenistan toprağı olduğunu iddia etti ve Ermenistan sınırları içerisinde mitingler yapmaya başladı. Müteakiben Azerbaycan’da gösteriler başladı ve bazı kentlerde çıkan kargaşada 20’den fazla Ermeni vatandaşı öldürüldü. Buna misilleme olarak Ermenistan’da Azeri vatandaşları öldürüldü. 1991 yılı itibariyle de resmi savaş başladı.
“Kızıl Kürdistan bölgesi 1 Ekim 1993’te bir bütün Ermenistan devletinin denetimine girdi”
Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ilk ciddi savaş Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılması, yani 31 Aralık 1991 sonrası başladı. Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki savaş 1991’den 1994 yılına kadar sürdü. 1992 yılında Dağlık Karabağ olarak bilinen coğrafya tamamen Ermenistan’ın eline geçti. Kızıl Kürdistan dediğimiz bölgenin Laçin kenti de 17 Mayıs 1992 yılında Ermenistan’ın denetimine girdi. Daha sonra sırasıyla diğer kentler Ermenistan devletinin denetimine geçti. Kızıl Kürdistan dediğimiz bölge 1 Ekim 1993’te bir bütün Ermenistan devletinin denetimine girdi.
Ermenistan, SSCB’nin dağılması, ABD’nin Irak ve Saddam rejimine saldırmasını ve bu saldırıların yarattığı fırsatları gözeterek Azerbaycan denetiminde olan toprakların %21’ini ele geçirdi. Çünkü her ne kadar Ermenistan bu toprakların kendilerine ait olduğunu söylese de tarihsel olarak bu coğrafya Azerbaycan’a ait olan bir coğrafya. Bu savaş sonrası abartılı da olsa 1 milyona yakın insan göç etmek zorunda kaldı.
Peki tarihsel olarak baktığımızda, bu problemlerin çıktığı sürece kadar Azeriler, Ermeniler ve Kürtlerin bir arada iç içe yaşadıklarını söylememiz mümkün mü?
Şunu belirtmekte fayda var, Kürtler buranın yerli halkı ve uzun bir tarihten beridir buralarda yaşarlarken ne Ermeniler nede Azeriler vardı. Hatta Ermenilerin bazı coğrafyalara 14’üncü Yüzyıldan sonra geldikleri belgelerle mevcuttur. Azerilerin’de bu coğrafyaya gelmeleri ve belirgin olmaları 15 ve 16’ıncı Yüzyıllar sonrasıdır. Fakat önemli olan 17 ve 18’inci Yüzyıldan sonra her 3 halk bu coğrafyada iç içe birlikte yaşıyorlar.
Bahsettiğiniz coğrafyada yaşayan Kürtlerin sayısı ne kadardı? Daha sonradan nerelere göç ettirildiler?
Kürtlerin bu coğrafyadaki nüfuslarını belirten rakamlar hiçbir zaman gerçeği ifade etmiyor çünkü bir çok yerde Kürt yerine Müslüman yazılmışlar. Ama burada Azerilerle Kürtleri iç içe geçirmişler. Ama istatistiklere bakıldığında; 1917 yılında SSCB’nin resmi verilerine göre bütün Kafkaslarda yaşayan Kürtlerin sayısı 132 bin 257 kişi. Ama her nedense 1926 yılındaki istatistiklere göre bütün Kafkasya’da yaşayan Kürtlerin sayısı birdenbire 53 bin 173’e düşüyor. Aynı şekilde 1921 yılında Azerbaycan’da yaşayan Kürtlerin sayısı 32 bin 780 kişi iken 1926’da 41 bin 193 olarak belirleniyor. 1926 Azerbaycan Plan Komitesi’nin resmi belgelerinde o yıl yapılan nüfus sayımına göre, Kızıl Kürdistan’da yaşayan Kürtlerin nüfus oranı % 72.2’dir ve geri kalanı Azeri’dir. O zamanlar burada Ermeniler yok. Hatta Kızıl Kürdistan’a bağlı bazı kentlerinde Kürt nüfusunun oranı % 92.4 oranlarına kadar yükseliyordu. Fakat daha sonraki dönemler bu coğrafyada yaşayan Kürtler ne yazık ki asimilasyona uğradı ve Kürtlüklerini kaybettiler. Bir kısmı da Azerbaycan ve SSCB’ye dağılarak köylerini, yurtlarını terk ettiler.
