Yerel Devlet Uygarlığa, ‘Büyük Devlet’ Harabeye Çevirdi!

Amerika, Rusya, Çin vs. büyüklükleri ile dünyayı karıştırıyorlar. Onların eski tarzı ile bu karışıklıktan, köleci-köle siyasetinde fayda sağlamaya çalışan aşağılık egemenlikçi siyaset planına sahip “büyüklüğe” öykünen devletler var. Ki bu devletler, sadece köle statüsüne aldığı milletlere değil, insanlığın tamamının acısını derinleştiriyor ve insanlığın, insani çıtasını adeta aşağıya çekiyor ve hatta yere seriyor, süründürüyor!

Ahmet Önal

06.04.2023, Per | 09:27

Yerel Devlet Uygarlığa, ‘Büyük Devlet’ Harabeye Çevirdi!
Makaleyi Paylaş

Devlet; dini inancı ile siyaseti merkezileştirip büyüterek yönetilince, uygarlıklara zarar verip dağıtmıştır. Bu durum özelikle Hıristiyan ve İslam devletleri açısında değerlendirilebilir. Sonuçta, kendisini büyüdükçe yozlaşmış, kontrolden çıkmış, er ya da geç dağılmış dini ve imparator devletler gelip geçmiştir.

İnsanlığın ortak değeri olan ve onu geliştiren uygarlıklar, tarih sahnesine çıkan imparatorların hoyratlığına heba olmuştur...

İnsanlık tarihinin ilk uygar toplumu Sümerler(MÖ. 4000-2000) idi. Sümerler, küçük küçük şehir devletleri ile ortaya çıkmış bir yönetim şekline sahiptir. Ama Sümerler, savaştan uzak durup, üretime geçince, bu küçük devletler uygarlık için büyük yükselişler sağladı ve gösterdi.

İkinci olarak, Mısır da çok etnisiteli ve kendi içinde küçük birimler şeklinde yönetilirdi. Burada da Firavun’ların egemenliğine rağmen, Sümerlerden alıp geliştirdikleri uygarlığı, çevresine ve Girit üzerinden Avrupa’ya taşımayı Firavunların iktidarları bile sonuçta tam olarak engelleyemedi.

Üçüncü olarak, Avrupa'nın güneyine, Mezopotamya, Anatolia üzerinden

Yunanistan’da, İtalya ve İber(İspanya-Portekiz) yarımadasında, bu durumun tezahür ettiğini tarihten öğreniyoruz.

Bir de Balkanların güneyinde, 1400 ada ve denize uzanıp tepeden bakan alçak dağlardan oluşan Yunanistan ülkesi vardır. Bu bölge, Antik- Yunan döneminde, boydan boya küçük devletler ile bağımsız olarak yönetilmiştir. Uygarlığı da bu küçük site şehir devletlerinin yaşadığı ortamda oluşturmuştur. Ne zaman ki, Atina’daki site devleti küçük devletlere hüküm ederek, onları kendisinde merkezileştirerek yönettiğinde, bilim, felsefe, balıkçılık başta olmak üzere farklı üretim kolları vs. geriledi.

Aynı şekilde, Güney Akdeniz’in orta bölgesinde Akdeniz'e tekme atar gibi uzanıp duran İtalya vardır. İtalya’da Batı Roma imparatorluğunun ilk kurulduğu merkezdir. Orada da aynı şekilde egemenlikte merkezileştikçe, Roma İmparatorluğu Avrupa’yı baştan başa işgal etmiş, harabeye çevirmiş.

Söz konusu Avrupa’nın Güneyi, Akdeniz’le iç içe olduğu coğrafyada; MÖ.2000 yıllarından sonra, en batıda İber(İspanya-Portekiz) Yarımadası, yarattığı üretim ile gemicilikte büyük gelişmeler sağlamış. Ancak üretimi, büyük devlet hevesine uyarlanınca, başta Afrika olmak üzere, sonra da dünyada servet toplama hevesi yayılmacılıkla birleştirince, sömürgecilik siyasetinde öne çıkmış.

