Bugün Dünya Anadil Günü

21 Şubat, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO) tarafından, 17 Kasım 1999’da \"Uluslararası Anadil Günü” ilân edildi.

21.02.2014, Cum - 10:48

 Bugün Dünya Anadil Günü
Haberi Paylaş
21 Şubat, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO) tarafından, 17 Kasım 1999’da \"Uluslararası Anadil Günü” ilân edildi.
Asıl adı Anadil Hareketi Günü olan 21 Şubat, Bengali Dili Hareketi için Bangladeş polisi ile çatışan Bangladeşli üniversite öğrencilerinin öldürülmesinin yıldönümüdür.

Uluslararası Anadil Günü her yıl, UNESCO’ya üye ülkeler, çok dilliği de savunuyorlar.kürtler de son yıllar da Anadil Günü’nü çok renkli etkinliklerle kutluyor. Kürtler Anadil Günü kutlamalarında “Anadilde eğitim istiyoruz!” talebini dile getiriyor. Bu yıl da Anadil Günü Adıyaman, Hakkâri, Yüksekova, Van, Erciş, Çaldıran, Mardin, Kızıltepe, Nusaybin, Diyarbakır, Bismil, Silvan, Batman, Dersim gibi birçok kent ve ilçe merkezinde, çeşitli etkinliklerle kutlandı.

Kutlamalarda Anadilde eğitim talebi ön plana çıktı. Hükümet ise henüz anadilde eğitime yeşil ışık yakmış değil. Öte yandan hükümetin “4 4 4” olarak adlandırdığı ve yasalaştırdığı eğitim sistemi de asimilasyon politikası olarak değerlendiriliyor.

Yasaklar… Gelişmeler… Süren sıkıntılar…

Türkiye’de Kürtçenin günlük hayatta kullanılması adına önemli gelişmeler yaşansa da Anayasal, yasal ve ilgili yönetmelikler açısından hâlâ ciddi uygulama sıkıntıları yaşanıyor. Örneğin çocuklara Türkçe alfabede olmayıp, Kürtçe alfabede olan “x, q, w” gibi harflerle yazılan isimler verilmesine izin verilmiyor hâlâ.

[Bu yasak, Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkındaki Kanun’un 3. maddesinde düzenlenmiş. Madde şöyle: “…Verilecek tabu kayıtları ve senetleri ve nüfus ve evlenme cüzdanları ve kayıtları ve askeri hüviyet ve terhis cüzdanları 1929 Haziran’ı iptidasından itibaren Türk harfleriyle yazılacaktır.”

Diğer yasak maddeleri ise şöyle:

— Anayasa’nın 2. Maddesi: Türkiye Cumhuriyetin resmi dili Türkçedir.

— Anayasa’nın 42. Maddesi: Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.

— Türk Harflerin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun”: Bu düzenlemeyle Arap harflerinin kullanılmasının yasaklanmasıyla yetinilmemiş, Türkçe dışındaki diğer tüm dillerin kullanımına engeller getirilmiştir.]

1980’deki askeri darbeye kadar varlığını sürdürmüş olan Kürtçe ve Kürtçe çağrışımlı yerleşim yerlerinin isimleri bir kararnameyle yapılan operasyonla değiştiriliyor ve o dönem Kürt’lerin yoğunlukta yaşadığı yerlerdeki devlet dairelerine “Türkçeden başka dil konuşmak yasaktır” yazılı duyurular asılıyor.

12 Eylül 1980’deki askeri darbe sonrasında oluşturulan yeni Anayasa’nın ardından 2932 sayılı yasa ile konulan “Kürtçe yasağı”, 12 Nisan 1991’de kaldırılmıştı ancak Cumhuriyet’in ilânından günümüze Kürtçe yasakları hâlâ devam ediyor.

2002’de Kürtçe dil kursları açılmasına cevaz veren yasa çıkmış; 2007’deki seçimlerden yapılan mevzuat değişikliğiyle TRT’de 45 dakikalık Kürtçe yayın yapılmaya başlanmış, 2009’da da devlet televizyonu TRT, “TRT Şeş” adıyla 24 saat Kürtçe ve lehçelerinde yayın yapan bir televizyon kanalı açmıştı. Öte yandan 2012-2013 eğitim ve öğretim yılı itibariyle Kürtçe, okullarda seçmeli ders olarak okutulmaya başlanmış, öncesinde üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı bölümleri açılmıştı.