Size göre bu savaş nasıl sonuçlanır? Azerbaycan daha önceden kaybettiği toprakları geri alma stratejisini mi esas alıyor? Bunu elde etmeyene kadar durmayacak mı? Ne dersiniz?
Mevcut savaş Ermenistan’ın çıkarına değil. Çünkü Ermenistan sadece Tovus bölgesinde yaşanacak bir savaşta Ruslarla anlaştıkları temelde, Rusların savaşa garantör olmalarını talep edebilir. Oysa şu an savaşın gerçekletiği bölgelerde Rusya’yı davet edebilme gibi bir durumları söz konusu değil. Çünkü savaşın şu an yaşandığı bölgelerde resmi olarak bir Ermeni işgali söz konusu ve hukuken savunulacak bir durum yok. Bu nedenle yaşanan savaşın aslında Azerbaycan’ın işine geldiğini söyleyebiliriz.
“Kürtler, Ermenistan ile Azerbaycan arasında süreklileşen bu savaşlar nedeniyle topraklarını terk etti”
Ayrıca bu savaş bugünün savaşı değil. Yüzyıllık bir savaş. 1905’ten beridir süregelen bir savaş. Hatta Kürtler açısından ele alırsak; Kürtler, Ermenistan ile Azerbaycan arasında olan bu savaşlar nedeniyle 1917 ve 1918’de Nahçıvan’dan kaçarak Bazid ve Van’a gittiler ve 1926’da tekrar geri döndüler. Yani Ermenistan ile Azerbaycan arasında yaşanan savaşın Kürtler açısından böylesi bir tarihçesi var.
Ayrıca şunuda belirtmekte fayda var; Ermenistan ile Azerbaycan arasında yaşanan bütün çatışma ve savaşlarda maalesefki Kürt gençleri zorunlu askerliğe tabi tutularak savaşın en ağır yaşandığı en ön cephelere sürülüyorlar. Bu yönüyle, hem Ermenistan sınırları içerisinde hemde Azerbaycan sınırları içerisinde yaşayan Kürt gençleri bu savaşlarda en ön saflarda birbirlerini öldürmek zorunda bırakılıyorlar.
Peki Ermenistan ile Azerbaycan arasında yaklaşık olarak yüzyıldır yaşanan bu savaşın bitmesi için çözüm nasıl olur?
Bana göre bu soruya verilecek cevap şu şekilde olabilir; Karabağ bölgesine özel bir statü tanınmaldır kanaatimce. Burada Ermenistan’ın Azerbaycan’dan aldığı topraklar geri verilmeli ve Ermenistan ile Azerbaycan arasında ekonomik ilişkiler başlatılmalıdır. Bana göre en gerçekçi çözüm bu.
Rusya dünya super güçlerinden birisi. Bu nedenle de hakim olduğu coğrafyalarda kısmen çatışma istesede asla savaş istemez diye düşünüyorum. Karıştırılmamalı, daha iyi yönetebilmek için kontrollü çatışma ve kargaşanın olmasını ve daha sonra ağırlığını koyarak bunları çözmeyi hedefler ama özellikle bu dönemde Karabağ’da Ermenistan ile Azerbaycan arasında başlayan savaşın Rusya’nın çıkarına olmadığını ve dolayısıyla desteklemediğini düşünüyorum.
