İsveç ve Finlandiya’nın olası NATO üyeliğine sadece Kürt penceresinden bakmak yeterli mi?

Madrid’de uzlaşma olmasaydı, Erdoğan yine zafer kazanmış bir lider edasıyla Ankara’ya dönecekti. Bu kez de “Bakın engelledim!” diyecekti. Aynen Osman Kavala hakkında “10 Büyükelçi’yi sınır dışı ederim” dedikten sonra, uzlaşı sağlanınca ‘zaferini’ ilan ettiği gibi.

Çetin Çeko

01.07.2022, Cum | 13:50

İsveç ve Finlandiya’nın olası NATO üyeliğine sadece Kürt penceresinden bakmak yeterli mi?
Makaleyi Paylaş

İsveç ve Finlandiya, olası bir Rus saldırı ve tehdidine karşı koymak için NATO ittifakına girmek istiyor. Gündemde Rusya-Ukrayna savaşı, Moskova’nın Batı blokuna karşı nükleer silah kullanma tehdidi, enerji sıkıntısı ve bunun sonucu tüketim maddelerinin fiyatlarında artış başta olmak üzere tüm dünya benzer sorunlarla meşgul.

Meseleye sadece Kürt penceresinden bakınca, bu mühim nedenleri atlayabiliyoruz veya bizim için fazla önem arz etmiyor. Dünyadaki ve bölgemizdeki Jeopoltik dengeler, sadece Kürtler ve Kürt sorununa göre dizayn edilmiyor. Bizler bu dizayndan zarar görmeden, elde edilmiş kazanımları nasıl koruyabiliriz, yeni kazanımlar elde edebilir miyiz, ittifaklarımızı ve dostlarımızı nasıl çoğaltabiliriz diye siyaset geliştirmemiz gerekir.

Kanaatimce Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya ile imzaladığı anlaşmanın taraflarca nasıl yorumlandığı ve pratikteki işleyişinin nasıl olacağı önemlidir. Söz konusu anlaşmadan şu sonucu çıkarıyorum.

İsveç ve Finlandiya, herkesin hem fikir olduğu üzere YPG ve PYD’yi ‘terör’ örgütü kabul etmiyorlar. Her iki devlet de YPG ve PYD ile ilişkilerinin olmadıkları, özerk yönetim ile ilişkilerinin olduklarını belirtiyorlar. Özerk yönetimin organlarında ağırlıklı askeri alanda SDG içinde YPG, siyasi alanda ise PYD mevcuttur. Yani direk ilişki yok ama in direk ilişki söz konusudur. Öte yandan Rojava Kürdistanı özerk yönetimi ile ilişkiler ve hümaniter yardımların devam edeceği belirtiliyor. Ayrıca Suriye iç savaşının adil bir şekilde son bulması için İsveç ve Finlandiya diplomatik girişimlerini sürdürecekler.

Erdoğan’ın 33 sonradan 73’e çıkardığı sığınmacının iadesini İsveç, ulusal yasaları ve Avrupa insan hakları sözleşmelerini dikkate alarak karara bağlayacağını belirtiyor. Bu şahıslar arasında İsveç vatandaşı olanların asla iade edilmeyeceğinin altı çiziliyor. Risk grubu içindekiler, vatandaş olmayan sığınmacılar olabilir. Hukukçular, İsveç gizli polisi SÄPO’nun, “ulusal güvenliği tehdit ediyor” diye sığınmacılar hakkında verdiği raporların, ciddi bir sorun oluşturduğunu öteden beri söylüyorlar. Bununla birlikte Türkiye ile istihbarat paylaşımının düzeyinin ne olacağı ve ne tür bilgilerin paylaşılacağı sorusu da gri bölgede duruyor.

Evrensel demokratik değerler, insan hakları ve Kürdistan ulusal demokratik mücadelesine destek, gerek İsveç gerekse Finlandiya’da sivil toplum kuruluşları, aydınlar ve her iki ülkenin iktidar partisi içindeki ağır siyasi profillerce hükümetlerine uyarı ve eleştirilerde bulunuyorlar. Basında bu konuda önemli yazı ve haberler yer aldı.

Anlaşmadaki tek net mesaj, Türkiye’ye uygulanan silah ambargosunun kaldırılacak olması.

