Cumhur İttifakı’nın baskısı mı, yoksa Millet İttifakı bileşeni olan İYİP’in tepkisi mi HDP ve YSP’nin Millet İttifakı içinde resmen yer almasını engelledi?
Cumhur İttifakı hala Hizbullah’a terörist demeyen, ‘kendini savundu’ diyen HÜDA PAR’ı bünyesine nasıl aldıysa ve tepkileri göğüslediyse, Millet İttifakı da PKK’ye terörist demeyen HDP’yi bünyesine pekala alabilirdi. Bunu yapsaydı, tarihsel hesaplaşma önceliği yüzünden o ittifak da yine parçalanmazdı.
Cumhur Ittifakı’nın HÜDA PAR’ı bünyesine alması HÜDA PAR’ın hem alanını koruyup güçlendirecek hem de etki gücünü artıracak.
Ancak HDP ve Yeşiller ve Sol Gelecek Parti için durum böyle olmayabilir.
HDP’nin Millet ya da Cumhur İttifakı’nda yer almaması (yer bulmaması değil), etkili olduğu alanları Millet İttifakı’na açmasına neden oldu. Açılan bu alana dolma, HÜDA PAR hariç, Cumhur İttifakı partileri için geçerli değil. Kısacası, yıllardır bölgeye yaklaşamayan, etki oluşturamayan Millet İttifakı bileşenlerine bölge kapısı aralandı ve halen de etkileşimi sürdürüyor. HDP bu ittifakta resmen yer alsaydı Millet İttifakı bileşenleri bunu kendi başlarına sağlayamazdı, alınan oy HDP’nin sayılabilirdi yani bu avantajı elde edemezlerdi. Benzer alan açma hem HDP ve YSP’nin içinde, hem de bileşeni oldukları Emek ve Özgürlük İttifakı’nda da tartışılabilir.
Bölgenin kimi bireyi günümüzde CHP’lileşiyor, İYİP’lileşiyor, TİP’lileşiyor, TKP’lileşiyor.
Ne enteresandır ki, bölge bireyleri KKP’lileşmiyor, PSK’lileşmiyor!
Erdoğan, AKP, MHP karşıtlığı her plana örtü olabiliyor, her planı ve plancıyı masummuş gibi gösterebiliyor.
Şimdilerde sanki geçmişte olanlar unutulmuş gibi, bölgenin saygın ve emektar birer partileriymiş gibi, sanki hep bölgedelermiş gibi bir hava esiyor. Bu, bazı partiler için oydan daha kıymetlidir.
HDP ve YSP’nin Millet İttifakı’nda yer almamasının ya da ittifaka dahil değilmiş gibi gösterilmesinin temel nedenlerinden biri de bu olabilir. İttifaka dahil olsa, oyları paylaşması gerekmeyecekti. Yani, sadece bölge değil, bölge dışında yerleşik Kürd seçmende de bu etki, bu kabulün etkileri gözlenebiliyor. Listelerdeki aday profili de bu iddiayı destekleyebilir.
En azından bu yazı HDP’ye ve en çok da destekçilerine bu süreci bu açıdan değerlendirme şansını veriyor. Bilme şansını veriyor ancak önleme şansını vermiyor. Federe yönetim talebi ile bu gidiş değişebilir.
HDP ve YSP’nin cesaretlendirici kılavuzluğunda Millet İttifakı bileşeni partiler hiç bir şey olmamış gibi bölgeye giriyor. Seçim sonrası çözümden kasıt da Öcalan’ın özgürlüğüdür. Öcalan denildi mi Türk siyasi dünyasının ve toplumunun nasıl tepki göstereceği zaten bellidir. PKK’ye silah bıraktırmayı şantaj, tehdit ve güvence haline getirmek de ayrı bir meseledir.
Toplumunu, bireyini, alanını ve coğrafi komşuluğunu önceleyen Kürd geleneğinde böylesi şartlar, tehditler, şantajlar, tavizler yoktur.
Sırf eski ‘bereketli, güçlü, güzel günlere’ dönmek için kayyım yönetimine karşı çıkılıyor olabilir. Cüzzamlaştırılmış, travma haline getirilmiş, telaffuz edene ceza alma riskini taşıyan ‘özerklik/demokratik özerklik’ meselesi henüz hafızalarda.
Kürd toplumu için en ufak bir talep, pazarlık yok ve üstelik her alanda çöküntü, dejenerasyon yaşayan bölgemizde hayaletler tekrar kendine vücut arıyor.
Bizler yaratılan ve geliştirilen çözümsüzlük atmosferinden çıkalım. Bunun yolu da tarihte bölgeye yapılanlar için bir kez bile özür dilememiş, verdikleri hasarı tazmin, onarma gereği duymamış anlayış ve yapılara karşı kendimizi ve toplumumuzu zihinsel ve duygusal olarak korumaktan geçer. Bölge toplumu bu koruyucu iradeyi ve ısrarı uzun vadede görmezden gelmeyecektir.
Bu çevreler ile ittifaka giren dostlarımıza da bu planlanmış sürecin sonunda bölge ve toplumumuzun göreceği hasarda payları olabileceğini anımsatmak istiyorum.
Ne yapmalı!
Bölge odaklı partilerin güçsüzlüğünde kapatılan alanın etkisi olsa bile tamamen sorumlusu bu değil. Bu güçsüzlüğün nedenlerini tartışmak yerine, bir aylık seçim döneminde bölgede aktif çalışalım, aktif politika yapalım. Ardından yerel seçimlere dahil olalım.
Bölgenin statü ile yönetilmesini isteyenler; mevcut güçlü partilerin yaklaşım, ilişki ve yönelimlerimden, değer istismarından rahatsız olanlar çoğu şeyi değiştirebilir.
Bu sürece açıkça dahil olmak gerekiyor. PAK, Azadi Hareketi, KDP Kurd ve Tevger ve bağımsız bireylerin HAK-PAR’a desteği ya da tümünün işbirliği ile başlatılacak seçim kampanyasına aktif katılmak, dahil olmak...
Süregelen yaşamın köhneliğini, ağırlığını seçmenlere anlatmak, hem de bölgede federe yönetim çözümünü toplumun her bireyine yeniden anımsatmak, bunun seçim/oy/sandık ile mümkün kılınabileceğini belirtmek bölgeye nefes aldırabilir, birey ve topluma unuttuğu özgüveni hatırlatabilir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.