Yarın, 1 Eylül Dünya barış günü. Ancak dünya gerçek, adil ve kapsamlı bir barıştan çok uzak. Barışın önündeki engel sadece her yıl on binlerce insanın ölümüne sebep olan bölgesel savaşlar ve milyonlarca insanı yurdundan eden göç dalgaları değil.
Dünyada hakim kapitalist ekonomik sistem hem ülkeler düzeyinde hem de kıtalar arasında eşitsizlik ve adaletsizliği her geçen gün daha çok derinleştiriyor. Milyarlarca insan yoksulluk sınırları altındaki koşullarda, asgari gıda ve temiz suya erişimden yoksun, insanlık dışı bir ortamda yaşıyor.
İnsan onurunu zedeleyen, eşitlik ve özgürlük değerlerini hiçe sayan sömürü ve soygun düzeni dünyada toplumsal barış zeminini her geçen gün daha çok tahrip ediyor.
Çözüm küresel düzeyde adil, özgürlükçü ve eşitlikçi bir toplumsal yaşam biçimidir.
Diğer yandan nüfusu 50 milyonu aşan Kürt milletinin ülkesi bölünmüş, parçalanmış, bütün ulusal demokratik hakları gasp edilmiş, ülkesi viraneye çevrilmiştir.
İçinde yaşamakta olduğumuz 21. Yüzyılda Kürtler hala en doğal ve meşru bir hak olan anadilleriyle eğitim hakkından yoksun. Kendi dillerini serbestçe kullanamıyor, kendi kimlikleriyle, Kürt ve Kürdistan isimleriyle örgütlenemiyor, özgürce kendilerini ifade edemiyorlar.
Bütün bunların yanında Kürdistanı sömürgeleştirenler, Kürt halkının özgürlük taleplerini bastırmak için kesintisiz bir savaş yürütüyorlar.
Türkiye son birkaç yılda Kürt karşıtlığını temel bir strateji haline getirmiş durumda. Kuzey Kürdistan’da Kürt halkının sesini boğmak için iktidar siyasi, askeri, ekonomik ve psikolojik çok yönlü bir saldırı yürütüyor. Benzer şekilde Suriye’de Kürt halkının kazanımları yok ediliyor, Kürt coğrafyasında demografik yapı bozuluyor, Kürtlerin mal ve evleri yağma ediliyor.
Türkiye son yıllarda Güney Kürdistan’ın önemli bir bölümünü işgal etmiştir. Mevcut iktidar söz konusu işgal politikasıyla Kürdistan Bölgesini istikrarsızlaştırmakta, Kürt halkının son kırk yıllık kazanımlarını tehdit etmektedir.
İran’ın ve onun emrindeki Bağdat yönetiminin Kürt düşmanlığı ise bütün hoyratlığı ile devam ediyor. Sivil ve masum Kürtler katlediliyor, her gün yeni bir siyasi cinayet işleniyor, Kürt halkının geleceğinin karartılması için açık ve gizli sinsi planlar uygulanıyor.
Şurası çok açık; Kürt halkı özgür olmadan bölge halkları özgürlük ve demokrasi yüzü göremez. Kürdistan Bölgesi’nin istikrarsızlığa sürüklenmesi bölgeye huzur değil, daha çok kaos getirir.
Bölgede barış ve istikrar Kürt halkının temel ulusal haklarına kavuşmasına, Kürdistan Bölgesi’ndeki kazanımların korunmasına bağlıdır.
Kürdistan’a dönük inkar, saldırı ve savaş siyasetine bir an önce son verilmelidir. Yaşadıkları ülkelerde Kürt halkının ulusal hakları yasal güvence altına alınmalıdır.
Bölgede kalıcı ve sürdürülebilir bir barış, Kürt halkının ulusal varlığının bölgesel düzeyde tanımak ve Federe Kürdistan’ın egemenliğine saygı göstermekle mümkündür.
Partimiz böylesi onurlu ve ilkeli bir barış için mücadeleye devam edecektir.
31 Ağustos 2021
Kürdistan Sosyalist Partisi