Madrid’de uzlaşma olmasaydı, Erdoğan yine zafer kazanmış bir lider edasıyla Ankara’ya dönecekti. Bu kez de “Bakın engelledim!” diyecekti. Aynen Osman Kavala hakkında “10 Büyükelçi’yi sınır dışı ederim” dedikten sonra, uzlaşı sağlanınca ‘zaferini’ ilan ettiği gibi. Bu tipik bir Erdoğan taktiğidir. Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi T.C. Kürtler için yaptığı kafesin mahkumudur. Erdoğan, yürürken ayağına vurulmuş Kürt prangası ile yürüyor. Bu öyle bir acı veriyor ki bunu dünyanın görmemesi ve hissetmemesi mümkün değil.

Bu nedenden dolayı her iki devletin NATO üyelik başvurusuna ağırlıklı olarak Rusya ve Ukrayna değil, Kürt sorunu damga vurdu.

İsveç ve Finlandiya, NATO üyelikleri kesinleşinceye kadar bir şekilde Erdoğan’ı ‘idare’ edeceklerdir. Ayrıca Türkiye ‘U’ dönüşü yaparak, her iki devletin üyeliklerini onaylamayabilir. Unutmayalım, Türkiye parlamentosu 1 Mart 2003’de Saddam’ı devirmek için ABD askerlerinin Türkiye üzerinden Irak’a geçişini veto etti. Benzer bir durum olabilir.

Bir diğer önemli nokta da Madrid’de imzalanan mutabakat sonrası, ABD Başkanı Joe Biden’ın Türkiye’ye F-16 savaş uçaklarının satışı ve modernizasyonuna verdiği destek ardından Erdoğan’ın Menbiç ve Tel Rifat’a askeri hareket yapıp yapamayacağıdır. Buna ek olarak Moskova’nın son olup bitenler karşısında Ankara’ya tavrının ne olacağı mühimdir.

Türkiye, özünde İsveç ve Finlandiya üzerinden “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” diyerek, asıl mesajı ABD’ye veriyor. Önemli olan ABD’nin Rojava Kürdistanı siyasetinde dik duruşunun kazaya uğramamasıdır.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

