TKP ‘Deprem Takip Merkezi’ kurdu. TİP ise tıpkı TKP gibi deprem bölgesinde gösterişten uzak, hızlı ve etkili çalışmalar yaptı, yapıyor. Her iki parti de kendi sembollerini açıkça sergiliyor, engellemeye maruz kalsalar da aşıp devam ediyor. TKP ve TİP ana çalışmalarını uygun mekanlarda ya da boş alanlarda yapıyor.
TKP ve TİP illegal, şiddet uygulayan ve yasalarla terörist kabul edilmiş bir örgütle anılmıyor. Herhangi bir kişiye iradem demiyor, ‘çözüm’ için adım atılması tartışmalarında birini ve dağları muhatap göstermiyorlar. ‘Türkiye merkezli’ refleksi ve paradigmanın belli başlıklarını benimsemiş tarihsel kimliği, geleneği ve iddiaları ile varlığını ve çalışmalarını yürütüyorlar. Bu kimlikleri ile de depremin etkilediği bölgemizle de dayanışıyor, özverili çalışmalar yapıyorlar.
TKP’nin Deprem Takip Merkezi kurmasına dair cümleleri içinde ‘suçluların kovuşturulması’ kelimeleri de geçiyor (https://www.tkp.org.tr/aciklamalar/tkp-deprem-takip-merkezi-kuruldu/ ). Bu ifade ‘paralel örgütlenme’ anlamına gelebilir ve bölgesinde yaşayan Kürd toplumu 40 yıldır devam eden ama özellikle KCK döneminde şiddetlenen ve sonrasında bazı zihinlerde yerini ve kımıltısını koruyan bu tehlikeli anlayışın yarattığı şiddeti en ağırından yaşadı, yaşıyor. Bu nedenle, TKP’liler açıklamada bu yaklaşıma bilerek yer vermedilerse eğer, istenildiği an müdahaleye açık alan bırakan bu içeriğe dikkat etmelerini öneririm.
Anarşistleşmeyen ancak paralel örgütlenmeyi de bırakmayan bir devlet karşıtlığı içeren paradigma; Ankara ve diğer devletlerin varlığına son vermeye ya da reforme etmemeye değil, bölgenin mümkün statüsünü önlemeye, geciktirmeye dayanır. Böyle bir paradigma bir taraftan bölge toplumu üzerinde kendi hegamonik yönetsel hakimiyetini korumak için çırpınırken, diğer taraftan yürüttüğü paralel örgütlenme ile de toplumun tahribinin, sesinin duyulmamasının ve görmezden gelinmesinin sürekliliğini sağlıyor. Mevcut haliyle sürdürülen ‘paralel örgütlenme kandırmacası ya da tuzağı’ ağır hasarlara, iki yüzlülüğe, takiyeye neden oluyor. Bir toplumun statü ya da herhangi bir hak elde etmesi için paralel örgütlenmesi gerekmiyor.
Açık kimlikleri ve sembolleri ile çalışma yapan TKP ve TİP’in deprem bölgesinde kimi zaman yavaşlatılması ya da tamamen engellenmemesi, topladıkları yardımlara el konmaması ve ‘kayyum’ atanmaması statükonun onlara sempati ile baktığı anlamına gelmiyor. Ancak, benzer antipatiye ek olarak, HDP’nin deprem faaliyetlerini izleyen paradigmaya yaklaşık 40 yıllık deneyimi ve refleksi de kılavuzluk yapıyor.
Depremin vurduğu diğer bölgelere nazaran felaketi çok daha ağır yaşadığı ifade edilen Hatay’a yoğunlaşmayı tercih etmiş kimi siyasi partinin Dayanışma ve Koordinasyon Merkezleri arasında bir Cemevinin adı geçiyor. Cemevi binaları görüşü ne olursa olsun herhangi bir siyasi partinin çalışma yapabileceği mekanlar değildir.
Tıpkı TKP, HDP, TİP gibi HAK-PAR, KKP, PAK, PSK de deprem bölgesinde gücü ve olanakları ölçüsünde ellerinden geleni yaptı, yapıyor.
Bu dönemde dünyanın her yerinden depremden etkilenen her yerle yapılan her bir dayanışma kıymetlidir ve unutulmayacak.
Bölge bireyleri, doğrudan ya da dolaylı da olsa sivil olmadığı kanıtlanamayan merkezi, modern bir yardım kuruluşunu örecek bilince, duyguya, deneyime ve enerjiye sahiptir ve hazırdır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.