İslami Bireylere

Her iki söylemin amacı ve hedefi bellidir. Bir zamanların “Zerdüşt bunlar, bunların İslamiyetle ne ilgisi var?” sözleri ciddi referanstı, yönlendirmeydi ve bu sözler epeydir devam eden IŞİD saldırılarının neden kolayca Kürdlere yöneldiğini anlamakta yardımcı olabilir.

Aziz Yağan

06.02.2015, Cum | 09:39

İslami Bireylere
Makaleyi Paylaş
Son zamanlarda İslami Kürd bireyler yazı ve sözlerinde iki cümleyi çok sık kullanmaya başladı. Bunlardan ilki genel bir kullanım olarak “Kürdistan İslam coğrafyası”, diğeri ise 6-8 Ekim ve Cizre olaylarının “inananlara yönelik” olduğu ifadesidir. Her iki söylem de mevcut kutuplaşmayı pekiştirici, tehdit edici, reaksiyoner, provakasyona açıktır.

Kürdistan’ın İslam coğrafyası olduğunu iddia etmekle, “Kürdlerin Türk, coğrafyamızın da Türk yurdu” olduğunu iddia etmek arasında fark yoktur. Buradaki dikkat çekici nokta ise o birileri bunu gerçekleştirmek için onlarca yıl boyunca her yolu denemişken, anılan ifadeyi kullananların ise coğrafyamızı “her yolu” deneyerek İslamileştirecek ya da İslami yaşam tarzını yerleştirecek fırsatı henüz edinememiş oldugunu düşündürmesidir.

Kürdlerin Türk olmaya karşı direncinin ve coğrafyasında kendini yönetmelerinin sağlanması çabalarının tarihsel sürecini hepimiz az çok biliriz. Bu bizim ortak belleğimizdir. Bunu hepimiz biliyorken, coğrafyamızda hala birilerinin diğerlerini bir kalıba koyma ya da o kalıp çerçevesinde ve içeriğinde yaşatmayı planlaması, dayatması kabul edilir değildir. Coğrafyamızda Aleviler, Hıristiyanlar, Ezidiler, Zerdüştler, Keldaniler, dinsizler, ateistler gibi sayısız kesim yüzlerce ya da binlerce yıldır yaşamaya devam etmektedir. Ne biz Aleviler topraklarımıza “Alevi coğrafyası” dedik, ne Hıristiyanlar “Hıristiyan coğrafyası”, ne de Ezidiler “Ezidi coğrafyası” dedi.

Diğer söylem olan 6-8 Ekim ve ardından Cizre olaylarının “inananlara yani dindarlara” yönelik bir saldırı olduğunu iddia etmek de akıl alır gibi degildir ve sizi rehber edinmişler için kışkırtıcı ve içe kapatıcıdır.

Birileri “inananlarsa” eğer ve “sırf inançları yüzünden” bunlar başlarına geliyorsa, “inanmayanlar” kimlerdir ve “inananların” inanmayanlara tavırları, kin ve öfkeleri nedir, misillemeleri ne olacaktır? Mesela biz Alevileri ya da Hıristiyanları inananlara mı dahiliz, inanmayanlara mı?

Her iki söylemin amacı ve hedefi bellidir. Bir zamanların “Zerdüşt bunlar, bunların İslamiyetle ne ilgisi var?” sözleri ciddi referanstı, yönlendirmeydi ve bu sözler epeydir devam eden IŞİD saldırılarının neden kolayca Kürdlere yöneldiğini anlamakta yardımcı olabilir.

Seküler ve İslami ittihatçıların bize kazandırdığı, iliklerimize işlettiği en büyük zaferlerden biri de coğrafyamızda farklı yaşayan, düşünen, davranan ve bunda da kararlı olan kesimlerimiz arasında uzlaşma olamazmış gibi bize kabullendirilmesidir. Toplum kesimlerini ve bu kesimler içerisinde yer alan herhangi bir grubun da kendi içindeki yaşantısında hainlikle, alçaklıkla, işbirlikçilikle suçlayan bu anlayış lanetli bir anlayıştır ve tarihsel olarak irdelendiğinde hiçbir topluma ve devlete yarar sağlamamış, yıkım getirmiştir.

