Solcu ve milliyetçi karışımından daha karmaş şovenistler, İslam’ın İslamlığını seviyesizleştiren bağnaz İslamcılar, Faşistliğiyle insan olma gereklerine meydan okuyanlar, ırkçılığıyla tarihe bin bir menfi not düşen ve Kürtlerin kökünü kurutmak isteyen nasyonalist Kemalistler vardı.
Her ne kadar “vallah billah biz Kürt partisi değiliz” diyorlarsa da Kürt partisi mi Türk partisi mi tartışması devam eden bir kısım Kürtler. Selâhattin Demirtaş’a “sosyal medya fenomeni” diyen Sarı Zezayı, Kürtlere Faşist diyen Ahmet Şıklar. Sayın Barzani’ye puşt diyenlerin haddi hesabı olmayanlar. Kürtlerin korkulu rüyası olan Akşener Asena’sı. En iyi Kürt ölü Kürt’tür kültürüne sımsıkı sarılan Bozdağlar vardı da vardııııııııı!
Ve başka ne vardı biliyor musunuz? İnsanlığın aklıyla doya doya oynayan Kürtler de vardı. VARDI çünkü bu karmaşık karmaşanın adını Demokratik güç birliği diye Kürtlerin aklıyla oynamak için tüm medyasını harekete geçirmişti. Peki kime karşı ve neyin adına ne amaçla bu güç birliği diye sorulduğunda tek bir cevap vardı: Erdoğan gitsin! Peki ya sonrası? Orası hiç önemli değil, yeter ki gitsin, gerisi ne olursa olsun!
Biliyor musunuz tarih süreci içinde birçok halk kendi ulusal kurtuluş mücadelesini vermiş. VERMİŞ ama hiçbir halkın ulusal kurtuluş mücadelesinde dahi böylesi ilkesiz, böylesi saçma sapan bir güç birliğine rastlamak mümkün değil. Yani sözün kısası, Kürtlerin dışında kalan tüm karmaşaların bir araya gelmesi bir yere kadar anlaşılır olabilir.
Ama Tanrı aşkına kendi demokratik hakkının varlığına yüzde beş yüz karşı olanlarla neyin ve ne için güç birliği işte o hala anlaşılmadı! Bakın azıcık ve net konuşalım: İster adı sanı PDK ya da YNK OLSUN, ister namı ve şanı PKK ve Diyarbakır’da üs kuran bilmem şu ya da bu partiler olsun, Kürtlerin aklıyla oynayan bu cenahlara Kürt gençleri “hele dur bayım yavaş ol” diye hala ortaya çıkmıyorsa ve çıkmayacaksa vah ki vah bu halkın geleceğine!
Bütün ırkçı ve inkârcı nitelikleriyle ulu orta bas bas bağırdıkları halde, Kürt halkının demokratik varoluşun istemine ön ayak olabilir hayalına Kürtleri sürü şeklinde bu ittifakın arkasına dizdiren Kürtlere bir şey denilmeyecek mi Allah aşkına? Gerçi bu coğrafya da yetişen bir siyasetçi, yapılan yanlışı bir iki hamleyle umursamazlık mezarına dönüştürmeyi de çok iyi beceriyor. Bir yolunu ya da bir günah keçisi bulur işin içinden çıkar mutlaka!
İnsan oğlunun ve özelikle aklıselim Kürtlerin mantığını bulandıran öyle bir seçim sureci yaşandı ki, hendek sendromunu bile gölgede bıraktıracak kadar hayal kırıklığına sebep oldu. Zira güç birliği ya da diğer adıyla ittifak unsurları denen tüm güçler, 100 yıllık süreç ve geçmiş tarihi devralan mirasçılarla tek bir gerekçeyle mücadele bir kenara atılmış en gözde kanka hayranlığına soyuldular ne yazık ki!
Tek gerekçe “Erdoğan gitsin” gerekçesiydi. Velhasılıkelam ve sözün kısası, Erdoğan’dan sonra bu güç birliği Kürt halkının hakkaniyetine daha yakışır bir davranış içinde olacağını düşünen Kürtlerin aklına şaşırmayan akıl sahibi akıl deryasına şaşmamak mümkün değil.
Umarım ve dilerim ki, umursamaz yatağına sedir sermiş yüz binlerce okumuş Avukat, bana ne benliğine yatmış yüzbinlerce Öğretmen, bana dokunmayan yılan nasıl yaşıyorsa yaşasın beklentisine giren yüzbinlerce Mimar, bugün benim yarında benim olsun hayatın hayalini yaşayan yüzbinlerce üniversiteli gençler ve daha önemlisi bir halkın omurgasını oluşturan yüzbinlerce Kürt Ana kadının’’ Kürt siyasetin eliyle Kürt halkının başına örülen bu yanlışlara dür demek için sahaya inmiş olsun.
Hüseyin Akıncı
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.