Merkezileşen ve asalak sınıfın denetimine geçen devlet sistemi, artık üretimin örgütlemesi, bilim ve felsefeyi geliştiren yönetim değil, farklı farklı bölgeleri kendi egemenlik merkezinde birleştirerek yayılmacılığın aracı haline getiren bir işleyişe dönüşür... Bu dönem, Konstantinopolis’i merkez edinen Bizans İmparatorluğunun inşa edilmesi sürecidir. Artık iktidarda imparatorluğun denetimine alınmış Kilise ve onun fermanları ile insanlığın korkulu tabusu haline gelen yönetim şekillenir. Yerelden yaratılan Antik- Yunan uygarlığı, harabeye dönüştürülür.

Zira, küçük site devletlerinde insanlık daha denetimsiz ve özgür olmuş ve üretmiştir. Devlet büyüdükçe, vergi, haraç, asalak sınıfın şatafatlı ihtiyaçları, üretimin üzerinde yük olmuş ve üretilenler adeta devlet tarafından bir sünger gibi, asalak sınıfı tarafından iç edilmiş. Bu durum bilim, felsefe, edebiyat, yazım, aydınlanma vs. tüm alanlardaki gelişmelere de ket vurmuştur.

Sümerler, Akat ve Babil krallıkları tarafından, "büyük devlet" kibiri ile yakılıp yıkılmış. Roma, Bizans, Osmanlı, Sasani, Safevi, Çar, Hun ve merkezileşmiş barbar Arap Orduları ve Kuzeyde Çar gibi, imparatorlaşıp büyüyen devletler, Mezopotamya, Güney Akdeniz, Antik-Yunan uygarlıklarını harabeye çevirmiş.

Hun İmparatorluğu da Çin'de gelişen toplumun hayal ve düşünce gücünü , "Bin çiçek yan yana açsın, bin fikir yan yana tartışsın!" ya da "Karanlığa küfür edeceğine, bir mum yak!" diyen, Konfüçyüs gibi dâhilerin ortaya çıktığı, mitoloji alanında derin düşün hazinesine sahip Çin ve Uzak Doğu’ya bir kabus gibi çökmüş ve çürütmüştür! Dil ve düşün alanında önemli zenginlikler yaratan, insan popülasyonun yurdu olan

Hindistan’da, “büyük devlet” egemenlik ve hakimiyeti altında sersefil edilmiş ve sömürge siyasetine tabii tutularak, tarihsel katkıları unutturulmaya tabii tutulmuştur.

Bu arada, Sümerlerden aldıklarını Mezopotamya’dan Mısıra, Mısır’dan Yakın Doğu’ya ve giderek Akdeniz boyunca bilgi taşıyıcısı bir kavim olan İsrailoğularının/Yahudilerin dünya uygarlığına kattığı, taşıdığı çobanlıktan, icada, ticaretten sanayiye ve teknolojiye katıklarını özel olarak incelemek yerinde olur. Burada Küçük bir kavimin kırılmayan “Kutsal topraklar” idealini de gözden kaçırmak eksiklik olur. Bugün Küçük bir nüfus olarak, Yakın Doğu, Orta Doğu topraklarında, tüm askeri gücüne, teknolojisine rağmen tek ve örnek Küçük bir demokratik devlet olduğunu görmemek eksiklik olur.

Tarihte öğreniyoruz ki, ademi merkezi ve çok etnisiteli olan coğrafyaların, birlikte geliştiğini öğreniyoruz. Ancak, emperyalist ve sömürgeci devletler, onların ademi merkezi idarelerini çökertmiş ve dağıtmıştır. Bu hareketler sadece o yerel halka değil, tüm insanlığın gelişmesine zarar vermiş, ziyan etmiştir.

