Hep Karıştırılan İki Sorun Ve Olgu; Ulusal Sorun Ve Demokrasi Sorunu

DEM partinin Kürtlerin ulusal hakları ve siyasal statüsü ile ilgili temsiliyet ve istişarelerde hiçbir şekilde yer alamayacağı ve almaması gerektiği konusunun somut örneği, partinin eş genel başkanı, Tülay Hamitoğulları’nın sosyal medya X hesabındaki paylaşımında saklıdır. Yüzbinlerce Kürdü ve Şii Arabı soykırımdan geçirmiş eli kanlı Irak Diktatörü Bu kadının, Saddam Hüseyin'in devrilmesine kahrolup adeta yasını tutan bir yaklaşımı var.

Gencettin Öner

15.10.2024, Sal | 09:53 [ Güncellenme: 17.10.2024, Per | 12:00 ]

Hep Karıştırılan İki Sorun Ve Olgu; Ulusal Sorun Ve Demokrasi Sorunu
Makaleyi PaylaÅŸ

Makalemizin başlığına taşıdığımız bu iki kavram, genelde Ortadoğu'da özelde, bu topraklarda yaşayan hemen her bireyi derinden etkileyen, çoğunlukla hayatı onlara zehir etmiş temel bir sorundan bahsediyoruz. Bu hayati sorun, başta siyasetçiler olmak üzere sosyologlar, sivil toplum kuruluşları ve felsefeciler tarafından bilerek veya bilmeyerek birbirleriyle hep karıştırılan ve çoğu zaman da diğerinin yerine kullanılan iki kavram. Oysa bu iki kavram birbiriyle tamamen farklı iki olgusal sorunu ifade ediyor. Ulusal sorun; bir devletin egemenliği altında bulunan hakim dil ve kültürün, o devletin ilham aldığı egemen ulus dışında kalmış farklı ulus veya toplulukların, dil ve kültürlerinin baskı altına alınması, asimilasyon dahil, o ulus veya topluluk aidiyetine mensup kesimlerin, devlet gücü tarafından her türlü baskı enstrümanları ve araçlar kullanılarak o ulusun ve toplulukların gasp edilmiş haklarının çözümünün yol ve yönteminin nasıl olması gerektiğiyle ilgili ortaya atılmış olgusal bir kavramdır. Demokrasi ise; devlet kurum ve aygıtlarının kendi vatandaş kitlesine bireysel ve toplumsal anlamda hayatlarını kolaylaştıran, bireysel ve toplumsal yaşamın her alanında onların dokunulmazlığını taahhüt eden özgürlüklerin bütününe denir.

Bu özet açıklamadan sonra, üzerinde şu an yaşadığımız coğrafyanın özel durumlarıyla ilgili somut bir kaç açıklama yapmak istedik. Yüz yıldan beri bu topraklarda vuku bulan kırım, katliam ve trajedileri yoğun olarak yaşamış, bir yüz yılı da geride bırakmıştır. Yüzbinlerce insanın hayatına mal olmuş bu kanayan yaranın adı şüphesiz ki Kürt/Kürdistan sorunudur. 20. yy’ın ilk çeyreğinde ya da 2. dünya savaşında bu sorunun çözülmüş olması gerekirken, büyük tahribatlar yaratarak günümüze kadar sarkıp gelmiş olması büyük acıları da beraberinde taşıyarak günümüze getirmiştir. Bu sorunun varmış olduğu hali hazırdaki nokta itibariyle, 21. yy'ın ilk çeyreğinde devirdiğimiz bu zaman diliminde, dünyanın ve bölgenin içine çekildiği, sonunun topyekûn bir 3. dünya savaşı ile mi? yoksa bölgesel bir savaşla mı sonlanacağı konusunda herkesin halen kafa yorduğu bir tufanın tam merkezindeyiz. Dünya siyasetini belirleyen merkezler strateji üstünde strateji geliştiriyorlar. Sonuç nasıl ve ne şekilde olursa olsun, 20 yy’ın ilk çeyreğinde başlatılan 1. Dünya savaşında dünyanın hakimi iki emperyal gücün (Britanya ve Fransa) Ortadoğu'nun kaderini gizli bir anlaşma sonucu belirledikleri Sykes-Picot'un şekillendirdiği siyasi haritasının mutlak değişeceğini gösteriyor. Bunun neye evirileceği konusu, bazı ülkeleri çok ciddi bir şekilde endişeyle telaşlandırmış görünüyor.