Ermenistan ile Azerbaycan kendi aralarında bir anlaşma zeminini yaratabilirler. Yani Ermenistan daha önceden Azerbaycan’dan zorla aldığı toprakları geri verir ve Dağlık Karabağ’a da özel bir statü sağlanırsa bu savaş sorunu çözülebilir diye düşünüyorum.
Peki belirttiğiniz temelde bir çözüm olursa, daha önceden buralarda yaşayan Kürtler yeniden eski haklarını iddia edebilirler mi?
Şimdi tarihsel ve duygusal olarak biz Kürtler, Azerilerden çok Ermenilere yakınız. Ama hak, hukuk ve adalet yönüyle ele aldığımız zaman, şu an üzerinde problem yaşanan coğrafya da realist bir bakış açısıyla ele aldığımızda, Azerbaycan’ın bu topraklarda hak sahibi olduğunu belirtmemiz gerekir.
Ayrıca bu coğrafyada yaşayan Kürtler açısından da ele aldığımda, Azerbaycan’ın bu topraklara sahip olması halinde biz Kürtler açısından daha faydalı olacağı kanaatindeyim. Neden? Çünkü Azerbaycan denetimindeyken bu topraklar, biz Kürtler her şeye rağmen kendi kimliğimizle varlık sürdürebiliyorduk kendi topraklarımızda. Oysa Ermenistan’ın denetimine geçtikten sonra bu ata topraklarımıza gitmemiz bize yasaklandı.
Yani şu şekilde düşünün; Amedli, Ruhalı, Wanlı veya Merdinli bir Kürt Ankara’da, İstanbul’da veya Avrupa’da yaşıyor. Ama siyasi yada hukuki bir problemi yoksa istediği zaman topraklarına dönme ve buralarda yaşama hakkına sahip. Ama Ermenistan devleti bu toprakları ele geçirdikten sonra Kürtlere bu hakkı kapattı.
Dediğim gibi duygusal olarak her ne kadar Azerbaycan ve Türkiye’ye karşı olsam da, Ermenistan’ın bu yaklaşımından dolayı bu toprakların tekrardan Azerbaycan’ın eline geçmesini bir Kürt olarak desteklerim. Çünkü bu şekilde kendi ata topraklarımıza yeniden dönme imkanımız olacak. Bu şekilde biz ata toprağımıza dönerek istediğimiz mücadeleyi verebiliriz. Matbaalarımızı açar kitaplarımızı basabiliriz. Kendi dergilerimizi çıkartır, aydınlanma mücadelemizi verebiliriz. En önemlisi kendi topraklarımızda kendi haklarımızı savunabiliriz. Oysa Ermenistan devleti bu toprakları ele geçirdikten sonra burada yaşayan bütün Kürtleri kendi öz topraklarından kovdular.
“Kürt partileri, Ermenistan devletiyle müzakere başlatarak 5’inci Kürdistan parçası haklarını garantilerse Kürt halkı Ermenistanı destekler”
Mevcut var olan Kürt partilerimiz şayet Ermenistan devletiyle müzakerelere girerek 5’inci Kürdistan parçası haklarını tartışsa ve elde ederlerse o zaman burada yaşayan Kürtlerin Ermenistan devletini destekleme gibi bir durumu söz konusu olabilir. Ama mevcut haliyle Ermenistan devletinin bölgedeki Kürtlere faydasının aksine zararının daha fazla olduğu bir realite içerisindeyiz.
Sonuç olarak; her şeye rağmen bölgede yaşayan Kürtlerin böylesi bir savaşta, asla savaşan ve şiddeti esas alan tarafların taraftarı olarak görülmemesi gerektiğini özellikle belirtmek isterim. Bu anlamda, hiçbir halka faydası olmayan, sadece yıkım ve acıya sebebiyet veren savaşların bir an önce sonlandırılmasının en doğru ve gerçekçi yaklaşım olacağını belirtmek isterim. Umarım Ermenistan ile Azerbaycan arasında başlayan bu savaşta, en az zayiatla ve en kısa sürede sonlandırılır.