Aynı durum, Yakın Doğu’da da hayat bulabilirdi. Kızılırmak vadisinde Pontus’lar, Kilikya’dan Erzurum'a bir şerit gibi uzanan Ermeniler, Kürdistan'ın her vadisine aşiret aşiret yerleşen Kürtler, Doğu Karadeniz’i kıyı boyunca sarmalayan Lazlar, sanat, edebiyat, icat ve üretimle kendi vatanlarında barış içinde kalmaları ile insanlığın çıtasını arşa kaldırırlardı. Ancak dört bir yandan tamamı büyük devletlerin gazabına uğramış, büyük devletlerin savaş ve işgal coğrafyası “Makus talih” haline getirilirken, bu “Makus talih”i insanlık alemi daha kırmış da değildir. Zira savaş siyasetinin ortasında, dünya insanlığının halen utanmadığı, “Makbul Devletlerin”, “Makbul vatandaşların” kölesi olarak yaşamakta ve Frantz Fanon’un deyimi ile “Yeryüzünün Lanetlileri” olarak algılanmaya, sevilmemeye ve her çirkefliğin tatbik edildiği bir hali halen yaşamaktayız.

Tümden olmazsa da, İmparatorlukların çözülmesi ile kapitalizmin gelişmesi ile ilk hayat bulduğu Avrupa’da, uluslar “modern” dönemini yaşamaya başladı. Ulus olgusu, edebiyat ve büyük devletlerin yarattığı tabular, reform ve Rönesans ile yıkıldı, üzerindeki büyük devletleri çözdü.

Buradan büyük/ küçük milletler, ortaya çıktı. Yoğunlaşan sanayi ve sermaye ile kâr hırsı, onları yeniden sömürgecilik, fetihçilik eğilimine yani “büyük devlet” kibirine soktu. Büyük Britanya, Fransa, Almanya, Hollanda gibi devletleri “büyüklük” modunda, “insanlığı küçük” görmeye başladı. Dünyaya bu “büyüklük” üzere zulüm taşıdılar.

Ancak sömürgecilik ve işgalciliğin kendileri açısından da mutluluk ve zenginlik getirmediğini düşünerek, bu ağırlığı yeni sömürgecilik tarzında sürdürmeyi yeğlediler.

Mamafih, alt emperyalist ve sömürgeciliği marifet bilen, utanç verici ve bu insanlık suçunu sürdürmek isteyen devletlerin daha gök kubbenin altında hala var olması, büyük acı üretmeye devam ettiler. Acının en büyüğü ise yerelden evrensele, bu acıyı hissetmeyen, uyuşmuş insanlığın var olması ve “büyük devlet” tapıcılığını tümden olmazsa da sürdürmeleridir.

Simdi de, Amerika, Rusya, Çin vs. büyüklükleri ile dünyayı karıştırıyorlar. Onların eski tarzı ile bu karışıklıktan, köleci-köle siyasetinde fayda sağlamaya çalışan aşağılık egemenlikçi siyaset planına sahip “büyüklüğe” öykünen devletler var. Ki bu devletler, sadece köle statüsüne aldığı milletlere değil, insanlığın tamamının acısını derinleştiriyor ve insanlığın, insani çıtasını adeta aşağıya çekiyor ve hatta yere seriyor, süründürüyor!

Dünyada, “Büyük devlet” kibiri ile halkları-ulusları köleleştiren hatta yok sayan ve imhaya/ soykırıma tabii tutan devletlerin, Kürtlere, Lazlara, Rumlara, Pontuslulara, Ermenilere vb. halklar ya da uluslara yaptıklarını bir de bu bakışla değerlendirmesi isabetli olur!