Bu ülkelerin başında Türkiye geliyor. Kürtlerin ulusal hakları gündeme geldiğinde, azgın birer boğa gibi saldırıya geçen, bu konuyu telaffuz eden hemen herkesi "hainlik"le suçlayan, onları ülkeyi terk etmeye davet eden ırkçı partinin lideri, "Bayram değil, seyran değil, eniştem beni neden öptü" misali, Kürt ulusal haklarının onların algısında "adres partisi" "temsilcisi" olarak gördükleri DEM parti yöneticileri ile tokalaşması boşuna ve tesadüfi değildir. Şimdi bu ifadeye karşı şöyle bir soru sorulabilir: Peki bu türden diyaloglar sizce kötü bir şey mi? Elbette değil. Keşke o ve ona bu tavrın sergilemesi için kulağına fısıldayanlar, Kürtlerin ulusal haklarının inkarından vazgeçip, sorunu barışçı ve demokratik yollarla çözülmesini samimiyetle isteselerdi. Türk ve Kürt kamuoyuna bu samimiyetlerini çıkıp deklare etselerdi. Endişe şu: Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesi ve dizaynında, Kürtleri yine Lozan faciasında yaptıkları gibi onları oyuna getirip kullandıkları konusunda Kürtlerin dikkatli olmaları lazım. Çünkü bu türden kokular hissediliyor.

Devlet, hükümet ve Türk basını, Kürtleri böyle bir tuzağa çekmeye çalışıyor gibi dezenformasyonlar ve emareler görülüyor. Peki, DEM parti ve PKK, Kürt ulusal haklarının müzakere adresi olabilirler mi? Kesinlikle hayır. Bu hayır dememiz bizim ifademiz değil, kendileri bunu ısrarla ve altını çize çize söylüyorlar. Bu oluşumlar, kendilerini Türkiye partisi ve ulus devlet karşıtı ilan etmişlerdir. Onun için bu iki oluşum, Kürt ulusal hakları muhatabı olamazlar. Diğer Türkiye Partileri gibi sadece bu konu hakkında partilerinin fikirlerini açıklayabilirler. Bu konu müzakere edildiğinde bağımsızlık dahil, Federasyon ve özerklik konuları da masada konuşulacak, Kürtlerin bu coğrafyadaki dağılımı, büyük çoğunluğunun nasıl bir yaşam arzuladıkları konusu tartışılıp müzakere edilecek. Özerklik ve federasyon da ulus devletin birer siyasal versiyonu olan yapılardır. DEM parti seçmeninin %90 ı Kürt seçmenlerden oluşuyor. Bu Kürt seçmenlerin %70 inden fazlası, en az özerklik istiyor. Dağa çıkmış Kürt gençleri de "Kürdistan'ın özgürlüğü" için savaştığını sanıyor. İşte burada çok büyük bir çelişki ve handikap var. Ama DEM parti tüzük ve söylemlerinde ısrarla "Türkiye partisi" olduklarını defalarca deklare etmiştir. Bu parti "Demokratik bir Cumhuriyet" talebiyle politika sahnesine çıkmıştır. Bu sorun devletin gündemine geldiğinde, bu konu ile ilgili müzakere ve istişareler, Kürtlerin ulusal haklarının gerçek anlamdaki siyasi temsilcileri Kürt/Kürdistani partilerdir.