Son olarak da, eksik ve yetersiz görülse de, KCK davalarının tıkanmasına yol açan anadilde savunma talebinin karşılanması için yasal değişiklik yapılmıştı.

Bu gelişmeler yaşanırken Genelkurmay Başkanlığı, “Q, W, X” harflerinin üzerinin çizildiği, üzerinde “…Önce Türkçe” yazılı afişler bastırıp, askeri kurum ve kuruluşlara astırmıştı.

Öte yandan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çok kez “Anadilde eğitim olmaz, olamaz,” şeklinde konuşurken, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç katıldığı bir televizyon programında “Kürtçe, medeniyet dili değildir,” demiş ve gelen tepkiler üzerine “Kürtçeyle her şey yapılabilir,” şeklinde bir açıklama yapmıştı.

Bir yandan bu gelişmeler olurken, diğer yandan uygulamalar Anayasal ve yasal olarak güvence altına alınmadığı için sıkıntılar yaşanmaya devam ediyor.

2011’in Şubat ayında BDP’nin meclisteki grup toplantısında BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Kürtçe konuşurken, konuşmayı canlı yayından veren TRT, yayını kesmiş ve bu tartışmalara neden olmuştu.

2005’te belediye başkanı seçildikten sonra “Çok dilli belediyecilik projesi” kapsamında belediye hizmetlerinde Türkçe’nin yanı sıra Kürtçe ve Arapça da hizmet veren Sur Belediye Başkanı ve meclis üyeleri hakkında soruşturma başlatılmış, ardından Danıştay 8. Dairesi Demirbaş’ı ve belediye meclis üyelerini görevden almıştı.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’e ise Kürtçe davetiye kart bastırıp, dağıttığı için soruşturma açılmıştı.

Çok sayıda Kürt siyasetçi seçim dönemlerinde Kürtçe konuştukları için –“Propaganda dili Türkçedir” şeklindeki seçim kanunu maddesi dolayısıyla- altı aylık hapis cezası aldı.

2010’da Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) Kürtçe ve Türkçe olarak astığı tabelalar savcılık kararlarıyla indirilmişti.

BDP’li birçok belediyenin park, bahçe, sokak, cadde ve mahalleler verdiği Kürtçe isimler hâlâ mülkü amirlerin engeline takılıyor.

Şimdilerde Kürtçe okullarda seçmeli ders olarak okutulurken 2001’de yüzlerce üniversite öğrencisi “Seçmeli Kürtçe dersi istedikleri için” ya okuldan atılmış, ya uzaklaştırılmış ya da tutuklanmıştı.

Sanatçı Ahmet Kaya 1999’da Türkiye Magazin Gazetecileri Derneği’nin ödül töreninde “Kürtçe bir şarkıya klip çektim, bu klipi yayınlayacak yürekli insanların olduğunu biliyorum” dediği için saldırıya uğramış, hakkında dava açılmış ve bu yüzden Fransa’ya gitmek zorunda kalmıştı. Kaya, Fransa’dayken gazete, dergi ve televizyonlara verdiği demeçlerde uğradığı saldırı ve hakaretleri içine sindiremediğini, ülkesinden ayrılmak zorunda bırakıldığı için çok üzgün olduğunu ifade etmişti. Kaya, 26 Kasım 2001’de Paris’te kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu.

Gazeteci-yazar Oral Çalışlar Kaya’nın ölümü üzerine “Kürtçe yasağı Ahmet Kaya’nın hayatına mal oldu” demişti.

“Çok dilli eğitim, diyelim”

Konuyla ilgili bianet’e konuşan ve Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, 2006’da belediye hizmetlerini çok dilli şekilde yaptıkları için soruşturulduklarını ve arkasından görevden alındıklarına dikkat çekerek, “Şimdi hükümetin kendisi çok dilli televizyonculuk yapıyor” dedi.