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

3803 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:16:14:09

Ahmet Önal

Yazarın Önceki Yazıları

Buyrun Cevaba! Kürt Dili, Folklorü Ve Ulusu Devlet'in Çağrısı Ve Öcalan'ın Cevabı Kürtlere Tepeden İtham! Düşünce Üretmek! Sürgün Halide Edip, Bedirxaniler Ve! Milliyetçilikte Tasnif ve Tahrif! ‘Xorasan Türkü’ ya da ‘Alevi Milleti’ Yalanı! Tarık Ziya Ekinci Abi! Kürt Modernizmi! Milliyetçiliği Parçalamak! 'Sömürge Bile Değil' Deyip, Soykırım Dememek! Antik Kentler Sadece Turizm Alanları Değildir! Türklük Etnisiteye Değil, Devşirmelere Dayanır! Entelektüel, Aydın ve Akademisyen! Kemalist CHP'nin Başarısı ve Kürt Oyları! Travma Kürtçe'me Dokunma Dilime Dil Uzatma! Tehales'in Felsefesi mi, Sokrates'in Mistisizmi mi Bilimsel? Türk Eğitim Sistemi ve Laz Bir Öğretmenin İbretlik İtirafı... Kendisi Olan ve Olmayan İnsan! 'Kültür!' Anadili/Esasdili Yasaklamak! Kürt Mahallesi/Köyü ve Dünya! Kültürel Bir Kamusal Alan, Bizi Doğru Düşündürür! Kenan Ülkesinde Hamas, İsrail ve Kürtler! 'Edebiyat Cumhuriyeti' Kürtlerin Kanon Eseri: Ahmedê Xanî ve Mem û Zîn 30 Ağustos 1922 Zafer mi? 'Halkların Dostluğu' ve Tezat! Modernlik, Modernleşme, Burjuva Sınıfı ve Siyaset! Milliyetçilik Ölüm Makinesi Topal Osman'a İadeyi İtibar!!! Soykırım! Dersime Giderken Bizans İmparatorluğu'nun Yıkılışı Seçim Verileri… Liman Von Sanders’in Anıları Ve Tarih Bilinci! Osmanlı İttihat ordusunda Bir Alman Mareşal, Liman Von Sanders! El Anfal ve 'Kürt Dostları!' Devlet ile Çete! Kürtler; Karşıtı İki Aynıya değil, Kendi Ayrılığına Oy Kullansa Ne Olur? Feminen hareket cılız, eleştiri kadük, biat köklüdür! Siyaset, Hassasiyet ve Haysiyet! İmparator, ecdad mı, katil mi? Deprem, ‘Felaket’ ve ‘Kader’ Değildir! 'Benim Kürt kardeşim, ama 'Kürt yoktur' Türk tarihçisi ve Türk siyasetçisi... Tarihi Depremler, Çaresizler Ve Akıl! Sürgün Halide Edip, Bedirxaniler Ve! Samilerin İsrail kolu; Yahudiler ve Holokost! Sümer Ülkesinde Şaristanî ve İşgaller! Mezopotamya’da Sümerler ve Uygarlığı! Milliyetçilik! Kahraman Irk ve Irkçılık! Din, İnsan Ve Felsefi Düşünme! HTŞ, ÖSO Ve Diğerleri Kimin vatandaşı? Kürtçe bilmeksizin, Kürtleri incelemek! ULUS - HALK - SINIF NEDEN BAĞIMSIZLIK!? Rêya Heqîyê İnancı; Müslümanlık, Şialık, Bektaşilik, Nusayrilik Değildir! Devletsiz Ulusun, Egemen Sınıfı Olmaz! II. Abdulhamid’i Kemale Taşıyan Talat Paşa- (VII) Türk Solu ve Aydınlarının Şovenizmi Fazladır, Kürd Solu ve Devrimcilerinin Milliyetçiliği Eksiktir! II. Abdulhamid’i Kemale Taşıyan Talat