The Economist: Putin Batı’yı ve NATO’nun birliğini test ediyor
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, NATO içindeki birliği erozyona uğratmayı hedefleyen “gri bölge” taktikleriyle Batı’yı sınamaya devam ediyor. NATO ve AB dayanıklılığını artırmalı.

Polonya üzerinde uçan dronlar; Estonya hava sahasına giren MiG savaş uçakları; Baltık Denizi’nin derinliklerinde hasar gören telekom kabloları; havaalanlarını felce uğratan siber saldırılar ve quadcopterlar; gizemli patlamalar ve suikastlar; seçimleri sabote etmeye çalışan bot orduları… Bunların hiçbiri tek başına savaş ilanı için gerekçe değil. Ancak hepsi bir araya geldiğinde yeni ve tehlikeli bir tablo ortaya çıkıyor. Vladimir Putin, NATO’ya karşı “gri bölge” taktikleriyle bir kampanya yürütüyor: ucuz, inkâr edilebilir ve doğrudan savaşa varmayan ama Avrupa’yı istikrarsızlaştıran bir strateji. Almanya Şansölyesi Friedrich Merz bu hafta şöyle dedi: “Savaşta değiliz ama artık barışta da değiliz.”
Putin’in Üç Hedefi
Zarar büyük boyutlara ulaşmadı, peki amaç ne? Putin, NATO’yu açık bir çatışmada yenemeyeceğini biliyor. Ancak yazıları ve konuşmalarına bakıldığında asıl hedefleri sadece rahatsızlık vermekle sınırlı değil:
1.NATO’nun birliğini kırmak. Avrupa ülkelerinin birbirine olan güvenini ve özellikle ABD’nin ittifaka bağlılığını sorgulamalarını sağlamak istiyor. Böylece NATO’nun 5. Maddesi’nin güvenilirliği zayıflatılabilir ve sonunda Amerika Avrupa’dan koparılabilir.
2.Ukrayna desteğini baltalamak. Yaz saldırısı başarısız olunca Putin, Ukrayna ordusuna destek veren Avrupa ülkelerine bedel ödetmeye yöneldi. Polonya, Estonya ve Danimarka dron saldırıları, GPS bozma ve sabotajlarla karşılaştı. Almanya’nın savunma ve lojistik firmaları siber saldırıların hedefi oldu. Moldova ve Romanya’da seçimlere müdahale girişimleri ise sonuçsuz kaldı. Mesajı net: “Ukrayna’ya silah göndermek yerine Rusya’yı yatıştırmaya veya kendi güvenliğinize odaklanın.”
3.Batı demokrasilerini yıpratmak. Putin, ekonomik başarılarıyla Rusya’nın baskıcı sistemini gölgede bırakan liberal demokrasilerden nefret ediyor. Rusya’nın ekonomisi İtalya’dan bile küçük. Bu nedenle Batı içinde kargaşa çıkarmak ve merkezci hükümetleri zayıflatmak, popülist milliyetçileri güçlendirmek işine yarıyor.
Ne Yapmalı?
The Economist’te yer alan yazıya göre, Batı’nın yapması gerekenler net:
•Her şeyi ifşa etmek. Küçük provokasyonları yok saymak cazip olabilir, ama bu gri alanı Rusya’ya bırakmak anlamına gelir. Her sabotaj, siber saldırı ve seçim müdahalesi kanıtla ortaya konmalı, kamuoyuna anlatılmalı. Bu, Rusya’nın “inkâr edilebilirlik” iddiasını ortadan kaldırır.
•Dayanıklılığı artırmak. NATO ve AB, kablo ve boru hatları için yedek parçalar, hızlı siber müdahale ekipleri, sağlam seçim kurumları oluşturmalı. Baltık Denizi’nde sürekli devriye, daha fazla sensör ve ucuz dron önleyiciler geliştirilmesi şart. Milyon dolarlık füzelerle bin dolarlık dronları düşürmek sürdürülemez.
•Maliyet yüklemek. Sınır ihlalleri ve dron saldırıları, tedarikçi şirketlere yaptırım getirmeli. Siber saldırılar karşılıklı siber hamlelerle yanıtlanmalı. Dondurulmuş Rus varlıkları Ukrayna savunmasının finansmanı için kullanılmalı. Gerekirse tehdit oluşturan bir Rus savaş uçağı düşürülmeli. Aksi hâlde Moskova giderek daha tehlikeli adımlar atabilir—örneğin Estonya’nın Narva kentinde bir “cep” bölgeyi işgal etmek gibi.
Trump Etkisi
Bütün bunlar, ABD’nin NATO’ya bağlılığının güçlü olması hâlinde bile zor. Donald Trump’ın tutarsız tutumu işi daha da karmaşık hale getiriyor. Bu yıl NATO’yu desteklediğini söylese de, geçen yıl üyelik yükümlülüklerini yerine getirmeyen ülkelere karşı “Rusya’nın ne isterse yapmasına izin veririm” demişti. Bu sözler, Putin için ittifakı sınama ve bölme daveti anlamına geliyor.
Son güncellenme: 17:07:39