Feraset!

Feraset sahibi olmak, olanı sezmek, hissetmek, algılamak, analiz etmek, bilmek ve çözme yeteneğine ve kabiliyetine sahip olmak demektir. Feraset, aynı zamanda olay ve olgulara geniş bir açıdan bakmayı, tarihsel, güncel ve geleceğe dair değerlendirme ve düşün yeteneğine sahip olmayı gerektirir! Bu esas üzere görürüz ki;   

Sömürgecilerin, sömürge ülkelerde demokrasi tehammülü yoktur. Mazlum millet ve sömürge ülkelerin sömürgeci ülkeyi demokratikleştirilmesi mümkün olmadığı gibi gücünü yoğunlaştıracağı asıl görevi de değildir. 

Şayet sömürgeci ülkenin devleti ve milleti, insanlığın tarihine suçlu olarak kayıt olmak istemiyorsa, güçlerini sömürgeden çeker, ulusların kendi geleceğini belirleme, kendi kendilerini yönetme hakkını ihlal etmez. Tarihsel sömürgeci, soykırımcı cürmünden vazgeçer.

Ancak yaşanan tarihsel sosyolojide de biliyoruz ki, sömürgeci ülkenin milleti (-ki buna işçi ve emekçi kesimler de dahildir-), sömürgeci devletlerine istisnai ve haysiyetli küçük bir kesim dışında, ezici ekseriyeti devletlerinin politikasına güç verir ve milletlerinin şoven, sömürgeci ve işgalci kirli tarihini mahkum edecek devrimci, demokrat ve hatta onurlu milliyetçi bir tutum bile sergilemezler! Onları değiştirerek, düşünsel dönüşümlerini sağlayarak özgürlüğe varmayı tasarlamak büyük yanılgı ve yanlıştır.

Bu durumda, sömürgenin kurtuluşu için üç dayanak önemlidir. 

1- Ulusun/ülkenin; tüm sınıf, tabaka, cins, bölge, parça, diyalekt, inanç, azınlık, ideoloji vs. farklılıklarını gözetmeksizin(baki haklarını, özgünlük ve özgürlüklerini unutmaksızın), sömürgeciliğe karşı, bir cephede top yekün birleşmek, yani ulusal güç ve birlik zemininde hareket etmek!

2- Sömürgeciler dışında, uluslararası ilişkilerde esnek olmak, dostlar çoğaltmak, kendisini sömürge koşullarından çıkmasına yardımcı olacak, karşılıklı çıkarları gözeterek, istişare ve ittifak kurmak, geliştirip genişletmek... 

Bu birlik ve ittifaklar sağlanmadıkça, sömürgeci zincirleri kırıp özgürleşmek mümkün değildir...

3- Sömürge ülkeleri, milletleri kurtuluşa taşıyan dönemsel konjonktörel avantajlar olur ki, bunları ıskalamak siyasi körlük olur! 

Siyasi körlüğü aşmanın yolu, siyasi strateji, feraset ve vizyon sahibi olmaktan geçer!

Bu üç olgu üzerinde hassas ve yetkin olmak gerekmiyor mu?

Kürtlerin; Türk, Irak, İran, Suriye, Rusya ya da başka bir ülkeyi, devleti demokratikleştirme, modernleştirme, dizayn etme gibi bir görevleri olamaz!

Kendi özgürlük, demokrasi ve bağımsızlığını sağlayamayan bir ulus halk, başkasının özgürlük, demokrasi ve bağımsızlığına da esaslı bir katkı sunamaz, ancak araçsallaşır ve enerjisini tüketir!