Suriye yabancı savaşçılar konusunda net bir politika oluşturamadı

Harem kampındaki Fransız liderliğindeki “Firqatul Guraba” grubuyla yaşanan gerilim, Şam yönetiminin yabancı savaşçılar dosyasındaki eksikliklerini gözler önüne serdi.

1 Kasım 2025 - 17:15
1 Kasım 2025 - 17:15
 0
Suriye yabancı savaşçılar konusunda net bir politika oluşturamadı

Suriye güvenlik güçleri ile Fransız kökenli “Firqatul Guraba” grubunun İdlib’in Harem kampında yaşadığı silahlı gerginlik, geçici bir ateşkesle sonuçlansa da krizin kök nedenleri hâlâ çözümsüz. Operasyonun amacı grubun lideri Omar Omsen’i yakalamaktı, ancak olay kısa sürede Suriye’nin geçici yönetimi için büyük bir sınava dönüştü.

Her ne kadar çatışmalar durmuş olsa da, bu olay Suriye’nin geleceği açısından zor soruları yeniden gündeme getirdi: Yabancı savaşçıların geleceği ne olacak? Kimler kalacak, hangi şartlarla? Ve en önemlisi — geçici hükümet bu sorunu daha büyük bir çatışma tetiklemeden yönetebilir mi?

Harem’deki kriz: patlak veren eski bir denklem

21 Ekim gecesi, Suriye güvenlik güçleri Harem kampını kuşattı. Hedef, Fransız-Senegalli kökenli cihatçı lider Omar Omsen (Omar Diaby)’yi yakalamaktı. Omsen, Fransızca konuşan savaşçıları Suriye’ye devşirdiği gerekçesiyle BM ve ABD tarafından yaptırım listesine alınmış bir isimdi.

Operasyon, grubun 11 yaşındaki bir Fransız-Müslüman kızı kaçırdığı iddiası sonrası başlatıldı. Omsen teslim olmayı reddedince çatışmalar tırmandı, topçu atışları yoğunlaştı ve kampın tamamen basılması gündeme geldi.

Omsen, hükümeti “Fransız istihbaratının adına hareket etmekle” suçladı; bu da geçici yönetimin İslamcı çizgiden devlet-merkezli yönetime geçişine şüpheyle bakan cihatçı çevrelerde gerilimi artırdı.

Kırılgan ateşkes, yapısal çözüm yok

Durumun daha da kötüleşmesini önlemek için Uygur ve Özbek kökenli bazı yabancı komutanlar arabuluculuk yaptı. Bunun sonucunda geçici bir ateşkes sağlandı ve Omsen’in dosyası bir şeriat mahkemesine havale edildi.

Ancak bu ateşkesin resmî bir mekanizmaya değil, silahlı gruplar arası gayriresmî pazarlıklara dayanması, onu oldukça kırılgan kılıyor. Benzer örneklerde — özellikle Heyet Tahrir el-Şam ile rakip gruplar arasında — ateşkeslerin kısa sürede çökmesi, mevcut durumun kalıcılığına dair şüpheleri güçlendiriyor.

Şam yönetimi: “Çift hatlı” strateji ama net politika yok

Savunma Bakanlığı kaynaklarına göre Şam yönetimi şu anda “çift hatlı” bir yaklaşım izliyor:

Uygur ve Özbek savaşçılar gibi entegre olmuş gruplar, 82. ve 84. tümenlerde görev alıyor, maaş alıyor ve askerî disipline tabi tutuluyor.

Firqatul Guraba gibi gruplar ise bu çerçevenin dışında kalıyor; silah bırakmayı reddediyor ve ulusötesi ideolojik ajandalarla hareket ediyor.

Bu gruplar, giderek artan biçimde güvenlik tehdidi olarak görülüyor. Bazı yetkililer kademeli entegrasyon ve müzakere edilmiş silahsızlanmadan yana olsa da sabır sınırlı.

Tehlikeli denge

Askerî olarak Şam üstün konumda; hava sahasını kontrol ediyor ve güçlü bir istihbarat ağına sahip. Ancak politik olarak oldukça hassas bir dengeyle karşı karşıya.

Aşırı sert bir müdahale, kırılgan ittifakları parçalayabilir ve savaşçıları IŞİD kalıntılarına itebilir. Aşırı temkinli bir tutum ise hem Batı’nın eleştirilerini hem de kamuoyunun “devlet otoritesi zayıf” algısını güçlendirebilir.

Geçici hükümetin asıl sınavı, bir sonraki çatışmada galip gelip gelmemek değil; bu tür krizlerin hiç yaşanmamasını sağlayacak kalıcı bir politika oluşturabilmek. (Haid Haid-Al Majalla)

 

Bu haber toplam 730 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 20:18:51