Hangi nitelikte ve nicelikte olursa olsun, “varlığımızın tehdit altında olduğu” yanılsaması da aşılmalıdır. Patolojik nefret ve korku patolojik esarete neden olur. Coğrafyamız “patolojik korku, patolojik nefret” yanılsamasını atlatamamaktadır. Atlatamamakla kalmamakta, bu nefreti hem yeni kuşaklara devretmekte hem de her fırsatta pratiğe yansıtmaktadır. Binlerce yıldır beraber yaşayan, zaten temas halindeki kesimler arasında “kültürel şok” da mümkün görünmemektedir.

Coğrafyamızda her kesimin özgürce yaşama hakkı vardır. Bu hak; hoşgörü ya da İslam ya da Hıristiyan hukuku ya da Alevi hukuku adı altında kimse tarafından kimseye bahşedilemez, kimseye dayatılamaz. Klasik ve katı yönetim anlayışı çoraklaşmayla, çürümeyle ve yıkımla sonuçlanır. Birey, grup, topluluk ya da toplum olsun kimse kendi hukukunu, teminatını, değerlendirmesini, beğenisini, yaşam tarzını dayatmaya çalışmamalı, böyle bir hak ve yetkisinin olmadığını kabullenmeli. Bizler kendi içimizde paralel yaşantılar oluşturmaktan yani bir birimize yabancılaşarak düşmanlaşmaktan ve kendi yaşantımızı ve bakışımızı çevreye yaymaktan vazgeçmeliyiz.

Bir kesim diğerine nefret içeren sözlerle yaklaşırsa, o diğer kesimin kimlerle ittifak kurmasını beklersiniz? Coğrafyamızda hep böyle olmuştur. İttifak yapması gerekenler birbirlerine karşı asıl düşmanlarıyla ittifak yapmıştır ya da onların emrine girmiştir. Paris katliamı ertesinde cinayetleri kınamayan yazarların cümlelerine bakıldığında Paris’in sınırları coğrafyamızı kapsar görünmektedir.

Bizler çokça Alevinin Sünnileştiğini izledik, ancak Sünnilerin Alevileşenine az rastladık ki, ben hiç rastlamadım. Yanı başımızda hızla ve kitleselce yaşanan bir dönüşüme dikkat ediniz: Alevi Türklerin hemen hemen çoğu Sünnileşti fakat coğrafyamızın Alevileri hala buna direnmektedir. Alevi Türkler hala kendilerini Alevi olarak tanımlasalar bile ritüeller açısından bakıldığında ne denilmek istendiği kolayca ortaya çıkacaktır. Alevi Kürdler ise Sünnileşme ara basamağı üzerinden de Türkleşmektedir. Türkiye’ye özgü sosyalizm, Marksizm ara basamağı ile de Alevi ya da Sünninin Türkleşmesi sonucu sağlanabilmektedir.

Bizim insanlarımız sünnileşirken ağzımızdan “misyonerler bir Aleviyi daha Sünnileştirdi” sözünü duymadınız. Alevilerin “Müslümanlaşan Alevileri belirleme ve tekrar Alevileştirme” çabalarına da şahit olmadınız. Bizim Aleviliği nasıl ve hangi referanslara göre tanımladığımız da, tanımlama tartışmalarımız da elbette ki bizi ilgilendirir ve sizlerin bu tartışmalarımıza ve değerlendirmelerimize sadece saygıyla yaklaşacağınıza, anlamaya çalışıp kabulleneceğinize olan güvenimiz tamdır.

Biz Alevilerin, “kendine olmayanı, kendinden olmayanı aşağılayıcı dili” edinmiş olmamız, bu dilden hızla arınmamızın zor olacağı anlamına mı gelmektedir? Bizim dilimizin arınması, aynı etkileri bizimle aynı derecede taşıyan dilinizin arınması kadar kolaydır. Hepimizdeki bu “tahripkar dili, duyguları ve davranışları” duyumsamaya, anlamaya, deşmeye çalışmalı ve edindiğimiz küstahlıkları, müdahalecilikleri ve yaşam hakkı tanımazlığı da yüksek sesle sorgulamalı, deşifre etmeli ve ayıplamalıyız.