Paşa- (VI) II. Abdulhamid’i Kemale Taşıyan Talat Paşa- (V) II. Abdulhamid’i Kemale Taşıyan Talat Paşa- (IV) II. Abdulhamid’i Kemale Taşıyan Talat Paşa- (III) II. Abdulhamid’i Kemale Taşıyan Talat Paşa- (II) II. Abdulhamid’i Kemale Taşıyan Talat Paşa, - (I) Tunç-Ellî Operasyonu!" Güneşi Zapt Etmeyeceğiz! Ocak-Medrese Mi? Cemevi-Camii Mî? TALAT PAŞA ve CUMHURİYET Cunan'da Dîl Kırımı Ve Kültürel Yabancılaşma Enver'den Evren'e 12 Eylül... Eski, Kadim, Dil, Halk, Ulus, Modernite Ve Kürdler! Taner Akçam,'Ermeni Soykırımı’nın Kısa Tarihi' Kitabı Ve Kürtler! 'Müthiş' Hatalar Neden? Kürt Ağası ABD, Çelişkiler, İlişkiler ve Kürtler ! Küfürbaz Yüzsüzler ve Kürdler! Türkçesiz Osmanlıcadan, “Resmi Dil Türkçe”ye, Kültürel Türkçülükten, Türk Siyasal Irkçılığına-II- Anlaşılmayan Karışık Osmanlıcadan, ''Anlaşılmayan Bir Dil'' Kürtçeye Varmak! Uygarlık, Mitoloji ve Din! Din, Siyaset ve Bilim Doğu Akdeniz'de Devlet Konumlanmaları Kendime Soruları, Siz de Düşünüyor musunuz? Komik Olmayın Ulus; Siyasal Birliği ve Dili ile Vardır! Irkçılık; Hastalık Değil, İnsanlık Suçudur! Kültür ve Siyasette Irkçılık ve Kürt İşçilerinin Linç Edilmesi! Tuzu bile Bozan Lümpen ve Cahiller ile Aydınlar! Ayasofya’ya Kayyumu (1453) Ayasofya Kilisesi-camii, Müslüman ibadeti ve Cennet yalanı Öteki Olarak, Aidiyat,Hukuk ve Eşitliğe Tutunmak! Eğitimde; Hak-Haksızlık, Etik ve Suç Hak Yolunda Hakikat 'Alevilik' Mi, Rêya Heqiyê Mi?! 'Alevi' Şaşkınlığı Alfabe ve Îmla İttihat ve Terakki ile Devamında Çerkeslerden Bazı Şahsiyetler MUSTAFA KEMAL ve NUTUK İran İslam Despotizmi ve Mustafa Selimı'nin İdamı Mihtra Înancı ve Hîyerarşi Kadın ve Savaş Eleştiride; Pasif, Aşırı ve Zorlama Yorum Olmaz! 'Kızılbaşlık': Osmanlı İle Safevi Çekişmesinde Çıkan Bir Kavram Kürt Siyasetinde Aşılmayan Gelenek; “Kürt Aşiretlerinde ‘Alan Koruma” Kürtlerin Guernica’ları çok, Picasso’ları var mı? Daraldıkça Dersim’den Kopmak ve Kötülük Yapmak! Kürd Aşiretlerinde Alan Koruma Musa ve Kitabı Tevrat Yenilik ve Yenilenme! Alan Tutma Yetmez Davut Kurun ve Anıları... Geçmişten Geleceğe Tecrübe Sunuyor Savaşı ve Değişkenliği İzlemek Failin Suçunu, Mağdura Yığmak! Islam Şiddeti ya da 'Darül Harp'te, Mali Kaynaklar! İnsanlığın Acısını Beynin Açısı Çözer Rêya Heqîyê inancı Mîhtra inancıdır; Müslümanlık, Kızılbaşlık, Alevilik değildir Barış Günü Kutlamaları Şöyle Geçerken, Kürt Siyaset Tarihinde Tabu ve Maraziler.. Türk Milliyetçiliğini, Kürt Milliyetçiliği ile Mukayese Etmek! Savaş Yeni Gelişmelere Gebe, Doğumu Merak Ediyorum Yanlız Kemal Kılıçdaroğlu İçin Değil Tüm Linç Girişimleri Kınanmalı! Değişim ve Özgürlük Savunma: Düşünceler sorgulanmalı, ancak emniyet ve mahkemelerde değil! Rêya Heqîyê, Alevilik ve İslam! Değişim, Zaman, Din ve Astroloji Marksizim’de Ulusal Sorun Yoktur? Dêrsim’de Koçgiri 1919-1922 ve Sonrası!.. 