CHP Cezaevleri İnceleme Komisyonu Silivri Cezaevi\'ne gerçekleştirdikleri ziyarette Ahmet Altan ile de görüşerek bir rapor hazırlamış. Basına yansıyan raporda Ahmet Altan, “Zorbalıkla mücadele ettiğim için buradayım, ağlamam, şikâyet etmem. Bunları görünce Atatürk\'ü tutuyor noktasına geldim. Kendine rakip olarak Atatürk\'ü görüyor, onun resimlerini indiriyor. Bugün Atatürk\'ü arar hale geldik. Can Dündar\'a ve Cumhuriyet\'e yapılan şey CHP\'ye de yapılacak.” diyor.
Ahmet Altan bu ibretlik sözleriyle hangi Atatürk’ü aradığını belirtmemiş! Meselenin rakipler ve onların resimleri arasında taraf tutma derecesine indirgenemeyeceği açıktır.
Bir zamanlar dünya lideri dediği kişiye şimdi \'kendini rakip sanıyor\' diyen Ahmet Altan acaba hangi Atatürk’ü arıyor? Dayısının çiftliğinde kargaları kovalayan Atatürk’ü mü, askeri öğrenci dönemindeki Atatürk’ü mü, asker Atatürk’ü mü, Sivas ve Erzurum kongresinin Atatürk’ünü mü, Cumhuriyet kuran Atatürk’ü mü, kadına seçme ve seçilme hakkı veren Atatürk\'ü mü, 1925 Şark Islahat Planı’nın Atatürk’ünü mü, Şapka Kanunu’nun Atatürk’ünü mü, Vatandaş Türkçe Konuş dönemi Atatürk’ünü mü, 1938\'de harekat planını yapan Atatürk’ü mü, Cumhuriyet balolarında vals yapan Atatürk’ü mü, sahilde evlatlık kızıyla sevinçle yüzen Atatürk’ü mü, dönemin edebiyatçılarıyla uzun sohbetler eden Atatürk\'ü mü, Türk Tarih Kurumu’nu kuran Atatürk’ü mü, Arap alfabesinden birden bire Latin alfabesine geçen Atatürk’ü mü, milletlerden arta kalan yetim çocukları evlatlık edinen Atatürk’ü mü, ilk Türk kadın pilotu ve ‘Tunceli kartalı’ Sabiha Gökçen’in babası Atatürk’ü mü?
CHP, Cumhuriyet gazetesi ve Can Dündar için de bu içerikte cümleler sıralanabilir mi?
Ahmet Altan’ın bu açıklaması kendisini, Atatürkçüleri ve hem kendisini hem de Atatürkçüleri bildik pratik için aynı düşünce etrafında toplama beklentisidir. Rum’un, Kürd’ün, Ermeni’nin, Pontuslu Rum’un, Laz’ın, Süryani’nin Müslümanın, Alevinin, Hıristiyanın hafızasını şaşırtmaya yöneliktir.
Tutukluluk süresi uzadıkça Topal Osman, Hitler, Mussolini, cadı avcıları, Moğol Cengiz Han’ı anmaya mı başlayacak?
Bir zamanlar AKP’ye canla başla destek vererek bu günlere gelinmesinde pay sahibi olan Ahmet Altan, bugün o elitin örneğin dindarlara çile çektirdiği günleri yeniden umutla yad ediyor olabilir mi? Çok değil, daha birkaç yıl önce yeni sözler, yeni umutlar, yepyeni adımlar için herkesi yeni Türkiye için davet ediyor ve yeni denilene şüphe ile yaklaşanlara karşı sarsıcı yazılar yazmıyor muydu?
Kurtarıcı, kurucu ve son süreçte birleştirici öğe olan Atatürk, Ahmet Altan’ın zihninde nasıl bir yer edinmiş olabilir? Türk entelektüellerinin aslarından sayılan Ahmet Altan içselleştirdiği Atatürk modelini de böylece yansıtmış oldu.
Anlaşıldığı kadarıyla Ahmet Altan her zaman bir karşılaştırma yapmış. Bir zamanlar da Atatürk\'e karşı Atakürt\'ü irdelemişti. Şimdi ise rakipler ve resimler üzerinden adını koymadığı, kavramsallaştırmadığı başka bir karşılaştırma ve taraf olma üzerinde duruyor.
Beki de bize hiçbir zaman \'yeni\' birşey söylememiş olan ve şimdi ise ısrarla \'demokratik yöntemler\' demeyen Ahmet Altan’ın bu açıklaması basite alınmamalıdır, tarihseldir ve bu psikolojinin üzerinde önemle durulmalıdır. Bırakın sıradan insanları, entelijiyansanın tırnağı taşa değdiği zaman hangi yöntemlere meyledeceklerinin işaretidir.
‘Batıcı ve modernist’ Altan ve benzerlerinin böyle seslenişi, statükoya ve ondan medet umanlara yapılan basit bir sesleniş değildir. ‘Batıcı olmayan gelenekçi, milliyetçi muhafazakarlara karşı kendisinin de dahil olduğu ve asla sırtını dönmediği statükoyu kutsama ve göreve davettir.
Atatürk\'e sığınan Ahmet Altan’ın açıklaması, Buğday meydanında sanki bir isyan lideriymiş gibi lanse edilerek asılan yaşlı Séy Rıza’nın idam gününe denk gelmesi kendisi için bir tesadüf olabilir, ancak bizim için bizi bir kez daha kendimize getirici bir soğuk duş etkisi yaratmalıdır.
Ahmet Altan’ın bu son sözleri üzerine duygusal ve düşünsel rehavet geçiren iç çeken insanlarımız varsa, Altan\'ın ruhunu çağırdıkları bu insanlarımızla gurur duyardı.
Bu anlayışın zihnimize, bilinçaltımıza yerleştirilmesi derdindeki odakların farkına varmak ve korunmak gerekiyor.
Bu zihin dünyasından, genetik kodlardan ve her alanımızdaki etkisinden sıyrılmak, arınmak gerekiyor.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.