İslami ve Müslüman birey arasındaki farkı bilerek, coğrafyamızdaki İslami bireylere seslenmek istedim. Hepimiz çokça vahşet gördük. Her bireyimizin huzurlu olmasını sağlamak için elimizden geldiğince kolaylaştıralım, güçleştirmeyelim. Birbirimizi korumanın, yaşam, inanç, inançsızlık, bir birimize aykırılık alanlarımızı belirginleştirmenin ve bir arada, huzurla ve güvenle yaşamanın yollarını düşünmeye, denemeye başlarsak, bunu başarmaktan bizi kimse alıkoyamayacaktır.

Kuzeyin evlatları birbirine bu denli düşman olmamalıdır. Yabancıların kuzeyde ayaklarını bastığı zemini ortadan kaldırmanın tek yolu iç barışı ve içeridekiyle müttefikleşmeyi sağlamaktır. Özgürleşen Kürd kimliği hem bizi birbirimizden korur, hem de bizi birbirimize sahiplendirir.

Aziz Yağan

6 Şubat 2015

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

10915 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:42:05

Aziz Yağan

Yazarın Önceki Yazıları

Sevenine Hoyrat Olana da Sêva Mêxekrêj kuyu Bölge ve Bölge Dışı Toplumun Yeni Anayasa Tartışmalarında Yeri Bir MDD Varmış, Bir Kuzey Yokmuş Hüda Par Olayları İlk Kim ‘KDP, Barzani İhaneti’ Dedi! Kayyum Ayanasında Görünenleri Seçebilmek Radikal Demokrasi İhraç Eden Kürde Demokrasi Yok mu! Nezihe’siz, Menderes’siz Bölge fakat XYP’li Kürd! Seçimler (IX): Hangi Seçmen HAK-PAR’a Şans Oyu Verebilir? Seçimler (VIII): PAK ve Tevger’in HAK-PAR Desteği Seçimler (VII): PKK’den Erdoğan’a Destek Demirtaş, HDP, YSP için PKK! Seçimler (VI): HDP ve YSP’siz Millet İttifakı! Seçimler (V): Seçilmişlerin Ortaklığı Değerler.. Bedeller.. Değerler.. Ahmet Türk ve Kürd Halkına Düşman Ahlaksız Kürd! Seçimler (IV): Kötünün İyileştirilmesi mi, İyiye Dokunulmazlık mı? Seçimler (III): HÜDA PAR’la Hatırlatılan Seçimler (II): Bizi …’lileşmekten Kim Koruyacak? Bursaspor Stadının İçi ve Dışı Seçimler (I): Kürdün Cumhurbaşkanlığı Seçimi Körleşmesi Deprem Bölgesinin Gönüllüleri Partiler Kürdce Anadilinde Eğitim, Kürdler, Cumhurbaşkanı Seçimi Paris Kürd Katliamı, PKK ve Kürd Partileri PKK mi, HİZBULLAH mı, JİTEM mi? ASALA’laşan PKK Suçluları ve Suçlarını Öven Devrimciler Legal Apocuların Demokrasi İttifakı ve ‘Kurdi’ Ayak Legal Apocuların Olası Yeni ‘Bedel Ödeme Zamanı’ Bölgenin Yaklaşan Zamanı ve Bilincimiz Kuzeyliliğin Esasları ve PKK’ciliğin Esasları PKK’nin, Apocuların, PKK’cilerin Kimyasal Silah Kullanıldığına Dair İddiası PKK’nin Bölgemize, KBY’ye Savaş Tehdidi ve Kuzey Toplumu Aziz Yağan: Kürdce mi, Statü mü, Yoksa İkisi Birden