1968-1978’de Birleşen-Ayrışan Sancılar, Türki(y)e Solu ve Kürt Milli Hareketi!.. Devşirmeler ve Devletsizler... Kendine Düşmek Yerine, Özgürlüğü ve Bağımsızlığı Düşünmek! İttihat ve Terakki Cemiyeti (İT-C) Haşdi Şabi ve Irak’ın 'Kerkük seferi' ne idi ne değildi? Kerkük’ün tarihine bir değinme Bağımsızlık Meşru Haktır, Olmadan Olmaz! Güney Kürdistan'da Bağımsızlık Referandumu ve Tercih! Egemenin Savaş-Barış ve Silahlanma-Silahsızlandırma Siyaseti 'Stratejik Derinlik', Mursi ile battı, Suriye ile çöktü Raqqa - Musul Operasyonu ve Sonrası III. Dünya Savaşı Uzun Sürecek 'Bağımsızlık Hedefi İle Kürdler Özgürleşecek!' 4 Mayıs 1937 Bakanlar Kurulu Kararı ve Dersim Tertelesi! Kürt Sorununun Ağırlığı ve Aciliyeti! Kontrollü Darbe III. Dünya Savaşı, Rakka ve Musul'a Dayandı, Abd - Rusya Anlaşarak Çözüme Gidiyor! Kürtler Ne Yapar? Kürt Bayrağı 16 Nisan Referandumu Irkçılık Çekişmesinde İnsani Kişilik, Aidiyet-Kimlik Bilinci ile Şekillenir Ulusal Birlik ve Kongre hakkında düşüncelerim İttihat Ve Terakkinin Devamı, Kuvva-i Milli Teşkilatı Sevdalısı; Nazım Hikmet Ran Memur Toplum Değil, Kendisi İçin Üreten Toplum Kazanır Yalanın Egemenliği, Doğrunun ‘Marjinal’liği! Türkçe Dışındaki Dillere Karşı, 140 Yıldır Uzun Sürece Yayılan Bir Savaş Sürdürülüyor! Ali Rıza Koşar: 38 yıldır içimde bir acı olarak kaldı Tekoşîna Dıjwar! 3. Dünya savaşında ABD–Rusya, Türk-İran konumlanması özgür Kürdistan'a kapı aralıyor Tehlikeli İnsan, Tehlikeli Aydın, Tehlikeli Yazı, Tehlikeli Düşün ve Tehlikeliler Deyip Yaktılar! Kobanê Kürdistan'da Özeldir! T.C Cumhurbaşkanı RTE Uçtu! Kadın, Kürt, Kürdistan ile Bastırılmış Kimlikler Diktatörleşen AKP ve Çözemiyeceği Kürt Sorunu Diaspora, Kanton ve Bağımsızlık ''Silahları Bırakın'' Diyorlar Şengal, Celawle, Kobani’ye DAİŞ/IŞİD Saldırıları ve Kürdistan’da Serhildan! Kürdleri Kürdistan’la Büyütmek yerine, Türkiye’yi Kürdlerle Büyütmek!!! Yahudilik; Hiristiyanlık Çözülmüştü, Sıra Siyasal İslamda! Kürt Romanı ile yüksek Kürt bilincine Kavramları Çarpıtarak, Kürdü Çarpmak! Kürdistan, Türkiye Ve İşid konuşlanması Kürt ulusal özgürlük mücadelesi ile HEP'e, tutsaklaşarak Türkiyelileşen HDP'ye İnkar, iskan, imha kurtuluşmu? Toprak İle Samimiyet(sizliğ)imiz! Kürt soykırımına karşı Kürdistan'ın bağımsızlık hayali
x