Böylesi istişarelerde asgari talepler özerklik ve federasyon dur. "Türkiye partisi" ya da "Demokratik Cumhuriyet" talebiyle ortaya çıkan parti ve oluşumlar, Kürtlerin kaderi üzerinde söz sahibi olamazlar. Kaldı ki Kürtlerin azınlık bir kesimi de ısrarla bağımsızlık istiyor. Dolayısıyla DEM parti ve PKK bırakın tüm Kürtler adına bu misyona sahip olmayı, bu taleplere zaten şiddetle karşıdırlar. DEM partinin Kürtlerin ulusal hakları ve siyasal statüsü ile ilgili temsiliyet ve istişarelerde hiçbir şekilde yer alamayacağı ve almaması gerektiği konusunun somut örneği, partinin eş genel başkanı, Tülay Hamitoğulları’nın sosyal medya X hesabındaki paylaşımında saklıdır. Yüzbinlerce Kürdü ve Şii Arabı soykırımdan geçirmiş eli kanlı Irak Diktatörü Bu kadının, Saddam Hüseyin'in devrilmesine kahrolup adeta yasını tutan bir yaklaşımı var. Peki Türk devlet aklının olası bir müzakerede, Kürtleri bilgi ve birikimleriyle temsil edecek hali hazırda bir Kürt Partisi var mıdır? Maalesef bu soruya "evet" cevabı veremiyorum. Kürtlerin yüz yıllık sorunu ve handikapı zaten bu değil midir?

 

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
20011 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:11:16

