Bilindiği gibi Ezidilik, Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık gibi tek tanrıya inanılan bir din. Kürdistan'ın güneyinde yer alan ‘Laleş a Nurani’de Ezidilerin asırlardır ibadetlerini yaptıkları kutsal mekanları.
Tarihi boyunca haklarında verilen fermanlar ile Ezidi Kürdler defalarca toplu katliamlara maruz kaldılar. En son İŞİD tarafından haklarında 73'ücüncü ferman verildi ve Ezidiler yine acımasızca katledildiler. Çoluk çocuk demeden katledildiler, kadınları ve kızları cariye olarak satıldı, evleri yakılıp yıkılarak malları talan edildi.
Hala savaştan kaçıp kurtulanlar bölgede yaşanan istikrarsızlığın ve yaratılan gerginlik nedeni ile evlerine dönemiyorlar.
Bir daha yaşanması istenmiyorsa Şengal'de yaşananlar kim kaçtı/kim savaştı diye hamaset yapmaktan çok daha önemlidir. Savaş sadece savunma ve saldırı değildir. Beklenmedik bir saldırı olduğunda savaşta taktiği olarak geri çekilmek de vardır.
Hatırlayalım, Musul'u ele geçirdikten sonra İŞİD Irak'ın iç kesimlerine ve Şam'a doğru ilerlerken beklenmedik bir şekilde yönünü Şengal'e ve Güney Kürdistan'a çevirmişti. Şengal'i korumakla görevli güçler böyle bir saldırıya hazır değillerdi. Ve zorunlu olarak geri çekildiler. Geri çekilme kararı savaştan kaçmak yada yenilgi olarak değerlendirilemez. İŞİD saldırılarına ve üstün silah gücüne rağmen, ellerinde keleş ile Şengal'de direnen bir avuç insana saygımızı korumamıza rağmen savaşın galibini belirleyen sonuçta kahramanlık söylemleri değil alınan sonuçtur.
Kimin kaçtığı, kimin savaştığı gibi sürekli sürdürülen can sıkıcı tartışmaların yerine Şengal halkının sağduyulu tavrına bakıp değerlendirmek daha doğru olur.
Şengal'de Ezidi halkına kendini Irak parlamentosunda temsil etmesi için tanınan millet vekili sayısı üç. Yapılan bütün engellemelere rağmen son seçimde, İran’ın güdümündeki Haşdi Şabi ve YBŞ'nin ortak gösterdiği adaylara karşı KDP'nin gösterdiği üç aday seçimleri kazandı.
Sen-Ben davası yaparak parti ve örgütlerin kurtarıcı rolü oynayıp Ezidi Kürd halkını kendi dar siyasi görüşlerine alet etmesi doğru bir tavır değildir. Bu tavrı sürdürenlerin sayesinde Irak ile hala tartışmalı bölge olan Şengal adeta tepsi içinde Irak ordusuna sunularak teslim edildi. Buna neden olanların taşıdığı sorumluluk ağırdır ve hesabı verilmelidir.
Binlerce yıldır kadim Kürdistan toprağı olan Şengal'in Güney Kürdistan Federe Yönetimi'ne bağlanmasına karşı çıkarak Irak'a bağlanmasını istemek, birlikte yaşamın mümkün olmadığı halde "Demokratik Cumhuriyet-Demokratik Ulus" diyerek, üstelik Ortadoğu'da olmayacak bir hayalin peşinde koşarak Güney Kürdistan'ın bağımsız devlet olmasına karşı çıkmak, bunu Kürdler adına yapıldığını "iddia" etmek inandırıcı olmadığı gibi kabul edilebilir bir siyasi anlayış değildir. Önemli olan kim kaçtı, kim savaştı gibi yaşanan her olayı hamaset yaparak değerlendirmek değil Kürdler ve gelecek adına bu gün kimin ne istediği ve ne yaptığıdır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.