mi? Berlin, Kiev, Diyarbakır Kimi Kürdler HDP için Yine KürTleşmenin Eşiğinde Çocuklarını Yiyen ve Yedirten Kürd Toplumu (I) Kürdce, KürD Hareketi ve KürT Aydınları Gri Alan, Beyaz Alan, HAK-PAR, Kürd Seçmen Kılıçdaroğlu, Bablekan ve İmralı Kimi Kürdün Adalet, Eşitlik, Yardım İsteme Biçimi Kürdler Öfkeli Türk Kalabalıklarından Nasıl Korunabilir? Orman Yangınları, HDP, Öfkeli Türk Kalabalıkları ve Kürdler Manavgat Yangını ve Yaklaşan Şiddet Tehlikesi HDP’nin Kürde Kaybettirici, Kutuplaştıcı Politikası Afyon ile Kuzey Arasındaki Mekik Kaç Zengin, Kaç Vekil Çıkarır! İğneli Beşik, Mum Söndü, Kuyruklu’dan İlk Gece Hakkı’na Edebiyat Editörü, Yazar, Taşra Gönüllüsü Kürd Yazar (II) Edebiyat Editörü, Yazar, Taşra Gönüllüsü Kürd Yazar (I) Aldatılanı Aldatmak Coğrafi Statü ve Kültürel Kimlik Ayrımı PKK’den İbrahim Güçlü’ye Bir Tehdit Daha Kürdler ve Ankara İttifakları Olası Şengal Katliamını Kürdler Durdurabilmeli HDK ve Kürdistani İttifak Çalışması Kürdler Yeni Anayasada Nasıl Yer Alabilir? Ankara’da İstenmeyen HDP’nin Kaderi Kimin Elinde? Kürdce Anadili Kampanyaları ve Sivil Alan Kürdlerde ”Şimdi” nin İcadı ve İnşası(*) Trump Kürd Olsaydı Bazı Kürdler O’na Terörist Der miydi! Kürd Reformu Söylentilerindeki Eksik Kürdistan Bölgesel Yönetimi Ne Yapmalı? PKK’yi Yabancı Bir Örgütten Tanımak, Tanımlamak PKK’nin Yeri Neresi? Düşmanları Sevindirmeyenler KBY, PKK için Önlemler Almalıdır Kürdistan Bölgesel Yönetimine Çağrı Ey Dünya, Kötülüğün Kaynağı Bu Kez Ahiretsizler Kürdlerin HDP'ye mesafesi Leyla Güven’in Kürdlüğü, Berberoğlu’nun Türklüğü Osman Baydemir Apocu mu, değil mi! KürT aydını ile KürD aydını Öcalan, Aidan James, PKK PKK’yi Terk Edemeyenler ''Benim Ülkem Dilim'': Topraksız ve Statüsüz Çerçeve (I): Kangren Kulp’ta Beş Kürd Daha Parçalandı Şeyh Abdulkerim Çevik’i Öldürmeyeceksin! Uygur Türkleri, Kürdlerin Yaklaşımı ve Dünyanın Geri Kalanı Sıra Kürd Dili ve Kültüründe mi? Tanrı Vardır ve Adı da Petrunya’dır Kürd Temsiliyeti de Nesi? Ayrışalım (III) -Rojava Kahramanları- Ayrışalım (II) Ayrışalım SUSAMAM, rapçı Miraç, Kürd Yanılsaması Karşılıksız Aşığın Kürd Hali Kayyım Atamaları Kime Karşı: KürDlere mi, KürTlere mi, Halklara mı? İyaz bin Ganem’e karşı İlhan Diken!!! Bağlar Belediye Meclisi: Medeni Ölüm 160 TL İstanbul’da Seçmen ve Aday Uyumu Kürdler İçin de 'Her Şey Çok Güzel Olsun!' Selçuk Mızraklı, Zorbalık, Handan Ekici Cumartesi Anneleri ve Sivil Alan 24 Haziran’da ne yapmalıyız? HAMLE: Şuursuzluğa Karşı HAMLE: Ciddiyete Davet! Onur Ünlü’den ‘Gerçek Kesit: Manyak’ HAMLE: Yerel Seçimleri Kazanmak, ama Nasıl? Afrin’de Siviller Öldükçe Güçlenmek! HAMLE: Peki ama Hangi Partiyle? HAMLE: Reform için Yerel Seçimler Ferdinand: Daima kendiniz olun ve Tres’e ne olduğunu sormayın! Beden ve Ruh: Bağımsız Kişilikler Ali Kemal Çınar û Génco Kemal’in ‘Adalet’i ve Kürtler İşkenceciler Çocuklarını Sevebilir mi? İllegalite ve Kürdler Sesi kesilen taşlar ve onların arasında bir şair Sansüre Karşı ‘Zer’ Kürdler; Rejim Yanlıları ve Karşıtlarının Fedaisi mi! Aziz Yağan-İrfan Burulday; Parlamentodaki Siyasi Partilere ve Kürd Seçmenlere Çağrı Geçmişle hesaplaşma, yarına köprü: Geçersiz oy Evet, Hayır, Boykot ve Kürdler için 4’üncü yol Biz O Hendekleri …! Ariel’den Arielle’ya: Küçük Deniz Kızı Türkiye, Almanya, Hollanda ve Nefret Söylemi Vank’ın Çocukları: Tarihsel Hakikat Mücadelesi Aziz Yağan: Türkiye’de toplumsal ve bölgesel anlamda Kürtlerin temsiliyeti yoktur Jale ve Mehmet Elbistan Vatandaş Anadilinde Konuş! Kürd Tarafı ve Post-Olgusal Siyaset Prensim, Ömrümün Kalanı Sensin! Derik Kaymakamına Sabotaj Ekşi Elmalar’a ilaveten PKK ile Nereye Doğru? Atatürk’ünü Arayan Ahmet Altan PKK Vekilleri Öldürmeyi Denedi mi! Yılmaz Erdoğan'ın Ekşi Elmalar'ı Kürdler Onursuz, Benliksiz, Haysiyetsiz mi! Kürdlerin Acılarıyla Alay! İki Ustadan Kısa Bir Film: Borrowed Time Kalandar Soğuğu: Bi Dur Be Adam! Medeni Ölüm, Alternatif Model, Fahriye Adsay Sevimsiz Düşünüşler... Halay, Abdullah Keskin, Avesta Koşun Kürtler, Köşede Kurtlar Şeker Dağıtıyor! Mustafa Kemal'in İçimizdeki Askerleri Haksızlık: 'Madımak: Carina’nın Günlüğü' Küçük Prens Kor’u Kor Yakar Demirkubuz'un Bulantısını Gözardı Etmemek Gerek Kuzeyliler Kuzey’e Sabitlendi mi? Kaplumbağa Kabuğu İçindeki 'Yitik Kuşlar'! Heine, Faşizm ve Romansero-Bimini Kürdler ve Diğer Milletler Terörist Değildir Hendek Tatbikatı sayesinde Tanrı Türk'ü Koruyacak Yas Öyküsü Cizre’de Çıkış Yokmuş, Peki Kuzey’de Var mı? İttifakın İç’ten Olanı Hey Sevgilim!.. Yok Bişey Lanetli Olan Mekanlar Değil İnsanlar IŞİD Alevilere saldırır mı? İç Savaş Kılıftır Acildir! Tüm Kürdlerin Dikkatine! Çocuklarımızı Yedirten ÖzYönetim! Sahte Kül Kedisi Bal Kabağını Yolda Yer FİLİZ KORKMAZ’ın anısına Günahkar Diyarbakır Hay Way Zaman / Dersim'in Kayıp Kızları Asasız Musa / Musayê Bê Asa Hayastan Aynı Yıldızın Altında Sen Aydınlatırsın Geceyi Bir Dersim Hikayesi Halam Geldi Günahın Dokunuşu / A Touch Of Sin Fare sen aslında... Pieta / Acı – Aziz Yağan Bir MDD Varmış, Bir Kuzey Yokmuş
x