3284 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:00:12:17

Çetin Çeko

Yazarın Önceki Yazıları

ABD’nin İran siyasetinin Ortadoğu ve Kürtlere etkileri‘Konuş! Sen nerelisin?’KDP’nin Seçim Boykotu ve Irak Federal Kurumlarından Çekilme OlasılığıABD’nin Irak’ı Terk Etmesi Durumunda Kürdistan’ın Ödeyeceği Bedel!KDP merkezinin bulunduğu Pirmam'a saldırı ne anlama geliyor?Irak Vilayet Seçimleri; Kürdistanlı güçler birlik olmazsa 'tartışmalı' bölgeler geri alınamaz!Jerusalem Post: ABD, PJAK’ı ‘terör’ listesinden çıkarmalıPeşmerge’nin ordulaşmasında fırsatlar ve engellerMacron'un Korsika’ya 'tam özerklik' vaadi Kürtler için neden önemli?ABD, Peşmerge'ye yardımı keseriz uyarısında bulundu!Kürdistan petrolünün Bağdat’ın kontrolüne geçmesinden Batı sorumludur!Gazeteci ve yazar Abit Gürses Stockholm’de anıldı14 Mayıs seçimleri Kürt karşıtlığı üzerine kurgulandı!Güney Kürdistan’da seçimler neden zamanında yapılmıyor?HDP, savunduğu yanlış ve şaşı tarih anlayışıyla yüzleşmelidir.Olası yeni iktidarın Kürt sorununa bakışı, Güney ve Rojava Kürdistanı’na yaklaşımı'Demokrasi' treninin son vagonu Kürtler!HDP ve 'Kürdistan seçim ittifakı'Roboski saldırısı istihbaratını ABD verdi, Türk F16’ları da vurdu!KYB, Erbil’de üst düzey terörle mücadele görevlisini öldürmekle suçlanıyor!Doğu Kürdistan ve İran’dan çıkaracağımız derslerKürdistan tarihi, fırsatları yakalamanın ardından kaybetmenin tarihi olmamalıdır!Olası Ankara-Şam yakınlaşmasında Rojava Kürtleri kazanımlarını nasıl koruyabilir?Erdoğan, NATO krizi ile Kürt sorununu uluslararası platforma taşıdıAbit Gürses’in anısına!Güney Kürdistan doğalgaz projesi yeni bir müzakere süreci başlatır mı?Biden, KDP ve KYB’yi uyardı!Güney Kürdistan’da ifade ve basın özgürlüğü ihlalleriDava adamı Şerafettin KayaBağdat, Kürdistan’ın federal statüsünü sorguluyorÇin, Kürt dosyasını açtı!Türkiye-İsrail yakınlaşması Kudüs’ün Kürt siyasetini nasıl etkilerTürkiye'nin ABD ve Rusya’ya Kobani rüşvetiBir sessizlik tarihi: Mele Mustafa Barzani’nin İsrail ziyaretleriDünya’nın ilk kadın hahamı Kürdistanlı Osnat BarzaniBatı, Güney Kürdistan’ın demokrasi notunu düşürdü!Geçmişle yüzleşmek, tartışma kültürü ve üslubu üzerineKürdistan petrolünü dünyaya pazarlayan Pakistanlı Murtaza Lakhani'Kürt Hâkim' kurşunla değil, iğneyle katledildi! ABD, Taliban ile olası barışı, Kürt sorununda Türkiye’ye emsal mi gösterecek?T.C Kürtçeyi yasaklamak için bütün devletlerin ikinci resmi dillerini yasakladı!Güney Kürdistan’da yolsuzluk ve kayıt dışı ekonomi!İsrail’in Rojava Kürdistanı siyasetiİbrahim Barış Anlaşması ve Kürdistan'a etkisiRusya’nın Kürt kartı, kimin lehine kimin aleyhine?Rusya, S-400 alımı karşılığında Afrin'i Türkiye’ye mi verdi?KDP ve PKK düşmanlığı kime ne kazandırır?Rojava Kürtleri; birlikte başarıp tarih yazabilecekler mi?PYD-ENKS Anlaşmazlığında KDP-KYB Barış SüreciTC’nin Kürt ‘Afları’Xelîl Ağa, İsmail Beşikçi, Fikret Otyam ve Can YücelErdoğan, Enver Paşa ve İttihat Terakki’nin ayak izinden gidiyorABD, İran, Irak üçgeninde KürtlerIrak’ı Bu Kez Kürtler Değil, Araplar ParçalayabilirErdoğan’ın Kobani planıRojava Kürtleri, hem aranan hem de terk edilen aktör oldular'Barış Koridoru' yazılır, işgal okunurSeçimin bir diğer kaybedeni Öcalan oldu!Olası Basra federasyonu ve Kürdistan’a etkisiYabancı Gözüyle 'Kürdistanilik'Türkiye modeli güvenli bölge: Kuzuyu kurda emanet etmekABD’nin Suriye siyasetinde Kürtler ve TürkiyeSuriye, siyasi süreç ve Kürtlerin temsiliKürt seçmen davranışı ve 24 HaziranGeçmişi Hatırlamak Kurtuluşun Sırrıdır!Türkiye, Afrin’i almak değil, Diyarbakır'ı kaybetmekten korkuyor!Kürdistan için yeni bir nefes: Rusya!Kürdistan’a yaptırımlar bağımsızlık sürecini hızlandırabilirReferandum ve Kerkük travmasıKürdistan’a yaptırımlar Erdoğan’ı iktidardan edebilirBağdat ikinci kez Kürtlerden kaçıyorGüney Kürdistan bağımsızlık referandumu ve sonrasıFederalizmi Irak’a Kürtler getirdiUluslararası toplum ve KürtlerKürtlerin sistemi etkileme ve kilitleme gücüGüney ve Kuzey’de ‘Kürdistani’ kavramıGüney Kürdistan Bağımsızlık Referandumu ve Olasılıklar AKP ve KDPKürtlerde ‘Hayır’ ve ‘Boykot’Güney Kürdistan’ın bağımsızlığında iki örnekTürkiye’nin YPG ile dolaylı ateşkesiKürtlerin Seçilmişleri Mebus Değil MahpusUluslararası toplum, müttefiklerinin Kürt kamburunu taşımak istemiyorTürkiye, Kürtler için yaptığı kafesin mahkûmuTürkiye’de darbe geleneğinin tarihsel kodlarıRusya’nın 'Türkiye, IŞİD'i destekliyor' iddiası ne olacak?HDP, 23 Nisan 1920’yi savunacağına hesaplaşmalıdırAKP medyası Gülen Cemaati’nin asılsız bilgilerini Kürt sivil kurumlarına karşı kullanıyorSri Lanka-Türkiye, Tamil Kaplanları-PKK benzerlikler ve farklılıklarKürt sorunu ekseninde Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik ŞartıDemokratik özerklik neden kalıcı çözüm olamaz?
x