Gencettin Öner

Yazarın Önceki Yazıları

Kürd/Kürdistan Sorunu Ve Demirtaş'ın PKK/DEM Ekseninden Kopuş Emareleri Ortadoğu Ve Dünyadaki Son Gelişmelere Paralel Olarak Kürtler Özgür Ve Onurlu Gelecekleri İçin Ne Yapmalı? Karartmalar, Dezenformasyonlar Ve Olgusal Gerçekler 'Hafıza-i Beşer, Nisyan İle Maluldür' Anayasalar, İkiyüzlülükler ve Niyetler Aklın ve Ferasetin Durduğu An Sıradan Kötülük, Bağnaz Bir Dinsel Veya İdeolojik Vicdansızlıkla Birleşince Ortaya Çıkan Manzaralar 'Derin Dewlet Nedır Abê?' Komedilerden Komedi Beğenin Çend Dimên Li Ser Jîyana Rewşenbir, Lêkolinvan û Entelektuelê Kurd Dr. Tarıq Ziya Ekinci Ezber Bozan Bir Yazı Toplumsal Hafıza, Org. Mustafa Muğlalı ve 33 Kurşun Olayı Riyakarlık, Yalan, Aldatma ve İnanç Adına Yaşatılan Barbarlık Diyarından Seçmeler İki Fotoğrafın Düşündürdükleri Diamond Tema, İnanç-İnançsızlık ve Agnostizm Demokrasi ve Özgürlüklerin Kağıt Üzerinde Kaldığı Ülke ve Toplumlarda Aforizmal Bir Bakış Bir Ulusa ve Onun Değerlerine Dayatılan Onursuzluk Selahattin Demirtaş ve Seher’in Dramı İnsanlık Değerlerinin Yerle Bir Edildiği, İnsanlık Erdeminin Çöktüğü Nokta; Soykırımlar 2024 Seçiminin Patolojik Siyasal Anatomisi Üzerine Bir Kaç Söz? Kürt Siyasetçilerin Aymazlıklarına Kim Dur Diyecek? Mertliğin, Onurun ve Yiğitliğin Timsali; Yılmaz Güney Toplumlara 'Hakikat' Diye Dayatılan Sosyal Psikoz ve Sosyal Halüsinasyon Handikaplarından Kurtulmaları Mümkün Olabilir mi? Sekülerlik, Laiklik, Komünizm ve Sosyal Darwinizm Üzerine Felsefi Bir Analiz; Kürtler Bu Kavramları Nasıl Algılıyor? (2) 3 Olgu, 3 Sonuç ve Toplumun Çok Hazin Aymazlığı Sekülerlik, Laiklik, Komünizm Üzerine Felsefi Bir Analiz; Kürtler Bu Süreçte Ne Yapmalı (1) Tarihten Hiç Ders Çıkaramama Sarı Hoca(İsmail Beşikci) Hakkında Birkaç Hayat Anekdotu Aptallığın Resmi Var Mıdır Acaba? Yalanlarla Zihinlere Kazınmış Ezberlerin Bozulması ve Hakikat 'Xwedê Mırov Kor Neke, Kor Bikejî Kerr Neke' Sosyal Psikoz ve Hakikat 'Cumhuriyet' Nedir? Ne Değildir? 'İlericilik', 'Gericilik', 'Faşizm' ve 'Demokrasi' Kavramları Üzerinde Felsefi Bir Beyin Fırtınası Sivil Katliamları İdeoloji ve Din Kisvesi Altında Savunan Barbarlık 'Göz Bebeği' 'Göz Ağrısı' 'Göz Dikeni' Katliam, yağma, fetih ve işgalleri kutsama, bu kötülüklerin mağdurlarının torunlarının aymazlıkları üzerine Bayramlar; Kimilerine Sevinç ve Mutluluk Vesilesi Olurken, Kimilerine Neden Hüzün ve Yok Sayılma Vesilesi Oluyor? Tabuları Yıkmak Değerli Hukukçu, Hakperest İnsan, Hacı Akyol’un Anısına Saygıyla Toplumsal Hafıza, Mustafa Muğlalı ve 33 Kurşun olayı Sivas Katliamı Üzerine Tekrarlı Bir Hatırlatma Hakikat ve Vicdanla Bağdaşmayan Rutinleşmiş bir İnanç Ezberi; Kurban İnsanlığın Erdemli Olma Yolundaki Uzun Yürüyüşü; Evim mi? Devrim mi? İki Yüzlülük, Riyakarlık ve Yalanlarla Nereye Kadar? 2023 Seçim Sonuçları Üzerine Birkaç Söz… Kaybedenler ve Kazananlar; Neden? Nasıl? Niçin? Yüz Yıldır Kürtlere Dayatılan 'Kırk Katır mı? Kırk Satır mı? ' Anlayışına Ne Zaman Dur Denilecek? Faşist Nobranlıkla Nereye Kadar? Bir Seçimin Sosyolojik ve Siyasal Anatomisi 'Denizler'in Yolu' ve Gerçekler Dersim Katliamı Olguları, Kavramları Çarpıtma Ve Türk Toplum Algısında Karşılık Bulmuş Politik-Şoven Psikoz 23 Nisanı Bayram Havasında Kutlayan Türkler, 24 Nisan Trajedisini de Unutmamalılar Toplumu İnanç Ve Bayrak Dayatmasıyla Terbiye Etmeye Çalışılan Oyunlar Ve Erdemlilik Tarihte yaşananlardan ders çıkaramama ve son hazin siyasi aymazlık Kılıçdaroğlu'nun 'Halil İbrahim Sofrası' Temennisi ve Gerçekler Spor centilmenliği, seri katilleri kutsama ve faşistleşen toplum Coğrafyamızda meydana gelen deprem felaketi üzerine birkaç söz Riyakarlık, makyaj ve yalanlarla nereye kadar? Etnik nefretin aramızdan aldığı güzel insan; Hrant Dink 'Öteki'ye Olan Düşmanlık ve Nefret, Empati ve Erdemliliğe Dönüşebilir mi? 100. Yılına girecek olan otoriter ve tekçi rejimin kalıcı otokrat bir rejime evrilmesine karşı mağdurlar ne yapmalı? 'Kimseye Verilecek Bir Çakıl Taşımız Yoktur' Veya ‘Ya Sev Ya Terket!' Metaforu Üzerine Birkaç Söz Nasıl Bir Anayasa? Sedama bındestîya Kurda azlû bu! Neo-Osmanlıcılık ile Neo-İttihatçılığın 100 yıllık ezeli düşmanlıktan, iktidar ittifakına geçmeleri ve 10 kasım üzerine birkaç söz Cumhuriyet mi, Demokrasi mi? 2023 Seçimlerinde 'vatandaş bekası' için kime ve neye göre oy verilmeli?
x