2008’de “Serê şevê çîrokek, her mal dibistanek” (Her geceye bir masal, her ev bir okul) adıyla bir proje yaptıklarını anlatan Demirtaş şöyle konuştu: “365 masal, 12 fasikülden oluşan kitapları ailelere dağıtarak, evlerini okula çevirmelerini istedik. O zaman bu projeyle dokuz yaşında bir kızımız evinin bir odasını dersliğe dönüştürdü ve bu durum savcılıkça kovuşturuldu.”

“Yine kentin girişine astığımız çok dilli “Hoş geldiniz” tabelaları nedeniyle İçişleri Bakanlığı tarafından hâlâ soruşturuluyoruz. Yine, daha etkili çalışabilmek için personel alımlarında Kürtçe, Ermenice, Süryanice dillerini bilen kişileri tercih etme kararırımız nedeniyle yargılanmaya devam ediyoruz.”

Hükümetin bu yeni eğitim yılında yürürlüğe koyduğu “4 4 4” adlı eğitim sistemini “Asimilasyon hedefleniyor” diyerek değerlendiren Demirbaş, belediyelerine bağlı Kadın Destek Merkezleri’nin açtığı üç kreşte 40’ı aşkın 0-5 yaş grubu çocuğun sadece Kürtçe eğitim gördüğünü ifade ederek, ilköğretim ve lise çağında çocuklar için açtıkları Eğitim Destek Evlerinde ise Kürtçe eğitimin hazırlığı içinde olduklarını söyledi.

Kürtçenin okullarda seçmeli ders olarak okutulmasını bir aşama olarak olumlu değerlendirdiğini ancak bunun yeterli olmadığını; çünkü gerekli alt yapının olmadığını, bu yüzden Kürtçe seçilse bile o dersin verilmediğini, öyle olunca da sanki Kürtler anadilde eğitimi gerçekten istemiyor gibisinden bir kanaatin oluşturulmaya çalıştığını aktaran Demirbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eğer anadilde eğitim ifadesi itici geliyorsa, bunu yerine, UNESCO’nun da savunduğu ve desteklediği ‘çok dilli eğitim’ diyelim, yani müfredat aynı ama eğitim dili farklı olsun. Öğrenci ve velisi hangi dilde eğitim göreceğine karar versin ve buna göre derslik açılsın. Bu, devletin bölünme fobisini ortadan kaldırır. Diyarbakır’daki Türk de, İstanbul’daki Kürt de isterse kendi dilinde eğitim alabilir.”

“Kürtler kendi okullarını açabilecek güçte”

Hükümet kanadından gelen “Anadilde eğitim olmaz” mealindeki açıklamaları ve Kürtçe öğretimi ve yayını vesaire konularda atılan adımları hatırlattığımız Türkiye’nin tek günlük Kürtçe gazetesi Azadiya Welat’ın editörü Ozan Kılınç, “Anadilde eğitimin önündeki engeller kaldırılmadığı sürece asimilasyon politikasının devam ediyor demektir” diyerek, Türkiye’de Kürt meselesinin çözümünde, anadilde eğitim imkânlarının sağlanmasının önemli bir eşik olacağını savundu.

“Yasal ve yönetmeliksel engeller kaldırılırsa Kürtler, kendi okullarını açabilirler; Kürtler bu güce ve birikime sahip… Ancak Kürtler kendilerini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak kabul ediyorsa eğitim hizmeti, devletin görevidir.”

Kürt Dilini Geliştirme Derneği KURDÎ-DER’in Genel Başkanı Sabahattin Gültekin, Dünya Anadil Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada, anadilin kolay öğrenilmesi ve eğitimi için 25 kaynak kitap hazırladıklarını; anaokulu, ortaokul, lise ve üniversiteler için ise eğitim kitapları hazırlama çalışmalarının devam ettiklerini söyleyerek, 7. yılındaki KURDÎ-DER’in şimdiye kadar 10 bin kişiye (çeşitli seviyelerde) Kürtçe öğrettiğini aktardı.

Yedi yılda 26 şube açtıklarını söyleyen Gültekin, hükümetin farklı dillerin kullanılmasına ilişkin adımlarının olduğunu, ancak bu adımları samimi bulmadıklarını, bu yüzden de kendi çalışmalarına devam ettiklerine ve hız verdiklerine dikkat çekti
Nerina Azad
Bu haber toplam: 1450 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:01:52:44
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x